bir beyaz ten değildir. olm cildin "yanması", evet evet yanması, sonucu reaksiyon göstermesi nasıl sağlıklı bir fikir gibi geliyor aklım almıyor.
hele bunun için orasına burasına kola süren var. allah akıl, fikir versin.
beslenme düzenine dikkat etmek, düzenli antrenman yapmak ve gece 11 ile 1 arasında muhakkak uykuda olmak sakatlanma ihtimalini minimalize eder.
özellikle bilimsel veri olan makalelerde kullanılan bilginin kaynağını gösteren mevzu. aslında keşke edebi eserlerde de daha sık kullanılsa. yaygınlaşsa. intihal denilen sikko mevzu olmasa.
yazının içerisinde bilginin alındığı yere yıldız, sayı vs konulup kaynakça kısmındaki kaynak ile eşleştirilebilir. "veya cümlenin sonunda belirtilir bilgi kaynağı(poor, 2017)." şeklinde ve yine kaynakçada poor'un soyadı ve 2017 bulunarak eşleştirilir.
kolay gibi gözükse de zor bir iştir kaynakça hazırlamak. şekli kuralları çoktur. ama genel olarak aldığınız kaynak bir kitap veya dergiyse kitabın yazarının soyadı, en azından adının baş harfi, kitabın adı, kitabın yararladığınız kısmının adı, yararlandığınız sayfa aralığı, yayınevi, süreli bir yayınsa hangi ayları kapsadığı, kitabın basıldığı yer yazılır. ve kaynağa birincil kaynak mı ikincil kaynak mı olarak ulaştığınızı gösterirsiniz.
biliyorsunuz artık online kaynaklar fazlalaştı ama bilimsel bir çalışmada kullandığınız kaynağı internette daha da titizlenerek seçmekle mükellefsiniz. burada kaynaktan hangi tarihte yararlandığınızı da belirtirsiniz ve güzel bir çalışma yapmak istiyorsanız kaynağın bir ss'ini de alırsınız. tabii gidip tezi komple ss'leyemezsiniz ama çalışmanızla ilgili güncel, bilimsel bir siteden iki paragraftan fikir aldıysanız bunu ss'leyebilirsiniz.
ukdeci: mia.
yazının içerisinde bilginin alındığı yere yıldız, sayı vs konulup kaynakça kısmındaki kaynak ile eşleştirilebilir. "veya cümlenin sonunda belirtilir bilgi kaynağı(poor, 2017)." şeklinde ve yine kaynakçada poor'un soyadı ve 2017 bulunarak eşleştirilir.
kolay gibi gözükse de zor bir iştir kaynakça hazırlamak. şekli kuralları çoktur. ama genel olarak aldığınız kaynak bir kitap veya dergiyse kitabın yazarının soyadı, en azından adının baş harfi, kitabın adı, kitabın yararladığınız kısmının adı, yararlandığınız sayfa aralığı, yayınevi, süreli bir yayınsa hangi ayları kapsadığı, kitabın basıldığı yer yazılır. ve kaynağa birincil kaynak mı ikincil kaynak mı olarak ulaştığınızı gösterirsiniz.
biliyorsunuz artık online kaynaklar fazlalaştı ama bilimsel bir çalışmada kullandığınız kaynağı internette daha da titizlenerek seçmekle mükellefsiniz. burada kaynaktan hangi tarihte yararlandığınızı da belirtirsiniz ve güzel bir çalışma yapmak istiyorsanız kaynağın bir ss'ini de alırsınız. tabii gidip tezi komple ss'leyemezsiniz ama çalışmanızla ilgili güncel, bilimsel bir siteden iki paragraftan fikir aldıysanız bunu ss'leyebilirsiniz.
ukdeci: mia.
gavur amı.
sıcaklık için kullanılır.
sıcaklık için kullanılır.
uzun zamandır duygusal bir boşluktayım. her zaman romantik ilişkilere yakın birisi oldum. hayatımın çok çalkantılı bir döneminde olmam veya böyle bir dönemi atlatmam söz konusu değilken romantik bir ilişki isteyip istemediğime bile emin değilim. onca zamandır duygusal ilişkiler için zaman harcayan ben değilim sanki.
duygusal olarak bir şey hissedememe durumu bir süredir var. hayatımdaki tek böyle göze çarpan duygu öfke uzun zamandır. öfkelenmemek için çaba sarf ediyorum ama kendime, çevreme, davranışlara, olaylara, şansa ve öfkelenmeme öfkeleniyorum.
