yine gece ve yine ben.. ne halde olduğumu bilirsin geri zekalı.. keyfim gelir ve ben böyle seni seviyorum derim.. seviyorum.. evet seviyorum fakat sevmenin derinliğini unutmuş haldeyim, hatırlamaya da niyetim yok.
ama işte içimdeki yavşağa bu geceliğine bir kez daha izin veriyorum.. sen kısmen bitirdin de aslında sonun başlangıcıydı bu yaptığın..
fırtına öncesi sessizlik değil de, fırtına sonrası sessizlik bıraktın üzerime. yaşadığımız o en güzel, en fırtınalı, en şehvetli günlerin sessizliğini. öyle güzeldin ki bakmak içimi burkardı, bu güzelliği hak etmiyorum derdim hep kendi kendime, seni her öptüğümde, her sarıldığım da, her dokunduğum da, şükrederdim yaratana, bahşettiği bu mutluluk için...
her cuma vakti senle bir ömür için kaldırdım ellerimi semaya.. onu bana çok görme, onu benden alma diye yalvardım allaha. kabul edeceğini düşünmesem de, olmadı ayrıldık, acımadan çekip gidebilirdin başka kollara diye..
evine seni bırakmak için yürürken yol bitecek diye ölürdüm. sonra bitti o yollar. sen de gittin. ben de artık yaratıcıya inanmadım gidişinden sonra zaten.
neyse.. kafa gıcır bu klavye susmaz, gerek yok daha da konuşmaya. en çok da neye üzülüyorum biliyor musun.. şu lanet olasıca çankırı caddesindeki yeni şehir lokantasının kapanmasına.. lahmacunu güzel yaparlardı. tamam vurma senin dolmaların gibi olamazlar belki.
o da belki..