uzundur, ısınma çabasıyla birlikte iştah artar. çok okunur, çok izlenir. çok uyunur. belki de insan ilişkileri yazları değil kışları daha çok gelişiyordur.
abbasiler döneminde afrika'dan getirilip basra'da tuz yataklarında çalıştırılan siyahilerin bir iranlı önderliğinde çıkardığı isyan. isyanın dayanağı da yine kuran ayetleri ve islamın eşitlik ifadeleridir. sonuçta isyan köle olarak çalıştırılan diğer milletlerden insanlar arasında yayılır ve güçlenir. efendiler öldürülür, önemli bir bölge kontrol altına alınır. bir devlet kurulmuştur ve bu devlet 14 yıl yaşamıştır. islam toplumlarının kölelik sorununu aşamamasının en bariz örneklerindendir.
gündemin haraketsizliğinden değil, aksine hareketliliğinden ve hep aynı yöne hareket etmesinden sıkılmak. hep aynı yöne gidiyor, tahtakurusu gibi sosyal yapıyı kemirip yiyen toplum düşmanlarının diş seslerinden başka bir şeye benzemiyor. bu altta yaratılan gürültü kendi sesinizi bile duymanızı engelliyor. gündemle ilgilenmesen kendini ülkene sırt çevirmiş gibi hissediyorsun. ilgilensen ruhun yıpranıyor. bıktık ulan.
henüz bütün dişe dokunur 2. dünya savaşı filmlerini izlemedim ama benim için en iyi 2. dünya savaşı filmidir. harikuladedir.
(bkz:harikulade)
nasılını niyesini bilmem ama çok sevdiğim bir sıfat olması itibariyle kalbimi kazanmış uygulamadır.
nasılını niyesini bilmem ama çok sevdiğim bir sıfat olması itibariyle kalbimi kazanmış uygulamadır.
medeniyetin göstergesidir. çünkü şehirde sınırlar birbiri içine geçer, içimizden geçenleri söylemeyiz çünkü biliriz veya bilmeliyiz ki herkesin birbinine karşı söyleyebileceği şeyler vardır, duyulması istenmeyecek türden. tahammül bu " rağmen" bir arada yaşayabilme yeteneği oluyor. bu yoksa insan toplumsuz topluma rağmen ama toplumun içinde yaşar. sürüyü sevmeyip sürünün sıcak güvenli kalabalığıyla birlikte.
siyah organik bir tür madde. aynı zamanda kemal varol şiiri :
" daha uzağa gidebilirdim ayaklarım olmasa
yükümü mola taşlarında indirmez
geceden geceye katrana bulamazdım göğsümü
parmaklarım her beladan hevesini alır
anlardım: geçer zaman
insan kötülüğüyle nam alır
ve ricat eder yılan derisine
bir elin bir ele selamıyla
velev ki geçer zaman
hâşâ, demedim, ama
kalpte zina gibi geçti söz içimden:
daha gül sen, daha gül
insan duman hevesindedir dünyada"
" daha uzağa gidebilirdim ayaklarım olmasa
yükümü mola taşlarında indirmez
geceden geceye katrana bulamazdım göğsümü
parmaklarım her beladan hevesini alır
anlardım: geçer zaman
insan kötülüğüyle nam alır
ve ricat eder yılan derisine
bir elin bir ele selamıyla
velev ki geçer zaman
hâşâ, demedim, ama
kalpte zina gibi geçti söz içimden:
daha gül sen, daha gül
insan duman hevesindedir dünyada"
Kaybetmeye en yakın olduğun an kazandığın andır. Zafer sarhoşluğu içindesindir, kendini emniyette zannedersin, artık olmuştur istediğin. Bir dolu Truva atı kapılarından geçmiş olabilir. Çok dikkat ettiğin şeyler gözünde önemsizleşmiş olabilir. Hata yapmaya saçmalamaya açıksındır. Küçücük bir hatada alev alır her şey, gaflet uykusundansındır. Kötü ya da zalim değilsindir ama ahmak olmaya yakınsındır. Kazanmak tehlikelidir, kazandığını koruyabilmekle imtihan eder adamı.
ancak o zaman bir memleket için kurtuluş umudur vardır diyor ismet inönü. orjinali "bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur" şeklindedir. namussuzlar gücünü dağıttığı çıkardan ve yaydığı korkudan, namuslular adalet arzusundan alır.
taşı delen suyun devamlılığıdır prensibine bağlanmak. yenilmek ama her seferinde daha iyi yenilmek. mağlup olduğuna bile bu sefer çok daha iyiydi dedirtmek. kaybetmeyeceğin güne kadar.
