malum kişiye ithafen okumayacağını bile bile yazılanlardır. nafile.. en iyi ihtimalde sanal ortamın tozlu kodlarında yok olur gider. aslında en güzeli de bu.
içime atıyorum Zeynep. bildiğin gibi değil.
hiçbir şey göründüğü kadar basit ve kütle halinde değil. hele ki insanın iç dünyası. öylesine derin ki onlarca yıl hiç kimseyle paylaşmadan içine gömdüğün şeylerin ucu bucağı yok. uzandığın zaman asla geri gelmiyorlar, hafızan da bu konuda pek işe yaramıyor. suskunluk ve sakinlik çatısında eriyip gidiyorlar. halbuki o içine attığın şeyler senin en çok özendiğin, himaye ettiğin fakat bir öznesi olamayan çok kıymetli koleksiyonlar. maalesef ne kadar gereksiz şey varsa dilimizde ve ortada. ne kadar kıymetli ve samimi şey varsa içimizde, çok derinlerde. fakat derinlik kavramı da kişiye ve yaşadıklarına göre değişir. duymak istediklerinin, görmek istediklerinin peşinden gitmekten başka bir şey düşünmeyen insanların iç dünyasından bana ne. ben söyleyemediklerini, göremediklerini, gidemediklerini içine atan ve onun derinliğiyle yaşayan insanların içe dönüklüğünden söz ediyorum. iyi düşünürler, iyi hissederler, iyi susarlar....
konuşmak daha doğrusu fikir beyan etmek bu dünya üzerinde karşılaşabileceğimiz en sinsi düşmandır. sen de konuşma. fikirlerin sana kalsın. dile getirme, kırılmasın kalpler benimkisi gibi.
biliyorum.. anahtar kelimemdir sen de bilirsin. biliyorum hayallerin var, yapman gerekenler var. heyecanlısın hayata karşı. bu yüzden birbirimize karşı geç kalmışlığı sorgularken ben, sen anın tadını çıkarıyordun. senin gibilerini iyi bilirim.
sevgiyi ara.
bul.
sev.
mümkün olursa sevil.
anın tadını çıkar sorgulamadan.
biterse git. ya da bitmesi gerektiğine inan.
bitmesini istemezsin canım ya bilirim seni. ama "sevmiyorum artık işte" diyebiliyorsun da.
insan hayvanı çok ilkel. henüz modern insanlar değiliz.
içgüdülerimizle hareket etmiyor sanıyorsun ama büyük insanların? savaşma arzusu, insanın ilkel zamanlardan kalma hakimiyet kurma güdüsüne açıkça isabet ediyor sayın zeki kadın.
sen de iyi bir örneksin insan hayvanının içgüdüsel yaşayışına. tepeden tırnağa her halinle. kıyafetlerin bile.
havalar soğuk dikkat et kedine bu aralar.. evden çıkma. aksi halde ısınmak için şefkat sandığın ama seni hasta edecek kollara kendini bırakabilirsin. üşütecek olmanı felan önemsemiyorum.
harcarlar seni güzelim. kimse göremezki ben gibi seni. tekerlekli sandalyeye düşmeni ve bu sebepten sana çorba hazırlamak isteyen ben değil kimse. dikkat et yani. sikebilirler.
içime atıyorum Zeynep. bildiğin gibi değil.
hiçbir şey göründüğü kadar basit ve kütle halinde değil. hele ki insanın iç dünyası. öylesine derin ki onlarca yıl hiç kimseyle paylaşmadan içine gömdüğün şeylerin ucu bucağı yok. uzandığın zaman asla geri gelmiyorlar, hafızan da bu konuda pek işe yaramıyor. suskunluk ve sakinlik çatısında eriyip gidiyorlar. halbuki o içine attığın şeyler senin en çok özendiğin, himaye ettiğin fakat bir öznesi olamayan çok kıymetli koleksiyonlar. maalesef ne kadar gereksiz şey varsa dilimizde ve ortada. ne kadar kıymetli ve samimi şey varsa içimizde, çok derinlerde. fakat derinlik kavramı da kişiye ve yaşadıklarına göre değişir. duymak istediklerinin, görmek istediklerinin peşinden gitmekten başka bir şey düşünmeyen insanların iç dünyasından bana ne. ben söyleyemediklerini, göremediklerini, gidemediklerini içine atan ve onun derinliğiyle yaşayan insanların içe dönüklüğünden söz ediyorum. iyi düşünürler, iyi hissederler, iyi susarlar....
konuşmak daha doğrusu fikir beyan etmek bu dünya üzerinde karşılaşabileceğimiz en sinsi düşmandır. sen de konuşma. fikirlerin sana kalsın. dile getirme, kırılmasın kalpler benimkisi gibi.
biliyorum.. anahtar kelimemdir sen de bilirsin. biliyorum hayallerin var, yapman gerekenler var. heyecanlısın hayata karşı. bu yüzden birbirimize karşı geç kalmışlığı sorgularken ben, sen anın tadını çıkarıyordun. senin gibilerini iyi bilirim.
sevgiyi ara.
bul.
sev.
mümkün olursa sevil.
anın tadını çıkar sorgulamadan.
biterse git. ya da bitmesi gerektiğine inan.
bitmesini istemezsin canım ya bilirim seni. ama "sevmiyorum artık işte" diyebiliyorsun da.
insan hayvanı çok ilkel. henüz modern insanlar değiliz.
içgüdülerimizle hareket etmiyor sanıyorsun ama büyük insanların? savaşma arzusu, insanın ilkel zamanlardan kalma hakimiyet kurma güdüsüne açıkça isabet ediyor sayın zeki kadın.
sen de iyi bir örneksin insan hayvanının içgüdüsel yaşayışına. tepeden tırnağa her halinle. kıyafetlerin bile.
havalar soğuk dikkat et kedine bu aralar.. evden çıkma. aksi halde ısınmak için şefkat sandığın ama seni hasta edecek kollara kendini bırakabilirsin. üşütecek olmanı felan önemsemiyorum.
harcarlar seni güzelim. kimse göremezki ben gibi seni. tekerlekli sandalyeye düşmeni ve bu sebepten sana çorba hazırlamak isteyen ben değil kimse. dikkat et yani. sikebilirler.