pilli bebek kızım
gecenin şarkısı
Her kafa kaldırmaz ama tam anlamıyla bir şaheser!
Sen nasıl muhteşem bir şeysin...
Geceler nasıl aleve verilir? İşte böyle!
aziz dostum.
“sokayım bu hayata” dedirten bir şarkı.
Pis acıtıyor bu şarkı...
akşam saatlerinde, yürüyerek evime gelirken 8-10 yaşlarında bir çocuk bisiklet sürerken bağıra bağıra bu şarkıyı söylüyordu. barış abi vefat ettiğinde, ilk defa bir ölüm için ağlamıştım. o bisiklet süren çocuktan 4-5 yaş büyük bir şeydim. bir yakınımı kaybetmiş gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. 3 gün yemek yemedim, serumla beslemişlerdi. bugün o çocuğu bisiklet sürerken mutlulukla bu şarkıyı söylerken duyduğumda, uzun zamandır görmediğim bir yakınımla karşılaşmış kadar huzur ve sevgiyle doldum.
çok özledik barış abi.
çok özledik barış abi.
niye bu şarkı bir meeseeks'le ömür boyu kalacağımı anladığım bir anda üzülmeyeyim diye elime temiz bir sigara tutuşturulduğunu ve arkamdan koca bir penisin koşarak üstüme doğru geldiğini düşündürtüyor? niye lan niye!
bambaşka bir sanat ve yaşam evreninin hem çocukları hem de babaları olan erkan oğur ve ismail hakkı'dan bir ağıt bırakıyorum. rivayet olur ki şarkının sözleri, sarıkamış'da can veren askerlerimizin cebinden çıkmış bir şiiridir.
arz eder sılayı divane gönül
sılada zinnetli çamlar görünmez
nice nazlı gelin, sefil analar
giyinmiş karalar, allar görünmez
seyreyledim dur dağı nın taşını
zalim avcı avlar keklik kuşunu
lav-ü ümran, poyraz aşmış düşünü
her gelen avcıya ağlar, görünmez
ezelden yazılmış bu kara yazı
zehirden acıdır düşmanın sözü
felek bize mesken kurdu sivas ı
laleli sümbüllü bağlar görünmez
bülbül de ah çeker, güle de kalmaz
sivas ın çevresi askeri almaz
acemi askerler talimi bilmez
karışmış ağalar, beyler görünmez
kamil'em der ben de tuttum bu destanı
gider kalmaz bu dağların dumanı
okunuyor seferberlik fermanı
hani yeşil sancak, tuğlar görünmez
arz eder sılayı divane gönül
sılada zinnetli çamlar görünmez
nice nazlı gelin, sefil analar
giyinmiş karalar, allar görünmez
seyreyledim dur dağı nın taşını
zalim avcı avlar keklik kuşunu
lav-ü ümran, poyraz aşmış düşünü
her gelen avcıya ağlar, görünmez
ezelden yazılmış bu kara yazı
zehirden acıdır düşmanın sözü
felek bize mesken kurdu sivas ı
laleli sümbüllü bağlar görünmez
bülbül de ah çeker, güle de kalmaz
sivas ın çevresi askeri almaz
acemi askerler talimi bilmez
karışmış ağalar, beyler görünmez
kamil'em der ben de tuttum bu destanı
gider kalmaz bu dağların dumanı
okunuyor seferberlik fermanı
hani yeşil sancak, tuğlar görünmez
bir şarkı üzerinden seneler de geçse anlamını yitirmez mi hiç, hâlâ aynı duyguları hissettirir mi?işte bu o parça: