Bir sene önce başladı yazarlık hikayem, bir görünüp kayboldum. Sonra dedim ki kendime, mızrap sen yazmadan yapamazsın, akıllı ol. Sonra burada yazan bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine geldim zengin sözlüğe. Ciddi anlamda da sevdim, su güzel sen de gelsene?
Tarih kitaplarına nice aforizmalar, nice kahramanlıklar girmiştir. Yaşamış olduğumuz ülke liderinin tarih kitaplarına girmiş olması gurur verici fakat acaba kitapların sayfaları arasına girebilmek kadar gönüllere de girebildik mi? Burası önemlidir.
1998 ve 1999 yıllarında McLaren takımı ile Formula 1 dünya şampiyonu olan otomobil yarış sürücüsü. Finlandiya'nın Helsinki şehrinde doğan sürücünün tam adı Mika Pauli Häkkinen'dir. Aynen şoray uzun'a benziyor ya, ama bu sürücü uzun yolda gitmiyor. (he he)
Fransa'nın Loire bölgesindeki Saint Chamond yakınlarındaki 24 Şubat 1955'te doğan yarış pilotu. 14 yaşında iken bir tatil köyünde başlayan kart yarışı merakı tutkuya döndü ve bunun için 1974'te okulu bırakıp 1975 Fransız üst düzey karting şampiyonluğunun ardından diğer şampiyonluklar geldi. 1985'te ilk Fransız Dünya Şampiyonu oldu. Ardından 1986, 1989 ve 1993'te Formula 1 şampiyonluğunu kazandı.
3 çocuk sahibi olan Halil ergin Ataman eski bir basketbolcu ve basketbol antrenörüdür. 2017 yılından beri Anadolu efes sk'da baş antrenörlük yapmakta.
Nickini çok sevimli bulduğum çaylak yazav. Bak ben de söyleyemiyovum, n'olcak sanki? Hoş geldin, sefa geldin.
FIDE sıralamasında 1. sırada olup FIDE ELO'su 2882 olan norveçli satranç ustasıdır.
"İçeride rahat durmadın bari dışarıda rahat dur aslanım" mesajı da verilmek istenmiş olabilir. Neyse ki miladımı doldurdum da geldim, iyi ki doğmuşum ya. Happy birthday to me. (no no, Happy birthday to everybody)
Fetö'nün yaşam kılavuzu yayınlamasından ziyade abd'nin yayınladığı kılavuza takıldım. Acaba bu, siz de artık bizdensiniz, bizim gibi yaşayın mesajı mı yoksa bizden biri gibi görünün ki yakayı ele vermeyin gayreti mi? Sonra aklıma mevlana'nın "olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" sözü geliyor. Hoş, oldukları gibi görünselerdi zaten bu kadar kendisine itimat eden, peşin sıra giden insanlar olmazdı.
Şeyh olduğunu iddia eden şarlatan hakkında iğrenç olduğu kadar, ona inananlar adına da üzüldüğüm detaya sahip bu tür haberler bitmek bilmiyor. Bazen insanları cahil olmakla suçlarız ya, aslında o iş öyle değil. Bu maskaraya inanan çocuklara kendilerini müdafaa etmek, kendilerine yapılan istismara karşılık seslerini çıkarması gerektiği cesaretini verebilmiş olmak da önemli.
4 Nisan 1970 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen danışman, senaryo yazarı ve yönetmen. 16 yıllık kariyer hayatında 21 eserin altında imzası bulunmaktadır. babam ve oğlum desem yeterli olur mu ki?
2008'de 110 milyon dolar alarak saniyede 148 dolar kazanan dünyanın en iyi golfçüsü. 1997 Masters Turnuvası'nı 12 vuruşluk fark atarak kazanan ilk siyah tenli golfçü olma özelliğini almıştır. 2 çocuk sahibi olup ilk adı "eldrick" olan golfçü, 30 aralık 1975 yılında orlando'da dünyaya gelmiştir.
24 mayıs 1966 doğumlu eski bir Fransız futbolcu. The Guardian tarafından Premier Lig'in gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu seçilmiş olan futbolcu, agresif tavırlarıyla bilinse de başarılı bir forvettir. Kral lakabıyla bilinen oyuncu Manchester United'da 7 numaralı forma ile oynayarak adını çokça duyurmuştur.
