kemalisthatun

aylar sonra şöyle bir sözlüğe gireyim dedim bir de ne gördüm bu arkadaşımız moderatör olmuş. ne yalan söyleyeyim ilk sözlüğe kayıt olduğum zamanlar bu arkadaşın entrylerini görüp bence ironi yapıyor, yok ya kesin troll deyip geçmiştim. sonra bir de ne göreyim? ciddiymiş. neyse niye anlattıysam bunu ben de bilmiyorum. bazı arkadaşlarımız ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştır ama swh. iyi geceler.

aramayanı geçtim aranmayan hala ilişkiyi hiçbir söz söylemeden devam ettiriyorsa o da en az aramayan kadar umursamıyordur demektir.

bu antlaşma ile ilgili kadir ruhhastasıoğlu ve müritlerinin ağzıyla konuşan cahil cüheyla takımına gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. tarih bilmezler, okumazlar googleye lozan yazarlar ilk çıkana he öyleymiş der geçerler. reisleri "ülkenin tapusudur lozan" der alkışlarlar, "lozan hezimettir" der sevinçten götü başı dağıtırlar. ulan millet bu kafaya ulaşıp, düşünmemek için alkole dünya para harcıyor bunlar o kafaya doğuştan erişmişler. bir de kafa dedim pardon efenim.

her neyse lozan mı diyorsunuz? açın ilber ortaylının söyleşilerini, konuşmalarını izleyin. madem okumaktan yoksunsunuz bari izleyin. he ben okurum, bak bunu beceririm belki düşünme yetim oluşur falan diyorsanız yine gazi mustafa kemal atatürk-ilber ortaylı'nın kitabını ve taha akyol'un kitaplarına bakabilirsiniz. Bakın canım arkadaşlar bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp he bir de hem bilmeyip hem öğrenmeden atıp tutmak ise rezilliktir. Lozan antlaşması bu milletin bağımsızlığının tescillenmesidir. Uzlaşmadır, kuruluştur, hezimet değildir, zaferdir. Eksiklikleri var elbet ama Atatürk ömrü boyunca bu eksiklikleri tamamlamak için mücadele etmiştir. Boğazlar meselesi gibi mesela... Musul gibi.. Hatay gibi. Musul olmadı ama doğru en çok musul edebiyatı yapanlar musul'u kaybetmemize sebep olmuş ingiliz köpeği şeyh said edebiyatı yaparlar. Bunlar iki yüzlülerdir işte. On iki adayı Uşi Antlaşmasında kaybettik hala gelmiş lozanda verdik diyorlar. Ulan senin tepindiğin osmanlı vermiş, Atatürk ne yapsın? Selanik'i de atatürk verdi deyin tam olsun kurtulalım! Gelse dese ki kardeşim biz meis adasını lozanda kaybettik, neden verdik? tamam diyeceğim. Meis adasını kaybettik ama sadece o adayı kaybettik. on iki ada o zaman bize ait değildi ki kaybedelim. Osmanlının antlaşma ile sattığı toprakları da almasını bekliyorlar Atatürk ve İnönü'den! heheheeey! uyanın, zaten peşkeş çekilen vatan toprağını kurtardılar, kurtaranlara değil satanlara peşkeş çeken osmanlıya soracaksın hesabını kardeşim! Gerçekten cahil insan midemi bulandırıyor. ben bilmeyene değil, bilmeyip biliyormuş gibi davranan "iftira atan" ya da "düşünmeyen, okumayan" ama yanlış konuşana kızıyorum. Ne demiş Atam "tarih yazan, tarih yapan kadar önemlidir!" Geçmişini saptırma, bil, oku, öğren. Bilmiyorsan da emin değilsen de konuşma. Öyle hafif şeyler değil bunlar.

sahip olmadığım bel.
belim kalın arkadaşlar ne yapayım yani. sırf ince belli olacağım diye yemek yeme zevkinden mahrum kalamam swh.

