sözlük yazarlarının hayalleri

princess
tarafımdan rastgele karalanmış liste.

eskiden "hayalim" olarak bahsettiğim herhangi bir şeyin artık benim için pek geçerliliğinin olmamasının, hatta, tutkuyla hareket ettiğim herhangi bir eylemin olmamasının sıkıntısını damarlarımda hissediyorum.

hayattan, hayatımdan ya da kendimden memnun değilim: içimde, çok derinlerde bunun öfkesini barındırıyorum. öfkenin üstünü ise rönesans tablolarındakileri andıran sevgi bulutları ve renkli gökyüzü kaplıyor. dışarıdan baktığında göremiyorsun.
evet sözlük, bu yazar geç ve ağır bir ergenlik geçiriyor...
siz hepiniz ben tek
mutlu, huzurlu bir aile kurmaktır.
Gerisi zaten gelecektir. Sağlık ve huzur olmadıktan sonra, dünyadaki hiç bir şeyin bir anlamı yok. Para, mal mülk hayatı kolaylaştırır ama bizi mutlu etmez.

" Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak."
hak yeme hell yeah
Bir gün bu boktan ruh halinden kurtulmak.

Yok abi... Başlamasın kimse her şey senin elinde diye. Değil işte. Ruhum net 80 yaşında. Çorabımı bile yarım saate çıkarıyorum. 4 gün oldu duşa girmedim üşengeçlikten. Tek yaptığım müzik dinleyip, sigara yakmak ve geçmişe lanet okumak.

turuncu gemi
zamanında salak gibi evlenmeyi düşünüyordum. salaklık tamamen benim bu hususta, ne yapayım bokunu evlilik kurumuna atasım geldi. ankara'da çalıştığım kurumdan aldığım kol gibi maaş yetmiyordu düğün hazırlıklarına. kaynana hilton'da kırmızı etli, salatalı düğün istiyordu. düğün hazırlığı yapanlar bilir. giderseniz bir düğün salonuyla görüşmeye. mesela 20 bin derler düğün. asla 20 bine çıkamazsınız oradan. 20 bin beyaz etli yemekli düğün içindir. damat sikilmiş tavuklu düğün yapıp kaynana'nın başını yere mi eğecek. olmaz. üzerine bir de salata geçirirler 2-3 bin. üzerine güvercin uçurulacaktır integram strorylisinden. 300-500 de ona gider. amaann neyse hayale geçiyorum.

bilenler bilir ankara yüzyıl'da tool bar vardır. üçgen çarşının oralarda bir yerde. o mekanın karşısında bir arkadaş pejo minibüs almış, içini seyyar köfteci dizaynında dekore etmiş iş yapmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. dedim olum bana ver burayı işleteyim sana da kira vereyim. teklif ettiğim para karşısında havalara uçtu anahtarı verdi gitti. öyle bir hale getirmiştim ki mekanı hafta içi gecede 500 den, hafta sonları 1000 tl'nin üzerinden az paraya kapatmıyordum. bunu gören mekan sahibi arkadaşım aç gözlülük etti ve dedi memo anahtarı bana geri ver. tamam dedim çeketimi aldım çıktım. mekana benden 15 gün sonra mafya çöktü. bizim düğün işi de yalan oldu. hep o hilton'da düğün meraklısı kaynana yüzünden. ee tabii o da uzun hikaye.

hayalim şu ki bir gün tekrar bir seyyar kokoreç köfte arabası yapıp ekmeğimi tek ondan kazanmak. olur belki bir gün.