kelimenin basinda neden kesme işareti olduguna anlam veremedigim şey.
hergun mutlaka ictigimiz sivi madde.
(bkz:tisaş) firmasinin urettigi harika bir tabanca, yeni bebeğim.
zenginsozluk.com/foto
45 cal acp fişek kullanir, şarjör kapasitesi 8+1 dir.
ağırlik 1006 gram, namlu uzunlugu 127 mm, tetik tek hareketli 3000gram baski gücü gerektirir.
zenginsozluk.com/foto
45 cal acp fişek kullanir, şarjör kapasitesi 8+1 dir.
ağırlik 1006 gram, namlu uzunlugu 127 mm, tetik tek hareketli 3000gram baski gücü gerektirir.
tisaş trabzon silah sanayi a.ş trabzon/arsin organize sanayi bölgesinde 1993 yılinda kurulmuştur.
hafif silah ve savunma sanayi ürünleri konusunda NATO standartlarında üretim yapmaktadırlar.
favori tabancam;
(bkz:zig m1911)
hafif silah ve savunma sanayi ürünleri konusunda NATO standartlarında üretim yapmaktadırlar.
favori tabancam;
(bkz:zig m1911)
kapagin şişe ile birleşen uç kismina sert metal (örn:bicak) sokup kanırtın, vakum etkisi yapan hava bosalacaktir, artik rahatca cevirip acabilirsiniz.
love baby kelimesi aşk bebeği anlamına gelir.
1989-2004 yılları arasında netaş'ın ar-ge direktörlüğü'nü yürüten ali akurgal'ın ilginç bir anısını, bugün gelinen noktaya ışık tutması açısından önemli. siz, yazılımın birimi nedir bilir misiniz? metre! neden metredir bilir misiniz?
1992 yılında, netaş'ta ilk yazılım ihracatını gerçekleştirdik. hazırlanan bir yazılım paketini; tuşa bastık, o zaman internet falan yok, çatıdaki çanak marifeti ile, vallahi de billahi de müthiş bir hız olan 128kb/s ile, ingiltere'ye uydu üzerinden yolladık. faturayı da pullu posta ile yolladık. 2m$ bankaya geldi, kasaya koyduk.
aradan 3-4 ay geçti, vergi memurları geldiler. dediler ki, "siz bir fatura yollamışsınız, 2m$". "evet" dedik. "bu para ödenmiş" dediler. "evet" dedik. "ama mal çıkışı yok, bu hayali ihracat" dediler! bunun üzerine vergi memurlarını arge'ye aldık, bir bilgisayarın başına oturttuk. "şu 'enter' tuşuna basar mısınız" dedik. biri bastı; sonra "ne oldu" diye sordu. "300k$'lık ihracat yaptınız, bunun da faturasını yollayacağız, o da ödenecek" dedik. adam suça ortak olmuş olduğu için çok kötü oldu. sonra yazılım nasıl yazılır, uydu bağlantısı nedir, bu ne kadar para eder bunları gezdirip gösterip anlattık. adamlar "çok iyi anladık ama mal çıkışı olması lâzım, mevzuat böyle" dediler. bunun üzerine dedik ki: "biz bu yazılımı banda kaydedelim ( o zaman cd yok, hatta kaset bile yok, ½" makaralı bant kullanılıyor) onu yollayalım". adamlar bir çözüm bulmuş olmanın sevinci ile "tamam dediler, kaydedin yollayın".
ihraç ettiğimiz yazılımın kaydı iki makara etti. bunlar paketlendi ve gümrük komisyoncusuna verildi. komisyoncu, bunları gümrüğe götürdü ve ihracat işlemine başladı. gümrük memuru, işlemi yapmış ve bir noktada sormuş: "tır'lar nerede?". komisyoncu da "tır mır yok hepsi bu iki zarf" demiş, masanın üzerindeki teyp bantlarını göstermiş. gümrük memuru "bu iki zarf 2m$ edemez, ben bu işlemi yapamam" demiş, bırakmış. mahkemeye gidildi, bilirkişi heyeti kuruldu, bizim o iki makaradaki yazılımın 2m$ edip etmeyeceğini (nasıl baktılarsa?) inceledi. neyse ki, 2m$ eder dediler de hayali ihracattan kurtulduk.
