avni

evrimin en üst basamağına kendini koyup kendine insan diyenin yaptığı.
ya da teist açıdan yaratıcının yarattıklarının en üstününün eylemi. ben başka bir canlının ya da teist deyimiyle yaratılmışın benzer bir eylemi yaptığını sanmıyorum. yapıyorsa da kusur mu kusursuzluk mu bilemiyorum.
önce can sonra canan demiş eskiler niye demişse artık. ha bir de her ne kadar teist kafalı olsanız da gen bencildir bunu kafanıza kazıyın. duygusallık elbette lakin aptallar erken ölür bunu da unutmayın.

sözlerini kim yazdıysa tam benim kafadan.

merhum muhterem adnan şenses'in deyişiyle; rakı bile sarhoş olur bu sözlerle.

içelim arkadaş, benim derdim çok
içelim arkadaş, derdime çare yok
içelim arkadaş, bugün keyfim yok
içelim arkadaş of, tadım tuzum yok

dostlar acı söyler
duşmanlar sevinedursun
bir büyük içtim ben
şifalar olsun

mezem biraz peynir
biraz da zeytin olsun
içelim arkadaş
icelim işte
icelim arkadaş
sarhoşum işte

doldur be meyhaneci
boş kalmasın kadehim
doldur be meyhaneci
hic bitmiyor dertlerim
doldur be meyhaneci
çabuk doldur içelim

doldur be meyhaneci
yanıyor içim içim
doldur be meyhaneci
hiç bitmiyor dertlerim
doldur be meyhaneci
kor kütük sarhoşum o biçim
doldur gitsin...

hah işte bu yüzden kıskanıyorlar bizi bayım. öyle bi düzelttik ki durumu; asgari ücretlimiz dünyada bir numara.
gırgırı, fırtı, hıbırı bir yana gelişmiş ülkelerin hepsinde dediği arabayı yıllık asgari ücretle alabiliyorsun. bizim gelişmişliğimiz anca orta alt sınıf ülkelere. hatta oralarda bile en sonlarda sürünüyoruz.

türk sanat müziği eserlerini hakkıyla yorumlayan nadide sanatçılarımızdan. 1947 ankara doğumlu olup birçok şarkının vazgeçilmezi olmakla birlikte vurgun şaheseri denince aklıma gelendir. tabiatıyla muaazzez abacı denince de vurgun şarkısı aklıma gelir.

muazzzez abacı yorumuyla tadı katlanan şahane.
muhteremin dediği gibi unutmak için sarfedilen çabalar beyhudedir.
"gözlerimde donmuş iki damlasın ..." yok daha ötesi.

beste ve güftesi yusuf nalkesen'e ait kürdeli hicazkar şahanesi. usta muhtemelen ayrılık saatinden sonrasını bir süre dakikasına kadar saymıştır. ayşen birgör yorumu başkadır.

saymadım kaç yıl oldu
Sen ellerin olalı

Bilmem yüzün güldümü
Ayrıldık ayrılalı

Beni sorarsan eğer,
Gönlüm hala yaralı

Bilmem yüzün güldümü
Ayrıldık ayrılalı...

sözleri yusuf hayaloğluna müziği ahmet kaya'ya ait acısız arabesk formatında bir yapıt. kimin neden sustuğunu bilemeyiz anca tahmin edebiliriz. hele ki kime ve niçin küstüğünü bilmek için kahinlik bile para etmez.

güzel ülkemde 2018 yılı için belirlenmesi için saatler kaldı. sendikalarrın talepleri ile işverenlerin teklifleri arasındaki uçurumda hükümetin tavrı önemli. yoksulluk sınırını unuttuk yine açlık sınırının altında olur ve hala bu iktidar seçim kazanırsa her toplumun layık olduğu şekilde yönetildiği bir kez daha kanıtlanmış olur.

hikayesinin özü hazin olduğu kadar mecburi bir ayrılık. şiirin birincisi olan mihriban muhatabının eline ulaşınca; "nasıl unuturum, unutmak kolay mı minvalli" diye soran bir mektup alan abdürrahim karakoç oturup bu satırları yazar. her iki şiirde notalara dökülerek türkü olup ölümsüzleşir.

