(bkz:zengin kalkışı)
- toplam entry 161
- takipçi 8
- puan 4310
"Sözlükten kimseyle görüşmedim, sadece senle konuşuyoruz. Aynen hı hı. Yok zaten genelde mesajlaşmayı sevmem sana kanım ısınınca whatsapp istedim direkt. Öyle :)"
Bir türlü tamamlayamadığım dönem. Ya bir süre sonra friendzonea düşüyorum ya da soğuyorum. Denge politikası izlenmesi gereken en keyifli dönem aslında.
Eğer haberi gördüyse muhtemelen babamın içini rahatlatan olay olmuştur. Görmediyse de yarın sabah göstereceğim. Yıllarca Her pazar öğlen evde belgesel izlerken adam yırtıcıların kovaladığı büyük ve boynuzlu hayvanlar için “lan gerizekalılar toplu durup saldırdıklarında boynuz vursanız çitme atsanız hepsini yere serersiniz” diye hayıflanıp durdu. Anlatamadım bir türlü doğanın kanunu bu, bunlar zeki değil kaçmaya meyilli. Herkes kendi canının derdinde. Yok anlamıyordu.
Kendisiyle ilgili aklımda kalan lise edebiyat hocamın söyledikleridir.
Ahmet haşim çok çirkin olduğu için geceleri çok seviyor gündüzlerden nefret ediyor. O yüzden şiirleri hep gece üzerinedir.
Aklımda kalan merdiven şiirinden şu dizedir, her güneş batışındaki kızıllıkta tekrarlarım.
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
Ahmet haşim çok çirkin olduğu için geceleri çok seviyor gündüzlerden nefret ediyor. O yüzden şiirleri hep gece üzerinedir.
Aklımda kalan merdiven şiirinden şu dizedir, her güneş batışındaki kızıllıkta tekrarlarım.
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
Ana sayfaya girdiğimde çok güzel bir doğum günü kutlama şeysi yapıp şımartmıştır. Sağa sola dokununca komfetiler de o yöne uçuşuyor falan. Güzel etkinlik. Gönlümü hoş etti sağolsun var olsun. Sevgilimiz falan olmadığından 00:01'de kutlayan kimsem yoktu. İlk sözlük kutladı.
Orta direği ayakta tutmak için söylenen yalan. Öyle bi şey yok arkadaşlar.
Öncelikle kendi Anneler günümü kutluyor, kendi kendime daha nice seneler diliyorum. Sonrasında sözlükteki tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.
Ben her şeyden önce bir anneyim.
tekel savascisi ahmet abinin yegeni
Kanaat önderi
Ben her şeyden önce bir anneyim.
tekel savascisi ahmet abinin yegeni
Kanaat önderi
Zamanında itü sözlük adlı kurumda bu çığır açan fikri ortaya sunmuştum. O zamanlar kimse ses etmemişti.
Bu fikirle birlikte yine entrylere yorum yapılabilmesini (ki böylelikle başlık altına birbirlerine cevap vermek goy got yapmak zorunda kalmasın insanlar) ve birkaç bildirim ile alakalı daha önerim olmuştu. Sene 2013 falan. Noldu? Bunların hepsi geldi ama tekelciye bir teşekkür edilmedi.
Değerimiz bilinmiyor azizim.
Bu fikirle birlikte yine entrylere yorum yapılabilmesini (ki böylelikle başlık altına birbirlerine cevap vermek goy got yapmak zorunda kalmasın insanlar) ve birkaç bildirim ile alakalı daha önerim olmuştu. Sene 2013 falan. Noldu? Bunların hepsi geldi ama tekelciye bir teşekkür edilmedi.
Değerimiz bilinmiyor azizim.
Eşyaların da duygularının olduğunu gösteren durum.
Akşam eve geliyorsun, sıcak, nem, baskı bi yandan ilk iş sütyeni çıkarıp bi rahat oh bee diyorsun. Sabaha kadar o ferahlıkla uyuyorsun. Sabah kalkıp hazırlanırken sütyeni giyiyim diyorsun ama yok. Gel diyon gelmiyor. Kızıyon bağırıyon falan daha da ters tepiyor. Ağlıyor köşede. Sen beni kullanıyorsun eve gelince de bi köşeye atıyorsun falan diyor.
Neyse allahtan eşyaların duyguları yok da kurtuluyoruz. Yoksa hepimiz katil olurduk.
Akşam eve geliyorsun, sıcak, nem, baskı bi yandan ilk iş sütyeni çıkarıp bi rahat oh bee diyorsun. Sabaha kadar o ferahlıkla uyuyorsun. Sabah kalkıp hazırlanırken sütyeni giyiyim diyorsun ama yok. Gel diyon gelmiyor. Kızıyon bağırıyon falan daha da ters tepiyor. Ağlıyor köşede. Sen beni kullanıyorsun eve gelince de bi köşeye atıyorsun falan diyor.
Neyse allahtan eşyaların duyguları yok da kurtuluyoruz. Yoksa hepimiz katil olurduk.
Mesajlaşırken emojisi olan sözlük. Sözlük kızlarıyla daha rahat iletişim kurmanıza yardımcı. Sırtımı sıvazlayıp cebime bi 50 lira atsa al hadi lazım olur diye bu kadar iş yapmış olamaz.
Hiç aranmamış yazar. Ulan insan bi merak eder, arada bir gelir bakar, bir iki entry oylar. Aylar sonra girdim sıfır duruyoruz. Çok vefasız çıktı bu sözlük. Sözlük kızlarına darılmam tabi ki söz konusu değil ama erkekler beni kırdı.
Bakmayın sert durduğuna yumuşacık kalpli senseim. Ahahaha kendisi instelada kısmetimi kapatma konusunda ısrarcıydı. Seviyoruz feda olsun napalım ahaha
27 mayıs 1960'da trt radyosunda bildiri okuyan türkeş'e dönüp "paşam bu bir kalkışmadır diyebilir miyiz?" Diye sorduğum için türkeş'in emir eri tarafından zindana atıldım.
stalingrad kuşatmasında almanları püskürttükten sonra komutan zhukov'a dönüp "paşam artık bi rusa götürürsün bizi eheh" diyince zhukov yanındakilere dönüp "bu sarhoşu burada bırakın yürüyerek dönsün moskovaya" dedi.
Sanılanın aksine mucidi michael jackson değil neil armstrong'dur. Adı üstünde ay yürüyüşü. Aya ilk ayak basan insan bulmasa michael nerden bilsin ayda nasıl yüründüğünü.
Kurusunun kilosu 3 4 sene önce 100 lirayı buluyordu. Tazesini pek sevmem ama kurusundan etli bamya çorbası yapılır konya'da ki efsanedir.
Konua düğünlerinde yoğurt çorbası-pilav üstü kavurma- pilav üstü kavurma- bamya-pilav üstü kavurma şeklinde bir sıralama ile gelir. Yeni yetmeler için pilav daha cazip gelse de işini bilen adam bamyayı bekler.
Konua düğünlerinde yoğurt çorbası-pilav üstü kavurma- pilav üstü kavurma- bamya-pilav üstü kavurma şeklinde bir sıralama ile gelir. Yeni yetmeler için pilav daha cazip gelse de işini bilen adam bamyayı bekler.
Olasılık hesabı manyağıyım. Hayatta karşıma gelen her mevzuda tüm olasılıkları hesaplamayı düstur edindim. En büyük korkum hazırlıksız yakalanmak. Karşılaşacağım her olayı rn az 2 kere kafamda oynarım. Biriyle mi görüşecem 2 kere kafamda görüşmüşümdür. Toplantı mı olacak. En az 2 kere. Anlık tepki veremiyorum çünkü. Bu da benim sıkıntım. En sevmediğim şey kendime laf söyletmek. Kimse bana laf söylemesin. Buna göre tüm plan programımı yaparım. Bahane uydurmayı da uyduran insanları da sevmem. Hiçbir mazaret başarının yerini tutmaz çünkü. O gün bir şeyin yetişmesi gerekiyorsa gerekirse sabaha kadar çalışır bitiririm. Ölmediğim hastanelik olmadığım sürece bahanelere sığınamam.
Hatta öyle bir olasılık manyaklığı ki şaşırma güdümü kaybettim. İnsanların ölebileceğini bile kabullenip her türlü şeklini düşündüm. Ona bile alıştım. İnsanlar şimdi hayatta karşılarına gelen bazı şeylere üzülünce falan şaşırıyorum. E abi olabilir yani niye bu kadar üzüldün ki diyorum içimden. Ben ise sadece planını yapmadığım, olmaması gereken bir konu beni bulduğunda üzülüyorum.
Bunun dışında çok da rahat 1 insanım. Şaşırtıcı. Kendimle alakalı her şeyde rahatım. Kimsenin bana laf söyleme lüksü yok ya. Ondan herhalde. Bir şekilde hallolur ya gelir geçer yaparız kafası. Allah büyük önüm de açılıyor genelde.
En sevmediğim şey bana bağlı olmayan işlere benim bağlı olmam. Yukarda dediğim, tek üzüldüğüm, evham yaptığım konu bu. Kontrol manyaklığı olabilir bu. Kontrolümde olmayan işlerde de tepkisiz kalıyorum. Direkt pes ederim. Mezun oldum, işsiz kaldım zamanında. Mezun olana kadar iş bulma konusunda haddinden fazla bağlantıya ulaştım, istediğim işe girmek için elimden gelen her şeyi yaptım ve gerçekten hak ettiğimi düşünüyorsum okurken ama okul bitince 7 ay iş bulamadım. Son 3 ayında iş aramayı bıraktım. Sadece bekliyordum. Bi arkadaşım vasıtasıyla buldum sonradan da geçtik çok şükür ama hala istediğim şirket değil. Kader kısmet burada devreye giriyor sanırım. Geçen instagramda dünyanın en patavatsız, afedersin boş okumuş kendini geliştirmemiş birinin olmak istediğim şirkete gittiğini gördüm görüşmeye. Kahroldum ahsmfk üzüldüm yani içim cız etti. Hani platonik aşkınızı sizden gömlek gömlek altta biriyle görürsünüz ya onun gibi. Hayır yakıştıramadığım kıskandığım için değil yahu. Bunlar salt gerçekler.
Neyse, Anlık tepki, anı kurtarma konusunda kendimi geliştirmem gerekiyor. Böyle olmuyor.
Hatta öyle bir olasılık manyaklığı ki şaşırma güdümü kaybettim. İnsanların ölebileceğini bile kabullenip her türlü şeklini düşündüm. Ona bile alıştım. İnsanlar şimdi hayatta karşılarına gelen bazı şeylere üzülünce falan şaşırıyorum. E abi olabilir yani niye bu kadar üzüldün ki diyorum içimden. Ben ise sadece planını yapmadığım, olmaması gereken bir konu beni bulduğunda üzülüyorum.
Bunun dışında çok da rahat 1 insanım. Şaşırtıcı. Kendimle alakalı her şeyde rahatım. Kimsenin bana laf söyleme lüksü yok ya. Ondan herhalde. Bir şekilde hallolur ya gelir geçer yaparız kafası. Allah büyük önüm de açılıyor genelde.
En sevmediğim şey bana bağlı olmayan işlere benim bağlı olmam. Yukarda dediğim, tek üzüldüğüm, evham yaptığım konu bu. Kontrol manyaklığı olabilir bu. Kontrolümde olmayan işlerde de tepkisiz kalıyorum. Direkt pes ederim. Mezun oldum, işsiz kaldım zamanında. Mezun olana kadar iş bulma konusunda haddinden fazla bağlantıya ulaştım, istediğim işe girmek için elimden gelen her şeyi yaptım ve gerçekten hak ettiğimi düşünüyorsum okurken ama okul bitince 7 ay iş bulamadım. Son 3 ayında iş aramayı bıraktım. Sadece bekliyordum. Bi arkadaşım vasıtasıyla buldum sonradan da geçtik çok şükür ama hala istediğim şirket değil. Kader kısmet burada devreye giriyor sanırım. Geçen instagramda dünyanın en patavatsız, afedersin boş okumuş kendini geliştirmemiş birinin olmak istediğim şirkete gittiğini gördüm görüşmeye. Kahroldum ahsmfk üzüldüm yani içim cız etti. Hani platonik aşkınızı sizden gömlek gömlek altta biriyle görürsünüz ya onun gibi. Hayır yakıştıramadığım kıskandığım için değil yahu. Bunlar salt gerçekler.
Neyse, Anlık tepki, anı kurtarma konusunda kendimi geliştirmem gerekiyor. Böyle olmuyor.
Psikopat yazar sansar salvonun son dönemde yaptığı en iyi şarkı denebilir.
1 hafta önce gidip sinemada izledim şimdi her yerde mevcut. Organize işler filminin yüzü suyu hürmetine sövmedim. Başka bir film olsaydı çok pis söverdim.
Issız kuytu köşelerden and olsun ki dönecek olan gönlümün italyanı. Yine kırmızı siyah bayraklarla donatacağız dört bir yanı.
1899 yılında kurulan açılımı Associazione Calcio Milan olan kulüp. Maçlarını san siro bir diğer adıyla stadio Giuseppe Meazza'da oynamaktadır.
1899 yılında kurulan açılımı Associazione Calcio Milan olan kulüp. Maçlarını san siro bir diğer adıyla stadio Giuseppe Meazza'da oynamaktadır.
Şerif faysal üstadın bir başka tespiti. Gecenin bu vakti evimde oturmuş twitter turumu tamamlayıp ekşi-ulu-itü turuna başlayınca gördüğüm trolllük. Bilmeyenlerin yutacağı daha önce yapılmış bir iş üzerinden ekmek yeme.
Troll olacak genç kardeşlere önerim ya post-modern troll olun. 2 yıl kadar sürdürdüm ben bunu ve tuttu ya da marjinalliği arttırın. Yapılmış işleri tekrara girmek çok kötü.
Yeri gelmişken görselimizi de verelim.
zenginsozluk.com/foto
Troll olacak genç kardeşlere önerim ya post-modern troll olun. 2 yıl kadar sürdürdüm ben bunu ve tuttu ya da marjinalliği arttırın. Yapılmış işleri tekrara girmek çok kötü.
Yeri gelmişken görselimizi de verelim.
zenginsozluk.com/foto
Adam elinde jiletle çıkıp rakip futbolcuyu kesiyor bunun 10 katı onlara yapıldı ben de yapardım diyor adam akamdma lan bunun 10 katı mı var aq bir üst seviyesi keleşle sahaya çıkmak onu da mansur ya da türevi birisi yapar zaten. Rakip takımların taraftarından gördüğün öfkeyi seninle aynı işi yapan birinden neden çıkartıyorsun? Götün yiyorsa bir sonraki sene sakarya deplasmanında küfreden tribüne dalarsın jiletle.
Ayrıca güneydoğu takımlarına gösterilen bıdı bıdı denmiş. Ben saha hiç gaziantepspora yapılan bir şeyi hatırlamıyorum. Urfaspor da keza pek sıkıntı yaşamadı sanki maçlarda. Amedsporun sahasındaki maçlarda istiklal marşını ıslıklayan taraftarlarla bi ilgisi olabilir mi bu tepkinin? İnsanlar neden komşu şehirlere tepki göstermiyor da bize gösteriyorlar diye bi kendine dönüp bakar insan. Diğer türlüsü kolaycılık olur.
Ayrıca güneydoğu takımlarına gösterilen bıdı bıdı denmiş. Ben saha hiç gaziantepspora yapılan bir şeyi hatırlamıyorum. Urfaspor da keza pek sıkıntı yaşamadı sanki maçlarda. Amedsporun sahasındaki maçlarda istiklal marşını ıslıklayan taraftarlarla bi ilgisi olabilir mi bu tepkinin? İnsanlar neden komşu şehirlere tepki göstermiyor da bize gösteriyorlar diye bi kendine dönüp bakar insan. Diğer türlüsü kolaycılık olur.
Delikli boncuk yerde kalmaz kardeşim. Değeri değişir o ayrı.
Orijinalini twitter trolllerinin şahı şerif faysal yıldırım üstadın bulduğu ve o dönem ekşide başlığını açtığı için uçurulduğu bir sakso türü. Yıllarca twitterda geyiği dönse de asıl patlamasını rasim ozan kütahyalının canlı yayında kullanması ile yapmıştır.
O dönemden kalan tweetler
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
O dönemden kalan tweetler
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Ac milan takımına ev sahipliği yapan 5 yıldızlı stadyum. Dışardan görüntüsüyle benim için dünyadaki en iyilerden olabilir. Görmediklerimiz var tabi. 80.000 kapasitelidir.
Turuncu gemi için gelsin
Prens, Floransalı yazar Niccolo Machiavelli tarafından yazılmış politika hakkında bilimsel bir incelemedir. Asıl adı "De Principatibus" olup 1513 yılında yazılmasına rağmen 1532'ye kadar, yani Machiavelli'nin ölümünden 5 yıl sonrasına kadar basılamamıştır.
Vikipedi ön bilgisi.
