uykusuzluk

icgqhs
insanın başına gelebilecek en kötü hallerin en başında yer alır. derin ve keskin acılar yaşatmayı başarır.
hiçbir yeriniz ağrımıyor gibi görünüp ama aslında her yeriniz ağrır.
yediğiniz yemekten, içeceğiniz içeceklere kadar her şey tatsız ve tuzsuzdur aynı sizin gibi...
uykusuzluk hormonu insanı huzursuz ve etkisiz kılar, sinir bozukluğuna dengesiz davranışlara kadar iter.
aç kal, susuz kal, uykusuz kalma!
ontolojik sancilarimin merhemi
süründürür. bir kaç senedir üzerime yapışıp kaldı bu uykusuzluk illeti. günde 1 saat uyku ile 2 km koşuyor, 3 kitap okuyor, en az 2 film, 2 dizi seyrediyorum. günün sonunda yorgunluğumu hissetsem bile bu kez de yorgunluktan uyuyamıyorum. hiçbir şey yapmadığımda ise 20 dakikalık uyku ile cin gibi olabiliyorum. bu yüzden özel durumlar olsa bile, ne arkadaşlarımda ne de akrabalarımda kalabiliyorum. kendi evim olmayınca yatağın içinde dönüp durmak, insanların uyanma saatini beklerken, yanı başımda duran sürahideki bütün suyu bitirip tuvalete sıkışmak, kimseyi rahatsız etmemek için mesanemin kapasitesini zorlayarak, içine etmek, bu yolla işkence çekmek gibi bir durum içinde buluyorum kendimi. ciddiyim, burada bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
ulduz
şu son geçen bir hafta on günümün özeti diyebilirim.
Aşırı derecede sinirli, her an patlamaya hazır bomba gibi olabiliyorsunuz. bir de tam aksine uykusuzluktan gözleri kapanan tipler oluyor tabi.
leonidass
28 senedir geceleri yakama yapışandır.
Küçükken hatırlıyorum da saat 9 (ös) olunca yatağa gönderirlerdi. benim için eğlence zamanı başlardı.
Odaya vuran ışığın kesintiye uğraması bir an önce yatağa dönüp uyuyor numarası yapmamla sonuçlanırdı.
Gece saat 2(öö) olduğunda ve evdeki tüm ışıklar söndüğünde "ben hepinizden geç uyuyorum" sözleri aklımdan geçer zafer kazanmış gibi mutlu uyurdum.
Şimdi düşünüyorum da biraz salakmışım galiba.
pasaj
bünyeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir. uykuyu seven kişiler için, günün saatlerinin büyük bir işkenceye dönüşmesine neden olur.