bu sefer, aynı komisyoncu, aynı gümrük memuruna aynı iki makarayı "2m$ eder mahkeme kararı" ile götürüp işlemi yeniden başlattı. ancak, gene işlem sırasında, ihraç malının birim fiyatı, miktarı ve toplam fiyatının girilmesi gerekiyor. mevzuat öyle. ne yapsınlar, iş daha uzamasın diye bakmışlar zarfta teyp bandı var, bir makarada kaç metre bant vardır diye kestirmişler, makarası 1.000 metreden 2.000 metre yazılım ihraç etmiş olmuşuz. yani, yazılımın birimi metre olmuş.
1992 yılında, netaş'ta ilk yazılım ihracatını gerçekleştirdik. hazırlanan bir yazılım paketini; tuşa bastık, o zaman internet falan yok, çatıdaki çanak marifeti ile, vallahi de billahi de müthiş bir hız olan 128kb/s ile, ingiltere'ye uydu üzerinden yolladık. faturayı da pullu posta ile yolladık. 2m$ bankaya geldi, kasaya koyduk.
aradan 3-4 ay geçti, vergi memurları geldiler. dediler ki, "siz bir fatura yollamışsınız, 2m$". "evet" dedik. "bu para ödenmiş" dediler. "evet" dedik. "ama mal çıkışı yok, bu hayali ihracat" dediler! bunun üzerine vergi memurlarını arge'ye aldık, bir bilgisayarın başına oturttuk. "şu 'enter' tuşuna basar mısınız" dedik. biri bastı; sonra "ne oldu" diye sordu. "300k$'lık ihracat yaptınız, bunun da faturasını yollayacağız, o da ödenecek" dedik. adam suça ortak olmuş olduğu için çok kötü oldu. sonra yazılım nasıl yazılır, uydu bağlantısı nedir, bu ne kadar para eder bunları gezdirip gösterip anlattık. adamlar "çok iyi anladık ama mal çıkışı olması lâzım, mevzuat böyle" dediler. bunun üzerine dedik ki: "biz bu yazılımı banda kaydedelim ( o zaman cd yok, hatta kaset bile yok, ½" makaralı bant kullanılıyor) onu yollayalım". adamlar bir çözüm bulmuş olmanın sevinci ile "tamam dediler, kaydedin yollayın".
ihraç ettiğimiz yazılımın kaydı iki makara etti. bunlar paketlendi ve gümrük komisyoncusuna verildi. komisyoncu, bunları gümrüğe götürdü ve ihracat işlemine başladı. gümrük memuru, işlemi yapmış ve bir noktada sormuş: "tır'lar nerede?". komisyoncu da "tır mır yok hepsi bu iki zarf" demiş, masanın üzerindeki teyp bantlarını göstermiş. gümrük memuru "bu iki zarf 2m$ edemez, ben bu işlemi yapamam" demiş, bırakmış. mahkemeye gidildi, bilirkişi heyeti kuruldu, bizim o iki makaradaki yazılımın 2m$ edip etmeyeceğini (nasıl baktılarsa?) inceledi. neyse ki, 2m$ eder dediler de hayali ihracattan kurtulduk.
bu sefer, aynı komisyoncu, aynı gümrük memuruna aynı iki makarayı "2m$ eder mahkeme kararı" ile götürüp işlemi yeniden başlattı. ancak, gene işlem sırasında, ihraç malının birim fiyatı, miktarı ve toplam fiyatının girilmesi gerekiyor. mevzuat öyle. ne yapsınlar, iş daha uzamasın diye bakmışlar zarfta teyp bandı var, bir makarada kaç metre bant vardır diye kestirmişler, makarası 1.000 metreden 2.000 metre yazılım ihraç etmiş olmuşuz. yani, yazılımın birimi metre olmuş.
zengin sözlük yazari tum kadinlari guzeldir.
her biri ayri ayri miss zengin sozluk 2017 guzelidir.
her biri ayri ayri miss zengin sozluk 2017 guzelidir.
bugün gelen maille artık akn (adil kullanım kotası, adil kullanım noktası)'yi kaldırdıklarını bildirdiler.
