nokia'nin 3xxx serisinin farklı tasarıma ve özelliklere sahip telefonu. herhalde en çok ısındığım modeldir kendisi. renkli ekran, radyo, navigasyon tuslarinin biraz daha farkli olmasi ve ilk defa polifonik zil sesini bu telefonda duymustum. eskiye donulecek olsa tekrar alirim.
diskromatopsi'den ötürü tablolarında sarı renk baskındır. bunun yanında "vay babam ver bakalım oradan bir malbuş" dediğinde sağ kulak arkası yapamamıştır vaktiyle. tayrıca ablosuna sahip olduğumdan, pek bir gurur duyarım.
en etkileyicisiyse, doctor who'nun van gogh'u günümüze davet ettiği bölümdür.
en etkileyicisiyse, doctor who'nun van gogh'u günümüze davet ettiği bölümdür.
2000'lere gelirken, 90'lar siyaset arenasında nelerin döndüğünü çok iyi anlatan bir derviş zaim filmi. susurluk, montajlı şantajlar, tape skandalları, odalardaki gizli kameralar. günümüzde bir nebze olsun değişti. en son hatta deniz baykal dedikleri bir video dönmüştü. teknoloji ile işler de değişti. başta belirttiğim gibi farklı bir bakış açısı ile bakmanızı sağlıyor.
hayatta 5 dakikalık huzur veren bir erkan oğur ve yavuz çetin çalışması. ölmeden önce son golü atmış. damaklarda leziz bir parça nasıl bırakılır? en büyük örneklerinden.
öğrendiğim kadarıyla iki tekerci. bir de talihsiz kaza yaşamış. geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
eski yaşanmışlıklarla ilgili çok konu açıldı ve bir kısmından tat alamazsınız.
beceremediğim işlerden biri. sırf bu yüzden göt gibi de anılıyorumdur diye tahmin ediyorum. hatta en son yaptığım tercihte bile (iyilik yaparken, kötü olmak) yalancı olduğumu düşünüyorlardır.
(bkz:bırakınız böyle bilsinler efendim)
(bkz:bırakınız böyle bilsinler efendim)
şükredilecek bir depolama alanı. 1,44 mb'lık disketlere yetişemediyseniz, halden pek anlayacağınızı sanmıyorum ama empatiyle aşılacak durum. yani 1,44'lük zamanında en çok ne taşıdığımı hatırlıyorum da yok gibi. zaten maxell'in bir kutuluk disk paketi vardı. hatta bilgisayarı ilk aldığım zaman (teknik hicbir sey bilmiyorum) kısayolu diskete attigimda oyunu kopyalamis oldugumu zannediyordum (mallığa giriş-bölüm 1) işin özünde 128 mb candır (zamanı için)
"sahiplenin ama yapmak istediklerine karışmayın" diye de tavsiye verilmek istenen durum. insanların karıştırdıklar nokta sınırlar, beraberinde kişisel özgürlüğü getiriyor. bu ayrımı iyi anlamak gerekmekte.
uygulamada vitrinime üç ürün koymuştum. bunlar, fiber modem, bisiklet kaskı ve amerikan futbol topu. bir kitle var ki efendim bunlar kabile halinde geliyor ama böyle boş yapanlar. genel muhabbet zaten bakarım almamcıların yapmış olduklarından "fiyatı kaça?" ve "en son ne olur?" hani maksat sormak zaten. alacağı da yok veya hani ölücü tim liderliğindekiler de bakın nasıl beleşe yakın fiyata getirdim naraları atmakta. enteresan ürünler de çıkmakta. bazen bir bakıyorsunuz, tüm evi dolduracak kadar çıplak manken satılıyor.
not: fotoğrafı bulursam ekleyeceğim
not: fotoğrafı bulursam ekleyeceğim
kendilerini indie rock yerine british rock'a daha yakın görüyorum. performans olarak da 2012'deki olimpiyatlarını tek geçiyorum. hani birçok yerde konser verdiler de hem ingiltere kalbinde hem böyle bir atmosfer hem de olimpiyatlarda açılışı yapmak, kolay kolay kimseye nasip olmuyor.
genelde mobbing yapan kişilerin beslendikleri durum. mümkün olduğunca koz vermeyin ama onların işi bu oldugundan dolayı bir yerden bahaneyi bulacaktır. objektif olarak bahane olmasa bile o istiyorsa, onu bahane olarak görecektir ve bu hayat boyu bu zihniyetler arasında böyle devam edecektir.
ülkemizde bir ara (bkz:sınırsız pizza) adlı kampanyası ile deyim yerindeyse, ırzına geçilmiş bir pizza şirketi. o zamanlar yedi kişi ile gittiğimiz istanbul'daki bir şubesinde herkesin üçüncü dilim pizzasından sonra eller titremiş olacak ki yetkili kişi "daha ne kadar yiyeceksiniz?" sorusuyla yanımıza gelmişti. batırmaya niyetimiz yoktu ama sadece açtık ve tek günahımız bu olduğu için üzgündük.
