2
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
3
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
#şiir
Abdürrahim Karakoç ustaya ait aynı zamanda bestelenen ve birçok önemli sanatçı tarafından yorumlanan harikulade şiir.
sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamışlar, çözülmüyor mihriban
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban
yar deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
lambada titreyen alev üşüyor..
aşk, kağıda yazılmıyor mihriban
önce naz, sonra söz ve sonra hile...
sevilen seveni düşürür dile
seneler asırlar değişse bile,
eski töre bozulmuyor mihriban
tabiplerde ilaç yoktur yarama
aşk deyince ötesini arama
her nesnenin bir bitimi var ama
aşka hudut çizilmiyor mihriban
boşa bağlanmamış bülbül gülüne
kar koysam köz olur aşkın külüne...
şaştım kara bahtın tahammülüne
taşa çalsam ezilmiyor mihriban
tarife sığmıyor aşkın anlamı
ancak çeken bilir bu derdi gamı
bir kör düğüm baştan sona tamamı
çözemedim, çözülmüyor mihriban
sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamışlar, çözülmüyor mihriban
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban
yar deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
lambada titreyen alev üşüyor..
aşk, kağıda yazılmıyor mihriban
önce naz, sonra söz ve sonra hile...
sevilen seveni düşürür dile
seneler asırlar değişse bile,
eski töre bozulmuyor mihriban
tabiplerde ilaç yoktur yarama
aşk deyince ötesini arama
her nesnenin bir bitimi var ama
aşka hudut çizilmiyor mihriban
boşa bağlanmamış bülbül gülüne
kar koysam köz olur aşkın külüne...
şaştım kara bahtın tahammülüne
taşa çalsam ezilmiyor mihriban
tarife sığmıyor aşkın anlamı
ancak çeken bilir bu derdi gamı
bir kör düğüm baştan sona tamamı
çözemedim, çözülmüyor mihriban
sezai karakoç ustanın, muazzez akkaya adına yazdığı akrostiş şiir. tam bir şaheser.
mona roza, siyah güller, ak güller
geyvenin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
ah, senin yüzünden kana batacak
mona roza siyah güller, ak güller
ulur aya karşı kirli çakallar
ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
mona roza, bugün bende bir hal var
yağmur iğri iğri düşer toprağa
ulur aya karşı kirli çakallar
açma pencereni perdeleri çek
mona roza seni görmemeliyim
bir bakışın ölmem için yetecek
anla mona roza, ben bir deliyim
açma pencereni perdeleri çek...
zeytin ağaçları söğüt gölgesi
bende çıkar güneş aydınlığa
bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
seni hatırlatıyor her zaman bana
zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
zambaklar en ıssız yerlerde açar
ve vardır her vahşi çiçekte gurur
bir mumun ardında bekleyen rüzgar
işıksız ruhumu sallar da durur
zambaklar en ıssız yerlerde açar
ellerin ellerin ve parmakların
bir nar çiçeğini eziyor gibi
ellerinden belli oluyor bir kadın
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin ellerin ve parmakların
zaman ne de çabuk geçiyor mona
saat onikidir söndü lambalar
uyu da turnalar girsin rüyana
bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
zaman ne de çabuk geçiyor mona
akşamları gelir incir kuşları
konar bahçenin incirlerine
kiminin rengi ak, kimisi sarı
ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
akşamları gelir incir kuşları
ki ben mona roza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
hayatla doldurur bu boş yelkeni
o masum bakışlar su kenarında
ki ben mona roza bulurum seni
kırgın kırgın bakma yüzüme roza
henüz dinlemedin benden türküler
benim aşkım sığmaz öyle her saza
en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
kırgın kırgın bakma yüzüme roza
artık inan bana muhacir kızı
dinle ve kabul et itirafımı
bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
alev alev sardı her tarafımı
artık inan bana muhacir kızı
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
altın bilezikler o kokulu ten
cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüy ki can verir bir gülümsesen
bir tüy ki kapalı gece ve güne
altın bilezikler o kokulu ten
mona roza siyah güller, ak güller
geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
mona roza siyah güller, ak güller
mona roza, siyah güller, ak güller
geyvenin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
ah, senin yüzünden kana batacak
mona roza siyah güller, ak güller
ulur aya karşı kirli çakallar
ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
mona roza, bugün bende bir hal var
yağmur iğri iğri düşer toprağa
ulur aya karşı kirli çakallar
açma pencereni perdeleri çek
mona roza seni görmemeliyim
bir bakışın ölmem için yetecek
anla mona roza, ben bir deliyim
açma pencereni perdeleri çek...
zeytin ağaçları söğüt gölgesi
bende çıkar güneş aydınlığa
bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
seni hatırlatıyor her zaman bana
zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
zambaklar en ıssız yerlerde açar
ve vardır her vahşi çiçekte gurur
bir mumun ardında bekleyen rüzgar
işıksız ruhumu sallar da durur
zambaklar en ıssız yerlerde açar
ellerin ellerin ve parmakların
bir nar çiçeğini eziyor gibi
ellerinden belli oluyor bir kadın
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin ellerin ve parmakların
zaman ne de çabuk geçiyor mona
saat onikidir söndü lambalar
uyu da turnalar girsin rüyana
bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
zaman ne de çabuk geçiyor mona
akşamları gelir incir kuşları
konar bahçenin incirlerine
kiminin rengi ak, kimisi sarı
ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
akşamları gelir incir kuşları
ki ben mona roza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
hayatla doldurur bu boş yelkeni
o masum bakışlar su kenarında
ki ben mona roza bulurum seni
kırgın kırgın bakma yüzüme roza
henüz dinlemedin benden türküler
benim aşkım sığmaz öyle her saza
en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
kırgın kırgın bakma yüzüme roza
artık inan bana muhacir kızı
dinle ve kabul et itirafımı
bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
alev alev sardı her tarafımı
artık inan bana muhacir kızı
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
altın bilezikler o kokulu ten
cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüy ki can verir bir gülümsesen
bir tüy ki kapalı gece ve güne
altın bilezikler o kokulu ten
mona roza siyah güller, ak güller
geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
mona roza siyah güller, ak güller
bir adet asaf halet çelebi güzelliği, buyrun buradan yakın.
bir adım attığım yerde
ne vardı ki
gitmemle kayboldu
her adımımda
sonsuz ben'leri koyuyorum
boşluğa
ve yine ben dolmuyorum
geçip gittiğim yerlerden
iç içe
öne
ve arkaya bakan
bir sürü
ben
ler
koymuşumdur
eskileri çocuk
şimdikiler ihtiyar
bir adım attığım yerde
ne vardı ki
gitmemle kayboldu
her adımımda
sonsuz ben'leri koyuyorum
boşluğa
ve yine ben dolmuyorum
geçip gittiğim yerlerden
iç içe
öne
ve arkaya bakan
bir sürü
ben
ler
koymuşumdur
eskileri çocuk
şimdikiler ihtiyar
bir gün yoldan geçtim, seni gördüm
hayatsız ümide baktım bu kollarına
beni öpeceksin sanıyordum ama sen beni geçtin.
hiç görmedin hiç bakmadın
ben bunu uzun zaman önce aldattım
bıraktım terk ettim ama ben yine seni çok sevdim
ben... sen yolda giderken ben yine arkandan bakıyordum
dedim belki bu bana geri döner
sen... bil ki sen geri dönmedin
beni yıktın beni kadere duymadın hiç beni sevecektin
lanet olsun bu aşka lanet olsun bu sevgimize
seni doyuracaktım koynuma alacaktım
lanet olsun bu hayat, lanet olsun bu sevgim
seni çok sevmiştim sen neden bana böyle yaptın?
sen beni böyle yapmasaydın
seninle uzun zaman bir hayal kuracaktık
ben o hayali hala düşünüyordum
seni çok sevecektim hayatım... hayatım leyla
mc dırıd dırıd...
maltepe escort bayanlar
hayatsız ümide baktım bu kollarına
beni öpeceksin sanıyordum ama sen beni geçtin.
hiç görmedin hiç bakmadın
ben bunu uzun zaman önce aldattım
bıraktım terk ettim ama ben yine seni çok sevdim
ben... sen yolda giderken ben yine arkandan bakıyordum
dedim belki bu bana geri döner
sen... bil ki sen geri dönmedin
beni yıktın beni kadere duymadın hiç beni sevecektin
lanet olsun bu aşka lanet olsun bu sevgimize
seni doyuracaktım koynuma alacaktım
lanet olsun bu hayat, lanet olsun bu sevgim
seni çok sevmiştim sen neden bana böyle yaptın?
sen beni böyle yapmasaydın
seninle uzun zaman bir hayal kuracaktık
ben o hayali hala düşünüyordum
seni çok sevecektim hayatım... hayatım leyla
mc dırıd dırıd...
maltepe escort bayanlar