100mbps hız, 1000dk her yöne konuşma, taahhüt yok, akn yok, aylık sadece 60tl daha ne olsun.
100mbps hız, 1000dk her yöne konuşma, taahhüt yok, akn yok, aylık sadece 60tl daha ne olsun.
polislik, özellikle çevik kuvvet ve yunuslar
askerlik, rütbeli olanlar.
askerlik, rütbeli olanlar.
ekonomik müdahale olabilir mi ? olabilir.
askeri müdahale olabilir mi? mümkün değil.
askeri müdahale olabilir mi? mümkün değil.
verecegim ref kodu ile hem siz hem ben 1 ay bedaya kullanacagiz, dayanisma boyle birsey.
en iyi avantaji taahhut yok.
alt yapinizi buradan sorgulayabilirsiniz;
https://turk.net/kotasiz-vdsl-hizinda-internet/
en iyi avantaji taahhut yok.
alt yapinizi buradan sorgulayabilirsiniz;
https://turk.net/kotasiz-vdsl-hizinda-internet/
100mbps'e kadar hız, en az 150gb akn(yaz doneminde 250gb)
kendi alt yapilarinin oldugu yerlerde akn kotasi olmayan, ustune ustluk 1000dk heryöne konusma veren iss firma, fiyat mi 59.90 tl.
aylardir kullaniyorum memnunum, gecmek isteyen olursa referans kodu verebilirim.
referans kodu ile 1 ay bedava kullababiliyorsunuz.
turk.net nedir?
1996 yılında, en yeni teknolojileri ve kendi geliştirdiği yöntemleri uygulayarak, ülkemizde internet hizmeti vermek amacıyla kurulmuş, yenilikçi bir iletişim şirketidir. Bağımsız bir yeni nesil telekom operatörü olan Turknet bireylere ve kurumlara kendi geliştirdiği uygulamalarla, üstün kaliteli iletişim hizmetleri sunmaktadır. TurkNet, yaygın ve yüksek kapasiteli ulusal veri omurgasını kullanan yüksek kalitede, güvenilir, telefon, internete erişim, özel sanal ağ (IP MPLS, VPN), bulut, veri merkezi ve barındırma hizmetleri Türkiye'nin her bölgesinde halkımızın hizmetindedir. Yerel, ulusal ve uluslararası ağımızı genişleten, yedekli fiber optik kablo tesisi için yatırımlarımız hız kesmeden devam etmektedir. Her yıl ciddi boyutlarda büyüyen TurkNet, Türkiye'nin En Büyük 100 Bilişim Şirketi arasındadır.
kendi alt yapilarinin oldugu yerlerde akn kotasi olmayan, ustune ustluk 1000dk heryöne konusma veren iss firma, fiyat mi 59.90 tl.
aylardir kullaniyorum memnunum, gecmek isteyen olursa referans kodu verebilirim.
referans kodu ile 1 ay bedava kullababiliyorsunuz.
turk.net nedir?
1996 yılında, en yeni teknolojileri ve kendi geliştirdiği yöntemleri uygulayarak, ülkemizde internet hizmeti vermek amacıyla kurulmuş, yenilikçi bir iletişim şirketidir. Bağımsız bir yeni nesil telekom operatörü olan Turknet bireylere ve kurumlara kendi geliştirdiği uygulamalarla, üstün kaliteli iletişim hizmetleri sunmaktadır. TurkNet, yaygın ve yüksek kapasiteli ulusal veri omurgasını kullanan yüksek kalitede, güvenilir, telefon, internete erişim, özel sanal ağ (IP MPLS, VPN), bulut, veri merkezi ve barındırma hizmetleri Türkiye'nin her bölgesinde halkımızın hizmetindedir. Yerel, ulusal ve uluslararası ağımızı genişleten, yedekli fiber optik kablo tesisi için yatırımlarımız hız kesmeden devam etmektedir. Her yıl ciddi boyutlarda büyüyen TurkNet, Türkiye'nin En Büyük 100 Bilişim Şirketi arasındadır.
j a v a s c r i p t hatası veriyormuş, düzeltmişler.
