ukdeci : fall
HBO tarafından yapılmış 2001 ve 2005 yılları arasında yayınlanmış bir televizyon dizisi. Cenaze evi işleten bir aileyi konu alan film kara mizah türünün güzel bir örneğidir.
zenginsozluk.com/foto
Karşıda oturan iktisat öğrencisi iki üniversiteli kadına sınavları için makro iktisat dersi anlatmıştım.
Bana kahvaltı tabagi hazirlamişlar :) Mutlu oldum Sabah sabah...
Yaşasın iyilik! İnadına!
zenginsozluk.com/foto
Bana kahvaltı tabagi hazirlamişlar :) Mutlu oldum Sabah sabah...
Yaşasın iyilik! İnadına!
zenginsozluk.com/foto
türkiye için konuşursak, ilkokuldan başlayarak liseye kadar zorunlu; lisans, yüksek lisans ve doktora seviyelerinde isteğe bağlı olarak eğitim alındığı sürece devam eden durumdur.
benim içinse, ilerde hayatım ne kadar iyi ya da kötü şekilde olursa olsun özleyeceğim zamanlardır. Ailenden aldığın bir miktar para ve bir yerde çalışıp ya da özel ders falan verip kazandığın parayla minimal bir hayat yaşıyorsun. Biraz bohem, biraz burjuva geçiyor. Son paranla içki sigara ya da kitap aldığın zamanlar oluyor, bukowski'ye özeniyorsun. Belki ilerde iş yoğunluğundan, geçim derdinden yapamayacağınız birçok şeyi, katılamayacağınız bir çok etkinliği yaşıyorsun. Sinemaya, tiyatroya, operaya falan gidiyorsun. Yaşadığını hissediyorsun en çok da. Gençlik hevesinle, her şeye rağmen her şeyi yapabileceğine inanıyorsun falan
benim içinse, ilerde hayatım ne kadar iyi ya da kötü şekilde olursa olsun özleyeceğim zamanlardır. Ailenden aldığın bir miktar para ve bir yerde çalışıp ya da özel ders falan verip kazandığın parayla minimal bir hayat yaşıyorsun. Biraz bohem, biraz burjuva geçiyor. Son paranla içki sigara ya da kitap aldığın zamanlar oluyor, bukowski'ye özeniyorsun. Belki ilerde iş yoğunluğundan, geçim derdinden yapamayacağınız birçok şeyi, katılamayacağınız bir çok etkinliği yaşıyorsun. Sinemaya, tiyatroya, operaya falan gidiyorsun. Yaşadığını hissediyorsun en çok da. Gençlik hevesinle, her şeye rağmen her şeyi yapabileceğine inanıyorsun falan
bazen uzun entry'lerin sadece ilk paragrafını okuyorum + artılıyorum. ama favladıysam bilin ki tamamını okumuşumdur. artılamayıp favladıysam yine tamamını okumuşumdur. fav benim kırmızı çizgim.
(bkz:okumadım kardeş durumumuz yoktu)
edit: favlamadıklarım da okumadım anlamına gelmez.
(bkz:okumadım kardeş durumumuz yoktu)
edit: favlamadıklarım da okumadım anlamına gelmez.
Şu yaşa geldim ve şunu fark ettim, herkesin işi ya da harcı değil bu.
Bazı insanlar nedense kendi kendilerini kategorize ediyor, farkında olmadan ya da olarak. Ama öyle acı ki bu durum, farkında değiller kaçırdıkları hayatın. Neyse, bir dahaki hayata artık.
Eğlenmek işinin Basit ve temel bir şey olması bir yana, ihtiyaç olması bir yana.
Şurada kıçıkırık bir modem altında her birimiz çeşitli şartlarla giriyoruz bu sözlüğe. Şimdi ben kalkıp Lorenz eğrisini, alternatif maliyeti, kâr maksimizasyonunu, tacir sıfatını, yöneylem çalışmasını, siyasi düşünceler tarihinde yer edinmiş türk kişileri, avrupa birliği'nin siyasi ve hukuki yapısını yazsam, okuyacak, “gerçekten okuyacak” çıkar mı dersiniz?
Google diye bir şey var. Siyaset sosyolojisi konusunda araştırma yapması gereken biri var diyelim. Tez konusu bu olsun. Gelip internete mi bakacak o biri? Milyon tane kaynak kitap varken, google'a siyaset sosyolojisine yön veren fikirler mi yazacak?
Yazdı diyelim. Buldu da bir şeyler. Hadi diyelim bulduğu şeyler x sözlüğünde.
Taraflı şekilde yazılma ihtimali %51 olan şeyi tezine konu mu edinecek?
Alanında isim yapmış başucu kitabı kıvamında örnek alınan kişilerin eserleri dururken neden zamanını çöpe atmayı tercih etsin bu kişi?
