kozmik zaman, kozmik zaman dilimi anlamına gelir.
büyük patlama'dan bu yana gelişen, değişen evrene dair fikir veren zaman dilimidir.
iki farklı görselle kısaca bir fikir edinilebilir;
http://sci.esa.int/science-e-media/img/73/heic0805c410.jpg
http://palaeos.com/cosmic_evolution/images/Cosmic_Evolution.jpg
b. patlamadan sonraki olaylar bir saniyeden daha az bir zaman parçacığından daha az bir sürede gerçekleşti. olanları analiz etmek için bilim insanları planck zamanı denenen yeni bir zaman ölçümü kullanıyor bir planck zamanı -43 saniye'nin 10 da biri demek. yani ondalık sayı düzenine göre 42 tane sıfır ve ardından gelen bir adet bir rakamı. hayal edemeyeceğimiz kadar küçük bir zaman dilimi.
ancak bir planck zamanının, bu ilk anında olanlar bir sonraki 13.7 milyar yılı belirliyor. bir alev topundan doğanın 4 temel kuvveti oluşuyor. bu kuvvetler, etrafımızdaki her şeyin temelini oluşturuyor.
yıldızların ve gezegenlerin oluşmasının nedeni de yer çekimi. ayı ve gel gitleri kontrol ediyor ve bizi yerde tutuyor. elektromanyetizm şehirlerimizi aydınlatıyor, telefonlarımız bağlıyor ve bilgisayarlarımızı çalıştırıyor.
büyükk patlamadan sonraki ilk anda bu kuvvetler yaratıldığı için biz hayattayız. onlar olmasa kainat, özelliksiz bir radyasyon bulutundan ibaret olurdu.
ancak bir planck zamanının, bu ilk anında olanlar bir sonraki 13.7 milyar yılı belirliyor. bir alev topundan doğanın 4 temel kuvveti oluşuyor. bu kuvvetler, etrafımızdaki her şeyin temelini oluşturuyor.
yıldızların ve gezegenlerin oluşmasının nedeni de yer çekimi. ayı ve gel gitleri kontrol ediyor ve bizi yerde tutuyor. elektromanyetizm şehirlerimizi aydınlatıyor, telefonlarımız bağlıyor ve bilgisayarlarımızı çalıştırıyor.
büyükk patlamadan sonraki ilk anda bu kuvvetler yaratıldığı için biz hayattayız. onlar olmasa kainat, özelliksiz bir radyasyon bulutundan ibaret olurdu.
(bkz:evren bilim)
her şeyi inceleyen bilim dalı. genel olarak kozmos'u inceler. evrenin tarihini, öncesini, arkasını, şimdiyi, sonrasını, ihtimalleri... her şeyi kısaca ve genel olarak.
her şeyi inceleyen bilim dalı. genel olarak kozmos'u inceler. evrenin tarihini, öncesini, arkasını, şimdiyi, sonrasını, ihtimalleri... her şeyi kısaca ve genel olarak.
''kaderin kabul edilmesini bir arınma, bir aydınlığa kavuşma'' olarak sunan tragedya yazarı.
farklı konuları bünyesinde taşıyan, izlemeyenin çok şey kaybettiği çağ ötesi belgesel.
inanılmaz sıcak ve hiçbir canlının yaşamasına olanak vermeyecek kadar basınçlı olmasına rağmen, dünyadaki yaşam için büyük önem arz eder. bu devasa jeneratöre benzeyen çekirdek, gezegenin çalışması için gereken bir motor adeta. binlerce km altımızda kaynayan ve dev dalgalar şeklinde dönen güneşin yüzeyi kadar sıcak sıvı metal, olağanüstü miktarda manyetik enerji oluşturuyor. bu da atmosferimiz demektir, yani güneşten gelen radyasyon banyosundan bizi koruyan atmosferi oluşturan enerji.
dünyanın merkezine yapılacak teorik bir yolculuk, günümüz teknolojisiyle imkansızdır. basıncı ve sıcaklığı saf dışı bıraksak dahi, masrafları 100 trilyon doları geçecek yolculuktur. yaklaşık 6500 kilometre aşağımızda olan çekirdeğe, merkeze inmek büyük bir adım olacaktır insanlık için. fakat düz bir şekilde, basit mantıkla aşağı inilemez. düz bir rota yoktur. tabaka, farklı maddelerden oluşmuş bir soğan gibidir. kabukları, macunumsu kısımları.. binlerce kilometre her biri. sadece merkezin sıcaklığı 5 ve 6 bin derece arasında değişiyor. bu da güneşin yüzeyine eşdeğer bir sıcaklık. basınç faktörü de göze çarpıyor, keza çarpmaması imkansız. dünya yüzeydekinden 3.6 milyon kat daha fazla bir basınç söz konusu.