Heves sorunu yaşıyorum. İnsanlara bir anda değer verip hemen soğuyabiliyorum. Durduk yere değil tabii... ama ne olursa olsun bazı şeyleri çöpe atmak yerine tamir etmeli insan. Ben tamir edemiyorum, kırıyorum ve fırlatıp atıyorum. Heves sorunum yüzünden bir insanla uzun süre birlikte olamıyorum.

Stefan Zweig'in Clarissa adlı kitabındaki karakterin dediği gibi “Artık insanları daha çok bana iyi gelip gelmediklerine bakarak değerlendiriyorum. Onlarla birlikte olduğumda kendimi daha iyi hissedip hissetmediğimi soruyorum kendime.” Belki de Böyle Yaptığım için uzun süreli ve sağlıklı bir arkadaşlık, ilişki bağım olmuyor insanlarla.
Belki de çok çabuk huzuru bozulan, karamsar biri olduğumdandır bütün bunlar.
Ya doğru insanlar çıkmadı karşıma ya da ben olunması gerektiği gibi olamadım. Her şeye rağmen yalnızlığı ve kendimi seviyorum. Ya da böyle avutuyorum kendimi. İşte aslında tüm sorun yazdıklarımdan çıkardığınız gibi “belirsizlikler içinde büyük bir karmaşa yaşıyor oluşum.”
Evet, kararsızım da. Bak şimdi sevmeyesim geldi kendimi! Ne cins insanım ya hu!

Bir kemalist olarak 2019'da oy vereceğim parti.
Kendine atatürkçüyüm diyen ve chp'ye oy veren o kemik kadroların da bu partiye oy vermesini temenni ediyorum. Zira Chp'den ümit yok.

Beni en çok bu partiye iten şey hükümetin fetoyla el ele olduğu zamanlar, vatansever komutanları balyoz ergenekon kumpaslarıyla içeri attıkları, iftira attıkları kişilerden biri olan ali türkşen'in bu partide yer almasıydı. Türkiye'deki çoğunluğun aksine asla balık hafızalı olmadık. Haksızlığın karşısında olduk, birilerinin din istismarcılığı yapıp fetonun yalakalığını yaparak masumlara iftira atıp eziyet ettiği günleri de unutmadık.
İyi partinin ise türkiye'nin umudu olacağına inancım var. Umarım kurtuluşa erişiriz. Gençliğe hitabe bizi ısrarla çağırıyor!

Bazılarının koltuk sevdasının vatan sevgilerinden üstün olduğuna şahit oluyoruz. Kılıçdaroğlu bugün hala daha istifa etmiyorsa koltuk sevdasındandır. Ee demezler mi adama ülkede bir ton haksızlık dönüyor, iktidar ülkenin anasını ağlatıyor hatta sen de çıkıp bununla ilgili konuşmalar yapıyorsun hatta yaptıkları yolsuzlukları da kanıtlıyorsun, bunlarla mücadele verdiğini iddia ediyorsun peki neden başarılı olamayacağını bildiğin halde o koltukta duruyorsun? Demek ki türkiye'nin refaha ulaşmasının mücadelesini değil daha ne kadar koltuğumda durabilirim mücadelesi veriyormuşsun.

Ben artık chp'nin falan da akp'nin iktidarını garantilemek için var olduğunu düşünüyorum. Çünkü iktidara gelmek için değil, akp'yi iktidarda tutmak için mücadele verdiklerini gözlemledim. Kılıçdaroğlu yolsuzlukları belgelerle kanıtlamış olabilir ama bizim Türk milleti pardon araplaşmış türk milleti balık hafızalıdır. O yüzden videolu kanıt koysun bir gündemin değişmesine bakar olayların unutulması. Ya kılıçdaroğlu gitmeli, sağlam güvenilir biri gelmeli chp'ye ya da böyle giderek akp'nin iktidar olarak yaptığı haksızlıklara, yolsuzluklara iğrençliklere yol açmaya devam eder.
Ne diyelim al birini vur ötekine.

