monster degree

Sıcak suda pişirilmiş ince bulgura biber salçası, soğan, yağ, çeşitli yeşillikler ve baharat eklenerek yapılan bir beş çayı klasiği.

İyi yapılmış kısırı kahvaltıda bile yiyebilirim!

Şu an İzmir'de hakim. Hakim dediysem bildiğiniz hakim, bayağı hepimizin sahibiymiş gibi davranıyor. Bir tık şiddetlisi kasırga falan olurdu herhalde. O derece.

Sürücülerin direksiyon hakimiyetlerini korumakta zorlandıklarını söyleyebilirim. Dikkatli olmakta fayda var.

1984 doğumlu brezilyalı model ve dizi oyuncusu.

Bir reklam kampanyası için geldiği İzmir'de şu anki eşi basketbolcu burak gacemer'le tanışmış, aşkının peşinden Türkiye'ye gelip yerleştikten sonra mesleğine ülkemizde devam etmiştir.

Gülüşü hariç fiziksel açıdan dört dörtlük olduğunu düşünüyorum ben kendisinin. Fakat güldüğünde tüm büyüsü bozuluyor gibi.

Aynı durum larissa gacemer için de geçerli.

'bilgi en büyük zenginliktir' olan mottomuzla aynı doğrultuda ve sosyal medya kanallarının her birinde mutlaka kendine yer bulmuş bir bölüm.

Çiçeği burnunda bilgilerimizi o heyecanla diğer yazarlarla bu başlık altında paylaşabiliriz mesela. Neden olmasın?

"beline kuvvet" anlamına gelen bir yeni damat uğurlama sözü.

hiçbir 4 mayısı şenliklerle kutlamayan, the imperial march melodisine youtube'un otomatik çalma listesinde denk gelip sevmiş insandır.

matrix ve yüzüklerin efendisi serilerini de izlememiş olması olasıdır. Arkadaş ortamında dönen bazı geyiklere fransız kalışı dışında pek de bir kaybı yoktur.


Hadi bakalım bu serileri izlemiş olanlar şu gizli bakınızları dolduruversinler bari. Ben bunun için doğru kişi asla değilim çünkü.

Adı üstünde, ilk kez Fransa'da ortaya çıkmış bir filtre kahve demleme yöntemi. Aynı zamanda kullanılan gerecin de adı.

Oldukça pratik bir yöntem. Hatta neredeyse granül kahve hazırlamak kadar kolay.



zenginsozluk.com/foto

Reklam yapmak gibi olmasın da kokusunda gerçekten de davet olan kahve çeşidi. Öyle ki, bazen içmeden sadece kokusuyla bile kendinizden geçebilirsiniz.

Pek çok filtre kahve demleme yöntemi bulunmakta, fakat en pratik olanı şüphesiz french press yöntemi.

"Filtre kahveye süt konmaz.", "Şeker filtre kahvenin düşmanıdır!" ahkamları kesecek değilim zira bunlar tamamen kişisel tercihler. Kahve olduktan sonra gerisi teferruat.

problemi aradığımız yanlış yerdir. işkenceye dönüşen şey sabah erken kalkmak değil erken kalkışımızın sebebidir bence. sevmediğimiz işimize ya da öğrencilik yıllarında hepimize sevimsiz gelen okulumuza gitmek için erken kalkmak işkencedir. hatta oraya gitmeden önce edilen kahvaltının da giyilen giysinin de tadı yoktur.

üniversiteden mezun olana kadar erken kalkmaya hiç alışamadım. hani o zamanlar 25 yıllık hayatımın 20 yılında falan her sabah erken kalkmak zorunda kalmıştım ama yine de alışkanlığa dönüşememişti. mezun olduktan sonra birkaç ay çalışmadım ve o birkaç ayda erken uyanma alışkanlığı ediniverdim bir anda. her sabah erkenden kalkıp yapmayı sevdiğim şeyleri yapıyordum çünkü. sonra işe başladım ve erken kalkmak yine külfete dönüştü.

demem o ki erken kalmak hiçbir şeydir, amacından memnun olmamak her şey.