tek baskın duygu öfke olunca bir de çok 'siktir çeken' bir insan oldum. allah affetsin yakında sik gibi kalacağım. sosyal medya hesaplarından, telefon rehberinden bile büyük kazıklar yediğim, kırıldığım veya sebepsiz olarak sevemediğim insanları silemezdim kırmamak adına. veya sevmememe rağmen işi düşünce yazan tiplere cevap verir, yardımcı olmaya çalışırdım.
bakıyorum dalyarak dalyarak bir şey mi yazmış veya fotoğrafını görünce suratını görmek sinirime mi dokunuyor. siliveriyorum. bir iki defa mesaj da aldım. önce "ya kuzenim silmiş." diyordum ama şimdi "sarhoşum ayağına götürmeye çalıştığını bilmiyoruz sanki pezevenk. iki yüzlü buluyorum seni ve suratını görmek sinirimi bozuyor. ruh sağlığıma yatırım yaptım." falan demeye başladım. bu işin sonu bok olmaz umarım.
ahahaha. ya herkeste var mı böyle tipler bilmiyorum ama sevgiye aç kaldıkça gelen, böyle yorulunca konuşmak isteyen ve aniden "özledim." yazan yavşaklar. bir zamanlar sevgili olma umuduyla konuşulup flört sürecinde kopmuş olduklarınız falan işte. ama hani aniden belirir, yeniden flört etmeye çalışır. ve yeniden kaybolur. bunlardan birisine ses etmiyordum. sebebini de bilmiyorum. sanırım "kırmamak" adına. döngünün farkında olduğumu, aniden ortadan kaybolacağını, bizden bir yol olmayacağını falan söyledim. kedi gibi yine sırnaşmaya çalıştı. sonra yine teptim. bastı, gitti. çok keyif aldım. ses etmediğim için gerizakalı sanılmışım yav resmen.
bu duygulardan uzaklaşma hali başlarda hoşuma gitti açıkçası. eskiden kendini tutamayıp ağlayanlardandım. haklıyken bile haksız olurdum. kendime 'sinirlenirdim' bu yüzden. bundan kurtulmak çok hoşuma gitti ama mesela çevremde hemcinslerimden özellikle seni kendime böyle yakın buluyorum, şöyle iyisin dediklerinde "ya amk ben niye bulamıyorum acaba insanları kendime yakın? hepsi işte iletişim kurduğumuz sıradan insanlar. tamam belki biraz yakın ama abartıyorlar mı lan acaba?" derken buluyorum kendi kendime. sonra yavşak yavşak "bnd cnm bnd sni svyrm." deyiveriyorum yakın görmediğim ama kanka sınıfına girdiğim kızlara.
duygusal olarak bir şey hissedememe durumu bir süredir var. hayatımdaki tek böyle göze çarpan duygu öfke uzun zamandır. öfkelenmemek için çaba sarf ediyorum ama kendime, çevreme, davranışlara, olaylara, şansa ve öfkelenmeme öfkeleniyorum.
tek baskın duygu öfke olunca bir de çok 'siktir çeken' bir insan oldum. allah affetsin yakında sik gibi kalacağım. sosyal medya hesaplarından, telefon rehberinden bile büyük kazıklar yediğim, kırıldığım veya sebepsiz olarak sevemediğim insanları silemezdim kırmamak adına. veya sevmememe rağmen işi düşünce yazan tiplere cevap verir, yardımcı olmaya çalışırdım.
bakıyorum dalyarak dalyarak bir şey mi yazmış veya fotoğrafını görünce suratını görmek sinirime mi dokunuyor. siliveriyorum. bir iki defa mesaj da aldım. önce "ya kuzenim silmiş." diyordum ama şimdi "sarhoşum ayağına götürmeye çalıştığını bilmiyoruz sanki pezevenk. iki yüzlü buluyorum seni ve suratını görmek sinirimi bozuyor. ruh sağlığıma yatırım yaptım." falan demeye başladım. bu işin sonu bok olmaz umarım.
ahahaha. ya herkeste var mı böyle tipler bilmiyorum ama sevgiye aç kaldıkça gelen, böyle yorulunca konuşmak isteyen ve aniden "özledim." yazan yavşaklar. bir zamanlar sevgili olma umuduyla konuşulup flört sürecinde kopmuş olduklarınız falan işte. ama hani aniden belirir, yeniden flört etmeye çalışır. ve yeniden kaybolur. bunlardan birisine ses etmiyordum. sebebini de bilmiyorum. sanırım "kırmamak" adına. döngünün farkında olduğumu, aniden ortadan kaybolacağını, bizden bir yol olmayacağını falan söyledim. kedi gibi yine sırnaşmaya çalıştı. sonra yine teptim. bastı, gitti. çok keyif aldım. ses etmediğim için gerizakalı sanılmışım yav resmen.