Günümüz devlet yapılarını ve devlet işleyişlerini anlamak için okunması gereken kitap. machiavellist Düşünce ve hükümdarların nasıl daha iyi hükümdar olacağını geçmişten örneklerle anlatılmıştır kitapta. Yanlış hatırlamıyorsam dönemin floransa prensi mediciye hediye olarak yazılmıştır.
Kısaca machiavellist düşünce şunu anlatır, devletin bekası ve kendi koltuğun için her şeyi yapabilirsin. Amaç uğruna giden yolları meşrulaştırır. Devlet asla ve ne olursa olsun sorgulanamaz.
Vikipedi ön bilgisi.
Günümüz devlet yapılarını ve devlet işleyişlerini anlamak için okunması gereken kitap. machiavellist Düşünce ve hükümdarların nasıl daha iyi hükümdar olacağını geçmişten örneklerle anlatılmıştır kitapta. Yanlış hatırlamıyorsam dönemin floransa prensi mediciye hediye olarak yazılmıştır.
Kısaca machiavellist düşünce şunu anlatır, devletin bekası ve kendi koltuğun için her şeyi yapabilirsin. Amaç uğruna giden yolları meşrulaştırır. Devlet asla ve ne olursa olsun sorgulanamaz.
Bir başka adıyla masaailer ya da masai kabilesi (masai tribe) tanzanya ve kenyada yaşayan ve kendine özgü giyimleri, kuralları ile toplumdan bir nevi ayrılan toplum.
Şimdiye kadar edindiğim birkaç bilgi şöyle ki
Masailerde çocuklar 12-13 yaşlarına gelince yüzleri beyaza boyanarak doğaya salınırlar ve belli bir süre orada kalıp kendilerini kanıtlamaları beklenir.
Yaptıkları bir kahramanlık sonucu isimlerini hak ederler.
Öldürdükleri yırtıcı sayısını vücutlarının belirli bölgelerinde görebiliriz.
Tanzanyada yasaya tabii değillerdir. İşledikleri suçlar farklı değerlendirilir.
Yasaya göre çalışmaları yasaktır. Genel olarak bekçilik gibi işler yaparlar. Çok güvenilirlerdir.
Şehir merkezinde sokaklarda birçok masai görebilirsiniz. Vücutlarına sardıkları yerel kıyafetleri, yanlarına takılı tokmak ve ellerindeki sopayla bir nevi polis görevi de görürler. Turistlerin yanına yapışan ve düzenli olarak rahatsız eden seyyar satıcılar ve dilenciler masaiyi gördüklerinde anında toz olurlar.
Şimdiye kadar edindiğim birkaç bilgi şöyle ki
Masailerde çocuklar 12-13 yaşlarına gelince yüzleri beyaza boyanarak doğaya salınırlar ve belli bir süre orada kalıp kendilerini kanıtlamaları beklenir.
Yaptıkları bir kahramanlık sonucu isimlerini hak ederler.
Öldürdükleri yırtıcı sayısını vücutlarının belirli bölgelerinde görebiliriz.
Tanzanyada yasaya tabii değillerdir. İşledikleri suçlar farklı değerlendirilir.
Yasaya göre çalışmaları yasaktır. Genel olarak bekçilik gibi işler yaparlar. Çok güvenilirlerdir.
Şehir merkezinde sokaklarda birçok masai görebilirsiniz. Vücutlarına sardıkları yerel kıyafetleri, yanlarına takılı tokmak ve ellerindeki sopayla bir nevi polis görevi de görürler. Turistlerin yanına yapışan ve düzenli olarak rahatsız eden seyyar satıcılar ve dilenciler masaiyi gördüklerinde anında toz olurlar.
Fırsat buldukça kullandığım keyifli, hoş, edebi olmasa da iyi mizah yaptıran bitki çeşidi.
Kimyasala hayır!
Kimyasala hayır!
Saksafondan gelen argo kelime. Benzer anlamlarda benim mikrofona konuş, flüde bi üfle, benim zurnayı çalsana şeklinde de kullanılabilir.
Ben yaptım bunu. Hafif esintili bir mayıs akşamüstüydü. Gök kızıllaşmaya başlamışken. Zaten yolunda gitmeyen şeyler vardı. 2 ay önce de o mesajla bitirmişti, ben istanbula gidip görüşüp düzeltmiştim arayı. Sorun yoktu. Sadece mesafe. Uzaklaşmıştık. O gün konu konuyu açtıktan sonra ben onun bu kadar soğuk olmasına sinirlendim, biraz sitemkar bir mesaj attım. Yine aynı soğukkanlılıkla cevap verdi. Ben artık bu soğukluğa dayanamadım.
Bizim eşiğimiz de buymuş atlamadık, içine düştük ve kalkamadık. 2 ay önce bitmesi gerekiyormuş hata ettim kusura bakma. Yaşattığın her şey için, son 9 ayı saymazsak birlikte ve güzel geçen diğer 2 yıl için teşekkürler. Her şey gönlünce olsun. Hakkını helal et. Allaha emanet ol.
Yazdım gönderdim. Biten sigarayla diğerini yakarken bir damla yaş süzüldü pantolonuma damladı. Muslukların kontrolü bende gibiydi. Bıraksam açılacak tutsam tutarım. O arada aradı. Açmadım. Konuşalım bari yazdı, gerek yok belki yıllar sonra karşılaşırsak konuşuruz, arkadaş değiliz artık dedim. Peki dedi o da iyi dileklerini sundu. O gün bugündür konuşmuyoruz. Karşılaşmadık da. Zaten öyle bir imkan yok.
Olaylara farklı anlamlar yüklemek saçma geliyor bana. Sonuç odaklı bakmak gerekiyor. Sonuç ne? Ayrılıyorsun. E bittikten sonra ne önemi var onun bunun şunun. Bitti. Net.
Bizim eşiğimiz de buymuş atlamadık, içine düştük ve kalkamadık. 2 ay önce bitmesi gerekiyormuş hata ettim kusura bakma. Yaşattığın her şey için, son 9 ayı saymazsak birlikte ve güzel geçen diğer 2 yıl için teşekkürler. Her şey gönlünce olsun. Hakkını helal et. Allaha emanet ol.
Yazdım gönderdim. Biten sigarayla diğerini yakarken bir damla yaş süzüldü pantolonuma damladı. Muslukların kontrolü bende gibiydi. Bıraksam açılacak tutsam tutarım. O arada aradı. Açmadım. Konuşalım bari yazdı, gerek yok belki yıllar sonra karşılaşırsak konuşuruz, arkadaş değiliz artık dedim. Peki dedi o da iyi dileklerini sundu. O gün bugündür konuşmuyoruz. Karşılaşmadık da. Zaten öyle bir imkan yok.
Olaylara farklı anlamlar yüklemek saçma geliyor bana. Sonuç odaklı bakmak gerekiyor. Sonuç ne? Ayrılıyorsun. E bittikten sonra ne önemi var onun bunun şunun. Bitti. Net.
Şarjın halk içinde kullanılan şeklidir. Bence artık tdk da daha fazla diretmeyip kelimeyi şarz olarak değiştirmeli. Dil gelişen bir şey. Tdk'nın işi bunu kolaylaştırmak. Halk şarz diyorsa o kelime şarzdır. Zorlayıp milleti aşağılamaya, diyenleri yüceltmeye gerek yok.
Zorlamayın değiştirin hacı. Doğrusu şarzdır bunun. Demesi de kolay hem. Ağzın nemle şekil olmuyor. Tekte çıkıyor. Net.
Çakmaklara gaz
Telefonlara şarz
Yavşaklara dayak farzz
Zorlamayın değiştirin hacı. Doğrusu şarzdır bunun. Demesi de kolay hem. Ağzın nemle şekil olmuyor. Tekte çıkıyor. Net.
Çakmaklara gaz
Telefonlara şarz
Yavşaklara dayak farzz
Mükemmel bir ayrıntı.
Becerdiğim iş. 90ların son yarısında ekmeğimi beyoğlu ile cihangir arasındaki kafelerde el falı bakarak kazandım. İyi de parası vardı.
Aşırı kalabalık ve istanbuldaki her meşhur yer gibi çok kötü çaya sahip. Sevgiliyle gidilecek yerlerden biriydi benim için. Birkaç sene öteledim o yüzden gitmeyi ama sonunda gittim. Birkaç defa hem de. Pierro lotiyi değil de ben dönüşünde haliç boyu yürüyüp, arada balatı gezip eminönünden karaköy ve ordan galataya varmayı seviyorum sanırım. Bu tespiti de şu an yaptım.
Bir turgut uyar şiiri. Her okuduğumda farklı anlamlar çıkardığım, en sevdiğim şiir. Şarap eşliğinde okunmasında fayda var.
