confessions

moviebird

1. nesil Yazar - Alıştı gibi sanki

  1. toplam entry 110
  2. takipçi 16
  3. puan 4822

arzu film

moviebird
Arzu Film'in filmlerinde gerçekler ve durumlar ajite edilmeden anlatılıp, aralara mizah serpiştirilirdi ve mizah aracılığıyla kurguya şekil verilirdi. Didaktik unsurundan kaçan, yönetmen-yapımcı Ertem Eğilmez aksiyondan çok teatral bir dram, melodram ve komedi arasında dolanıyordu. Karakterlere ve diyaloglara aşırı vurgu yaparken, kendi hayatından kesitler paylaşıyordu. Filmlerin seyirci üzerindeki etkisinin yanı sıra seyircinin filmler üzerindeki payı daha önemliydi. Filmlerinde hayat dersi vermeyi seven Eğilmez, aslında her zaman sıcak bir aile ortamına önem verdiği için, halka hitap edip halk ile bütünleşirdi. Büyük şehirlerde kopuk ve dejenere bir hayat sürülürken, Eğilmez'in filmlerinde etken bir güce sahip olan aile kurumu seyirciyi her daim içine alıyordu.

aile olmak

moviebird
Aile olmak kavramına her daim önem verdim. Bu sözlüğün ailem gibi olmasını arzu ediyorum. Buna ihtiyacım var özellikle de bu aralar...
Aile olmak demek samimi olma deme benim için. Saygı, sevgi ve anlayış hep bir arada olmalı ki, işleyen demir ışıldasın.
Bugünlerde aile sıcaklığını yaşayacağımız o kadar az yer var ki, birleşip bu sıcaklığı beraber hissetmeliyiz. Birlikten kuvvet doğar ne de olsa...

hayal

moviebird
Bazen hayaller kuruyorum, neden mi kuruyorum? Adaletsizlikle boğuştuğumda diyorum kendim bir şeyler yapıp kurayım ama hayat o kadar pahalı olmuş ki, bunu da yapamıyorum. Bir ara sözlük kurma hayalim vardı ama iyi bir ekip ve reklam lazım olduğundan vazgeçtim. İyi ki burayı buldum böylece o arayışım sona erdi.
Bunun dışında internet gazetesi kurmak istemiştim onun üzerine de uğraştım ancak maliyet çok yüklü çıktı.
İnternete yönelik farklı işler ve projeler düşündüm ama yalnız olduğum için maalesef bir yere varamadım.
Hakkım olanı istedim hep ama olmadı olamadı...
Yaşım oldu 36, neyi elde ettim ya da ettim mi bilmiyorum. Şu bir gerçek ki, ünvanları seviyorum ve bana haz veriyorlar, en azından bir amacım oluyor.
Hayatımda hiç bir şeyi yönetemedim bir kez olsa, bunu öğrensem, belki tecrübem iki katına çıkacak ama olduğum yerde sayıyor gibi hissediyorum kendimi.
Kimse elini uzatmadı, kimse inanmadı bana, hep kaçış hep bir ego savaşı...
2018'de keşke tüm bunlar sona erse ve hayallerim gerçek olsa...

geceye bir şiir bırak

moviebird
Ağlayamıyorum, duyamıyorum sesini şarkılarda ,

Göremiyorum gözlerini;

Düşünemiyorum bir ömür boyu sensizliği,

Şu hayatta.

Seviyorum seni bütün kalbimle,

Sesleniyorum ruhumun derinliğinden ;

Akıyorum su misali,

Sana doğru.

Yaşıyorum solan bir çiçek gibi,

Kırıldığında üzülen, filizlenmeyen.