Semih Öztürk'ün dahil olmasını umduğum yarışma swh.

Bol bol kitap okuyun ki bu sıkıcı, yalan ve acımasız dünyadan uzaklaşın. Kitaplar ile geçmişe, geleceğe hayallere ama bir o kadar da güzelliklere yelken açın. İşte o zaman hayat bir nebze çekilir oluyor.

Rte konusundaki entrylerinde troll yapıyor olmasını umduğum yazar. Başkomutan(rte) emretsin dünyaları fethederiz diyen ve bunda ciddi olup da fethedebileceğini sanan baya bir kitle olunca ciddi mi yoksa şaka mı yapıyor diye merak ediyor insan swh.

(bkz:mustafa kemal atatürk)

birçok kişinin aksine 1984 kitabını çok sevmediğim lakin hayvan çiftliği kitabına bayıldığım yazar.

sanırım 1984 kitabını sevmeme sebebim alaycı kuş serisindeki gibi büyük bir direniş beklemem oldu. kitabın sonuna kadar o anı kafamda canlandırıp okudum ama bir halt olmadı.

hem yakışıklı, hem zeki, hem yetenekli. adalet mi bu? diyesi geliyor insanın da, neyse.
bayılarak izliyoruz efenim.

savaş korkunç bir şey olmasına rağmen 3.5 suriyeliyi aramıza salan devlete öfkeliyim.
30 milyar dolar para harcadık diye ahkam kesmeyi biliyor birileri, o 30 milyar dolar ile hem kendi vatandaşının huzurunu koruyup hem suriyelilere bir kamp kurup orada tutup besleseydin ya. ne diye kendi vatandaşının huzurunu kaçırıyorsun? hepimiz az çok arapların kaba, medeniyetten uzak olduğunu biliriz. hepsi bir tutulmamalı elbet lakin onun bunun kızına, kız kardeşine öyle bir sarkıyorlar ki mide bulandırıcı. şahsen bir kadın olarak yolda yürürken bunların salyalarını görüp mide bulantısı hissetmek zorunda değilim. ki sadece genç kız olarak ben değil bundan annem dahi rahatsız. zaten haberlerde suriyelilerle kendi vatandaşımızın kavgalarını görüyoruz. ben bir yere giderken habire arapça dilini duymak istemiyorum. ulan ben türkçeye hasret kaldım. metroya biniyorum arapça, yolda yürüyorum arapça. bunaldım sözlük bunaldım. reis bunları alıp suriyeye yollamak istese de gitmeyecekler zaten. bir muhabbet kurup konuşun bakalım "neden gideyim ki, mutluyum burada" cevabının farklı versiyonlarını duyarsınız. kendi vatandaşlarımızın hakkının bunlara yedirildiğine şahit olmak ise ayrı bir mevzu. millet eşek gibi çalışıp dursun bunlar sınavsız üniversitelerin boş kontenjanlarına doluşsun. tek şart "türkçe bilmek" olsun. ulan bizim vatandaşımız enayi yerine koyuluyor da onları enayi yerine koyanlara hala biat ediyor. üzülüyorum ulan üzülüyorum.

edit: yalnız 30 milyar doların belki yarısını avrupa karşılamıştır. geri kalanı senin benim, doğacak çocuklarının hakkı rızkı. Bize gelince boğazımıza kadar vergiyi dayarlar neymiş efendim ekonomi kötüymüş para şartmış. mevzu arapsa hepimiz açlıktan ölelim sorun yok, milyarlar harcıyorlar. harcadıkları da muamma ya. belki yurt dışındaki banka hesaplarına uçmuştur. açığı kapamak için de suriyeliler öne sürülüyordur swh.

Bülent ecevit'in meclisteki konuşmasının tamamı: "türkiye'de hanımların giyim kuşamına,başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor.ancak burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir.burası devletin en yüce kurumudur.burada görev yapanlar devletin kurallarına,geleneklerine uymak zorundadırlar.burası devlete meydan okunacak yer değildir.lütfen bu hanıma haddini bildiriniz."

