her yaşta okunması gereken ahlak ve maslahat kitabı.
gelişigüzel.
ayrıca nizamülmülk'ün yazdığı bir kitabın ismidir. başlıca siyasetname örnekleri:
nizamülmülk - siyasetname
kutadgu bilig - yusuf has hacib
el medinetül fazıla - farabi
asafname - lütfi paşa
kitabüs siyase - pirizade.
nizamülmülk - siyasetname
kutadgu bilig - yusuf has hacib
el medinetül fazıla - farabi
asafname - lütfi paşa
kitabüs siyase - pirizade.
arap, fars, hint ve türk edebiyatında devlet hakanlarından başlayarak çeşitli devlet görevlilerine; yöneticilik, makam ve mevki sahibi kimselerde bulunması gereken nitelikler, saltanatın koşul ve kurallarının anlatıldığı eserlerin tümüdür.
boğazına çöken huzursuzluğun dağılmasını ümit eden herhangi bir yazara gelsin. dileyen üstüne alınabilir.
ışığın tamamına yakın kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzey.
uçak varacağı istikamete ulaştığında derin bir nefes alıp, var gücünüzle alkışlamaya başlayın.
tüm kaideleri yerle yeksan edebilme kabiliyetine sahip türdür kadınlar. o sebeple belli kaidelerle sınırlandırmak ne kadar yanlışsa, her istisnayı isnad etmekte o kadar yanlıştır sanıyorum.
sizi görünce yüzüne yerleşen sıcak tebessüm, araladıkları iki çift gözün üzerinizde gezinirken; parmak uçlarının saçlarına değmesi, farkedildiğini bildikleri halde gözleri, gözlerinizle buluştuğunda yine de en uzağa kaçırma çabaları.. böyle uzar gider.
yedi sekiz yaşlarındayken iş daha farklıymış, yediği erik çekirdeklerini ıskalamadan kafasına isabet ettirmek. (bkz:ben değil bir arkadaş)
sizi görünce yüzüne yerleşen sıcak tebessüm, araladıkları iki çift gözün üzerinizde gezinirken; parmak uçlarının saçlarına değmesi, farkedildiğini bildikleri halde gözleri, gözlerinizle buluştuğunda yine de en uzağa kaçırma çabaları.. böyle uzar gider.
yedi sekiz yaşlarındayken iş daha farklıymış, yediği erik çekirdeklerini ıskalamadan kafasına isabet ettirmek. (bkz:ben değil bir arkadaş)
zeus ve poseidon'un dalaveresiyle kısa çöpü çekip ölüler diyarına hükmetmeye başlamıştır. demeter'in kızı persephone'yi kaçırıp ölüler diyarını, bir tanrıçayla taçlandırmıştır.
2006 yılında Rob Lowe ve Michael Muller tarafından kurulan teksas'lı müzik grubu. ön planda Gitar, piyano, banjo, çello ve keman yer alır.
remambrance
“Şimdi ben bir damla su için, gökyüzünü hangi dağda, hangi şimşeklerle ağlatayım?”
remambrance
“Şimdi ben bir damla su için, gökyüzünü hangi dağda, hangi şimşeklerle ağlatayım?”
devrilecek bir gök daima bulunur, yitecek bir zaman daima bulunur, ayağının altından daima çekilir uzam.
yorgun girersin çoğuncası o kapılardan. yontulmuş olarak çıkarsın çoğuncası o ellerden. taşlar ayaklarını çeker, toprak özüne. duvar içleri dış dünyayı yahut korkuyu iteler en geriye. dert, katman katman büyür, gerindikçe gerinir ellerinde. sen, daima bulursun. devrilecek bir gök, yitecek bir zaman, çekilen bir uzam. gerçek dilde, anadilde kurduğun; anadilde bulduğun yalnızlık. yolların kalbine koşan bacaklar nasıl da tutuk. yeniden gitmen için sana bir umut dahi bulduk. sözcük ile, cümle ile, anlam ile, sana dil ile bir yaşam kurduk. bu dil sana verildi, biz sustuk. dil, konuştu ses ile. kağıt harf harf konuştu kitap içlerinde. dili sen büyüttün, dil ile büyüdün, kağıtlar katlandı durdu cebinde. kağıtlar ıslandı daima ilk yağmurla. ay ışığına mı baktın sen, bulut gibi dağıldık biz. bir anlam mı aradın sen, parçadan bütüne kadar tutuştuk biz. sınırsız raylar üzerinde bir oraya bir buraya, bir o vagona bir bu tren yoluna. nasıl koştun evden yapılma duvarlara. koştun sen, daima durduk biz. beklemedik kimseyi, beklenecek ne var idiyse. bir sorulan cevabı hiçbir zaman kabul etmedik. sorular cevaplardan daha büyülü dedik. cevaplar soruları gördü, daha da küçüldü, sevindik. sen sordun, sorunun büyüsüne inandık biz. dil içinde insan, cam şişe içinde sinek, dünya içinde filozof. anlatılamayan şey hakkında susmalı dedin sen. daima konuştuk biz.