bu duygulardan uzaklaşma hali başlarda hoşuma gitti açıkçası. eskiden kendini tutamayıp ağlayanlardandım. haklıyken bile haksız olurdum. kendime 'sinirlenirdim' bu yüzden. bundan kurtulmak çok hoşuma gitti ama mesela çevremde hemcinslerimden özellikle seni kendime böyle yakın buluyorum, şöyle iyisin dediklerinde "ya amk ben niye bulamıyorum acaba insanları kendime yakın? hepsi işte iletişim kurduğumuz sıradan insanlar. tamam belki biraz yakın ama abartıyorlar mı lan acaba?" derken buluyorum kendi kendime. sonra yavşak yavşak "bnd cnm bnd sni svyrm." deyiveriyorum yakın görmediğim ama kanka sınıfına girdiğim kızlara.
köpeğiyim bunun. ama pahalı ve zor ulaşılır bir sebzeye göre.
tam böyle aşık olup hatun kişisini düşünerek dinlemelik şarkı. dimi beyler? ben neden heteroseksüel olmama rağmen böyle dertler çekiyorsam.
bağımlılık yapar.
bağımlılık yapar.
para?
valla meblağ yüksekse benim için sadece bu yeterli. kişisel gelişim koçu dinginliğinde veya dingilliğinde olmama gerek yok açıkçası. şuan düz adam samiyim ama umrumda değil. zengin ve düz adam sami olmak daha güzel.
valla meblağ yüksekse benim için sadece bu yeterli. kişisel gelişim koçu dinginliğinde veya dingilliğinde olmama gerek yok açıkçası. şuan düz adam samiyim ama umrumda değil. zengin ve düz adam sami olmak daha güzel.
önce dexter ardından six feet under izlediyseniz six feet under'daki gay rolüne alışmanız zaman alacaktır. ama güzeldir.
buraya holland caramel waffle yazmaya geldim ama benden başka boğaz düşkünü yazarlar da varmış. kahve ile falan içecekseniz kahvenizi yaptıktan hemen sonra yani sıcacıkken wafflelardan birini kahve fincanının içine koyun. ısınsın. karamel azıcık akışkan olsun.
kavuşma anına duyulan özlemdir.
bunu ilk fark ettiğinizde hyaluronik asit içeren kozmetik ürünlere ve dermaroller'a sarılabilirsiniz.
çapkındır. sevilir. kızların piç erkek tercihi tam olarak bu karakterde vücut bulur. kabul edin, çok efendi birisi değil.
geldi. fena geldi.
yeraltı edebiyatında türkiye'de akla gelen isimlerden birisi oldu. kinyas ve kayra kitabı ile alıp yürümüştür.
ukdeci: mia
ukdeci: mia
"beklemek üzerine felsefe kitabıydık." bir kadın demiş.
çok eleştirilse de sık yapılıyor. yani etrafımda mesajla terk edilen bir sürü insan var. çoğu da kadın. bunca insan varsa bunca da terk eden vardır diye bir mantıkla ilerliyorum.
ilişkiye çok emek veren, kendinin bazı yerlerini silen kadınlar genelde "ilişkiyi yüzyüze bitirecek kadar bile değer vermemiş." diyor. öfkeli kadınlar "yüzyüze bitirmeye götü yemedi." diyor. bazen de bir kadın dönem dönem ikisini de yaşıyor.
ben bunu şeye benzetiyorum. küçük çocuklar soyut şeyleri anlamlandıramaz. görmek, dokunmak, koklamak vs. isterler. mesela ebeveyn kaybı yaşayan veya dedesi, ninesi ölen bir çocuk gömülme töreninde bulunmazsa muhtemelen döneceğini düşünür. ölümü anlamaz da kabullenmez de. insanlar da ayrılırken mimik, kararlılık, duygu vs göremiyor. mesajla anlatılsa da eksik kalıyor. hep bir "dönecek umudu". aylarca sürecek bir çile. ama her iki taraf için de bitmiş ise sms, e-mail, ses kaydı, çağrı, mektup fark etmez herhalde.
ilişkiye çok emek veren, kendinin bazı yerlerini silen kadınlar genelde "ilişkiyi yüzyüze bitirecek kadar bile değer vermemiş." diyor. öfkeli kadınlar "yüzyüze bitirmeye götü yemedi." diyor. bazen de bir kadın dönem dönem ikisini de yaşıyor.