Etmez de zaten.
O sebeple, bana sana ona buna ya da x kişisine “sözlüğün anasını öptün lan yeter goygoy yaptın” demeden önce gerçekten bunu demek istiyor musunuz bir düşünün.
Elbette, bilgi en büyük zenginliktir.
Ancak eğlenceli bilgi, herkesin ihtiyacı.
Ben şu saniye sözlüğe devlet ve bürokrasi kuramlarını öğrenmek için giren bir tane insan bulamam, bulamayız.
“Benim o kardeşim, ben örgütsel davranış ve politik ekonomiye dair bilgi edinmek istiyorum.” diyen varsa, 8 milyarda 1 olduğunu, yani var olmadığını bilsin.
Bazı insanlar nedense kendi kendilerini kategorize ediyor, farkında olmadan ya da olarak. Ama öyle acı ki bu durum, farkında değiller kaçırdıkları hayatın. Neyse, bir dahaki hayata artık.
Eğlenmek işinin Basit ve temel bir şey olması bir yana, ihtiyaç olması bir yana.
Şurada kıçıkırık bir modem altında her birimiz çeşitli şartlarla giriyoruz bu sözlüğe. Şimdi ben kalkıp Lorenz eğrisini, alternatif maliyeti, kâr maksimizasyonunu, tacir sıfatını, yöneylem çalışmasını, siyasi düşünceler tarihinde yer edinmiş türk kişileri, avrupa birliği'nin siyasi ve hukuki yapısını yazsam, okuyacak, “gerçekten okuyacak” çıkar mı dersiniz?
Google diye bir şey var. Siyaset sosyolojisi konusunda araştırma yapması gereken biri var diyelim. Tez konusu bu olsun. Gelip internete mi bakacak o biri? Milyon tane kaynak kitap varken, google'a siyaset sosyolojisine yön veren fikirler mi yazacak?
Yazdı diyelim. Buldu da bir şeyler. Hadi diyelim bulduğu şeyler x sözlüğünde.
Taraflı şekilde yazılma ihtimali %51 olan şeyi tezine konu mu edinecek?
Alanında isim yapmış başucu kitabı kıvamında örnek alınan kişilerin eserleri dururken neden zamanını çöpe atmayı tercih etsin bu kişi?
Etmez de zaten.
O sebeple, bana sana ona buna ya da x kişisine “sözlüğün anasını öptün lan yeter goygoy yaptın” demeden önce gerçekten bunu demek istiyor musunuz bir düşünün.
Elbette, bilgi en büyük zenginliktir.
Ancak eğlenceli bilgi, herkesin ihtiyacı.
Ben şu saniye sözlüğe devlet ve bürokrasi kuramlarını öğrenmek için giren bir tane insan bulamam, bulamayız.
“Benim o kardeşim, ben örgütsel davranış ve politik ekonomiye dair bilgi edinmek istiyorum.” diyen varsa, 8 milyarda 1 olduğunu, yani var olmadığını bilsin.
Hava soğuyunca değil,
Yüreği soğuyunca başlarmış insanın kışı.
zenginsozluk.com/foto
Sabah uyandığımda İçim ısındı, çocukluğu yaşadım resmen.
Yüreği soğuyunca başlarmış insanın kışı.
zenginsozluk.com/foto
Sabah uyandığımda İçim ısındı, çocukluğu yaşadım resmen.
"Reis ağzının ortasına salıncak kurup sallanmak istiyorum!" Adlı yapıtım. Ulan reis gider ayak işi kitledin bana!
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Güneşi ve ayı aynı anda görmek gibidir hayat...
Birisi hoşçakal der birisi merhaba.
Nedir insanlardaki bu şehvet?
Bir batış kadar olan şansını bir doğuşa terket!
Kaptonur'un jurnali 2017
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Birisi hoşçakal der birisi merhaba.
Nedir insanlardaki bu şehvet?
Bir batış kadar olan şansını bir doğuşa terket!
Kaptonur'un jurnali 2017
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
t: bir ahmed arif şiiri .
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara,
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmez,
Kahpe yalana.Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana...Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni, anlatabilsem seni...
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara,
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmez,
Kahpe yalana.Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana...Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni, anlatabilsem seni...
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Hep ikinci bir ismi varmış gibi düşünüyorum. o isminin de “bastard” olduğunu hayal ettiğim yazar. O benim için sadece poor değil aynı zamanda bastard. Poor bastard.