yorgun girersin çoğuncası o kapılardan. yontulmuş olarak çıkarsın çoğuncası o ellerden. taşlar ayaklarını çeker, toprak özüne. duvar içleri dış dünyayı yahut korkuyu iteler en geriye. dert, katman katman büyür, gerindikçe gerinir ellerinde. sen, daima bulursun. devrilecek bir gök, yitecek bir zaman, çekilen bir uzam. gerçek dilde, anadilde kurduğun; anadilde bulduğun yalnızlık. yolların kalbine koşan bacaklar nasıl da tutuk. yeniden gitmen için sana bir umut dahi bulduk. sözcük ile, cümle ile, anlam ile, sana dil ile bir yaşam kurduk. bu dil sana verildi, biz sustuk. dil, konuştu ses ile. kağıt harf harf konuştu kitap içlerinde. dili sen büyüttün, dil ile büyüdün, kağıtlar katlandı durdu cebinde. kağıtlar ıslandı daima ilk yağmurla. ay ışığına mı baktın sen, bulut gibi dağıldık biz. bir anlam mı aradın sen, parçadan bütüne kadar tutuştuk biz. sınırsız raylar üzerinde bir oraya bir buraya, bir o vagona bir bu tren yoluna. nasıl koştun evden yapılma duvarlara. koştun sen, daima durduk biz. beklemedik kimseyi, beklenecek ne var idiyse. bir sorulan cevabı hiçbir zaman kabul etmedik. sorular cevaplardan daha büyülü dedik. cevaplar soruları gördü, daha da küçüldü, sevindik. sen sordun, sorunun büyüsüne inandık biz. dil içinde insan, cam şişe içinde sinek, dünya içinde filozof. anlatılamayan şey hakkında susmalı dedin sen. daima konuştuk biz.
1967 Afyon doğumlu, Türk şair.
şiirler çağla (1995) ve hudayinabit (2009)
gibi iki güzel şiir kitabı vardır. birkaç dizinin senaristliğini yapan şairin Halen şiirleri itibar dergisinde yayımlanmaktadır.
şiirler çağla (1995) ve hudayinabit (2009)
gibi iki güzel şiir kitabı vardır. birkaç dizinin senaristliğini yapan şairin Halen şiirleri itibar dergisinde yayımlanmaktadır.
1967 yılında İstanbul'da kurulmuş Türk anadolu rock grubu.
Özellikle 60'lı ve 70'li yıllarda çıkardıkları albümlerle büyük başarılara imza atmışlardır. hala az ama iyi bir dinleyici kitlesine sahip olduğunu düşündüğüm grup.
Özellikle 60'lı ve 70'li yıllarda çıkardıkları albümlerle büyük başarılara imza atmışlardır. hala az ama iyi bir dinleyici kitlesine sahip olduğunu düşündüğüm grup.
20 şubat 1948 doğumlu, Ermeni asıllı Türk şarkıcı, müzisyen ve oyuncu.
en nefis parçalarından biri, şüphesiz bağrı yanık dostlaradır.
en nefis parçalarından biri, şüphesiz bağrı yanık dostlaradır.
Ağırbaşlı olma, temkinli davranma, mevki ve kişiliğin gereğini hakkı ile koruma, hafif meşrep olmama anlamında bir sıfat.
Yerine göre konuşmak ve yerine göre susmak gibi. tevazuyla en çok yakışan.
Yerine göre konuşmak ve yerine göre susmak gibi. tevazuyla en çok yakışan.