ben bunu şeye benzetiyorum. küçük çocuklar soyut şeyleri anlamlandıramaz. görmek, dokunmak, koklamak vs. isterler. mesela ebeveyn kaybı yaşayan veya dedesi, ninesi ölen bir çocuk gömülme töreninde bulunmazsa muhtemelen döneceğini düşünür. ölümü anlamaz da kabullenmez de. insanlar da ayrılırken mimik, kararlılık, duygu vs göremiyor. mesajla anlatılsa da eksik kalıyor. hep bir "dönecek umudu". aylarca sürecek bir çile. ama her iki taraf için de bitmiş ise sms, e-mail, ses kaydı, çağrı, mektup fark etmez herhalde.
seks içerikli film, video, fotoğraf falan olarak düşünülse de porno yalnızca bu değildir. iki veya daha fazla kişinin cinsel münasebetine dayalı ilişki olarak düşünülse de çok daha fazlasıdır.
benim aklıma örnek olarak atlıkarınca filmi geliyor. filmde mert fırat tecavüzcü babayı oynarken biz sahnelerde tecavüzü direkt olarak görmemekte ve belli imgelerle anlamaktayız. veya the woman filminde tecavüzcü baba elinde bir mumla belirir. ve mum söner. daha sonra o mumu evin kızının başında görürüz. her iki filmde de gerçeği olanca çıplaklığıyla algılamayız, bu bilgiyi kendimiz işler ve anlamlandırırız. anlattığım konu cinsellik olduğu için karıştı, farkındayım. açacağım.
aklıma ne yazık ki bir çırpıda örnek gelmedi ülke siyasetinden dolayı ama bizim ülkeyi baz almayalım. elimizde muz cumhuriyeti diye bir ülke olsun. bu ülkenin iktidarından bir kısım oldukça memnunken, diğer kısım hiç memnun olmasın ve aradaki gerilim her geçen gün artsın. memnunların sayısı da oy sayılarına göre fazla olsun. memnun olmayanlar iktidarın uzun yıllardır değişmemesine ve birçok siyasi, toplumsal çalkantı olmasına rağmen daha da köklenmesine sinir olsun. memnun olanlarla aralarındaki gerilim iyice derinleşsin. bu süreçte sanatçılar da takımlaşsın ve iktidarın yanında bulunan sanatçılar devlet kadrolarında yer alsın, itibar görsün vs. yer almayanlar ise iktidardan memnun kalmayanlar tarafından sevilsin. bu arada da işinde iyi bir sahne sanatçısı olsun. bu sanatçı kitleler tarafından gerek bilgisi, gerek hitabeti, gerek işindeki başarısı tarafından çok sevilsin ama herkes bu garibimi görüşünü açıklamadığı için darlasın. her iki taraf da "suya sabuna dokunmamak"la eleştirsin bu adamı. yazılarında, söyleşilerinde, tweetlerinde, sahnesinde, talk showlarda kendini belli etmemesi büyük kusur atfedilince kendisi en son "böyle bir ortamda görüşümü açıklamaktan geri durarak görüşüm hakkında büyük bilgi veriyorum." desin bu zat-ı muhterem. bu adamın görüşü hakkında birçok insan fikir sahibidir artık. sizin gibi. ama kimse tamamen emin değildir. bu adam illa da "açık açık" anlatmaya "zorlanırsa" pornografi başlar.
anahtar olay "açık açık" ve "zorlanmak". "e porno videolarda eve gelen musluk tamircisine çok istekli bir şekilde yürüyen abla o zaman porno dahilinde değil midir?" diyecek sosyal zekası üç eq olan arkadaşım. şimdi senin için porno kuşağı: siktir git.
yani işin özü, özeti şudur ki: porno veya pornografi kafanızı kullanmanızı engellemek, sisli perdeyi kaldırmak için vardır. yani cinsel içerikli porno video bağımlısı insanların bir süre sonra cinsellik doyumunun azalmasının sebebi de aralanacak bir perde kalmamasıdır. kullanmayın, kullandırtmayın.
bu entry baudrillard'ın "pornografi muhakkak seks, resim veya yazı değildir. pornografi talep anında bütünüyle elde edilebilendir." sözünden esinlenilerek yazılmıştır.
