confessions

princess

1. nesil Yazar - Tatlı

  1. toplam entry 46
  2. takipçi 3
  3. puan 3240

domain

princess
zenginsozluk.com bir domain'dir, bu domain dns protokolü ile bir hosting hizmetine bağlanır ve ip adresleri üzerinden yayın yapar. her web sitesinin bir domain'i olmak zorundadır. domain olmazsa web siteleri sadece ip adresleri üzerinden çalışabilir, bu da çok fazla tercih edilen bir sistem değildir.

hosting

princess
alan adlarının 7/24 web'de erişilebilmesi için çeşitli firmalar tarafından sağlanan hizmet, hosting olarak adlandırılır.

hosting firmalarının sabah akşam hiç kapatılmadan çalışan sunucuları vardır. web sitesinin sahibi oluşturduğu site dokümanlarını bu sunuculara gönderir ve yaptığı sitenin tüm dünya tarafından ziyaret edilmesine olanak tanır.

tebessüm

princess
dişlerini göstermeden gülümseme.

bazen çığlıkları, bazen nefreti, bazen de salt sevgiyi ağzımızın içine tıkıp kendimize saklamamızı sağlar.

zayıf hissettiğim anda gülümsediğimde tılsımlı bir şekilde güçlenirim. bu başlığı görmeden önce kabus sonrası uyanmıştım ve iki saattir varoluş sancıları içinde kıvranıyordum: dolu gözler, zorlu nefes alışverişleri ve kaburgamdaki bir ağrıyla (daima aynı nokta ağrır) filime sarılmış yatıyordum. (bkz:peluş hayvan) başlığı görünce önce yazılanları okudum ve sonra birdenbire içimdeki şeytanı çıkarırcasına tebessüm ettim. huzur kendini belli ede ede zihnimi rahatlattı ve vücudumu gevşetti. gözlerimin ışıldadığını söyleyebilirim.

haddim değil ama kendini herhangi bir nedenle kötü hissettiğinde, kendini tanımak ve bundan kurtulmanın yolunu bilmek gerçekten çok önemli: tebessüm, müzik (daha da dibe çekebilir), yemek, alkol, dua, ne olursa.

not:entry samimiyetle yazılmıştır.
not:yazar kendini budist bir rahibeden hallice hissediyor.

le petit prince

princess
antoine de saint-exupéry'nin "küçük prens" romanının orijinal fransızca adıdır.

kitaptan bir alıntı:
"küçük prens yine konuşmaya başladı:
'insanlar nerede? çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi...'
'insanların arasında da yalnızlık duyulur' dedi yılan."

tutankhamun

princess
mezarı 1922'de krallar vadisi'nde keşfedilen, eski mısır'ın en ünlü firavunu.

eski mısırlılar, ölümden sonra hayatın mümkün olduğuna inanırlardı ve bunun da ancak vücudun canlı halinde olduğu gibi korunmasıyla mümkün olduğunu düşünürlerdi. bu inanış onların yapay mumyalama bilimini geliştirmelerine neden olmuştur.

mumyalama, vücudu natron tuzunda kurutmayı, sonrasında vücudun şeklini koruması için bandajlarla sarmayı içerirdi. vücudun iç organları mumyalama işleminin başında çıkarılırdı ve ayrı ayrı korunurdu. beyin, o zamanlarda işlevi bilinmeyerek, kenara itilmişti. kalp ise beyin yerine düşünme organı olarak görülmekteydi; ölümden sonraki hayatta gerekli olabilirdi. bu nedenle kalp yerinde bırakılırdı ve kazayla çıkarılırsa, orijinal yerine olmasa bile, hemen geri dikilirdi.

her nasılsa, tutankhamun'un kalbi yoktur. onun yerine kolye şeklinde, üzerine cenaze büyüsü işlenmiş bir bok böceği konmuştur. bunun cenazecilerin dikkatsizliğinden kaynaklandığı ya da tutankhamun'un evden uzakta öldüğü ve vücudu cenazecilere ulaşana kadar kalbinin korunmak için çok fazla çürümüş olduğu düşünülmektedir.

ek olarak, tutankhamun dünyanın en pahalı tabutuna gömülmüştür (bugünkü değeri 4,5 milyon türk lirasından fazladır) ve krallar vadisindeki en küçük asil mezarına sahiptir.