95 yıl önce anadolu insaninin emperyalist ulkelere karşi mucadele ettigi savasin zaferle biten yil dönumu.
yasasin turk halki, yasasin tam bagimsiz turkiye.
yasasin turk halki, yasasin tam bagimsiz turkiye.
sosyal medya sıçmıklarindan biri.
alakasiz fotolari koy, altina muslumanlar öldüruluyor diye yaz, duyar kasan fakat araştirmayi bilmeyen-sevmeyen saflar nasil olsa inanir.
kaynak;
http://odatv.com/arakan-diye-paylasilan-fotograflarin-altindan-ne-cikti-2908171200_m.html
edit: kaynak eklemesi
alakasiz fotolari koy, altina muslumanlar öldüruluyor diye yaz, duyar kasan fakat araştirmayi bilmeyen-sevmeyen saflar nasil olsa inanir.
kaynak;
http://odatv.com/arakan-diye-paylasilan-fotograflarin-altindan-ne-cikti-2908171200_m.html
edit: kaynak eklemesi
aslen ığdır/melekli kasabasından olan 1965 yılında doğan şarkıcı ilk albümü olan simurg'u 2000 yılında piyasaya sunmuştur.
cevdet bağca - benim değilsin;
cevdet bağca - benim değilsin;
sağ menüye taslaklarım diye bir link koymuşlar, taslak olarak kaydedilen entrylerimiz orada görünüyor.
tee anasinin horasinda
can yücel "göt" kelimesini kullanmaktan dolayı yargılandığı mahkemede savunmasını bir fıkra anlatarak yapar, fıkra şöyledir ;
bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere.
köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez.
bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey" felan der işte. karşıdan doktor bişiler söyler. muhtar döner arkasına: "makattan verin dedi dohtor" der.
yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar
felan, ama makat ne bilen yoktur yine. hasta ise gitti gidecek, ateşler
içinde kıvranıyo baya.
ihtiyar meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına
karar verilir. yine kimse aramaz istemez doktoru. nihayetinde yine
biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir:
"çok kızacak dohtor çok!" diye.
sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bişiler söyler yine.
telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner: "çok kızacak
demiştim; götüne sokun dedi"
bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere.
köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez.
bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey" felan der işte. karşıdan doktor bişiler söyler. muhtar döner arkasına: "makattan verin dedi dohtor" der.
yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar
felan, ama makat ne bilen yoktur yine. hasta ise gitti gidecek, ateşler
içinde kıvranıyo baya.
ihtiyar meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına
karar verilir. yine kimse aramaz istemez doktoru. nihayetinde yine
biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir:
"çok kızacak dohtor çok!" diye.
sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bişiler söyler yine.
telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner: "çok kızacak
demiştim; götüne sokun dedi"
yakıştırılamayan nitelikler taşıyan kadın veya kızlar için kullanılan bir söz.
(bkz:haspam)
o ne sexy bir sörfçüdür, sörfe başlasam beni de yanına alır mı? dedirtti akşam akşam.
eskiden sivas ülkü ocakları başkanligi yapmis biriymis.
adını sosyal medyada yayilan ciplak video ile duydum.
iddiaya gore 15 yaşinda bir erkek cocuk ile basilmis, evin sahibi kadin tarafindan tartakladigi video asagida;
adını sosyal medyada yayilan ciplak video ile duydum.
iddiaya gore 15 yaşinda bir erkek cocuk ile basilmis, evin sahibi kadin tarafindan tartakladigi video asagida;