adam dense de kadınlar için de kullanılır. sürekli dedikodu kazanı kaynatır bu tipler, ufacık kazançlarını dağ gibi yığmaya çalışırlar. bu köylü kurnazları altında kalırlar sonra bu yığının. adı bir kez çıkar o da yeter.
bol bol akıl verip, ahlak dersi verip, atarlı giderli atıp tutup ağır omurgasız tiplerde görülen durum.
bilerek kötülük edip yüzü kızarmaz şekilde tavrını korumak. bir tür gülben ergen vakası vardır özellikle kadın kısmında. yediği naneler burdan köye yol olur ama hala ele verir talkını kendi yutar salkımı modundadır.
Nickaltinda 0-5 yaş birinin hakaretleri bulunan yazar, bunlar burada durmaya devam mı edecek?
yarın ve yarından sonra daha rahat uyuyabilmek için planların endişelerin ve düşüncelerin uğultusunda bugün ürkerek kaçan şey. Tadı da olmaz, sabah azimle de uyanmayız.
vücudu dinlendirme zamanı olsa da kaçıştır çoğu zaman. Bu yüzden az ve güzel bir uykudan sonra tüm günün bizim olmasındansa uzun bir uyku düşleriz, uyumadığımız zamanlar o kadar da güzel değildir bazen çünkü, o zaman hadi kafayı vur deyip yatamayız çünkü sorumluluklar sabah alarmı olur bize kendini gösterir.
güzel uykular uyuyun, size büyük ve doyulmayan günler hediye eden.
vücudu dinlendirme zamanı olsa da kaçıştır çoğu zaman. Bu yüzden az ve güzel bir uykudan sonra tüm günün bizim olmasındansa uzun bir uyku düşleriz, uyumadığımız zamanlar o kadar da güzel değildir bazen çünkü, o zaman hadi kafayı vur deyip yatamayız çünkü sorumluluklar sabah alarmı olur bize kendini gösterir.
güzel uykular uyuyun, size büyük ve doyulmayan günler hediye eden.
yazılı simgelerle oluşturulmuş bilginin gözle veya parmak uçlarıyla çözülmesi.
"Ve dolayısıyla öyle olur ki çok fazla yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse , yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder , tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi. Bir çok eğitimli insanın durumu bundan pek farklı değildir , okumak onları ahmaklaştırır"
schopenhauer - okumak yazmak ve yaşamak üzerine.
"Ve dolayısıyla öyle olur ki çok fazla yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse , yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder , tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi. Bir çok eğitimli insanın durumu bundan pek farklı değildir , okumak onları ahmaklaştırır"
schopenhauer - okumak yazmak ve yaşamak üzerine.
ince ve zarif bir çiçeği, taze bir sürgünü kırdığını anlamak kolaydır, kırmanın kolay olduğu kadar. yıllanmış, yaş halkalarıyla ve dışı kabuklarla dolu bir ağacı kırmak zor gelir, zayıf noktasını yarasını bilmemek, kırılamaz sanmak, hiç olmadığı anda kırmamıza yol açar. oysa her şeyin ince bir noktası vardır.
Yazı bir ayna değildir. Yazı bir tablodur. Fırça yazarın elindedir ve hangi renkten ne kadar koyacağı kendine baktığında gördüğü ile ilgilidir.
Kendinde gördüğü her zaman kendisi olmayacağı gibi kendine dair resmettiği de her zaman kendisinin yalın bir yansıması değildir. Elbette kullandığı renkler kendisinde olandan farklı değildir fakat kendine bakarken gözündeki filtreleri biz bilemeyiz.
Birinin yazıları düşüncelerini yansıtıyorsa duygularını ifade ediyorsa ve biz bunda kendimiz ile bir bütün bir uyum bir hayranlık yakalıyorsak bu bana fikirsel uzlaşmanın mümkün olduğunu söyler. Onunla konuşabilir dost olabilirsiniz. Fikirlerini duygularını veya onları resmetmesini sevebilirsiniz. Fakat halen tabloyu seviyorsunuz.
Aşk fiziksel etkenlerden veya hayranlık sahip olma tutkularından beslenir. Sevgi karaktere ve davranışa dairdir. Davranış yazı değildir. Birinin sesini yürüyüşünü davranışını sevmek çok başka birşeydir. Fikirlerlerden ve güzel gözlerden bağımsızdır. Karşı cinse duyulan Sevgi davranışa dairdir bana göre. Aşk ise tutku ilgi ve cismaniyete.
