kemal varol şiiri :
ne kadar uğraştıysam da
ortak bir yangın yakıştıramadım gözlerime
rüzgârın geceleri sürüklediği odalarda
her suçu ergenliğimin ince bileklerine bağışlayacak
bir ten yazgısı bulamadım gövdeme
çünkü yalnız yastıkların dinlediği iniltilerimi
kusur evler, yağma yataklar dindirdi bir süre
ne ayrılıklarıma temyiz yolunu kapatacak kadar bıçkın
ne el ele tutuştuktan sonra
avuçlarımı koklayacak kadar acemiydim artık:
bilmiyorum hangi kuytumda hangi nefes kaldı
baykuş ailesinden bir kuş.
erkeklerin şehvet damarına basarak kazanılan ilgi veya sevginin ucuz olduğunu düşünüyorum. çoğunlukla çirkin ya da albenisi düşük kadının kendini satma aracıdır. çoğu, dekolteden amaçladığını elde edemez. bütünsel bir etki yaratmak ister, bir aura yaratmak isterken elde ettiği erkeğe teşhir malzemesi olmak olur. aurasının bir parçası haline gelen, kişiliği ve bütünü dekoltenin altında ezilmeyen, asalet unsuru olarak kullanabilen kadında ise çok tehlikelidir.
Çok da hafife almamak lazım. Pazartesi günü yapılan işlerde hata olasılığının yüksekliği yüzünden bazı fabrikaların pazar gününden başlayan vardiyalar koyduğunu okumuştum, endüstriyel bir sorundur yani.
2016 yapımı film.
Piyasada bulunan factoring firmalarının çoğu legal tabela ardında arkasını bu tip mafyalara dayayan yapılardır. Yoksa Türkiye gibi çek senet piyasası sahtekar dolu bir alanda çek kırmak kolay değildir.
Tanımı gereği ekranda pikselleri oluşturan yapının LEDlerden oluştuğu anlaşılsa da piyasada satılan LED TV ler aslında LCD tv dir. Ekranın arka ışıklandırmasında floresan değil LED kullanılır. Burada bir isim üçkağıdı yapıldığı söylenebilir.
- sanırım sonunda hayatın tümü bir kabullenme eylemi oluyor.
Life of pi.
Life of pi.
Kötü olmasının Sebeplerinden biri yeni binalarda ince tuğla kullanılması ama izolasyon malzemesi kullanılmamasıdır. Paranoya yapan bir arkadaşım alacağı sıfır dairenin inşaatı sırasında habersiz denetleme planları yapıyordu.
Bir tanesi az iki tanesi çok gelir. İkinci dürümde hep az önceki bambaşka bir etten yapılmış da yemekte olduğum ikincisinin eti kötüymüş gibi bir tat alırım. Hiç şaşmadı.
Pablo neruda şiiri.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana.
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca.
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana.
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca.
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona.
Bir tür imtihan. Yüce abilik makamına erişmeden geçilen 7 eşikten biri. Nasıl anlamıyor acaba diye duyulan merak, kafasını beyaz kağıda sürtme arzusu, şefkat. Tam bir duygu ve gerilim fırtınası.
Gözümüzün önünde olan bitene tahammülümüz daha zordur. Ayrılık bile öyledir. Bizden uzakta, aklımızın içindeki güzel sahnelerde ve masum haliyle, yokluğunun acısı içinde geçer zaman. Oysa gözümüzün önünde olan bu haliyle ya daha fazla acı verir ya da masumiyetini yitirip nefretin öznesine dönüşür.
Bütünde olması gereken şeylerden birinin yokluğu.
Sarılmak mesela. Sarılamamak büyük bir eksikliktir.
Sarılmak mesela. Sarılamamak büyük bir eksikliktir.
Hareket etme harekete geçme arzusu duymama halı. Çalışmayı sevmemekten öte hareketsizlik hali. Eşyalarla dolu bir depo gibidir. İçine atılan her şey zamanla aynı toza bulanır ve oradan çıkarması çok zor bir hale gelip yığının parçası olur. Çürüme burada başlar.