Uzun bir aradan sonra aramıza geri gelen yazar kişisi. Gitme kal be yanımda şurada baş ucumda sana kurban olurum elveda deme bana sjsjsbjsm
yeni türkiye olarak adlandırılan coğrafyada şehir dışında okuyan bir öğrenci için kağıt üstünde bir kelimedir sadece.
sevgilinizle, kız-erkek arkadaşınızla eğlenmek istediniz. akla gelen o 3 büyük şehirden birinde yaşadığınızı düşünelim.
sabah uyandınız ve ''bizim neyimiz eksik, bir kere de biz hoş bir kahvaltı edelim dışarıda'' dediniz ve çıktınız.
kahvaltınızı yaptınız ve siparişi mutfakla birlikte getirecekmişcesine sunum çılgınlığı diye tabir edilen şeye maruz kalıyorsunuz. kol kalınlığında peçeteler, garip garip çay bardakları, gereksiz bir şatafat...
mekandan kahvaltıya minimum 60 tl bayılarak çıkıyorsunuz. gidip güzel bir film var mı varsa izleyelim diyerek sinema salonunun yolunu tutuyorsunuz. hoş da bir film denk geliyor şansa. iki bilet toplam 40 tl.
filmi izlerken atıştırmak için mısır ve kola aldınız. bunlar da toplam 30 tl olsun.
film bitti çıktınız, eve döneceksiniz. markete uğrayıp birkaç tane bira ve bir paket kondom alacaksınız.
4'lü bira kampanyada! sadece 43 tl, alayım bari dediniz aldınız. kasanın oradaki kondomlardan da bir tane aldınız ve kondomla birlikte toplam 75 tl verdiniz diyelim.
kahvaltı.
sinema.
bira-kondom.
sadece bu üç etkinliğe toplamda 205 tl verdiniz.
aylık geliri toplam 600 tl olan bir öğrenci, sevdiği biriyle bir günlüğüne bile eğlenmek istese gelirinin %34,92'lik bir kısmını vermesi gerekiyor. üstelik kahvaltının kötü çıkma ihtimali, sinemada görüntü kalitesinin rezalet olma ihtimali, biranın zaten kazıklama aracı olması, kondomun gereksiz pahalılıkta olmasına rağmen bunları bu kadar ihtimal ve baştan belli olan zararı sırf eğlenebilmek, bir günlüğüne de olsa yaşayabilmek için yapan insanlar var.
eğlenme hakkını dahi kısaca bu kadar uzak, ulaşılamaz ve erişilemez kılan yönetimler ve devlet politikalarıdır.
türkiye'den siktir olup gitmek isteyen insanlara ''kapı orada'' demeden önce bir nedenlerini dinleyin yani, belki bir bilet de kendinize alırsınız.
sevgilinizle, kız-erkek arkadaşınızla eğlenmek istediniz. akla gelen o 3 büyük şehirden birinde yaşadığınızı düşünelim.
sabah uyandınız ve ''bizim neyimiz eksik, bir kere de biz hoş bir kahvaltı edelim dışarıda'' dediniz ve çıktınız.
kahvaltınızı yaptınız ve siparişi mutfakla birlikte getirecekmişcesine sunum çılgınlığı diye tabir edilen şeye maruz kalıyorsunuz. kol kalınlığında peçeteler, garip garip çay bardakları, gereksiz bir şatafat...
mekandan kahvaltıya minimum 60 tl bayılarak çıkıyorsunuz. gidip güzel bir film var mı varsa izleyelim diyerek sinema salonunun yolunu tutuyorsunuz. hoş da bir film denk geliyor şansa. iki bilet toplam 40 tl.
filmi izlerken atıştırmak için mısır ve kola aldınız. bunlar da toplam 30 tl olsun.
film bitti çıktınız, eve döneceksiniz. markete uğrayıp birkaç tane bira ve bir paket kondom alacaksınız.
4'lü bira kampanyada! sadece 43 tl, alayım bari dediniz aldınız. kasanın oradaki kondomlardan da bir tane aldınız ve kondomla birlikte toplam 75 tl verdiniz diyelim.
kahvaltı.
sinema.
bira-kondom.
sadece bu üç etkinliğe toplamda 205 tl verdiniz.
aylık geliri toplam 600 tl olan bir öğrenci, sevdiği biriyle bir günlüğüne bile eğlenmek istese gelirinin %34,92'lik bir kısmını vermesi gerekiyor. üstelik kahvaltının kötü çıkma ihtimali, sinemada görüntü kalitesinin rezalet olma ihtimali, biranın zaten kazıklama aracı olması, kondomun gereksiz pahalılıkta olmasına rağmen bunları bu kadar ihtimal ve baştan belli olan zararı sırf eğlenebilmek, bir günlüğüne de olsa yaşayabilmek için yapan insanlar var.
eğlenme hakkını dahi kısaca bu kadar uzak, ulaşılamaz ve erişilemez kılan yönetimler ve devlet politikalarıdır.
türkiye'den siktir olup gitmek isteyen insanlara ''kapı orada'' demeden önce bir nedenlerini dinleyin yani, belki bir bilet de kendinize alırsınız.