Suladıkça güzelleşen

Her baharda açan leylak misali…

Neredesin be nur yüzlüm,

Terk-i diyar eyledin;

Kayboldun rüyalara,

Sevmek haram bana.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

moviebird
Dünyaya geldiğinizde hiçbir şey göremiyor olmak nedir bilir misiniz?
Gerçekten tüm güzellikleri bir an hiç göremediğinizi düşünün
Düşündünüz mü?
-Evet, düşündük
-Peki, nasıl hissettiniz?
-Kelimeler kifayetsiz kaldı çünkü göremesek bile insanların ve nesnelerin varlığını ruhumuzla hissettik. Hatta görmüş kadar olduk! Demek ki nabzımız halen atıyormuş.
Hissetmek bazen görememekten daha baskınken; göremeyenlerin his duygusu ise tıpkı kopmayan bir halat kadar sağlam…
Tabi tüm bu aktarılanlar doğuştan göremeyenlerle ilgili.
Bizim asıl sorunumuz “görüp” de göremeyen ruh hali bozuk insanlar!
Onları ne yapacağız?
Acaba “geri dönüşüm kutusuna” mı göndersek?
Bana soruyorlar: “Göndermek kalıcı bir çözüm mü?” Hayır değil ama gören insanlara o kadar çok ihtiyaç var ki…
“Bakar kör” olan insanlar çoğu zaman kendi gölgelerini bile göremiyorlar. Kendi gölgelerini göremezsen nasıl görsünler çevrelerini değil mi?
Çok yazık ya!
Görmek ve görüleni analiz etmek vizyon genişliğini ifade eden önemli bir kavramdır.
Bu kavramın bilinmeyen tarafı ise ruhun özgür bırakılma eylemi…
Hiçbir zaman ruhu bir hücreye hapis edemezsiniz.
Çünkü;
“Ruhunuz, içinizdeki asıl gözlerinizdir. O gözler gizli kamera gibi sizi gözetler.”
“Ruhunuz her daim huzur bulmak ister”
“Ruhunuz ayna görevi görerek o yansımanızı size gösterir”
Ruhtur bu esirlikten hiç hoşlanmaz.
Esaretten kim hoşlanır ki?
Siz zaten kendinizi çoktan esir ettiniz bile…
At gözlüklerinizi atmadıkça pembe rengini siyah görmeniz muhtemel…
Hatırlatalım siyah rengi sadece negatif enerjiyi çeker.
Ve evrene ne gönderirseniz evren onu alır.
Alışverişinizi doğru yapın ki göremedikleriniz hissettiklerinizin yerine geçmesin.
Kıymetli bir altın gibi görmüyorsanız kendinizi yolun sonuna gelmişsiniz demektir.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi gibi siz de tüm herkesin sizin ekseninizde dönmesini arzu ediyorsanız
GÖRÜN!

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

moviebird
Yüzünün Masumiyeti Düşmüş Umut Yaprağına…

Dünyaya gözlerini açan bir bebek gibi ne olacağını bilmeden gülücükler saçıyorum etrafa…

Masumiyetin krallığında daha yeni doğmuşum Naif duygular içinde çıpınan ufacık bir bebeğim…

Dünyadan habersiz bir şekilde anne şefkatiyle başbaşayım

Kimbilir belki de başım düşmüş yastığa mışıl mışıl uyuyorum

Kötülüklerden uzak bir şekilde…

Keşke hep o kadar ufak kalsam!

Başımın okşandığı o günleri o kadar çok özledim ki, anlatmak istesem kelimeler yetmez İnsanlık sevgiden o kadar yoksun ki…

Sevilmeyi özlemek, özlediğini sevmek gibisi yok

Gerçek sevgi uzaklaştıkça uzaklaştıkça uzaklaşıyor, neredeyse Ferhat misali dağları deldik

Bulabildik mi sevgiyi…?

Sanırım orası muamma…

Sevgiyi değil ama “ego”yu bulduk.

Biz de aslında sinema starları gibiyiz hergün egonun oyunları ile cebelleşip duruyoruz

Hey ego sana sesleniyorum: “Geliyorum yakında seni yenmeye ben senin en büyük düşmanınım”

Benim ufaklığıma bakmayın siz! İrade-cesaret-istek üçlüsü düşmanları yenmek için gayet yeterli

Seviyorum tüm kalbimle düşmanlarımı bile

Tüm dünyayı sevelim ve o da bizi sevsin

Arınalım egolarımızdan

Atalım maskelerimizi suya…

Zaten su onu götürecekltir ıraklara…

Kendine ait giysiyi giymeyip maske takmaya özenenler her geçen gün giderek artmakta

El ele verirsek belki yeneriz ne dersiniz…?