Anlaşmanın ötesinde, ortak bir noktada buluşmaktadır. Anlamak önemli değildir bazen nerede durduğunuz önemlidir. Uzlaşı için yürünmüş köprünün halatların kesip muhatabı uçuruma düşürmeye benziyor atılmış adımları uzatılmış elleri en son noktada çevirmek, geriye yürümek hiç o adımı atmamış olmaktan daha fazla yaralar.
Bazı yanık izleri kapanırken bazıları kapanmaz. İnsan ilişkileri de öyle. Bazen öyle bir yanar ki yüzüne bakamadığımız acıma hisleri içinde kaldığımız yangın kazazedeleri gibi olur. O zaman o yüzü bir daha görmek istemez, hatırlamaktan kaçar, başımızı geçiririz.
Sevgi davranışa yansır ya da yansımak zorundadır. Davranışa yansımayan sevgi sevgi değil " bana verdiklerini seviyorum" gibi bir şeydir. Kendiliğinden bir uyumlulaşma arzusu getirir. Ve kırılgandır. Bencilliği azaltır. Azaltmıyorsa yine başka bir şeydir.
blue valentine birbirini seven insanlar arasında olan bir tür kırıklık, kopuş, yanlış anlama hüznü gibi anlamlara gelir. mavinin hüznü çağrıştıran yanına bir gösterge de bu olur sanırım.
O kadar güzel bir kitap ki okuduktan sonra popüler kültürün kitaba yüklediği hiçbir anlam kalmıyor bünyede. İsterse Instagram sayfalarinda trilyonlarca kez paylaşılsın artık o gözle bakamıyorsunuz. Keşke daha önce okusaydım etkisi bırakır bünyede.
Kendini takdir etmek ile kendine saygı duymak farklı şeyler. Kendinizi takdir etmeye beğenmeye yeterli meziyetler olmayabilir. İnsanın kendisine saygısı prensipleri ile ilgili olmalı. Kendine zulmetmemeli insan, kendi saygınlığı, kendi duruşudur kendi aynasında çünkü.
Ama aslolan insanın kendine hoşgörü ile bakmasıdır. Kusurlarına, aşırılıklarına, eksikliklerine. Bunu elbette kendini geliştirme tankının egzozuna tıkanan t-shirte çevirmemek lazım, yani saldım çayıra mevlam kayıra da olmaz o iş. Biraz eleştiri şart.
Ama aslolan insanın kendine hoşgörü ile bakmasıdır. Kusurlarına, aşırılıklarına, eksikliklerine. Bunu elbette kendini geliştirme tankının egzozuna tıkanan t-shirte çevirmemek lazım, yani saldım çayıra mevlam kayıra da olmaz o iş. Biraz eleştiri şart.
Elektroniğin temel prensiplerinden biri, Amerikalıların özellikle altyapı sistemlerinde Allah emri gibi uyguladıklarını gördüm ben bunu. Yeterli gelmiyorsa geliştiriyorlar ama daha farklı bir neden için çalışan sisteme zinhar dokunmuyorlar. Sistem güvenliği konusunda aşırı titizliklerinin karşılığını da alıyorlar. Bizim benzer sistemlere bakıyorum aynı belediyenin yamalı asfalt yolları gibi.
Son kullanıcı ürünlerine göre ya da ev elektroniğine göre sektör daha ağır ilerler ve rekabet azdır. Markalaşma ve tekelleşme çok daha ölümcüldür. Kullandığımız telefon bilgisayar mutfak robotu üreten firmaların çoğu bu alanda yer almaya ve yer bulmaya çalışır çünkü çok daha güvenilirdir. Kullanıcı elektroniği alanından silinen Motorola yariilerken teknolojisi ve bazı haberleşme teknolojilerinde yan kuruluşlara ayrılıp güçlü ve önemli markalar oluşturdu. Kışın ısıtma özelliğiyle bildiğimiz hewlet Packard (HP) markası yüksek frekans işaretlerin analizi için kullanılan cihazlarda neredeyse bir numaradır ve sonu -san ile biten savunma sanayi kuruluşları bu markanın analizörleri ile doludur.
(bkz: elektronik harp)
(bkz:Electronic warfare)