basıncı şöyle açıklayabiliriz:
bir karpuz insan kafasıyla aynı yoğunluğa sahiptir. saatte 4800 km ile uçan bir kurşun, çarpışma anında karpuza her santimetre karede 200.000 kg'den fazla bir basınca neden olur. dünyanın çekirdeğindeki basınç ise, her santimetre karede 3.5 milyon kg. bu 15 kurşunun eş zamanlı vurması demek. böyle bir basınç termometreleri söz konusu olunca kafanız patlamaz, adeta ''yok olur''.
basıncı şöyle açıklayabiliriz:
bir karpuz insan kafasıyla aynı yoğunluğa sahiptir. saatte 4800 km ile uçan bir kurşun, çarpışma anında karpuza her santimetre karede 200.000 kg'den fazla bir basınca neden olur. dünyanın çekirdeğindeki basınç ise, her santimetre karede 3.5 milyon kg. bu 15 kurşunun eş zamanlı vurması demek. böyle bir basınç termometreleri söz konusu olunca kafanız patlamaz, adeta ''yok olur''.
(bkz:heart of darkness)
bir joseph conrad eseri. 'apocalypse now' ismiyle sinemaya aktarılan bir eser. mr. kurtz filme ve kitaba damgasını vurmuştur.
(bkz:the horror! the horror!)
bir joseph conrad eseri. 'apocalypse now' ismiyle sinemaya aktarılan bir eser. mr. kurtz filme ve kitaba damgasını vurmuştur.
(bkz:the horror! the horror!)
m/s
hareket halindeki bir ''şey''in, ''nesne''nin saniye başına aldığı yol uzunluğunun metre türünden ifadesi.
saniyede bir metre saatte 3.6 kilometre eder. bunun kilometre biçiminden arzı da şu şekildedir:
1 m/s = 3.6 km/h
hareket halindeki bir ''şey''in, ''nesne''nin saniye başına aldığı yol uzunluğunun metre türünden ifadesi.
saniyede bir metre saatte 3.6 kilometre eder. bunun kilometre biçiminden arzı da şu şekildedir:
1 m/s = 3.6 km/h
insanoğlunun ulaşmayı hedeflediği hız sınırı. bir saniyede 299,792,458 metre gidilmek isteniyor. literatüre göre maksimum hız budur. üstüne çıkılamaz.
şu an için bir mucize gerekiyor bunun için. sihirli bir dokunuş.. tahmini 1 milyon yıl içinde ulaşılacak hızdır. 500.000 kuşak torunlarımız bile göremeyebilir.
şu an için bir mucize gerekiyor bunun için. sihirli bir dokunuş.. tahmini 1 milyon yıl içinde ulaşılacak hızdır. 500.000 kuşak torunlarımız bile göremeyebilir.
norveç çıkışlı mit.
hikaye şöyledir:
anlatıldığına göre tor uyumaktadır ve uyandığında çekici kaybolmuştur. son derece sinirlenen tor'un elleri ve sakalı titrer. arkadaşı loke ile froya'ya giderler ve onun kanatlarını ödünç isterler. böylece loke, jotunheim'e uçacak ve cinlerin tor'un çekicini çalıp çalmadığını öğrenecektir. loke burada cin kralı trym'le karşılaşır. trym ona çekici yerin 80 mil altına gömdüğünü ve froya onunla evlenmezse tanrılara çekici geri vermeyeceğini söyler..
iyi tanrılar birdenbire duyulmamış bir rehin alma olayı ile yüz yüze kalmışlardır... cinler tanrıların en önemli silahını ellerine geçirmişler ve onları çaresiz bir duruma düşürmüşlerdir. cinler, tor'un çekicini ellerinde tuttukları sürece hem tanrıların hem de insanların dünyalarının üzerinde güç sahibi olurlar.
çekice karşılık froya yani.
ama böyle bir değiş tokuş imkansızdır. eğer tanrılar bütün hayatı koruyan bereket tanrıçasını vermek zorunda kalırlarsa, tarlalarda otlar sararacak, tanrılar ve insanlar ölecektir. bu durumdan bir çıkış yolu yoktur.
loke asgard'a geri döner ve froya'ya gelinlik giymesini çünkü bir cinle evlenmesi gerektiğini söyler. froya çılgına döner. eğer bir cinle evlenecek olursa insanların onun bir erkek delisi olduğunu düşüneceklerini söyler.
birdenbire tanrı heimdal'ın aklına güzel bir fikir gelir. tor'un gelin gibi giyinmesini önerir. tor'un kadına benzemesi için saçlarını bağlayıp göğüslerine taş koyacaklardır. tabii ki tor bu öneriden çok hoşlanmaz ama çekici geri almak için tanrıların başka şansı yoktur.
sonunuda tor gelin gibi giyinir. loke ona nedime olarak eşlik eder. ''haydi şimdi biz iki kadın cinlere gidelim'' der loke.
jotunheimen'e varınca cinler hemen düğün töreni hazırlarlar. fakat tören sırasında gelin, yani tor bir öküzü ve sekiz adet som balığını yer ve üç fıçı bira içer. trym hayretler içinde kalır. kılık değiştirmiş amatör 2'li neredeyse yakayı ele verecektir. loke onları bu tehlikeden kurtarmak için, froya'nın boğazından jotunheimen'e gelecek olmanın sevinci ile sekiz gecedir bir lokma yemek geçmediğini anlatır.
trym bu kez de duvağı kaldırıp gelini öpmek ister. ama tor'un sert bakışlarıyla karşılaşıp geri çekilir. bu durumu da kurtarmak da loke'a kalır. bu kez de düğünün sevinci ile gelinin sekiz gecedir uyumadığını anlatır. trym nikah sırasında gelinin kucağına konulmak üzere çekicin getirilmesini emreder. kucağına çekiç konduğunda tor çok sevinir. önce trym'i sonra jotunheimen'li cinleri öldürür. böylece bu korkunç olay sonlanır..
hikaye şöyledir:
anlatıldığına göre tor uyumaktadır ve uyandığında çekici kaybolmuştur. son derece sinirlenen tor'un elleri ve sakalı titrer. arkadaşı loke ile froya'ya giderler ve onun kanatlarını ödünç isterler. böylece loke, jotunheim'e uçacak ve cinlerin tor'un çekicini çalıp çalmadığını öğrenecektir. loke burada cin kralı trym'le karşılaşır. trym ona çekici yerin 80 mil altına gömdüğünü ve froya onunla evlenmezse tanrılara çekici geri vermeyeceğini söyler..
iyi tanrılar birdenbire duyulmamış bir rehin alma olayı ile yüz yüze kalmışlardır... cinler tanrıların en önemli silahını ellerine geçirmişler ve onları çaresiz bir duruma düşürmüşlerdir. cinler, tor'un çekicini ellerinde tuttukları sürece hem tanrıların hem de insanların dünyalarının üzerinde güç sahibi olurlar.
çekice karşılık froya yani.
ama böyle bir değiş tokuş imkansızdır. eğer tanrılar bütün hayatı koruyan bereket tanrıçasını vermek zorunda kalırlarsa, tarlalarda otlar sararacak, tanrılar ve insanlar ölecektir. bu durumdan bir çıkış yolu yoktur.
loke asgard'a geri döner ve froya'ya gelinlik giymesini çünkü bir cinle evlenmesi gerektiğini söyler. froya çılgına döner. eğer bir cinle evlenecek olursa insanların onun bir erkek delisi olduğunu düşüneceklerini söyler.
birdenbire tanrı heimdal'ın aklına güzel bir fikir gelir. tor'un gelin gibi giyinmesini önerir. tor'un kadına benzemesi için saçlarını bağlayıp göğüslerine taş koyacaklardır. tabii ki tor bu öneriden çok hoşlanmaz ama çekici geri almak için tanrıların başka şansı yoktur.
sonunuda tor gelin gibi giyinir. loke ona nedime olarak eşlik eder. ''haydi şimdi biz iki kadın cinlere gidelim'' der loke.
