confessions

acilin ben doktorum

1. nesil Yazar - Tatlı

  1. toplam entry 66
  2. takipçi 5
  3. puan 3290

nokia 3510i

acilin ben doktorum
nokia'nin 3xxx serisinin farklı tasarıma ve özelliklere sahip telefonu. herhalde en çok ısındığım modeldir kendisi. renkli ekran, radyo, navigasyon tuslarinin biraz daha farkli olmasi ve ilk defa polifonik zil sesini bu telefonda duymustum. eskiye donulecek olsa tekrar alirim.

vincent van gogh

acilin ben doktorum
diskromatopsi'den ötürü tablolarında sarı renk baskındır. bunun yanında "vay babam ver bakalım oradan bir malbuş" dediğinde sağ kulak arkası yapamamıştır vaktiyle. tayrıca ablosuna sahip olduğumdan, pek bir gurur duyarım.

en etkileyicisiyse, doctor who'nun van gogh'u günümüze davet ettiği bölümdür.

filler ve çimen

acilin ben doktorum
2000'lere gelirken, 90'lar siyaset arenasında nelerin döndüğünü çok iyi anlatan bir derviş zaim filmi. susurluk, montajlı şantajlar, tape skandalları, odalardaki gizli kameralar. günümüzde bir nebze olsun değişti. en son hatta deniz baykal dedikleri bir video dönmüştü. teknoloji ile işler de değişti. başta belirttiğim gibi farklı bir bakış açısı ile bakmanızı sağlıyor.


flash belleklerin 128 mb olduğu karanlık çağlar

acilin ben doktorum
şükredilecek bir depolama alanı. 1,44 mb'lık disketlere yetişemediyseniz, halden pek anlayacağınızı sanmıyorum ama empatiyle aşılacak durum. yani 1,44'lük zamanında en çok ne taşıdığımı hatırlıyorum da yok gibi. zaten maxell'in bir kutuluk disk paketi vardı. hatta bilgisayarı ilk aldığım zaman (teknik hicbir sey bilmiyorum) kısayolu diskete attigimda oyunu kopyalamis oldugumu zannediyordum (mallığa giriş-bölüm 1) işin özünde 128 mb candır (zamanı için)

letgo

acilin ben doktorum
uygulamada vitrinime üç ürün koymuştum. bunlar, fiber modem, bisiklet kaskı ve amerikan futbol topu. bir kitle var ki efendim bunlar kabile halinde geliyor ama böyle boş yapanlar. genel muhabbet zaten bakarım almamcıların yapmış olduklarından "fiyatı kaça?" ve "en son ne olur?" hani maksat sormak zaten. alacağı da yok veya hani ölücü tim liderliğindekiler de bakın nasıl beleşe yakın fiyata getirdim naraları atmakta. enteresan ürünler de çıkmakta. bazen bir bakıyorsunuz, tüm evi dolduracak kadar çıplak manken satılıyor.

not: fotoğrafı bulursam ekleyeceğim

arctic monkeys

acilin ben doktorum
kendilerini indie rock yerine british rock'a daha yakın görüyorum. performans olarak da 2012'deki olimpiyatlarını tek geçiyorum. hani birçok yerde konser verdiler de hem ingiltere kalbinde hem böyle bir atmosfer hem de olimpiyatlarda açılışı yapmak, kolay kolay kimseye nasip olmuyor.

bahane aramak

acilin ben doktorum
genelde mobbing yapan kişilerin beslendikleri durum. mümkün olduğunca koz vermeyin ama onların işi bu oldugundan dolayı bir yerden bahaneyi bulacaktır. objektif olarak bahane olmasa bile o istiyorsa, onu bahane olarak görecektir ve bu hayat boyu bu zihniyetler arasında böyle devam edecektir.

pizza hut

acilin ben doktorum
ülkemizde bir ara (bkz:sınırsız pizza) adlı kampanyası ile deyim yerindeyse, ırzına geçilmiş bir pizza şirketi. o zamanlar yedi kişi ile gittiğimiz istanbul'daki bir şubesinde herkesin üçüncü dilim pizzasından sonra eller titremiş olacak ki yetkili kişi "daha ne kadar yiyeceksiniz?" sorusuyla yanımıza gelmişti. batırmaya niyetimiz yoktu ama sadece açtık ve tek günahımız bu olduğu için üzgündük.

(bkz:hatırlanan komik olaylar)

japonlardan öğrenilecek on şey

acilin ben doktorum
bir organizasyon sayesinde farklı kişler olmak üzere üç sene boyunca gördüklerim üzere saygı konusunda kesinlikle tavizleri yok. bir diğeri de araştırmacılar. yani adamlar bazı şeyleri yapamıyor olabilirler ama özellikle sonradan katılmak istedikleri spor branşlarında, vazgeçmek diye bir kelimeyi kabul etmiyorlar. araştırma ve buna göre gelişme sağlıyorlar.

ya biz yatalım, hazır alalım veya onun taklidini yapalım diye bir şey yok. he bir de bazı filmlerde komiklik olsun diye karşıdaki eğildikçe onların daha çok eğilmesi konusu doğru. bizzat yaşadım.

(bkz:oy belim belim)

vedalaşmak

acilin ben doktorum
vedalaşma işi hayatımda belki de en saçma yaşadığım durumdu. hani bir insanın hayatında devamlı tekrar eden veya buna benzeyen şeyler olur. bu veda işleri hep abuk subuk olmuştu. hele bir de ilişkide cesaretli olmayıp da telefonun ekran ve tuşları arkasına saklanıp size atılan mesajlar daha bir keyifsizdir.

hani byte'lık bir siyah beyaz veriyle anlamsız duygular havuzuna giriyorsun. bazı değerler, değer sandıklarınız hayal olmaktan öteye gidemiyor.

edit: imla

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

acilin ben doktorum
son dört senedir sıkılıyorum, bir suru devamli kendilerine ilgi, maharet veya hüner iste isteyen insanlar var. bunlar kisinin kendisini gelistirmesi veya kendi ilgilendigi islere olan yatkinlikla oldugunu anlayamiyor. ne gorse kopyalamaya calisiyorlar. ben, benim. benden baska bir tane daha yok ama insanlar benim gibi olmak istiyor. fazla mi neşe saciyorum etrafa tam olarak bunu da bilemedim (öyle ama öyle) içimdeki fırtınalari kavanozlara dolduruyorum. bir de tam denizi gorsem, hepsini atacagim ama denize de yazik olur.

kendi kendimi "bu dunya soguyacak daha" diye avutuyorum. bu gecenin de karalamasi boyle.
2 /