evde kedi beslemek

princess
çocuk sahibi olmadan anne/baba olmak

"bir kedicik satın aldım ve besliyorum" cümlesinden rahatsız olmayı gerektirir. terk edilmiş, bakıma ve ilgiye muhtaç olan çok sayıda sokak hayvanı varken gidip satın almaya kesinlikle karşıyım. bunla birlikte, asıl sorun yaratan nokta hayvanı evinizde barındırıp yeterince ilgi göstermemeniz ya da bakımını iyi yapmamanızdır ki bu da ona fark etmeden işkence yaptığınız anlamına gelir.

ayrıca, kediyi sahiplenmeden önce iyi bir şekilde araştırma yapmak gerekir. sahiplenmeyi düşünmeye bir şekilde başlayanlar için: https://www.evdekedivar.com/blogs/evdekedivar/29629377-ilk-defa-kedi-sahiplenecek-kisiler-icin-evde-kedi-bakimi

herr mannelig

princess
dağ trolünün evlilik teklifi, haggard sayesinde öğrendiğim dindar bir isveç baladı.

bir sabah dağ trolü, halk kahramanı olan genç mannelig'e onla evlenmesi karşılığında on iki vahşi at, on iki değirmen, bir yaldızlı kılıç ve yeni bir gömlek vaadinde bulunur. mannelig'in cevabı acımasızdır: eğer şeytani bir trol olmak yerine hristiyan bir kadın olsaydı teklifini kabul edeceğini söyler. bunun üzerine trol oradan kaçar, acılarından kurtulmasının yolunun genç, iyi bir adamla evlenmek olduğunu haykırır.

özellikle baladı biliyorsanız ve haggard versiyonunu dinliyorsanız, dinlemeye başladığınız an bulunduğunuz yeri terk edip din, aşk, iskandinavya gibi konular hakkında uzun uzun düşünmeniz kaçınılmazdır.

cafe'de shazam'a şarkı dinletmek

princess
cafede güzel bir şarkıya denk gelindiğinde yapılan eylem. keşke aklımıza takılan melodilerin hangi şarkıya ait olduğunu da böyle kolayca bulabilsek dedirtir.

telefonumda bu uygulama bulunmasa bile, aktif olarak kullanan arkadaşlarım var. bazen ortamdaki gürültü nedeniyle boşuna uğraşıp üzülüyorlar ama onun dışında hallerinden gayet memnunlar. müzik listesine yeni ve sevilen şarkılar eklemek isteyenler için birebir.

brandon lee

princess
1993'te kariyerinin zirvesindeki filmin çekimi sırasında, içinin dolu olduğu fark edilmeyen bir tabancayla set arkadaşı tarafından sırtından vurulup ölen, bruce lee'nin oğlu.

anısına, şu videoyu bırakayım:

gece evdeki eşyalardan çıkan garip sesler

princess
"this is halloween" şarkısını zorla aklıma sokup kafa dağıtmaya çalıştığım sesler.

bir buçuk yıldır aynı evde yaşıyorum ve ev arkadaşımın alkol sonrası sızdığı ya da direkt evde olmadığı gecelerin dörtte birinde muhakkak birkaç saat uyuyup uyanırım ve sesleri dinlerim (bu cümleleri yazarken buzdolabı yine güzel (!) sesler çıkardı).

açık bir şekilde ifadesi "korkuyorum". birkaç saat önce tam uykuya daldığımda da biri kapıyı çaldı, kalkıp gittiğimde kimse yoktu. muhtemelen alt kata yemek getiren kuryedir ama yine de uykulu, yalnız ve yüksek dozda gerilim filmlerine maruz kalan bir zihin pek de rahat edemiyor.

plankton

princess
süngerbob'daki kötü karakter.

yengeç burger'in gizli tarifini öğrenmek için her yolu mübah gören, tek gözlü, minik, yeşil bir deniz canlısıdır. beni en çok da adını hatırlamadığım, süngerbob'la beraber f.u.n. song'u söyledikleri bölümde etkilemiştir (nasıl olduğunu söylemem hehe).

uncle grandpa

princess
cartoon network kanalının uncle granpa adlı çizgi filminin ana karakteri.

noel baba'nın erkek kardeşi ve aynı anda dünyadaki herkesin hem amcası hem de büyük babasıdır. genellikle kendinden haberi olmayan çocukların yardımına koşar. çocuklar başta yardımlarını önemsemezler ama sonra uncle granpa'yla harika maceralara atıldıklarını fark ederler.

bay suratsız, pizza steve, bel çantası ve gerçeğimsi uçan dev kaplan en yakın arkadaşlarıdır. "günaydın!" demeyi, fıstık ezmesini, çocuklara yardım etmeyi ve saçma, aptal maceralara atılmayı sever. karanlıktan korkar.

sözlük yazarlarının hayalleri

princess
tarafımdan rastgele karalanmış liste.

eskiden "hayalim" olarak bahsettiğim herhangi bir şeyin artık benim için pek geçerliliğinin olmamasının, hatta, tutkuyla hareket ettiğim herhangi bir eylemin olmamasının sıkıntısını damarlarımda hissediyorum.

hayattan, hayatımdan ya da kendimden memnun değilim: içimde, çok derinlerde bunun öfkesini barındırıyorum. öfkenin üstünü ise rönesans tablolarındakileri andıran sevgi bulutları ve renkli gökyüzü kaplıyor. dışarıdan baktığında göremiyorsun.
evet sözlük, bu yazar geç ve ağır bir ergenlik geçiriyor...

amsterdam

princess
%8lik alkolle kalite*kafa/fiyat oranı çekici olan bira.
diğer biralara iki şişe için 16-18 lira vereceğinize 10 liralık amsterdam alıp güzel bir paket ve kafayla rahata erebilirsiniz.

ikinci el kitap

princess
maddi ve manevi olarak rahatlatan kitap.

ikinci el kitap almaya ilk olarak lisedeyken birkaç roman ve birçok ygs-lys kitabıyla başlamıştım. açıkçası sınav için alınan az çözülmüş kitaplar gerçek gurur kaynaklarıydı. ne yazık ki gaza gelip aldığım onca kitap şu an evdeki bir odada sıradağlar oluşturuyor, atmaya kıyamıyorum da.

son zamanlardaysa daha çok tarih ve dil kitaplarını ikinci el almaya başladım. özellikle benden önceki okura ait izleri deneyimlemek inanılmaz bir haz. birkaç kez kitaba adını yazan kırklı yaşlardaki adamları linkedinde (bkz:linkedin) stalklamış da olabilirim.

sahaflardaki sohbetlerin tadı da bambaşkadır. kendimi freud-jung muhabbetinin ortasında bulmuşluğum var.

son olarak internet üzerinden de ikinci el kitap almak mümkün, bilişim çağındayken aradığım belli bir kitap varken kolayca ulaşabiliyorum. bilmeyen ya da tekrar göz atmak isteyenler için:
https://www.nadirkitap.com/

vergilius

princess
isa'dan önce (İÖ 70-19) roma'da yaşamış latin ozan.

dante, günahlarının sonuçlarını değerlendirirken kendine yol gösterici olarak virgil'i seçmiştir. ilahi komedya'da dante'ye cehennem'den araf'ın tepesine kadar eşlik eder. (pagan olduğu için cennet'e giremez)

bouguereau, dante'nin bu düşsel yolculuğunun cehennem'deki bir anını resmetmiştir. ilgilenenler buyursunlar, dante and virgil in hell:
[url=https://www.musee-orsay.fr/typo3temp/zoom/tmp_4efd451ec0ad22775f3bf34aeaa339ce.gif][/url]

soğuk vurması

princess
karasal iklim belası.

üç yıldır istanbul'dayım ama ilk defa bu kış ellerim tüm esmerliğime rağmen görünür bir şekilde çatlayıp kanadı.

dertliyim... ayyaş olduğum için içip içip dertlerimi yazıyorum. affedin beni, ,beyninizi meşgul ediyorum.

ropdöşambır

princess
fransızcası "robe de chambre" olup "rob-dö-şambr" şeklinde telaffuz edilen sözcük.

robe: elbise
chambre: yatak odası

sabahlık dediğin pofuduk olacak, yataktan kalktığın an tekrar mayışacaksın. kendini peluş gibi hissederken günün ilk sigarasını içip kendi içinde çelişkilere başlayacaksın ve o yumuşak şeyi üstünden çıkarırken adeta derini soyuyormuş gibi acıyla hareket edeceksin.

mahatma gandhi

princess
gandhi the great (büyük gandhi)

mohandas karamchand gandhi (1869-1948), hindistan'ın 1947'de bağımsız olmasını sağlayan politikacı. şiddete karşı olmasıyla bilinir.

1858'den itibaren ingiliz kolonisi haline gelen hindistan'da, 1920lerde "şiddet dışı yollar aracılığıyla mücadele prensibi"nin öncüsü olmuştur. yüksek vergilere tepki olarak kampanya ve yürüyüşler düzenlemiştir, fakirlerin hayat şartlarının geliştirilmesi adına açlık grevi yapmıştır.

İdeolojisinin etkileri daha sonraları dalai lama, martin luther king, nelson mandela gibi isimlerde gözlemlenmiştir.

takıntı

princess
Herkesin, öyle olduğunu bazıları kabul etmese de, takıntıları vardır. Biraz kontrol altına almayı denediğimizde fark ederiz ki aslında çoğu takıntımız bizi oluşturur.

türk kızı

princess
özellikle sosyal medyada, yok saydığımız saçma beyinlerin ve takipçilerinin sakız ettiği, bir kesime yapılan psikolojik saldırıların ana başlıklarından olan söz öbeği.

diğer milletlerle kıyaslamalar, küçük düşürmeler, zaman zaman yücelttiğini sanıp aşağılamalar içeren sayısız paylaşımları görmeyen yoktur. insanın, bunları görünce, hedef olmadığı sürece "hehehehhöhehöhe" şeklinde yaklaşanlardan olup olmadığına dikkat edip ön yargı ve kalıp yargılarını gözden geçirmeye bir yerlerden başlaması gerekmektedir.

yarımburgaz mağaraları

princess
küçükçekmece gölü yakınlarında, başakşehir'e bağlı altınşehir'de bulunan, içinde 400.000 yıllık olduğu söylenen yani paleolitik çağdan kalma buluntular olan mağara topluluğu (iki oyuktan oluştuğu için çoğul kullanıyormuşuz).

internette bulduğum kısıtlı kaynaklara göre, mağaralarda yapılan dar kapsamlı çalışmalar bir yana; mağaraların içleri ve etrafı muhteşem yüzyıl, leyla ile mecnun gibi dizilerin çekimleri için kullanılmış ve hatta tahribata uğramış. ziyaret olanaklarından bahsetmek bile istemiyorum. işin ilginç yanı, mağaralar 2001 yılında 1. derece arkeolojik-doğal sit alanı statüsüne alınmış. okuduğum lise eski ermeni yatakhanesiydi ve okul müdürü duvara çivi çakmak için bile birçok izinle uğraştığını sürekli dile getiriyordu. mağaralar ve dinamit patlatma muhabbetinin aynı cümlede geçmesi bile dehşet verici. dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan bir yerin, bu kadar içler acısı halde olması yenilir yutulur değil ancak elden ne gelir hiçbir fikrim yok.

not: mağaralardan elde edilen buluntular istanbul arkeoloji müzesi'nde sergilenmekteymiş.

not: konuyla ilgili bilgi sahibi olan yazarlar princess kardeşleriyle paylaşırlarsa dünya daha güzel bir yer olur.

not: abartmamak ve saçmalamamak koşuluyla çevre, kültür ve toplum bilinci duyarı kasan yazarlar kucaklanır.

balkonda sigara içmek

princess
gerçekleştirmek için sabırsızlandığım eylem.

sözlük, saatlerdir kıvranıyorum. babamla piercing savaşımızın üzerine ona sigarayı bıraktıran insan olarak yıllar sonra benim sigara içiyor olduğumu öğrenmesini göze alamadığımdan diğer ergen arkadaşlar gibi ben de ailemden sigara içtiğimi gizliyorum. yaklaşık olarak 48 saattir sigara içmiyorum. son 5 saattir sakinliğim iyice elden gitti ve toplumsal maske, tanrı, şeytan, depresyon, oidipus, müzik zevki, nezaket gibi birçok konuda kendimce derin tartışmalara girdim; artık bilgisayarı duvara fırlatacak gibi hissediyorum.