Erkan Oğur'un, o kara kışlarda içimizi yakıp kavuran sesinden şunu bırakıyorum.
ama şimdi mevsim kış olmadığından, karın da esamesine rastlamamışken türkülerde üşümesin kimse diye şunu bırakıyorum.
l.s.d orkestrası - neye geldim dünyaya (1967).
ama şimdi mevsim kış olmadığından, karın da esamesine rastlamamışken türkülerde üşümesin kimse diye şunu bırakıyorum.
l.s.d orkestrası - neye geldim dünyaya (1967).
sadece bilinen sekiz bin üçyüz yetmiş iki eve, ateş düştü. geriye ne mi kaldı?
kibri kabrinden büyük insanlar tanıdım.
öyle fecaat birşey ki kıskançlıkta, merhamet yoksunluğu da, vicdansızlıkta bundan kaynaklanır hep.
öyle fecaat birşey ki kıskançlıkta, merhamet yoksunluğu da, vicdansızlıkta bundan kaynaklanır hep.
buffalo '66 filminde geçen güzel bir sahneyi hatırlatmıştır.
seyrekliğinizi seyrediyorum, kalabalıkta ürkekliğinizi. beş para eden bir ciğer peşinde kediler gibi gezmenizi. beni bu denli yazmaya iten, beni bu denli dili eğip bükmeye; onu aykırı etmeye, onu alıp bir acının yerine koymaya zorlayan.
adiliğinizi seyrediyorum, seyyar bir arabayla geçerken semtinizi. uzattığınız para karşılığında aldığınız gazeteyi, yardımınız karşılığında beklediğiniz saygıyı, uzattığınız el karşılığında eğilecek o başı. seyrediyorum, bir şarkıyı devredişinizi bir süre sonrakine. sıkılmanızı aynı şiirden, sebzelerden yüz çevirmenizi. yağmurda şemsiye tutmanızı, göğü yalnız maviyken sevmenizi. seyrediyorum bir seviyi karşılık bekleyerek büyütmenizi.
bekleyişinizi seyrediyorum, yerden göğe kadar bekleyişlerinizi. kadınlara bakışınızı seyrediyorum, adamları bağırmanızı. kuşları seyrediyorum seyyar bir arabayla geçerken semtinizi. işitiyorum kuşlardan da nasıl uçtuklarını sorduğunuzu.
sessizliğinizi seyrediyorum, en çokta yalnızlığınızı. parmaklarınızı seyrediyorum, iş bilen mahir parmaklarınızı. sevgilisinin saçlarını okşayan, bir çocuğun yumuşak yanağını kıstıran, annesinin ellerini sımsıkı tutan parmaklarınızı. hayır. doğum günü kutlayan, özür dileyen, soru soran, yardım isteyen parmaklarınızı. parmaklarınızla konuşmanızı seyrediyorum, cümleler kurmanızı. kağıtlarla dolu dünyada bembeyaz kaldığınızı sanmanızı.
adiliğinizi seyrediyorum, seyyar bir arabayla geçerken semtinizi. uzattığınız para karşılığında aldığınız gazeteyi, yardımınız karşılığında beklediğiniz saygıyı, uzattığınız el karşılığında eğilecek o başı. seyrediyorum, bir şarkıyı devredişinizi bir süre sonrakine. sıkılmanızı aynı şiirden, sebzelerden yüz çevirmenizi. yağmurda şemsiye tutmanızı, göğü yalnız maviyken sevmenizi. seyrediyorum bir seviyi karşılık bekleyerek büyütmenizi.
bekleyişinizi seyrediyorum, yerden göğe kadar bekleyişlerinizi. kadınlara bakışınızı seyrediyorum, adamları bağırmanızı. kuşları seyrediyorum seyyar bir arabayla geçerken semtinizi. işitiyorum kuşlardan da nasıl uçtuklarını sorduğunuzu.
sessizliğinizi seyrediyorum, en çokta yalnızlığınızı. parmaklarınızı seyrediyorum, iş bilen mahir parmaklarınızı. sevgilisinin saçlarını okşayan, bir çocuğun yumuşak yanağını kıstıran, annesinin ellerini sımsıkı tutan parmaklarınızı. hayır. doğum günü kutlayan, özür dileyen, soru soran, yardım isteyen parmaklarınızı. parmaklarınızla konuşmanızı seyrediyorum, cümleler kurmanızı. kağıtlarla dolu dünyada bembeyaz kaldığınızı sanmanızı.
“sorun sen de değil, ben de” cümlesinin peşi sıra söylenen samimiyetsiz lakırdı.
müslüm gürses - sensiz olmaz.
Zambakgillerden, uç dalları yapraksı görünüşte, toprak altı kök saplarından çıkan taze sürgünleri yenen bir bitki.