Biliyor musun? Senin gidişinle çok değiştim ben. Kırmızıya mavi diyor, maviye de her defasında mavi diyorum ısrarla. Mavi, göğe işaret ettiği için değişmiyor bende, gök kutsaldır çünkü. Zihnimi sınava tabi tutuyorlar iki kere iki kaçtır sorusuyla. Bazen susuyorum bazen de ikide bir bu soruyu sormayın diyorum; herkes bilir iki kere ikinin beş ettiğini... Yemeğine dikkat et, içme şu zıkkımı diyor meraklı ahali. Bilmiyorlar ki o zıkkım benim şarabımdır. Nefes alıyormuşum yaşamak güzelmiş. Ben nefesimi canan'ımla tuttum ve onda bıraktım sözleri ilişiyor dudaklarıma, boşver diyorum kendime. Hasretin anatomisini anlatınca da anlamayacaklar beni. Hasret dedim de, seni özlemedim hiç biliyor musun? Sana susadım yalnızca, kana kana susadım hem de...
Yeni akit yazarının yorumu ve sosyolog desteği ile dile getirilen iddia. İddia diyorum çünkü hababam sınıfı gibi bir film klasiğinin haylaz çocuklar örneği olduğunu düşünenler sanırım film içindeki ince mesajları anlayamamış. Eğitim sisteminin haline bakıp da nelerin yanlış olduğunu, nelerin öğrencilerin geleceğine olumsuz yönde sebep olduğunu araştırmak ve bu yönde gerekli adımlar atmak yerine kalkıp da bir zil sesine takılmak bence koca bir manzara resminde martıya takılı kalmak gibidir. Hababam sınıfı müziğinin öğrencilere neşe verdiğini düşünüyorum. Bunu öğrencilik hayatımda da aynı şekilde hissetmiştim. Hiç aklıma kalkıp da sobanın içine gireyim de kopya organizasyonu kurayım fikri gelmedi.
Desteklediğim, favorilere boğmak ve elimden geleni yapmak istediğim kampanyadır. Bu güzel etkinliğe öncülük yapan sevgili fiorabella, katkıda bulunan siz hepiniz ben tek ve katılım gösteren tüm yazar arkadaşlarıma tek tek sevgilerimi sunuyorum. Umarım minik taşların üst üste konulduğu yüce bir netice ile hayvanlarımız yeni yıla mutlu bir şekilde patileriyle iz bırakır.
Nickinde "Hell yeah" sözüyle inceden dokunarak hak yeme konusunda mesajlar veren yeni bir yazar. Acaba diyorum bu ifade halk arasında kullanılan manada mı yoksa müzik grubuna işaret mi? 200. entry'mle buna kafa yordum, Allah affetsin. (he he)
-hoş geldin...
-hoş geldin...
Biyolojik olarak çiğnenilen ya da içilen gıdaların gırtlak aracılığıyla yemek borusuna iletilmesi anlamını taşımakta, diğer taraftan söylenmek istenilen sözü dile getirme cesareti bulamayıp içine atma durumunu ifade etmektedir.
William Shakespeare'in buna ilişkin çok güzel, sade ve sade olduğu kadar derin mana içeren bir ifadesi vardır;
"kelimeler, kelimeler, kelimeler..."
"kelimeler, kelimeler, kelimeler..."
Arşın arşın ifadelerle, milimetrelik algıyı yerle bir edebilecek vasfiyete de sahip olabilir. Rica ederim, başlıkla alakam yoktur. Benimkisi tamamen savunma iç güdüsü. (inanmadı bak...)
Tam geceye Queen dışında bir şarkı bırakacam Azrail geliyor aklıma, vazgeçiyorum. Yolun yarısına da gelmedim daha ama işte, bi tırsma var yalan yok. (pis pis gülen emoji)
Bir yeşilçam klasiği ama unutulmayacak olanlardan; banker bilo. başrollerde Şener Şen, İlyas Salman ve Münir özkul'un oynadığı filmde köylüsü maho tarafından dolandırılan bilo, saf kalplidir. Her defasında 'sor bakalım niye yaptım?' sözüne aldanır ve maho'ya inanır. Filmin sonunda maho büyük bir darbe alır, eee etme bulma dünyası maho.
cemal Süreya'ya ait olan dizede geçen ifadedir. Daima mutlu oluruz garantisi veremem sana, arada ağlarız, felekten bir gece çalar ya da nemli kaldırım taşında sabahlarız belki. Fakat hep birlikte oluruz demek istemiş aslında şair...
"kim istemez ki mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?"
"kim istemez ki mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?"
İyi geceler dilerim. En çok da ona...
Nabzı attığı müddetçe güzel bir fiziksel niteliktir. Yalnız bu ölçülerden neredeyse iki tane mızrabımda ızdırap çıkar. Rica ederim, hobbit değilim...
Ferdi Tayfur'la duymaya aşina olduğumuz ardından cihan mürtezaoğlu'nun da pek güzel seslendirdiği bir parça. Ne kadar derin bir manası vardır bu sözün. Kendi gözünle bakma, bir de beni bana sor der gibi adeta. Tıpkı ilhan irem'in dediği gibi; "Sensizligin acısını sen nereden bileceksin. Sen hiç sensiz kalmadın ki." gel bir de bunu bana sor işte...