Çok doğru bir tepkidir. Tabii o günlerden bugünlere çok sular aktı. Hayliyle din istismarcılığı hat safhada.

büyük adamdır. bütün dünyaya kafa tutup, kıbrıs'ı almıştır. laf yapma icraat yap sözünün timsalidir. zira günümüzdekiler anca lak lak edip, lozanda aldığımız adaları peşkeş çekip dursun.

cildime aşırı takıntılıyım. o gözenekler belli olmayacak, sivilce çıkmayacak, iz mi haşa! ulan yaşlanınca ne bok yiyeceğim bilmiyorum da bu takıntı beni mahvediyor.

edit: ama tabii ki her insanın korktuğu başına gelir. güneşten yüzümde küçük benler çıktı. sivilce sorunları da yaşamışlığım oldu. üstüne titredikçe hep sorun yaşadım.

yüzyıllardır büyük bir topluluğun yüceleştirdiği, örnek aldığı sevdiği bir liderdir.
zekidir, akıllıdır. yüzyıllardır insanların bir kısmını kandırmayı ve bunu da güncel tutmayı başarmıştır. ümmeti onun getirdiği dini ve kendisini mutlak olarak görür ve sözde korumaya çalışır. ne denilebilir ki? sahiden büyük adammış.

milliyetçi olan herkese yapıştırılan yaftadır.
kendi milletini sevmek tatlısu solcuları tarafından hep bir ırkçılık olarak görülmüştür. oysa kendi milletini sevmek ile diğer ırklara eziyet etmek arasında epeyce fark vardır. bunu fark etmemek ise iki haneli ıq'ya delalettir.

hayattan bunaldığınızda, insanlardan sıkıldığınızda tek sığınağınız olur kitap. sıkılmazsınız aksine stresinizi de alır götürür. başka hayatlara başka dünyalara dalarsınız. konuşursunuz yazarla, kitapla. her bir kitapta başka karaktere bürünürsünüz, yeri geldi mi o karakterlerle arkadaşlık edersiniz. seversiniz, nefret edersiniz ama en güzeli birçok düşünceyi ve bilgiyi hatta empatiyi öğrenirsiniz. okuyun ki dünya güzelleşsin! dünyayı güzelleştirecek olanlar bizleriz, bizi güzelleştirecek olanlar da kitaplar.

21 yaşında olduğum halde 9 sene sonra 30 olacağım aklıma geldikçe bu sendromu yaşıyorum. yıllar nedir ki bir bakmışsın 30 olmuşsun. depresyona giriyorum ey sözlük.

"islam emirliği" dendiği an bitmiştir.
kadın sadece bir obje, insan yerine koyulmayan ikinci sınıf muamele gören onların gözünde doğurmaktan başka bir boka yaramayan nefes alan bir canlıdır. 21. yüzyıldayız ama halen dinlerin baskısına maruz kalıyoruz. orada kadın olmak çok vahim bir durum.

gün boyu yahut yatmadan önce eski sevgilinizi aklınıza getirdiyseniz bilicinizin uykudayken size oyun oynaması muhtemeldir. tatsız bir olaydır zira eski sevgiliyi özlemenize yol açar.

çalıyor da düşmanından mı çalıyor? senden çalıyor, benden, annenden, babandan, her vatandaştan çalıyor. çalışıyor da bunu lütuf olarak gören sen neden beynini çalıştırmıyorsun? onun görevi çalışmak, hizmet etmek iken neden sen bunu bir lütuf olarak görecek kadar dar kafalısın? diye sormak lazım da anlayacak kapasite göremiyorum onlarda!

türkiye'de en sevdiğim yazarlardan olan, hayata bakış açımı değiştiren muhteşem adam.
kitapları öyle çok anlam barındırır ki, okurken etkisi altında kalmamanız imkansızdır.
hele bir serenad adlı kitabı var ki... hiçbir kitaptan bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum.