uzaylı dendiğinde herkesin zihninde şöyle bir şey beliriyor. muhtemelen geçmişte nasa tarafından servis edilmiş fotoğrafın ardından uzaylı çizimleri böyle yapılmaya başlandı veya daha farklı bir şekilde böyle oldu bilmiyorum. zenginsozluk.com/foto ama uzaylılar varsa da böyle olmadıkları kesin. şuna bak eli var kolu var... vücudu ile birebir insana benziyor, kafası hariç... (aslında kafası da dahil de işte...) benden nasıl daha başka bir formda olabilir ki bu? olacaksa da bu şekilde uzaylı olmasın lan!
2 puan eksik aldığım için atanamamıştım. özel hastaneye girince de kpss'ye çalışma fırsatım olmadı. halbuki kpss puanları tam olup insanlık puanı eksik olanlar atanmışlar...
ayrı yaşadığı kocası tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen kadın.
görüntüleri izlerken sinir krizi geçirdim resmen. kadının bağırışlarını duydukça içim acıdı, kendime gelemedim. kimsenin yardıma koşmaması ve kadının çaresizliği beni derinden sarstı. kadının bağırmalarına aldırış etmeden devam etti. bunlar idam edilmedikçe bu ülke huzur bulamaz. zenginsozluk.com/foto https://twitter.com/ballilokmayiz/status/941299283202072577 katil mahluk ağırlaştırılmış müebbet yemiş. bizler keşke idam edilse derken savcı indirim bile istemiş...
Mağazadan teslim al diye satın alıyorum ürünü, mağazadaki çalışan ürün mağazada yok kargoyla gelecek diyor. O zaman neden öyle bir seçenek var? Böyle de abuk bir mağaza. millet blockchain teknolojisi ile yekpare bitcoin üretiyor bunlar daha web siteden ürün tespiti yapamıyor.
"genel olarak" sessiz ve az konuşan insanlardan oluştuğu kanaatindeyim. ne sessiz insanlar gördüm sinsilikleri yoktu, ne çok konuşan insanlar gördüm sinsilikleri çoktu.
tanıdığım çok çok çok az konuşan bir insan oldu. arkadaşın arkadaşı olduğu için samimiyetimiz yoktu pek. önyargılı olarak sinsi olduğu kanaatindeydim. fazla arkadaşı da yoktu muhtemelen. tanıdıkça özünde, kendi sosyalinde ne kadar iyi bir insan olduğunu anladım.
telif hakkı ile korunan bir içerik yüklendiğinde sadece yükleyene yaptırım uygulanıyor. işte yükleyen kanal youtube'dan ihtar alıyor devamında kapanmaya kadar gidiyor falan filan...
iyi de benim anlamadığım youtube'un hiç mi suçu yok? yapılan ihlaller youtube üzerinden yapılıyor sonuçta. youtube bu hakka nasıl sahip oluyor?
- benim içeriğimi yayınlamış kanalın birisi. telif hakkımı ihlal ediyor. + tamam sen rahat ol. ben şimdi kapatırım o kanalı. - ulan yavşak! benim bu ana kadar gaspedilen hakkım ne olacak? + kapattım ya işte kanalı daha ne istiyorsun? - benim eserim kullanıldıktan sonra mı? + hadi ananı da al git burdan!
edit: internet nasıl bir mecra hala anlayabilmiş değilim. bilen varsa yazsın.
havalı olmayan, şekerli içenler tarafından havalı olarak görülen insanlardır. çünkü çaya şeker atanlar, şekersiz içenlerin çayı tatsız şekilde içtiklerini sanırlar. halbuki alışma süresi geçildiyse şekersiz çay artık ne tatlı ne tatsız (hatta tatlıya yakın) tam ortada bir hal alır. yani "çayın tadını asıl o zaman alırsın" sözünden kasıt budur aslında.
mekanda diyalog genelde şu minvalde geçiyor hep: - sen şekersiz mi içiyorsun? + evet. - vayy... nasıl içiyorsun onu ya öyle? + oral yolla. - nasıl yani? + ağzıma alıyorum. - neyse konu çok başka yerlere gitmeye başladı.
düzenli olarak takip ettiğim yer fakat son zamanlarda kalitesiz içerikler artmaya başladı. artık giresim bile gelmiyor. kalitesiz içerikten kastım; değinilen konu değil, konunun anlatımı... 2. sınıf forum sitesinden hallice, kalitesiz, düzensiz, yıkık-dökük bir üslup ile anlatılan konular artmaya başladı. ekşi sözlük'te girilen her giriyi oraya taşırsan olacağı bu...
kalitesiz anlatımı geçtim kaynaksız içerikler de mevcut. yalan yanlış içerikler de var. harika içerikler de var...
yani hem en iyi hem de en kötü içeriklerin harmanlandığı, kendi içinde bu kadar zıt başka bir platform yoktur muhtemelen.
bazı markalar (dünya çapında hizmet veren, çok popüler markalar) bazen global reklam yapabiliyorlar. mesela tek bir reklam yapıp, aynı reklamı, sadece reklam dilini değiştirerek veya formatı bozmadan reklamdaki bazı meta verileri değiştirerek tüm ülkelerde gösterime sunuyorlar.
barilla'nın bu reklamında da yapılan bu. fakat dilde hiçbir oynama yok.
reklamda yunanların meşhur dans müziği sirtaki çalıyor. reklamda türkçe konuşulmuyor. (evet bir tane bile türkçe kelime geçmiyor) ve bunu türkiye'de yayınlıyor... ağır reklamcılık hatası mı yoksa cesaret mi bilemedim? eğer cesaretse "bu ne cesaret yiğidim? seni mutlaka tanımak isterim." makarna markası barilla'nın reklamıdır.
adamlar 1996'da güneş gözlüğü & havuz gözlüğü karışımı bir gözlükle çıkmışlar piyasaya. şimdi haberlerde gördüm hala aynı tarz gözlük var. çağ değişti, devir değişti ama adamlar tarzlarından ödün vermemiş hiç.
jacobs'un hazır kahve ile filtre kahveyi bir araya getirdiği çözünebilir kahvesi. filtre olanı da çözünebilir yapmaya çalışmış. içtikten sonra bardağın dibinde biraz kahve kalıyor. değişik bir şey.
en iyi market olarak bilinir ama değildir. yani en iyi olarak bilinmese de ne bileyim çekici bir etkisi vardır. nasıl olmuşsa bir şekilde ün yapmış kendine. halbuki carrefoursa bir tarafına verir...
nispetizm sendromunun yaşandığı bu devirde sude sevgilisinin aldığı pahalı pırlantanın fotoğrafını instagram'a koyar. yine aynı sendromdan hasta olan arkadaşı tuğçe de bunu görür. tuğçe'nin sevgilisi pahada hafif bir şey almıştır.