şu sıcak gecede dumanı ciğerlerime çekmek, birkaç saniye etrafa göz gezdirmek, sokak lambasının ışığına doğru üflemek ve izlemek istiyorum. kısıtlanmışlığı bu kadar derinden hissetmek sinirlerimi iyice bozuyor.

kira sözleşmesi

princess
kiracıyı ve kiralayanı güvenceye almak amacıyla, ücret ve diğer koşulların belirtildiği sözleşme.

birkaç yıldır sözleşme feshedip yeni sözleşme imzalamaktan ve kendimi güvence altına almaya çalışmaktan ciddi anlamda bunaldım. emlakçısı, ev sahibi, eski kiracısı ve hatta ev arkadaşı bile ayrı fırıldak. benim gibi baş ağrısı çekenlere minik bir kolaylık fırlatmak isterim:

xx/xx/xx tarihinde xxxxxxx adresi için yapılmış olunan bir yıllık kira sözleşmesinin xx/xx/xx tarihinde bitirildiğini, sözleşmede belirtildiği gibi kiraların tamamının ödendiğini ve kiracıların kiralayana borçlarının olmadığını, evin kiralayana sözleşmede belirtildiği gibi teslim edildiğini ve depozito ücretinin kiracılara teslim edildiğini, iki tarafın da karşılıklı olarak alacak – vereceğinin olmadığını onaylıyoruz.

geçen yıl eski ev arkadaşımla da - ex wife daha az çektirirdi- bu tarzda bir yazının altına imza atmıştım, bu yıl sadece ev sahibiyle olacak. galiba kendimi geliştiriyorum hehe.

16 haziran 2019 ekrem imamoğlu ve binali yıldırım canlı yayını

princess
adap, hitabet, sabır, duruş ve saygı gibi kavramları uygulamalı olarak sorgulatan canlı yayın.

program sayesinde, şartlar sağ olsun, küçük ve büyük detaylardan bir şeyler çıkaramayacak insanlar için pek de bir şeyler yapılamayacağının umutsuzluğuna bir akşam daha kapıldık.
ithamlarda, dinleme ve açıklama kısımlarında farklılıklar haddinden fazla göze battı. gereken kitleye hitaptan çok benim gibi rengi değişmeyecek insanların neden diğer adaydan hoşlanmadığıyla ilgili canlı kanlı anlık uzun bir liste yapmasına vesile oldu, yazık. 10 mb (not gb babe) internetle ne kadar da çok şey yapabileceğimizi öğrenmiş olduk hehe (belirtmeden edemedim).

yayının yankılarının nasıl olacağını pek öngöremesem de dümdüz bakınca 2019 yılında... cumhuriyetin 96. yılına girecekken... demokrasi... adına... minicik küçücük bir adım... atıldığını göz ardı etmemek lazım. düşünemeyen seçmenin de adayların kalitesini ayırt edebilme yelpazesine (!) yeni kriterler eklemesini sağlayacak, bu tarz formatlara kapı aralayan bir akşam olduğunu umalım bakalım.

bira

princess
bu sabah kahvaltıda tükettiğim alkollü içecek.

arkadaşımla yerde gökte içerken bir de kahvaltı soframızda olsun, sadece bira olsun dedik. aç karnına zaten mükemmel kafa yapıyor: iki ellilik içip eve dönüp mışıl mışıl öğle uykusu. midesi dayanıklı olanlara şiddetle tavsiye ediyorum.

spotify netflix beinsports ve steam'a para ödemek

princess
bazıları için aşırı gereksiz olsa da, benim gibilerin iyi bir ürün (spotify spotify spotify) ortaya koyan insanlara saygı duyarak, küfretmeden kredi kartı bilgilerinin ardından telefona gelen şifreyi girerek tamamladıkları işlem.

çalma listeleri ve radyolarıyla adeta okyanusa açılır gibi hissettiğimi düşünürsek, spotify'ın ödediğim her kuruşu hak ettiğini düşünüyorum.
netflix de online konfor arayan insanların hizmeti satın aldıkları bir platform, bu kadar tepki almasının birtakım insanların bedavacılığa nasıl oluyorsa alışmış olmalarından kaynaklı olması muhtemel.

eğer ortada gerçek bir emek ve kullanıcı için de gerçek bir fayda varsa herhangi bir uygulamanın ya da programın satın alınması (servet ödemekten bahsetmiyorum) gayet doğal bir süreç.
(not: müzikseverler için idagio'yu da öneririm //ücretli)