Ağaç. Ağaç abi. İnsanların derdi ne bu ağaçlarla anlamıyorum. Anlayanınız var mı? Millet aman bir yeşillik daha olsun diye kendisini yırtarken biz var olanı yakıyoruz yıkıyoruz imar ediyoruz yok sayıyoruz. Allahım; bu kadar kendi kuyusunu kazan bir memlekette başımıza gelecekleri göğüslememiz için bize güç ver. Yoksa Belgrad'ın ormanına Ege'nin zeyitinine doğru çıplak koşan bir grup sana doğru gelirse şaşırma. Benden söylemesi.
Yaşar'ın son albümü. 2017.
Yaşar'ı dahil etmek istediğim bir projem var. Elbet bir gün karşılaşacağız. Peki bundan şeyin haberi var mı Yaşar'ın ?
Yaşar'ı dahil etmek istediğim bir projem var. Elbet bir gün karşılaşacağız. Peki bundan şeyin haberi var mı Yaşar'ın ?
ülkenin harika gündemidir.
toplumun vicdanından söz ederken türk toplumunun vicdanına da yapısına da ters davranışları keyfine göre hiçe sayanlar tarafından oluşturulmuştur bu gündem. ünlü bir insanın değil evli bir adamla ilişkiyi meşrulaştırması, kırmızı ışıkta geçmesi bile toplumu ilgilendirir. deniz seki uyuşturucudan tutuklanmıştır. ama uyuşturucudan tutuklanmıştır deyip bu işten sıyrılamazsınız. uyuşturucunun ticaretini yapmaktan tutuklanmıştır ve 3 yıl hapis yatmıştır. gayet iyi. illa bir fiyasko arayacaksak, bir seri katil yakalanmadı ya da ceza almadı ya da cezası kanıtlamadı diye sadece bir kişiyi öldürmüş bir insanın tutuklanmasını mantıksız bulacak zihniyette aramalıyız. daha büyük suçlar olabilir ama izninizle bu suç da cezasız kalmasın. gerçekten kadınlıktan erkeklikten gireceksek bir kadının elinden kocasını almak ya da uyuşturucu ticareti yapmak yerine o harika sanatçılığıyla pek tabi güçlü olabilirdi, kendi ayakları üzerinde, güçlü. ama seçimlerimizin bedellerini de kadın olsun erkek olsun yine biz ödüyoruz. keşke ibrahim tatlıses de yalnızca o beyanla bile sürüm sürüm süründürülseydi. bunun yapılmamış olması deniz seki'nin hapis yatmasının haklılığını, bu cezanın yersiz bulunmasının saçmalığını, tahliyesinin şölene dönüşmesinin gereksizliğini değiştirmez.
deniz seki yeni hayatına hoş geldi , torbacılık yapmadan da o güzel şarkıları bize verebilecekse ne mutlu bize gerçekten.
toplumun vicdanından söz ederken türk toplumunun vicdanına da yapısına da ters davranışları keyfine göre hiçe sayanlar tarafından oluşturulmuştur bu gündem. ünlü bir insanın değil evli bir adamla ilişkiyi meşrulaştırması, kırmızı ışıkta geçmesi bile toplumu ilgilendirir. deniz seki uyuşturucudan tutuklanmıştır. ama uyuşturucudan tutuklanmıştır deyip bu işten sıyrılamazsınız. uyuşturucunun ticaretini yapmaktan tutuklanmıştır ve 3 yıl hapis yatmıştır. gayet iyi. illa bir fiyasko arayacaksak, bir seri katil yakalanmadı ya da ceza almadı ya da cezası kanıtlamadı diye sadece bir kişiyi öldürmüş bir insanın tutuklanmasını mantıksız bulacak zihniyette aramalıyız. daha büyük suçlar olabilir ama izninizle bu suç da cezasız kalmasın. gerçekten kadınlıktan erkeklikten gireceksek bir kadının elinden kocasını almak ya da uyuşturucu ticareti yapmak yerine o harika sanatçılığıyla pek tabi güçlü olabilirdi, kendi ayakları üzerinde, güçlü. ama seçimlerimizin bedellerini de kadın olsun erkek olsun yine biz ödüyoruz. keşke ibrahim tatlıses de yalnızca o beyanla bile sürüm sürüm süründürülseydi. bunun yapılmamış olması deniz seki'nin hapis yatmasının haklılığını, bu cezanın yersiz bulunmasının saçmalığını, tahliyesinin şölene dönüşmesinin gereksizliğini değiştirmez.