jotunheimen'e varınca cinler hemen düğün töreni hazırlarlar. fakat tören sırasında gelin, yani tor bir öküzü ve sekiz adet som balığını yer ve üç fıçı bira içer. trym hayretler içinde kalır. kılık değiştirmiş amatör 2'li neredeyse yakayı ele verecektir. loke onları bu tehlikeden kurtarmak için, froya'nın boğazından jotunheimen'e gelecek olmanın sevinci ile sekiz gecedir bir lokma yemek geçmediğini anlatır.
trym bu kez de duvağı kaldırıp gelini öpmek ister. ama tor'un sert bakışlarıyla karşılaşıp geri çekilir. bu durumu da kurtarmak da loke'a kalır. bu kez de düğünün sevinci ile gelinin sekiz gecedir uyumadığını anlatır. trym nikah sırasında gelinin kucağına konulmak üzere çekicin getirilmesini emreder. kucağına çekiç konduğunda tor çok sevinir. önce trym'i sonra jotunheimen'li cinleri öldürür. böylece bu korkunç olay sonlanır..
anaksagoras i.ö (500-428) önermesi.
''doğa, gözle görülemeyen çok küçük parçalardan oluşur. her şey, daima biraz daha küçük parçalara bölünebilirdi ama en küçük parçada bile her şeyden biraz vardı.''
''doğa, gözle görülemeyen çok küçük parçalardan oluşur. her şey, daima biraz daha küçük parçalara bölünebilirdi ama en küçük parçada bile her şeyden biraz vardı.''
william shakespeare'in 154 soneden oluşan şiirlerinin toplandığı ve shekspeare'nin saf sanatını taşıyan kitaptır. yarım yamalak çevirilerle nette pdf boyutunda bulunabilir. bazen dili çevirmene göre değişir. orjinale yakın hali internetten bulunabilir.
thales'e kadar uzanan tarihtir. dikkatimi çeken şeyse bu tarihte kadınların erkeklere oranla pek yer edinememiş olmasıdır. filozoflar ve düşüncelerinden söz edilirken hep erkekler kastedilir. çünkü felsefe tarihi de erkeklerin damgasını taşıyor.bunun nedeni de, kadının hem kadın hem de düşünen bir varlık olarak insanlık tarihi boyunca hep ezilmiş, baskı altında tutulmuş olması. kötü bir şey bu, çünkü bir çok önemli deneyimin yitip gitmesine neden oluyor ancak bizim yüzyılımızda kadınlar felsefe tarihine tam anlamıyla adım atabilmiştir.
ilk yunan filozoflarından çoğunlukla böyle söz edilir. bunun sebebi bu düşünürlerin, öncelikle doğayla ve doğal süreçlerle ilgilenmiş olmalarıdır.
ortak özelliklerinden biri öncelikle doğayla ve doğal süreçlerle ilgilenmiş olmalarıdır. diğeri ise bütün değişikliklerin ardında belli bir ilk maddenin yattığına inanmalarıydı. bu fikre nasıl vardıklarını söylemek mümkün değilse de, sadece bu düşüncenin doğadaki değişikliklerin temelinde bir ilk maddenin bulunduğu tasavvurundan kaynaklanıyor olabilir. her şeyin ondan gelip ona döndüğü bir şey.
onlar hakkında bilinen bir şey daha var: bu filozoflar, doğada görülen değişiklikleri merak ediyordu. her zaman geçerli kalacak bazı doğa yasaları bulmaya çalışıyorlardı. doğada olup bitenleri mitlere başvurmadan açıklayabilmek istiyorlardı.
bu filozoflar bilimsel düşünce yolunda ilk adımları atmışlardır. bu doğayı gözlemleme süreçleri daha sonradan gelişecek doğa bilimlerine büyük yol kat ettirmiştir.. onların söylediği, yazdığı çoğu şey bizlere ulaşmadan kaybolmuş.
onlar hakkında bilinen bir şey daha var: bu filozoflar, doğada görülen değişiklikleri merak ediyordu. her zaman geçerli kalacak bazı doğa yasaları bulmaya çalışıyorlardı. doğada olup bitenleri mitlere başvurmadan açıklayabilmek istiyorlardı.
bu filozoflar bilimsel düşünce yolunda ilk adımları atmışlardır. bu doğayı gözlemleme süreçleri daha sonradan gelişecek doğa bilimlerine büyük yol kat ettirmiştir.. onların söylediği, yazdığı çoğu şey bizlere ulaşmadan kaybolmuş.
miletos. filozofların beşiği. thales burada yaşamıştır.