ukdeci: mia
benim aklıma örnek olarak atlıkarınca filmi geliyor. filmde mert fırat tecavüzcü babayı oynarken biz sahnelerde tecavüzü direkt olarak görmemekte ve belli imgelerle anlamaktayız. veya the woman filminde tecavüzcü baba elinde bir mumla belirir. ve mum söner. daha sonra o mumu evin kızının başında görürüz. her iki filmde de gerçeği olanca çıplaklığıyla algılamayız, bu bilgiyi kendimiz işler ve anlamlandırırız. anlattığım konu cinsellik olduğu için karıştı, farkındayım. açacağım.
aklıma ne yazık ki bir çırpıda örnek gelmedi ülke siyasetinden dolayı ama bizim ülkeyi baz almayalım. elimizde muz cumhuriyeti diye bir ülke olsun. bu ülkenin iktidarından bir kısım oldukça memnunken, diğer kısım hiç memnun olmasın ve aradaki gerilim her geçen gün artsın. memnunların sayısı da oy sayılarına göre fazla olsun. memnun olmayanlar iktidarın uzun yıllardır değişmemesine ve birçok siyasi, toplumsal çalkantı olmasına rağmen daha da köklenmesine sinir olsun. memnun olanlarla aralarındaki gerilim iyice derinleşsin. bu süreçte sanatçılar da takımlaşsın ve iktidarın yanında bulunan sanatçılar devlet kadrolarında yer alsın, itibar görsün vs. yer almayanlar ise iktidardan memnun kalmayanlar tarafından sevilsin. bu arada da işinde iyi bir sahne sanatçısı olsun. bu sanatçı kitleler tarafından gerek bilgisi, gerek hitabeti, gerek işindeki başarısı tarafından çok sevilsin ama herkes bu garibimi görüşünü açıklamadığı için darlasın. her iki taraf da "suya sabuna dokunmamak"la eleştirsin bu adamı. yazılarında, söyleşilerinde, tweetlerinde, sahnesinde, talk showlarda kendini belli etmemesi büyük kusur atfedilince kendisi en son "böyle bir ortamda görüşümü açıklamaktan geri durarak görüşüm hakkında büyük bilgi veriyorum." desin bu zat-ı muhterem. bu adamın görüşü hakkında birçok insan fikir sahibidir artık. sizin gibi. ama kimse tamamen emin değildir. bu adam illa da "açık açık" anlatmaya "zorlanırsa" pornografi başlar.
anahtar olay "açık açık" ve "zorlanmak". "e porno videolarda eve gelen musluk tamircisine çok istekli bir şekilde yürüyen abla o zaman porno dahilinde değil midir?" diyecek sosyal zekası üç eq olan arkadaşım. şimdi senin için porno kuşağı: siktir git.
yani işin özü, özeti şudur ki: porno veya pornografi kafanızı kullanmanızı engellemek, sisli perdeyi kaldırmak için vardır. yani cinsel içerikli porno video bağımlısı insanların bir süre sonra cinsellik doyumunun azalmasının sebebi de aralanacak bir perde kalmamasıdır. kullanmayın, kullandırtmayın.
bu entry baudrillard'ın "pornografi muhakkak seks, resim veya yazı değildir. pornografi talep anında bütünüyle elde edilebilendir." sözünden esinlenilerek yazılmıştır.
ukdeci: mia
bunu böyle camdan sarka sarka yapan bir abla ne zaman görsem kalbim ağzıma geliyor. yav ablacım cama sokayım sana bir şey olmasın.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
yapay gündemdir. biliyorlar ülkede bilimi savunan bir kesimin laiklik konusunda hassas olduğunu, damara basıyorlar. "bunca ay ohal mi olur amk?" diyemeyelim diye kendilerinin bile inanmadığı zırvalar söylüyorlar. bunlar börek açmayan kadınlara gömen bakanlarla aynı mantıkta.
cehalete sahip kişi. bu öğrenim seviyesi ile ölçülemez ama eğitim görmemiş, kendini yetiştirmemiş, yetersiz ve tecrübesiz manasında kullanılır.
zaten okumuşun cahili daha da çekilmez genelde. bunların bir de burnu havada olur.
(bkz:çok cahilsin keşke ölsen)
neyse neyse. çok sulandırdık.
edit: ukdecinin nickini girmeyi unuttum. beni bir kızıllandırırsa...
zaten okumuşun cahili daha da çekilmez genelde. bunların bir de burnu havada olur.
(bkz:çok cahilsin keşke ölsen)
neyse neyse. çok sulandırdık.
edit: ukdecinin nickini girmeyi unuttum. beni bir kızıllandırırsa...
bir zülfü livaneli kitabıdır kimisi için. o kadar.