deniz seki yeni hayatına hoş geldi , torbacılık yapmadan da o güzel şarkıları bize verebilecekse ne mutlu bize gerçekten.
birilerinin bir şeyler yazdığı sözlük. "şey"leri ayırabilenler yazsa kafi ya zaten.
(bkz:gülümseyerek mesajlaşmak)
latin harfli ilk türkçe sözlük olması ve içerisindeki 47 adet bilmeceyle türk dili tarihindeki önemi büyüktür. okulda kan ağlaya ağlaya çevirini yapmasaydım seni daha çok sevebilirdim codex. ama şimdilik benden bu kadar.
flört, ilişki ibaresi. allahım nasıl tatlı bir şey.
bardaklara, donlara düşmeden önce usul usul, reklamını yapmadan sevdiğimiz, büyükler için yazılmış çocuk kitabı. şuanda asla ortamlarda küçük prens seviyorum diyemiyoruz, aşırı sevgi aşırı popüler kültür düşmancılığına döndü zamanla. örseleniyoruz, yargılanıyoruz. gizli bir tarikat kurup küçük prensi orda sevelim diyorum ne dersiniz ?
kimilerini baya sevindirmiştir. yani babası tahliye olsa bu kadar sevinmez. deniz seki'nin şarkılarını seviyoruz bu okey. ama ne bileyim evli çocuklu bir adamla yaşadığı ilişkiyi aşırı normalmiş gibi gözümüze sokan daha sonra zehir tacirliği sebebiyle yargılanan bir kadın.. tabi hatasız kul olmaz. tamam dışarda deniz seki'den bin kat daha suçlu insanlar serbest tamam pablo escobar bile bu kadar çekmedi okey ama tüm bunlar deniz seki'yi aklamaz. hak etti yattı. halk kahramanı gibi çiçekler törenler ne bileyim en bilinen tabirle torbacı bu hanımefendi en nihayetinde. sakinliği koruyalım.
olympos'ta yaşadıkları için onlara ulaşmak her zaman mümkün değildir. online listesi keşmekeş, moderasyondakilerin isimlerine ulaşmak için tek tek başlık gezmek gerekiyor toplu bir liste göremedim. ihtiyacım olduğunda buraya yazacağım nasılsa onlar beni bulur.
edit: bakın buldular. kim buldu bilmiyorum ama teşekkür ederim.
edit: bakın buldular. kim buldu bilmiyorum ama teşekkür ederim.
sonunda eskiden yaptıkları "efsane nesil" kalıbıyla sağa sola satma vakti gelmiş olan nesildir.
msn'i bilen bilir. buralarda msn'i bilmeyen birilerinin olduğunu sanmıyorum. onlar şuan tumblr'dalar. neyse. msn kullanmış olanlar, msn'in windows media player bağlantısıyla kullanılan ne dinliyorum özelliğini hatırlıyorlardır. allahım ne mesajlar verildi, ne canlar yakıldı, ne laflar sokuldu o özellik aracılığıyla. ama hepsinden önemlisi aşırı cool davranıldı.havalı gruplar, özellikle yabancı şarkıcılar inmezdi listelerden. nice kardeşimiz media player'a metallicaları, placebolar, cranberriesler koyup sesi kısıp, winamp'tan ebru gündeş, hakan altun, cengiz kurtoğlu dinledi.
yani bence şuan bu saydığım isimleri dinlemekte de bir şey yok ama o zaman vardı işte. bu özelliğin günümüze uyarlanmış hali de yazarların şuanda dinlediği şarkılar başlığı. bu noktada gençlik heyecanlarını bir kenara bırakıp herkesi dürüst olmaya davet ediyorum. selametle.