ilk hominidlerin kökeninin buraya dayandığına inanılır. tarih boyunca arkeoloji dünyası bu coğrafyaya çöreklenmiştir adeta. insanlığın beşiğidir denilebilir.
bundan yaklaşık 5 milyon ile 1 milyon yıl öncesinde afrika'da yaşamış ayaklarının üzerinde duran ilk kişilerdir.
genel olarak sıralama bilim dünyasında şöyledir:
1- australopithecus
2- homo habilis
3- homo erectus
4- homo sapiens
genel olarak sıralama bilim dünyasında şöyledir:
1- australopithecus
2- homo habilis
3- homo erectus
4- homo sapiens
güneş'ten uzay'a yayılan ve uzaydan gelip de atmosferimize giren radyasyon, manyetik alanın düşey bir biçimde dünya'nın içine ve dışına doğru aktığı kuzey kutbunda aurora borealis'i oluşturur. bu muazzam doğa olayı her defasında görenleri şaşırtır..
uzayın sonsuzluğuna yayılan bu radyasyon sayesinde(yüzünden) uzayda çürümüş gezegenler alabildiğine mevcut. fakat dünyanın böyle bir korkusu yok. (şimdilik) atmosferimiz uzaydan gelen radyasyona karşı bizi koruyor, güven içinde işe gitmemizi sağlıyor, fener galata derbisini izlememize izin veriyor.
bizi koruyan bu kozmik kalkan, kaynağını, gücünü nereden alıyor peki?
kendisinden alıyor. dünya'nın üzerinde bulunan her şey, sadece küçük bir kağıt parçasının üzerindeki noktalar. oysa bir yerin dibini görmeliyiz. dünya'nın merkezi, güneş çekirdeği kadar sıcaktır. fazlasıyla basınçlı ve sıcak. adeta bir motor görevi görmektedir dünyanın merkezi. binlerce kilometre altımızda bulunan, güneşin yüzeyi kadar sıcak sıvı metal olağanüstü miktarda manyetik enerji oluşturuyor.. yanardağlarından çıkıyor bu enerji bazen. bazen depremler olarak. bir şekilde boşaltım gerekiyor. binlerce kilometre altımızdan uzaya uzanan bu manyetik dalgalar, dünyayı bir kalkan gibi radyasyondan koruyor. fakat yakıt bitmek üzere. birkaç milyon yıla kadar.
dünya'nın manyetik alanı; http://static.fizikist.com/img/2016/05/dunyanin-manyetik-alani-m.jpg
bizi koruyan bu kozmik kalkan, kaynağını, gücünü nereden alıyor peki?
kendisinden alıyor. dünya'nın üzerinde bulunan her şey, sadece küçük bir kağıt parçasının üzerindeki noktalar. oysa bir yerin dibini görmeliyiz. dünya'nın merkezi, güneş çekirdeği kadar sıcaktır. fazlasıyla basınçlı ve sıcak. adeta bir motor görevi görmektedir dünyanın merkezi. binlerce kilometre altımızda bulunan, güneşin yüzeyi kadar sıcak sıvı metal olağanüstü miktarda manyetik enerji oluşturuyor.. yanardağlarından çıkıyor bu enerji bazen. bazen depremler olarak. bir şekilde boşaltım gerekiyor. binlerce kilometre altımızdan uzaya uzanan bu manyetik dalgalar, dünyayı bir kalkan gibi radyasyondan koruyor. fakat yakıt bitmek üzere. birkaç milyon yıla kadar.
dünya'nın manyetik alanı; http://static.fizikist.com/img/2016/05/dunyanin-manyetik-alani-m.jpg
bir planck zamanı -43 sanıienın 10'da biri demek. yani ondalık sayı düzenine göre 42 tane sıfır ve ardından gelen bir adet bir rakamı. hayal edemeyeceğimiz kadar küçük bir zaman dilimi.
(bkz: 0.000000000000000000000000000000000000000001)
*
az önce evrenin oluşurken harcadığı zamanı yazdım. saniyenin 43'de birinde oluşan evrenin 13.7 milyar yıldır müdahimleriyiz.
(bkz: 0.000000000000000000000000000000000000000001)
*
az önce evrenin oluşurken harcadığı zamanı yazdım. saniyenin 43'de birinde oluşan evrenin 13.7 milyar yıldır müdahimleriyiz.