(bkz:hatırlanan komik olaylar)
(bkz:hatırlanan komik olaylar)
yeni nesil li-ion matkapları da bir o kadar kaliteli üretım yapan firma. ortamda makita ve bosch varsa tereddütsüz makita tercih edilir tabi bütçeniz el veriyorsa.
bir organizasyon sayesinde farklı kişler olmak üzere üç sene boyunca gördüklerim üzere saygı konusunda kesinlikle tavizleri yok. bir diğeri de araştırmacılar. yani adamlar bazı şeyleri yapamıyor olabilirler ama özellikle sonradan katılmak istedikleri spor branşlarında, vazgeçmek diye bir kelimeyi kabul etmiyorlar. araştırma ve buna göre gelişme sağlıyorlar.
ya biz yatalım, hazır alalım veya onun taklidini yapalım diye bir şey yok. he bir de bazı filmlerde komiklik olsun diye karşıdaki eğildikçe onların daha çok eğilmesi konusu doğru. bizzat yaşadım.
(bkz:oy belim belim)
ya biz yatalım, hazır alalım veya onun taklidini yapalım diye bir şey yok. he bir de bazı filmlerde komiklik olsun diye karşıdaki eğildikçe onların daha çok eğilmesi konusu doğru. bizzat yaşadım.
(bkz:oy belim belim)
vedalaşma işi hayatımda belki de en saçma yaşadığım durumdu. hani bir insanın hayatında devamlı tekrar eden veya buna benzeyen şeyler olur. bu veda işleri hep abuk subuk olmuştu. hele bir de ilişkide cesaretli olmayıp da telefonun ekran ve tuşları arkasına saklanıp size atılan mesajlar daha bir keyifsizdir.
hani byte'lık bir siyah beyaz veriyle anlamsız duygular havuzuna giriyorsun. bazı değerler, değer sandıklarınız hayal olmaktan öteye gidemiyor.
edit: imla
hani byte'lık bir siyah beyaz veriyle anlamsız duygular havuzuna giriyorsun. bazı değerler, değer sandıklarınız hayal olmaktan öteye gidemiyor.
edit: imla
fazla sevmem ama insanın devamlı kınadığı durumlar sonrası kendisinin de o işi yapması. ne kadar tezat değil mi? ama maalesef böyle oluyor.
rivayet odur ki, yurtdışına açılmak istekleri "ç" harfi yüzünden engel olmuştur. bunun yüzünden marka olarak beko ile yurtdışı pazara açılmıştır.
şöyle fantastik bir reklama da sahiptir
son dört senedir sıkılıyorum, bir suru devamli kendilerine ilgi, maharet veya hüner iste isteyen insanlar var. bunlar kisinin kendisini gelistirmesi veya kendi ilgilendigi islere olan yatkinlikla oldugunu anlayamiyor. ne gorse kopyalamaya calisiyorlar. ben, benim. benden baska bir tane daha yok ama insanlar benim gibi olmak istiyor. fazla mi neşe saciyorum etrafa tam olarak bunu da bilemedim (öyle ama öyle) içimdeki fırtınalari kavanozlara dolduruyorum. bir de tam denizi gorsem, hepsini atacagim ama denize de yazik olur.
kendi kendimi "bu dunya soguyacak daha" diye avutuyorum. bu gecenin de karalamasi boyle.
kendi kendimi "bu dunya soguyacak daha" diye avutuyorum. bu gecenin de karalamasi boyle.
bazen de karşı tarafın yaptığı salağa yatma numarasını suratına yapıştırmak için kullanılır.
yapilmamasi gereken bir sey yapmistir,
- ee abi sen boyle dememistin ki ama !
+ emin misin ?
2 dakikalik bellek taramasından sonra
- doğru dedin abi, haklisin.
yapilmamasi gereken bir sey yapmistir,
- ee abi sen boyle dememistin ki ama !
+ emin misin ?
2 dakikalik bellek taramasından sonra
- doğru dedin abi, haklisin.
o gün orada paylaştığınız ufak eşyalar olabilir. tabi taşınabilir olması kaydıyla sizin de işinize yarayacaktır. gelip de "biz tatili bilmem nerede yaptik, unutulmazdi" diyip de yapıyı ayaklarina getirebiliyorsaniz, o da ayri bir meziyet. maksat gönüller bir olsun.
pazarlıktan ziyade takas yöntemini de benimsemişlerdir. takas devrini kapadığımızı sanıyordum.
sen yapamazsın olmazcılar, senden dinledikten sonra yok abi bu da olmaz diyip de kendileri bak ben buldumcular (bu kadar uzun olacağını sanmıyordum) bir yandan sadece kendi dedikleri olsun kafası yaşayanlar, her boku ben biliyorumcular ... kafa çok dolu. ne kadar sorunlu insan az olunca o kadar iyi olduğunu bizzat test ettim.
dünya'da garip duygulara itecek ender seslerden biridir. deniz kabuğu da dahil bu işin içine.