Alerjimiz falan yoksa her sabah mutlaka en az bir tane tüketmemiz gereken mucizevi besin.

Düşünsenize, gelişme çağındaki bir çocuğun da işine yarıyor kalori kısıtlamasına giden bir yetişkinin de. Ayrıca avcum büyüklüğünde bile olmayan bir 'şey'in bu kadar uzun süre tok tutuyor olması da bir başka mesele. Bir o kadar da yerin altında var kesin.

Seviyoruz kendisini.

(bkz: orgazm)

Keskin nisanci tarafından bile favlanmayan yazarın dramı kadar yürek dağlamaz.

Harika dostluklara yelken açtığımız zirve olmuştur. Katılan yazar arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Aynı ekip olarak yarın sabah da kahvaltıya gideceğiz.

Muazzam bir a-ha parçası, bence güzeller güzeli.

Eskiden Türk dizileri iyice abuklaşmadan önce dizilerin sonlarında küçük küçük bölümler gösterilirdi çekim hatalarından. En eğlenceli kısmıydı, diziden çok daha fazla sarardı.

Şimdiki dizilerse baştan sona hata zaten, hiç komik de değil.

Çekiciliği kahvesinde değil tamamen sunduğu şartlarda. Yoksa kahvenin çok daha iyisini içebileceğimiz adları duyulmamış butik kahveciler elbette var.

Ben şahsen şehrim sınırları içerisinde tek bir kahveyle sabahtan akşama kadar istediğim şekil bir masada ve tamamen benim kullanımıma sunulmuş bir prizin elektriğini serbestçe kullanarak oturabileceğim başka bir mekan bilmiyorum. Evim hariç tabii.

"Hep sevdim, hep de seveceğim." anlamı taşıdığı rivayet edilen bir hitap sözcüğü.

Kulağa çok naif, bir o kadar da sevdiği kişiye kedi yavrusu gibi şımarmak isteyen kişi hitabı gibi geliyor.

Öznesi olmaktan hoşlanmayacağımız olaylara stepne özne olarak kullandığımız hayali kişi.

Artık iyice reklam olduğundan inandırıcılığı da kalmamıştır. Öyle ki, gerçekten bir arkadaşımızın başından geçen durumlardan bahsettiğimizde bile inandırıcı bulunmayabiliyoruz.

Ne zaman sorumluluklarımızla yapmayı sevdiklerimizin arasında kalsak dürtüyor, dürtmeyi çok seviyor.

Yoğurtsuzunu sevenlerin uzaylı muamelesi görmeyeceği bir dünya düşlüyorum sadece, çok mu zor?

Var çünkü böyle insanlar. Benim bir arkadaş yoğurtsuz mantı hastasıymış.

Körpecik yapraklarla, bol baharatlı içle ve sıkı sıkı sarıldıktan sonra pişirilir; çerez niyetine afiyetle yenir.

Ve kesinlikle 'yaprak dolması' değildir. Gözünüzü seveyim demeyin şöyle şeyler.

Sözlük yazarlığı tecrübesi olmayanların da en az olanlar kadar iyi yazdığını gözlemlediğim sözlük. Yazım hatası da yapmıyorlar iki gözümün çiçekleri.

Yazar kadrosunun bir parçası olmaktan mutluyum.

Türkiye inanılmaz bir deney grubu oluşturuyor bu bilim dalı için. Öyle ki, Türk toplumunu çözebilen bir sosyoloğun uzmanlığından kimse şüphe edemez.

Prostat ya da sistit değilseniz tamamen tedbirsizliktir. Gideceğiniz yere varana kadar geçen zaman bükülerek gerçek zamanın birkaç katı yavaşlar. Eğer üzerinize tam oturan ve esnek olmayan bir giysi taşıyorsanız batın bölgenize yaptığı baskıdan da kurtulamazsınız.

Demem o ki hayattan soğumak istemiyorsanız kapalı bir mekandan çıkmadan önce bir an için durun ve mesanenizle sağlıklı bir iletişim kurun.