Unutmak kolay mı deme
Unutursun Mihribanım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihribanım

Hayat böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de
Unutursun Mihribanım

Yıllar sineme yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönül uslanır
Unutursun Mihribanım


Zaman erir kelep kelep
Meyve dalda durmuyor hep
Unutturur bir çok sebep
Unutursun Mihribanım

Gün geçer azalır sevgi
Değişir herşeyin rengi
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihribanım

Süt emerdin gündüz gece
Unuttun ya büyüyünce
Bu işte tıpkı öylece
Unutursun Mihribanım...

(bkz:unutursun mihribanım)

yazanı, besteleyeni arif sağ imiş. ibrahim tatlıses, arif sağ, muazzez abacı birlikte söylemişler zamanın behrinde. arif sağ karısı için yazmış.
"bana da sarhoş diyorlar varsın desinler."
"içki nedir bilmezken bir ayyaş oldum."
bu arada fincanın etrafı yeşile nasıl bağlamışlarsa. sarhoşluk sanırım.

ayrıca;
(bkz:esrik)

hikayesi demişken o da bu videoda gizli. damat her hareketiyle amade ve pervaneyken gelin diz bile çökmüyor.

hasılı anlayana yüz bin yıllık hikaye basit.

zeybeklerin en efesi, oynamayı bilmeyene efe de demiyorlar üstelik. öyle de yanık havası var ki hikayesi de apayrı.

efelerin her duruşu bir başka güzel. muğla yerkesik'e yolunuz düşerse türkünün evini mutlaka bulup, türkünün hikayesini mutlaka dinleyin.
"haydi len de haydi ülen", "kör arabım".
"hayda bre efeler"

"naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. sonra yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü yahudi değildim. sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. sonra katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü katolik değildim. ve sonra benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı."

martin niemöller 1892-1984 yılları arasında yaşayan yahudilere karşı soykırıma karşı çıkmayan alman rahip.

diğer versiyonu da aldatıldık olan tayyeepizm söylemi. aslında asıl şaşırılması gereken 15 senedir aldatılmadığı, kandırılmadığı kimse kalmamışken hala iktidar olması ve khk ile ülke yönetmesi.
koyun deyince meleşenler ise zaten akla ziyan.

(bkz:sayın öcalan)
(bkz:fethullah hoca efendi)

khk: kanun hükmünde kararname.
bildiğin faşizmdir. dolaylı falan değil. ben yaptım olduculuk. ben böyle istiyorumculuktur. bunun adı da sanı da faşizmdir. bu kadar net.

nazi almanyasında hitlerin şaşaalı dönemini hatırlatan uygulama. sonra faşistsiniz deyince; "bla bla bla."
faşizan uygulamaların en barizlerinden biridir. niye diye soranlar, kem küm edenler; sıra kendilerine geldiğinde cevabını anlar.
hikayesi malum.

1'den 9'a tüm rakamların satır ve sütünlar halinde rüyalara girmesine sebep olan eğlencelik. zor olanını çözmeyi denemenizi öneririm. basit olanlar bildiğin zaman israfı.
denemek isteyenlere burada.
https://www.sudo4u.com/tr/tr/

konuyla ilintiili olarak en çok galatasaray futbol klübü taraftarı "dostlarım" için üzülüyorum. fatih terim hakkında mangalda kül bırakmamacasına hakkında atıp tutanlar zerre umurumda değil. umarım galatasaray şampiyon olur, fenerbahçe camiasının "ali şen"den kurtulduğu gibi galatasaray camiası da ve dolayısıyla türk futbol camiası bu adamdan tez zamanda kurtulur.
şahsi kanaatim galatasaray ve türk futbolu için çok büyük talihsizlik. aynen türk siyasi tarihinde süleyman demirel'in 7 kez kaçıp/gidip/kovulup 8 kez geri gelmesi gibi.

eylemlerin hasıdır. cesaretsizlik olarak görmek kadar cesaret örneği olarak da konumlandırılabilir. sebebi yaşamaktan korkmak ya da bıkmak veya hayatın kahrını çekememek olmayabilir ve kişi yaşama karşı ölümü onurlandırmak isteyebilir pekala. ya da onursuzca yaşamak yerine onuluca ölümü tercih edebilir. neyse halet meselesi. özkıyımlarını takdir ve takdis ettiğim insanların yüzü suyu hürmetine intiharı bir kaçış olarak görenleri ve/veya niteleyenleri eleştirmeyeceğim.

"rast giderse işin mermere geçer dişin, rast gitmezse işin muhallebi yerken kırılır dişin." demiş biri. bu cümleyi kuran her kimse bilvesile takdir, taltif ve takdislerimi sunuyorum. şu murphy olacak hırbo da yasalarının bir kısmını kesin bu sözden kopyalamıştır.
bu arada 2017 yılının ilk dokuz ayında yakamdan düşmeyerek koca senenin çöpe gitmesine neden olmuştur.
ne zaman ki her şeyi oluruna bıraktım düzen kendiliğinden oluşmaya başladı.
hasılı ne kadar "sallarsan salla dona düşer son damla" vecizesini hatırlamam kaosun bitip düzenin başlangıcı oldu.
demek ki neymiş. "takmayacak tak açacakmışsın."
yarasın.

amerika birleşik devletlerinin dünyayı parmağında oynatanların jandarması olduğunu bir kez daha göstermiştir. dünya amerika birleşik devletlerinden elbette büyüktür. dünya siyaseti hala ingiltere'de pişirilir, amerika birleşik devletleri yoluyla servis edilir. birleşmiş milletler vesaire bu siyasetin ayrıntısıdır, ince hesaplarıdır. her zamanki gibi 3-5 yıl sonra taşlar yerine oturduğunda ne dediğim daha iyi anlaşılır. tabii o zaman ne erdoğan kalır ne de onun peşinden gittiğini sananlar.
yeri gelmişken bundan 30 yıl evvel kudüsü ve filistin halklarının haklarını savunan bizler kızıl komünist olarak addediliyorduk bazı çevrelerce. biz yine kızıl komünistiz ve hala filistin halklarının haklarının arkasındayız. o günlerde ne idüğü belirsiz olanlar bugün kudüsü savunuyorlarsa yarın başka bir şeyleri pekala savunabilirler.

rakıya hakkını teslim etmektir. aynen çayı şekersiz içerek çayın hakkını vermek gibi ya da acı bir yemeğe şeker karıştırmadan yemek gibi. acı sevmiyorsa yemez kişi. tatlıya da acı karıştırmaz.

ha zevk meselesidir tartışılmaz. isteyen istediği gibi zıkkımlanır orası ayrı. rakının keyfini, hazzını en iyi şekilde tatmak istiyorsan susuz içersin. içilemiyorsa ya rakı bünyeye uymuyordur ya da bünye rakıya.
bu arada; "bakın rakıyı sek içiyorum ne kadar da dayanıklıyım" diyerek içenleri de çok kötü çarpar. zira rakı rakıya saygısı olmayanları özellikle ayırt eder.
hasılı:
köprünün altı testi.

hikmet münir ebcioğlu'nun sözlerindeki efsunu rast makamının sihiryle birleştiren teoman alpay yapmış yapacağını.
biz türk müziği sevenlere keyfince ve kederince dinlemek düşüyor.
ayrıca tarkan ahde vefasına aldıysa vardır bir bildiği.

"sevenle oyun olmaz"
"sensiz yapamıyorum
bak yine geri geldim."

neyse sözlerini tam yazayım da bölük pörçük olmasın. tüm unutamayanlara, terk edemeyenlere, ayrı duramayanlara gelsin...

Sevmekten kim usanır
Tadına doyum olmaz
Hangi gönül uslanır
Sevenle oyun olmaz

Kaç kere yemin ettim
Kaç gönüle de girdim
Sensiz yapamıyorum aaahh
Bak yine geri geldim

İster yüzümü güldür
İstersen ağlat beni
Bir gecenin koynundan
Bir geceye at beni

Kaç kere yemin ettim
Kaç gönüle de girdim
Sensiz yapamıyorum aaahh
Bak yine geri geldim