'...O sıra Tuğrul'a dönüyor yüzüm. Bana bir şeyler anlattığını fark ediyorum. Belki dakikalar oluyor konuşalı, belki saatler. Sanki zaman ve milat o an sıfırdan başlıyor, İsa henüz yan masada çarmıha geriliyor. İsa'yla göz göze geliyoruz, benden yardım istiyor. Etrafındaki azgınları bir bir öldürmemi diliyor. Olmaz diyorum İsa'ya, İslam bunu hoş görmez diyorum. Azgınlarla konuşma yoluna gidiyorum. Dilimden anlamıyorlar. İşte şimdi bana da kan gütmeye başladılar. Korkuyorum, hiç çarmıha gerilmedim hayatımda, sanırım geriliyorum. Önce bir çivi çakılıyor ayaklarıma, hayır önce ellerime çakmalısınız diyorum. Ellerimi gösteriyorum. Hoşlarına gidiyor, mantıklı buluyorlar. Çiviyi ayaklarımdan söküp ellerime çakıyorlar. Beni herkes gibi yanlış anlıyorlar. Ona kadar sayıyorum içimden, nezaket memurlarının yetişmesine az kaldı, biliyorum. İşte sirenler çalıyor, sirenler kimin için çalıyor, kurtarıyorlar beni, iyi misiniz diyorlar, siz gelince iyi oldum diyorum. İsa'dan terfi alıyorum. Gözlerim kapanıyor. Gözlerimi açtığımda Tuğrul sıfır ve birlerden, insanın ne denli bilgisayar benzerliğinde oluşundan bahsediyor. Bu konuya kim getirdi onu, nasıl gelebildi diye düşünüyorum. Beni duymuş olacak ki cevap veriyor. İnsanlara artık bunu neden yaptın diye sormuyorum diyor. Kesinlikle beni duymuş olmalı. İnsanlar birbirine karşı asla anlaşılmamak üzere gelmiş bu dünyaya diyor. Nihayetinde lafı bittiğinde sigarasına gidiyor eli. Uzunca süredir sigara içmediğimi fark ediyorum. Pek düşünceli hâliyle sigarasını yakıyor. Tuğrul en fazla ne düşünebilir diye düşünmeye başlıyorum. Elini yanağına götürüyor, uzaklara dalıyor. Peşi sıra uzaklardan ben geliyorum. O an için Tuğrul'la karşılaşmak istemiyorum. Tuğrul bunu bilmiyor. Bilse ne olur diyorum içimden. Bana olan cehaletine katiyen el sürmüyorum. Kendimde buluyorum suçu, şu sıralar hevesimi hep bu yönde görüyorum. Şu sıralarla bir bardak daha tokuşturuyoruz. Tuğrul sürüncemesiyle gülmeye başlıyorum. Kafam güzel sanıyor, bunu da inkâr etmiyorum, güzel oluşuna da yormuyorum. Sadece gülmek istiyorum. Gülme eyleminin ardında çok şey saklanabiliyor. Bir adım ardında ağlanıyor, bir adım ardında gülüyorum. Ağlanacak hâlime gülüyorum. Büsbütün kendimi yoruyorum. Ellerim de bu fikrime katılıyor. İşte, yazmayı bir kenara bırakıyorum.'