Alışveriş konusunda kendisine ekonomik katkıda bulunan erkekleri düşününce mevzu bahis iddiaya karar veremedim açıkçası. Sizce aptal kim? Parayı veren mi, düdüğü çalan mı? (kapakss)
Her yapının proje çiziminden temel ve dik duruşuna, her 'buldum!' sevincinin ardında var olan yetenekli fikir ve ellere varıncaya kadar hayatımızın önemli bir noktasına sahip olan mühendislerin günüdür 5 Aralık. Benim ise, Kaldırım mühendisi olarak üzerime alındığım gün...
Sözlükteki eksik başlıkları belirterek elinden geleni yapan yazar. Altı çizilecek isimlerin başlıklarını açmamış olmak da bizim ayıbımız. En azından eksikliğimizin farkında olup telafi etme gayreti içindeyiz. Var olasın...
Cansız manken olmasına rağmen yoldan geçerken görenlerin intihar etmek üzere olduğunu zannedip 'dur yapma, etme' tepkisi gösterme gayretine girdiği durumdur. Bursa'nın İnegöl ilçesinde bir gelinlikçi, cansız manken üzerine giydirdiği gelinlik modelini tanıtmak amacıyla mağazanın çatısına koyunca gelip geçenlerin de dikkatini çekiyor. Cidden öyle bir görüntü var ki sanki genç bir kız intihar edecekmiş gibi. Ya da belki de otur otur canı sıkılmış hava almak istemiş de olabilir.
haberin linki
haberin linki
Soma Kömür İşletmeleri'ne bağlı Işıklar Madeni'nde, 12 aralık 2018 yani dün akşam saatlerinde bir kaya parçasının kopmasıyla yaşanan göçükte 11 maden işçisi yaralandı. 7 işçi arkadaşlarının yardımıyla göçük altından kurtarılırken diğer 3 işçi ise yardım ekipleri tarafından kurtarılarak soma devlet hastanesi'ne sevkedildi. Işin ilginç yanı ise bu olayın yaşandığı şirketin sahibi ile, 2014 yılında 301 işçinin hayatını kaybettiği soma faciası'nda mevzu bahis olan madenin sahibi aynı kişi. Yerin altında hayatlarını tehlikeye atarak ekmek parası kazanmaya çalışan maden işçilerinin güvenliği daha sıkı olması gerekirken aynı kişiye ait olan işletmede kazaların olması bir tesadüf mü yalnızca?
haber kaynağı
haber kaynağı
Boş profil dolgusundan ziyade iç yapısında merkez kuvvet prensibiyle sağlamlık kazandıran bu profil türü, bir çok çeşide sahip olmakla birlikte birbirine takılma özelliğiyle de yapım aşamasında pratiklik sağlamaktadır.
Arka fonda en havalı müzikler çalsa bile yanılgıdır. Mesela bende de oluyor bu, sigara içerken çektiğim nefesi savurma karesinde Bruce Willis bakışı fırlatıyorum sonra aynaya bir bakıyorum, peh bu ne tipsizlik mızrap diyorum kendi kendime. Hayat ne garip değil mi?
Yerli ve milli diye bağrımıza bastığımız elektronik eşya markası. Yetkili servisleri gerçekten çok ilgili bu konuda sıkıntı yok fakat çok da sorunlar çıkıyor ürünlerinde. Daha yeni aldığım akıllı telefonun sürekli aklımın alamayacağı sorunlar yaşatmasına ne diyorsun vestel abi? Oldu mu şimdi bu?
Yutkunmak eylemini bu kadar güzel anlatan olamazdı dediğim şair; abdurrahim karakoç'un en sevdiğim şiirlerinden biridir. Son kıtasında insanın içini acıtıyor sözleri, dağlıyor adeta...
"Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini... vazgeçti birden,
'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını."
"Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini... vazgeçti birden,
'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını."
Haksız bir tutum. Haksızlıktan öte tutarsız bir tutum. Aklıma tanzim satış hikayesi geldi. Yani güya o zaman halka ucuz meyve sebze satışı başlatılmıştı. E şimdi esnaf bu konuda gönüllü olarak ucuza pide satıyorsa bunu takdir etmek varken azarlamak da neyin nesi?
tezatlar sun bana...
yere doğru çıkalım,
göğe doğru inelim.
temmuzda üşüyüp,
şubatta güneşlenelim...
yere doğru çıkalım,
göğe doğru inelim.
temmuzda üşüyüp,
şubatta güneşlenelim...
Yahya Kemal'e ait bir mısradır. her canlı bir yaprak misali ömür ağacından ayrılıp da toprağa vuslat olduğu an; dal uçlarına renk verecek olan ilkbahar da irtihal eder, cemreler ise susar artık...