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Glâdyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telâşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Glâdyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telâşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Temel insan ihtiyacı. Yemek yemek, su içmek, uyumak, seks ve bu. Hepimizde var olan bir bug. Bunu daha önce keşfeden adam twitterı buldu, instagramı yaptı. Burada olma sebebimiz bile bu. Biriyle konuşurken onun ne anlattığını yarım yamalak dinleriz. O sırada aklımızda ona vereceğimiz cevap vardır. Onu düşünürüz. Şunu daha önce keşfetsek parayı kırabilirdik.
Öyle bir entry idi ki başlığın medcezir olduğunu unutup 93 yılı sandım. Nerden nereye bağlandı. Öyle kötü olaylar anlatıldı. Ben de gelip kendi güzel hayatımı, 93 yılında doğan ikinci çocuğumu yazmaya niyetlenmiştim.
Aklımda mine tugaylı diziyle kaldı. Bir de cezanın şarkısı.
Aklımda mine tugaylı diziyle kaldı. Bir de cezanın şarkısı.
Kelebek, Henri Charriere tarafından 1968 yılında yayımlanan ve yazarının başından geçenleri anlatan otobiyografik romandır. Hiç işlemediği bir suçtan müebbet kürek mahkûmu olan Henri Charriere isimli Kelebek lakaplı Fransız vatandaşının mahkûmluğu sırasında yaşadığı olayları anlattığı kitaptır.
Vikipedi bilgisi.
Henri abimiz tarafından bence gereksiz uzatılan, biraz da zorlama gibi gözüken ama bitirip baktığınızda ulan be! Dedirten kitap. Shawshank redemption filminin sonundaki o “remember red! Hope is a good thing, Maybe the best of things and no good things ever die” repliği ile uyuşan bir kitap. En çıkmazlarda bile çabalamanın gerekliliğini anlatıyor diyebiliriz.
Vikipedi bilgisi.
Henri abimiz tarafından bence gereksiz uzatılan, biraz da zorlama gibi gözüken ama bitirip baktığınızda ulan be! Dedirten kitap. Shawshank redemption filminin sonundaki o “remember red! Hope is a good thing, Maybe the best of things and no good things ever die” repliği ile uyuşan bir kitap. En çıkmazlarda bile çabalamanın gerekliliğini anlatıyor diyebiliriz.
Dostoyevskiden güzel bi eser. Bi ara online bahis olayına tutulan arkadaşlarımı da gözümün önüne getirdi anlatırken. Mükemmel gözlem yeteneği denebilir. O “bir daha kazanıyım kalkacam”. O işte.
İskoçyaya hayran eden dizi. İçimde orta asya ve afrikayı görme sevdasına bir de bu eklendi. Oyunculuklar, sahneler ve kostümler her iki dönem için de çok iyi ayarlanmış denebilir.
“Chaos isn't a pit. Chaos is a ladder...”
Şeklinde geçen bir replik game of thronesun en efsane repliğidir benim için. Bir zamanlar ben de çok severdim kaostan beslenmeyi de büyüdükçe insan yoruluyor.
Şeklinde geçen bir replik game of thronesun en efsane repliğidir benim için. Bir zamanlar ben de çok severdim kaostan beslenmeyi de büyüdükçe insan yoruluyor.
Polisiye dizileri çok sevdiğim halde kitap konusunda tam ısınamadım. Birkç denemem oldu ama o kadar. Ahmet ümitin mevlana ile alakalı kitabını okumuştum. Bab-ı esrar sanırım. Hiçbir kitabın ve filmin adını ve içeriğini hatırlayamıyorum. Neden okuyorum acaba. Neyse klasikleri bitirmedim daha. Bitince okurum belki.
Çin kaynaklarında 3,5 satır civarında bahsedilen bir ihtilali hüseyin nihal atsızın ölümsüz eser haline döndürdüğü kitap. İhtilalde birkaç değişiklik olsa da çin kaynaklarıyla uyuşmaktadır. Kür şad ismi nihal atsızın kendi bulduğu bir isimdir. Kaynaklarda chieh-she-shuai olarak geçmektedir. Atsız bunu kür şad şeklinde türkçeleştirmiştir.
7. Yüzyılda bölünen parçalanan ve daha sonrasında esir düşen doğu göktürk devletinin anlatıldığı kitap. Türkler 10 yıllıl esaretin sonucunda kürşad ve 40 arkadaşı ile bir ihtilal planlar. İhtilalin amacı çin kağanını esir almak ve ölen son kağanlarının (kara kağan) oğlu karşılığında fidye olarak kullanmaktır.
Plan her gece tedbiri kıyafet saraydan çıkıp şehri gezen kağanı bir noktada kaçırmaktır fakat o gün yağan yağmurdan dolayı çin kağanı sarayından çıkmaz. Kür şad ve arkadaşları bunu fark edip artık dönüşü olmayan bi yolda olduklarını anlayıp yine de binlerce asker olan saraya baskın düzenlerler. İhtilalciler yüzlerce çinliyi öldürüp dört aşamayı geçip kağanın kapısına kadar gelirler fakat demir kapıyı kıramazlar.
Çinlilerse sürekli artmaktadır. Kür şad kağanı alamayacaklarını anlayıp kalan 17 arkadaşına geri çekilme emri verir. Samanlığa gidip at kuşanıp vey ırmağına doğru yola çıktıklarında arrık kür şad ve 13 kişi kalmıştır. Vey ırmağı kıyısına geldiklerinde köprülerin yağmurdan dolayı taşan ırmaktan yıkılmış olduklarını görürler ve kılıçlarını çekip artık çinlileri beklerler. Son kalan 12 yiğit ve kür şad ırmağın kenarında korkusuzca çarpışıp can verirler.
Son kalan kür şad da ölmüştü fakat attan düşmemişti. Ölmüş fakat yenilmemişti. Ruhları tanrı dağına, başında alp er tunganın olduğu yüzbinlerce şehidin yanına yürümüştür.
Kür şadın açtığı yol çinlilere korku salmış, türkleri kendine getirmiştir. 40 yıl içinde 5 ihtilal daha planlayıp başarısız olan türkler 40 yıl sonra ilteriş kağan ve tonyukuk önderliğinde kurt başlı sancağı yine ötükende sallandıracaktır. Bu da ikinci kitap olan bozkurtlar diriliyorda anlatılır.
Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli türkleriz!
7. Yüzyılda bölünen parçalanan ve daha sonrasında esir düşen doğu göktürk devletinin anlatıldığı kitap. Türkler 10 yıllıl esaretin sonucunda kürşad ve 40 arkadaşı ile bir ihtilal planlar. İhtilalin amacı çin kağanını esir almak ve ölen son kağanlarının (kara kağan) oğlu karşılığında fidye olarak kullanmaktır.
Plan her gece tedbiri kıyafet saraydan çıkıp şehri gezen kağanı bir noktada kaçırmaktır fakat o gün yağan yağmurdan dolayı çin kağanı sarayından çıkmaz. Kür şad ve arkadaşları bunu fark edip artık dönüşü olmayan bi yolda olduklarını anlayıp yine de binlerce asker olan saraya baskın düzenlerler. İhtilalciler yüzlerce çinliyi öldürüp dört aşamayı geçip kağanın kapısına kadar gelirler fakat demir kapıyı kıramazlar.
Çinlilerse sürekli artmaktadır. Kür şad kağanı alamayacaklarını anlayıp kalan 17 arkadaşına geri çekilme emri verir. Samanlığa gidip at kuşanıp vey ırmağına doğru yola çıktıklarında arrık kür şad ve 13 kişi kalmıştır. Vey ırmağı kıyısına geldiklerinde köprülerin yağmurdan dolayı taşan ırmaktan yıkılmış olduklarını görürler ve kılıçlarını çekip artık çinlileri beklerler. Son kalan 12 yiğit ve kür şad ırmağın kenarında korkusuzca çarpışıp can verirler.
Son kalan kür şad da ölmüştü fakat attan düşmemişti. Ölmüş fakat yenilmemişti. Ruhları tanrı dağına, başında alp er tunganın olduğu yüzbinlerce şehidin yanına yürümüştür.
Kür şadın açtığı yol çinlilere korku salmış, türkleri kendine getirmiştir. 40 yıl içinde 5 ihtilal daha planlayıp başarısız olan türkler 40 yıl sonra ilteriş kağan ve tonyukuk önderliğinde kurt başlı sancağı yine ötükende sallandıracaktır. Bu da ikinci kitap olan bozkurtlar diriliyorda anlatılır.
Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli türkleriz!
İnstelada vardı sanırım. Yanlış hatırlamıyorsam bayramyeri ile bir bağlantısı vardı. O ise çyle tabi.