Bu açıdan yazdıklarından yola çıkarak birinin fikirlerini hallerini veya onları resmetme biçimlerini sevmeniz şahsın kendisine aşık olduğunuz anlamına gelmez.
Testi basit, onun cismani varlığına merak duymadan fikir ve duygularının da sizinle ve size ait olması size yetiyorsa yazdıklarına yönelik bir aşk veya sevgi olabilir. Aksi bir idealleştirmeden ibarettir.
Kendinde gördüğü her zaman kendisi olmayacağı gibi kendine dair resmettiği de her zaman kendisinin yalın bir yansıması değildir. Elbette kullandığı renkler kendisinde olandan farklı değildir fakat kendine bakarken gözündeki filtreleri biz bilemeyiz.
Birinin yazıları düşüncelerini yansıtıyorsa duygularını ifade ediyorsa ve biz bunda kendimiz ile bir bütün bir uyum bir hayranlık yakalıyorsak bu bana fikirsel uzlaşmanın mümkün olduğunu söyler. Onunla konuşabilir dost olabilirsiniz. Fikirlerini duygularını veya onları resmetmesini sevebilirsiniz. Fakat halen tabloyu seviyorsunuz.
Aşk fiziksel etkenlerden veya hayranlık sahip olma tutkularından beslenir. Sevgi karaktere ve davranışa dairdir. Davranış yazı değildir. Birinin sesini yürüyüşünü davranışını sevmek çok başka birşeydir. Fikirlerlerden ve güzel gözlerden bağımsızdır. Karşı cinse duyulan Sevgi davranışa dairdir bana göre. Aşk ise tutku ilgi ve cismaniyete.
Bu açıdan yazdıklarından yola çıkarak birinin fikirlerini hallerini veya onları resmetme biçimlerini sevmeniz şahsın kendisine aşık olduğunuz anlamına gelmez.
Testi basit, onun cismani varlığına merak duymadan fikir ve duygularının da sizinle ve size ait olması size yetiyorsa yazdıklarına yönelik bir aşk veya sevgi olabilir. Aksi bir idealleştirmeden ibarettir.
muhteşem bir dizi. çok duygusal, çok naif. bazen eğlenceli bazen hüzünlendiren. sevginin o tutkusuz, en baştan ve en kökten gelen tarafını hatırlatıyor.
zengin sözlük haber saati diye bir program olsa kadın anchorman kendisi olurdu sanırım.
kendi bencil hislerini her şeyin üstünde koyup fevrice hareket eden insan eylemi.
"bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir. ansızın aklına gelip yalnızlaşıyorsa, işte o zaman sevmiştir" diyen şair.
" ve bu hayalden kaçıyorum. Fakat o beni kovalıyor. Ruhumun en kalabalık anlarında bile, yığınları itip dürterek sivriliyor ve şuurumu kaplıyor, ter içinde kalıyorum"
(bkz:dokuzuncu hariciye koğuşu)
(bkz:dokuzuncu hariciye koğuşu)
"alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ve "sevmek" deyip çıkıyoruz. onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime."
(bkz:bir tereddüdün romanı)
(bkz:bir tereddüdün romanı)
çin'in doğusunda kalan japonya güney kore filipinlerle sınırlanan sıcak deniz. çin ile japonya arasında kalan bir kısım ada üzerinde çin in hak iddia edip bu adalar üzerinden uçan uçaklardan kendilerine bilgi vermelerini istemeleri aksi halde güvenlik tedbirlerine başvuracağını söylemesiyle çıkan bir kiriz vardı.
Japonya da senkaku çin de diaoyu adıyla bilinen adaları çin böylece kendi hava sahası ilan ediyor.
abd nin bölgede b-52 bombardıman uçakları uçurması, güney kore ve japonya nın çin in sınırlarını tanımaması ile olay büyüdü.
Çin ile filipinler arasında bir de güney çin denizi problemi var. O bölgenin irili ufaklı ada cenneti olduğu düşünülürse al sana muhtemel dünya savaşı senaryosu, millet daha ortadoğu da dünya savaşı beklesin.
Japonya da senkaku çin de diaoyu adıyla bilinen adaları çin böylece kendi hava sahası ilan ediyor.
abd nin bölgede b-52 bombardıman uçakları uçurması, güney kore ve japonya nın çin in sınırlarını tanımaması ile olay büyüdü.
Çin ile filipinler arasında bir de güney çin denizi problemi var. O bölgenin irili ufaklı ada cenneti olduğu düşünülürse al sana muhtemel dünya savaşı senaryosu, millet daha ortadoğu da dünya savaşı beklesin.