Ateist ahlakı konusunda aslında yazacak çok şey var fakat bir yandan da yok gibi. Zira, insanları inanç veyahut ideolojilerine göre değil, insanlıklarına göre değerlendiririm. Nice insanlar bilirim Müslümanım deyip de türlü türlü kisveler altında İslam'a aykırı eylemlerde bulunan, nice ateistler bilirim kisvesinde insanüstü Erdemler var olan...
Suda boğulmak üzere iken sizi hayata tutundurmak isteyen bir el gibidir. Fakat gönül bilir ki sahil kumlarına ayak basıldığı an, bir serap gibi kaybolacaktır. Gönül şunu da bilir; bir anlık huzurlu nağmenin tınısına, daima var olan kara kaplı sukütun el süremeyeceğini.
Güvenlik gerekçesiyle mazbatası kendisine hala verilmeyen siyasetçi. Bunun altından da AKP'nin; "aslında biz kazandık, oylamada usulsüzlük var" demesinden endişe ediyorum.
Neden buna dair saatlerce düşünmeme rağmen verebilecek bir cevabım yok ki? Yok hayır ağlamıyorum. bilakis, ne kadar mesudum bilemezsiniz...
*Şüphesiz, unutulmayacak kadar özel bir mekandır.
*Şüphesiz, unutulmayacak kadar özel bir mekandır.
Diyanetin, imkansızlıklar yolundaki gayreti takdire şayandır. Namaz kılanların sayısı elle sayılacak kadardır, ama her yerde cami inşa edilir. Devletin bütçesi adeta diyanet adına gece gündüz çalışıyor. Şimdi de turistlere İslamı anlatma girişimi demek. Niyet güzel ama bir konu dikkatimi çekiyor. Hani diyorum, müslüman denilen insanlar ciddi anlamda İslamı yaşasa bunun için özel olarak bilgi verilmesine gerek kalmaz. Fakat şu da var, korkarım turistler İslamı tanımanın ardından müslümanları görünce "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diyecek. Çokça uzattım, affola. İslam anlatılarak değil yaşanarak tanıtılır. Keşke bunu diyanet de bilse...
İnsanların düşüncelerine ya da zevklerine bir şey diyemiyorum fakat bir konu var ki beni rahatsız ediyor. Bu ifadenin açıkça "sever de, döver de" kalıbında değerlendirildiği aşikar. Evvela şunu belirtmek isterim ki;
*seven insanın eli; kalbe dokunmaktan öte, bir eylem ve şiddet için kalkmaz.
*bu ifade ile karşı cinse dövme, incitme yetkisi ve müsaadesi veriliyor, anlamsız buluyorum.
*helal kavramı cidden bu kadar basit mi? Buradaki helal konusunda sahiplenilmekten öte, köle intibası bırakılması yalnızca beni mı rahatsız ediyor?
_duvar halısı olmaktansa mavi bir balon olmayı tercih ederim.
*seven insanın eli; kalbe dokunmaktan öte, bir eylem ve şiddet için kalkmaz.
*bu ifade ile karşı cinse dövme, incitme yetkisi ve müsaadesi veriliyor, anlamsız buluyorum.
*helal kavramı cidden bu kadar basit mi? Buradaki helal konusunda sahiplenilmekten öte, köle intibası bırakılması yalnızca beni mı rahatsız ediyor?
_duvar halısı olmaktansa mavi bir balon olmayı tercih ederim.
Büyük babanı dinle evlat, o senin akranın olmasa da koca yürekli bir arkadaşın, kendisine önerimdir.
Yanlış anlamış olabilirim diye tekrar tekrar bakmamla "iğrenç bir ifade" olmasını değiştirmeyen, bir canlı beyanı.
Cevaben kendisine şunu demek isterdim;
"Dik dursun, eğilmesin! Koyacağız; her şeyi yoluna..."
Cevaben kendisine şunu demek isterdim;
"Dik dursun, eğilmesin! Koyacağız; her şeyi yoluna..."
Henüz birkaç gün önce notre dame katedrali'nde çıkan yangın üzerine gerek whatsapp durum paylaşımları, gerek diğer sosyal medyalar, sözlükler ve haberlerde okuduklarımdan sonra anladım ki; hoşgörü merkezli İslam, bu vasfını yitirmeye başlamış. Bir Müslüman olarak bu yangına sevinenlerden değilim. Sevinenleri de anlamış değilim. Hangi din olursa olsun, yaratıcı kavramına ibadet edilen bir mabedin felaketine sevinmek, etik ve insancıl değildir. Bu yüzden böyle bir felakette katedrale bağışta bulunan sevgiliye ben saygı duyarım...