“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyeceğimiz günler gelecek mi acaba…?

Umut yapraklarına soralım bir de;

-Umut yaprakları kurtaracakmısın bizi?

-Evet, kurtaracağım

Seni dört gözle bekliyoruz.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

moviebird
Bazen hayatı tersten yaşamak düz yaşıyor olmaktan daha kârlıdır. Çünkü benim gibiler sadece gecelerin ıssızlığında üretebilenlerdir.O kadar alışmışım ki, gürültüsüz ortamlara; tıkırtı duydum mu tüm yazının ruhu bozulabiliyor.

Geceleri yelkenlerini açıp yol alan eser sahipleri, hedefi tam onikiden vurmak için yazının tam orta noktasına doğru atış yaparlar.

Beni sormanıza zaten gerek yok.

Her gece gemim, akıntıyla beraber gideceği yöne ulaşmaya çalışıyor. Limanda demirli kalmayan gemim sürekli hareket halinde anlayacağınız…

Bir okuyucum; “-Lütfen geminizi biraz dindendirin dedi.

” Ben de; “-Hayır olmaz” diye yanıt verdim. İyi de neden?

Çünkü “son durak” henüz gelmedi ve hiç gelmeyecek…

Ben gecelere mecburum, geceler de bana!

Çareyi gecelerde aramak ne denli mantıklı bilinmez ama benim için “geceler” tutkunu olduğum içimdeki yansımanın ta kendisi…

Sabahların soğukluğundan ve kalabalıklığındansa geceler sokakların tenha olduğu, trafiğin kesildiği anlardan biridir. O an, içimdeki tüm kapılar ardına kadar aralanır ve “üretim” içeri girer hem de bir daha hiç çıkmamak üzere…

Herkes uykusuna çekilmişken, ben yazar dururum. Sabah uykusundan uyananlar yazdıklarımla nahoş hallerini üzerinden atarlar. O esnada sanırım ruhum huzur buluyor.O kadar kolay işte…

Kendimle baş başa kaldığım anlarda boşa vakit geçirmektense, yaratıcılığın sınırlarını zorlayarak kodlamasını yaparım. İşe yarasa da yaramasa da yüreğimin derinliklerinde bir yerde ben varım!

Tüm bunlar işin olumlu tarafıyken hiç olumsuz etkenler yok mu? Elbette var.

Geceler her daim karanlıktır. Bazen o karanlık sizi iyice boğar. Boğazınızda sizi boğmak isteyen bir el hisseder ve karşı koyamazsınız. Bir bakmışsınız karanlığın içinde can vermişsiniz.

Karanlık henüz bana dişlerini geçiremedi. Tabiri caizse; karanlık tıpkı bilinçaltımın ücra köşelerinde yer alan bir virüs…

Zehrini bana bulaştırmaya çalışıyor ben ise “başaramayacaksın!” deyip baskın çıkıyorum.

Şınu unutmayın ki; bir yanım karanlığa diğer yanımsa aydınlığa bakıyor. Gece ve gündüzün kombinasyonu buna iyi bir örnek aslında.

Her zaman o kombinasyonda gece olan tarafım.

Aydınlığın beni tanımlayıp tanımlamadığını soranlar olmuştu geçenlerde. Aydınlık beni tanımlıyor ancak beni en iyi tanımlayan “iç dinginlik…”

O; olmazsa olmazlarımdan biridir. Zirâ gecelerin şafağında bir yüzü aya dönük diğer yüzü ise yıldızlara dönük oturanların sayısının çok olmasına karşın ay ışığı ve yıldızların parlaklığı ile yolunu bulan da bir o kadar az…

İşte bendeniz ta karşınızda duruyorum!

zengin sözlük yazarlarının özlü sözleri

moviebird
“Değeriniz anlaşıldığı zaman siz belki de bu dünyada olmayacaksınız, belki de değeriniz hiçbir zaman anlaşılmayacak, ama şunu çok iyi bilin ki yukarıda sizi izleyen bir göz var ve ondan asla kaçamazsınız. Kendini başarı ile kandıranlar aslında farkında olmadan sonlarını hazırlıyorlar. O son işte içinde bulunduğunuz andır”
4 /