msn'i bilen bilir. buralarda msn'i bilmeyen birilerinin olduğunu sanmıyorum. onlar şuan tumblr'dalar. neyse. msn kullanmış olanlar, msn'in windows media player bağlantısıyla kullanılan ne dinliyorum özelliğini hatırlıyorlardır. allahım ne mesajlar verildi, ne canlar yakıldı, ne laflar sokuldu o özellik aracılığıyla. ama hepsinden önemlisi aşırı cool davranıldı.havalı gruplar, özellikle yabancı şarkıcılar inmezdi listelerden. nice kardeşimiz media player'a metallicaları, placebolar, cranberriesler koyup sesi kısıp, winamp'tan ebru gündeş, hakan altun, cengiz kurtoğlu dinledi.
yani bence şuan bu saydığım isimleri dinlemekte de bir şey yok ama o zaman vardı işte. bu özelliğin günümüze uyarlanmış hali de yazarların şuanda dinlediği şarkılar başlığı. bu noktada gençlik heyecanlarını bir kenara bırakıp herkesi dürüst olmaya davet ediyorum. selametle.
tek liste halinde tüm online yazarları göstermemesi çok kötü.
sözlükte online kaç kişi var kritik entryleri salayım mı diye hesaplamak için yenileye basarak kağıt kalem not alıyorum. tam bir sayıya erişemedim. kaç yaşındayım? bilemiyorum.
sözlükte online kaç kişi var kritik entryleri salayım mı diye hesaplamak için yenileye basarak kağıt kalem not alıyorum. tam bir sayıya erişemedim. kaç yaşındayım? bilemiyorum.
calve'nin burger king için üretip daha sonra da piyasaya sürdüğü soslardan biridir. yoğurtlu moğurtlu harika bir şey. keşke bu tip şeyler aşırı sağlıklı olsaydı ya da ben bu entryi yazarken ağzı sulanacak kadar obez olmasaydım.
kısmet.
kısmet.
haziran 2017'de 34. sayısını çıkartan aylık dergi.
" bi dünya.." demiş.
" bi dünya.." demiş.
acaip bir film. yani sizin de filmin adıyla ya da muhabbetiyle karşılaştığınızda kulağınızda bir anda " diiileriim ki mutlu ol sevgiiilim" diye başlamıyor mu ? başlıyor. itiraza kapalı bir konu bu.
(bkz:7 kasım 2008 ada ben ayrılmak istiyorum rezaleti)
neyse allah belanı versin alper.
(bkz:7 kasım 2008 ada ben ayrılmak istiyorum rezaleti)
neyse allah belanı versin alper.
akademik türk dilinde karşımıza çıkan adlandırma. ilkokul, ortaokul, lise gramerinde öğretilmez. yalnız başlığa sarılıp ağlayasım geldi öyle bir eskisi özlemek.
baş. bellek.
haziran 2017'de 21. sayısı yayınlanan aylık dergi.
" hayat bir yolculuk, yanınızda bulunsun" demişler.
" hayat bir yolculuk, yanınızda bulunsun" demişler.
içine eşya koyulan büyük çanta.
ülkenin boktanlığını, geri kalmışlığını, ekonomik zayıflığını, refah seviyesinin rezaletini gösteren tablo. bu tabloya bakıp başka bir şey gören gerçekten bunun için büyük çaba göstermiştir. baya uğraşmıştır ya. ki bu benim iyimser tarafım.
ya siz gerçekten devlet bünyesinde verilen maaşların ( özel sektörü saymıyorum bile şuanda ) kişilerin niteliklerine göre mi verildiğini zannediyorsunuz. yani öğretmen maaşlarının hali öğretmenler fülut çalıp mendil kapmaca oynayarak mezun oldukları için mi böyle? böyle mi sanıyorsunuz gerçekten. bu kadar izole yaşamak için hangi mesleği icra etmemiz gerekiyor ona göre istifa edicem pazartesi. bugün öğretmen maaşı, doktor maaşı bu haldeyse, asgari ücret açlık sınırlarında dolaşıyorsa, vergiler, kesintiler, nerden geldiği belli olmayan kayıpların altında eziliyorsak, mesleğe başlarken ya da yaparken sahip olduğumuz nitelik yüzünden değil, hak etmeyenin yemesi, yiyip doymaması, ülkeyi freni patlamış araba gibi yokuş aşağı bırakması sebebiyledir. öğretmenlik özelinde konuşacaksak, üniversite sürecini saymıyorum hadi diyelim fülut çalarak mezun olduk, sonrasında 3 sınav 1 mülakat, 6 performans değerlendirme, 2 müfettiş, daha sonra bir yazılı sınav, bir mülakat daha. buna psikolojik savaştan sağ çıkmış adama yaşam boyu onur ödülü verilmesi gerekirken, ülke standartlarına göre iyi bulup şükrettiğimiz, üç kuruş maaşı hak görüyorlar.
olanları kabaca anlattım, bir gün anlayabileceğini inandığım biriye karşılaşırsam ayrıntılı da anlatırım. zira sesimiz alice in wonderland'e pek ulaşmıyor.
edit: konunun muhattabı ortada yok. ama bu yine de burda dursun, alan alır.
ya siz gerçekten devlet bünyesinde verilen maaşların ( özel sektörü saymıyorum bile şuanda ) kişilerin niteliklerine göre mi verildiğini zannediyorsunuz. yani öğretmen maaşlarının hali öğretmenler fülut çalıp mendil kapmaca oynayarak mezun oldukları için mi böyle? böyle mi sanıyorsunuz gerçekten. bu kadar izole yaşamak için hangi mesleği icra etmemiz gerekiyor ona göre istifa edicem pazartesi. bugün öğretmen maaşı, doktor maaşı bu haldeyse, asgari ücret açlık sınırlarında dolaşıyorsa, vergiler, kesintiler, nerden geldiği belli olmayan kayıpların altında eziliyorsak, mesleğe başlarken ya da yaparken sahip olduğumuz nitelik yüzünden değil, hak etmeyenin yemesi, yiyip doymaması, ülkeyi freni patlamış araba gibi yokuş aşağı bırakması sebebiyledir. öğretmenlik özelinde konuşacaksak, üniversite sürecini saymıyorum hadi diyelim fülut çalarak mezun olduk, sonrasında 3 sınav 1 mülakat, 6 performans değerlendirme, 2 müfettiş, daha sonra bir yazılı sınav, bir mülakat daha. buna psikolojik savaştan sağ çıkmış adama yaşam boyu onur ödülü verilmesi gerekirken, ülke standartlarına göre iyi bulup şükrettiğimiz, üç kuruş maaşı hak görüyorlar.
olanları kabaca anlattım, bir gün anlayabileceğini inandığım biriye karşılaşırsam ayrıntılı da anlatırım. zira sesimiz alice in wonderland'e pek ulaşmıyor.
edit: konunun muhattabı ortada yok. ama bu yine de burda dursun, alan alır.
hiç beklemediğiniz bir anda sol frame'de salınıp sizi dertlere gark edendir. aşk acısı olur, gelecek kaygısı olur, kaybedilen maç olur, eski sevgiliyle şarkınız olur. dikkatli gezinin buralarda. benden söylemesi.
ibrenin sıcaklığı 32 derece gösterip, 48 derece hissettirdiği kavruk bir pazar için aşırı mantıklı bir aktive. çok soğuk karlı pazarlar da olur. dünyaya ve insanlığa küstüğümüz pazarlar da iyi gider. sözlüğe iki katkımız olsun pazarlarını saymıyorum bile.
velhasıl bu pazar o pazar dostlar. şimdi sahildeki çimenlerdeki sandalyelerinizi yavaşça yere bırakın, eşi dostu sağa sola savuşturun ve eve sözlüğün başına gelin. entry yazacağız.
velhasıl bu pazar o pazar dostlar. şimdi sahildeki çimenlerdeki sandalyelerinizi yavaşça yere bırakın, eşi dostu sağa sola savuşturun ve eve sözlüğün başına gelin. entry yazacağız.
(bkz:kaç kaç kaç)