aşık olmak

kozmos
BİR ERKEK açısından bakacak olursam, ki erkek olduğum için istemesem de bir erkeğin açısından bakıyorum, boş iştir.

ben şu yaşıma geldim, ne kendim ne çevremde hiç çöllerde mecnun diye dolaşan leyla görmedim? varsa gören mesaj kutum açık.

bir erkeğin kadının peşinden koşması gerekliliği diye bir mevzu var misal. bu saçmalığın içinden sıyrılıp uzaktan bakınca bu duruma, gerçekten büyük bir saçmalığın döndüğünü fark ediyor insan. salak türk kızı tipi ilişkilerden, çetrefilli fikirlerden dolayı kaç kere hüsrana uğradığını hatırla erkek kardeşim.

düşünsene çok güzel şeyler olabilecekkken nasıl içine sıçıldığını masumiyetinin sevginin, zamanının. zamanla öz saygını nasıl yitirdiğini hatırla.

kendi kendine entrikalar yaratan bi makine türk kızı. hiç çöllerde mecnuun mecnuuun diye dolaşan bir leyla görmemekle beraber şirin de görmedim. ferhat mantıklı olsaydı, ulan dağları delmenin imkanı yoktur deyip, bu işten(dağları delmek) vazgeçseydi ne olacaktı?

odun ferhat olacaktı. tipik erkek davranışı olacaktı. peki şirin ne yaptı? sarayda beklemek dışında şirin ne kattı o ilişkiye? kadınlar, sayın erkekler, birinin de dediği gibi;

"kadınlar sizi sevebilir. fakat bir süre sonra bir şey olur onlara, sizi ölürken izlemek isterler, arabayla sizi ezip suratınıza tükürmek isterler."

sevilen romanlara, sevilen şiirlere, şarkılara bakın. %97'si bir kadına ithafen ele alınmıştır, bir erkek tarafından.

yapma bunu kendine değerli kardeşim. erkek adam erkek siker demiyorum. isteyen istediğini istediğiyle yapsın. ama bu ortada olan bir sorun ve kötülük. bile bile yapma bunu. diren kendine. yapma.
quares
Enflasyon gibidir, gittikce büyür, büyür, büyür tüm her yerini sarar ve sonunda kalıcı hasarlara yol açar, sende faiz artırarak geçeceğini düşünürsün ama bilmezsin ki faiz de sana zarar.

Ulan ekonomi psikolojimizi bozdu be.
ihtiras limani
başka bir dünyanın, boyutun varlığını sezip orada olmak isteyip orada olamamak gibi bir şey aşık olmak. Daha doğrusu, aşık olmanın ulaşamamak ya da yaşayamamakla insan üzerinde oluşturduğu etki.
İnsan aşık olduğunda sürekli aşık olduğunu düşünmüyorum. Daha doğrusu onun kaşı, gözü, varlığı değil düşünülen. Elbette o karanlığın içine düşen güneş gibi düşüyor insanın içinde akla gelince. Gözler kamaşıyor. Etrafınızı duyamaz oluyorsunuz. Karanlığın sızısı içinde bütün renkleri ve şeyleri parlatan bu ışığa bakakalıyorsunuz. Dalgınlık dedikleri hal.
Düşünülen şey aslında o değil de onunla olma hali. Onunla konuşmak, onu duymak, ona söylemek. Bir evren yaratılıyor adeta. O bu evrende maddenin içindeki enerji halini alıyor. Canlılığa üflenen nur oluyor o. İşte insan, bu evreni duyuyor, hissediyor fakat orada olamıyor gibi bir hal alıyor.
O evreni düşünmek, evreni düşler ve düşün içinde kendin unuturken eşsiz bir tat, o evrende olmadığını olamayacağını ya da o evrenin tek kişilik bir hayal sahnesi olduğunu fark ederken bir ızdırap halini alıyor. Sürekli olarak masvam gökler ve gri fırtınalı bulutlar arasında geçiş yapıp durmak gibi.
Bu sebeple aşk duygusunun insanları sonsuzluk inancına, ilahi aşka götürmesine şaşırmam. Çünkü gerçekten arzulanan, hissedilen başka bir boyuta dönüyor insanın algıları, hisleri. Gerçek dünyayla olan kopuşlar, aşık mısın diye insanlara sorduran dalgınlık kendini bilmezlik hali de bundan.
Bu dünyanın bir de, bizim aşkımızla aynı şekilde karşı tarafın aşkını yaşadığını zannettiren, biz merkezli bir yönü de var. Aşkı yaşarken. Karşılıksız olduğunda ise, insan bu hislerinin karşılıksız olduğunu kabul edemiyor, anlayamıyor daha doğrusu.sanki bu olan iki evren arasında bir köprüdür. Oysa bazen sizden ona uzanan fakat tutunamayan sarmaşık filizlerinden fazlası değildir.
hunyadi
İnsana farklı duygular yaşatır fakat kime, neye aşık olduğunuz önemlidir. O şeyin gün geçtikçe sizi öldürdüğünü fark ettiğiniz an ondan uzaklaşmalısınız.

Aşık olmak belki hesaplanarak yapılabilecek bir eylem değil ama bu eylemden vazgeçiş olanağınız daima sizin ellerinizde, bunu unutmamak gerek.