"hiçbir şeye sahip olmadığını idrak edersen hiçbir şeyi bırakmak zorunda kalmazsın." der erich fromm. zor tabi sahip olmadığımızı idrak edebilmek. sahip olduğumuzu sandıklarımıza biz mi sahibiz, yoksa onlar bize mi sahip, orası da muamma.
(bkz:sahip olmak ya da olmak)
uzun ömürlü ağaçlardan olduğunu okumuştum bir yerlerde. 3000 yıl yaşayanları varmış. ortalama insan ömrüyle kıyaslandığında yaklaşık 100 nesil hatta daha fazlasına tekabül ediyor. şu anda isa'nın doğumundan önce var olup hala hayatta olanları insanın yaptığı kimbilir nelere tanık oldular.
"meftun olmak gözlerle başlar." der eski ozanlardan biri. kastettiği kendi gözleri midir malumun gözleri mi orası meçhul. ya hiç görmeden sevip sevilenler. bence ozanın asıl kastettiği gönül gözü. "göz gördü gönül sevdi"deki göz de gönül gözü zira.
birden fazla at tarafından çekilen eskinin lüks binek aracı. faytonlar geçmişin taksisi ise bunları rolls royce olarak düşünebiliriz pekala.
birinin, bir şeyin yoksunluk hissi.
ekonomik bir terim. bir kişinin belirli zaman diliminde karşılanması gereken insani ya da temel ihtiyaçlarının parasal karşılığı.
tüik verilerine göre ağustos 2017 itibarıyla bekar bir kişinin aylık temel ihtiyaçlarının tl karşılığı 2000 tl civarında. devletin resmi istatistikleri böyleyken bu ülkede asgari ücret neye göre ve kim tarafından belirlenir hala kafam basmıyor.
meraklısına;
sgk verilerine göre türkiye'de asgari ücretli sayısı 7 milyon civarında. işkur istatistiklerinde resmi işsiz sayısı da 4 milyon.
tüik verilerine göre ağustos 2017 itibarıyla bekar bir kişinin aylık temel ihtiyaçlarının tl karşılığı 2000 tl civarında. devletin resmi istatistikleri böyleyken bu ülkede asgari ücret neye göre ve kim tarafından belirlenir hala kafam basmıyor.
meraklısına;
sgk verilerine göre türkiye'de asgari ücretli sayısı 7 milyon civarında. işkur istatistiklerinde resmi işsiz sayısı da 4 milyon.
ekonomik anlamda en basit tanımı şöyle bir şey olsa gerek;
bir kişinin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için belirli bir zaman aralığında tüketmesi gereken gıda miktarının parasal karşılığı.
bunu bir ay için belirleyebildiğimiz gibi, bir günlük olarak da hesaplayabiliriz, yıllık olarak da.
benim türkiye ortlamasını göz önünde bulundurarak yaptığım basit hesaba göre her öğün için 7.5 tl den günlük 22,5 tl, aylık 675 tl, yıllık da 8100 tl.
bu arada bir simitin 1.5, bir çayın 2.5 tl olduğu bir yerde bu bile mümkün değil elbette.
aklınıza takılıyorsa; araştırmalara göre türkiye'de bu sınıra çok yakın yaşayan insanların oranı yüzde elliden fazla ve durumundan şikayetçi değil. daha enteresanı ise bu durumu yadırgayanlara hiç de iyi gözle bakmamaları.
ayrıca;
(bkz:yoksulluk sınırı)
bir kişinin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için belirli bir zaman aralığında tüketmesi gereken gıda miktarının parasal karşılığı.
bunu bir ay için belirleyebildiğimiz gibi, bir günlük olarak da hesaplayabiliriz, yıllık olarak da.
benim türkiye ortlamasını göz önünde bulundurarak yaptığım basit hesaba göre her öğün için 7.5 tl den günlük 22,5 tl, aylık 675 tl, yıllık da 8100 tl.
bu arada bir simitin 1.5, bir çayın 2.5 tl olduğu bir yerde bu bile mümkün değil elbette.
aklınıza takılıyorsa; araştırmalara göre türkiye'de bu sınıra çok yakın yaşayan insanların oranı yüzde elliden fazla ve durumundan şikayetçi değil. daha enteresanı ise bu durumu yadırgayanlara hiç de iyi gözle bakmamaları.
ayrıca;
(bkz:yoksulluk sınırı)
uluslar arası sermayenin kolluk kuvvetlerinden amerika birleşik devletleri'nin diğer bir kolluk kuvveti türkiye'ye direkt olarak müdahale etmesini mümkün gören fatih altaylı ve benzerlerinin iddiası. öncelikle nato ittifakını falan bi kalem geçiyorum. uluslar arası sermayenin orta doğu politikalarında istediği gibi kullandığı türkiye'ye müdahale etmesi tek bir şekilde mümkün türkiye'nin uluslar arası sermayenin isteklerine karşı çıkması. peki türkiye bunu yapıyor mu? eğer yapmıyor olduğuna inanıyorsanız yani türkiye hakkaten ve hasseten uluslar arası sermayeye karşı çıkıyor diyorsanız sadece kör değil aynı zaman da sağırsınız da. ey amerika, ey ımf, ey almanya falan demekle karşı çıkılıyorsa onu sadece ergenler değil ilkokul bebeleri de yapıyor. gerçekten karşı çıkmak ya da rest çekmek hamaset edebiyatıyla boş laflarla olmaz. mesela en basitinden ilk adım olarak israille işbirliliğini kessinler. bunların en babaları rahmetli erbakan hoca bile başaramadı lafta siyonist dediği israille işbirliğini bitirmeyi. aksine daha güçlü ittifaklar kuruldu israille.
hasılı imkansız değil ama ihtimali çok zayıf. hele şu sıralar hiç mümkün değil.
iktidar palyaçolarının; yıpranan iktidarın gündem değiştirme taktiklerine yardımından başka bir şey değil.
hasılı imkansız değil ama ihtimali çok zayıf. hele şu sıralar hiç mümkün değil.
iktidar palyaçolarının; yıpranan iktidarın gündem değiştirme taktiklerine yardımından başka bir şey değil.
üzerinde kebap olan kestanelerin, fırınında pişen köy ekmeğinin tadına doyum olmaz.
bazı öğretilerde yasaklanması bazı öğretilerde ise tam tersine kutsal sayılması tamamen homo sapiensin işgüzarlığından kaynaklanır. icat edip keyif alan da, zararlarına tanık olup yasaklayan da insan sonuçta. kendi koyduğu yasağı veya tam tersi atfettiği kutsallığı kendi inandığı tanrısına mal etmek ise insanoğluğunun ikiyüzlülüğünden başka bir şey değil.
hasılı; "leküm diniküm veliye din."
yanisi; "ben doldurur ben içerim günah benim kime ne?"
hasılı; "leküm diniküm veliye din."
yanisi; "ben doldurur ben içerim günah benim kime ne?"
(bkz:piknik sepeti)
türk usulü piknik yapmak gibi bir şey sanırım.
dünyanın neresinde olursa olsun çevreye verdikleri zarardan dolayı anında anlaşılır.
(bkz:karbon)
(bkz:oksit)
bir tarafta "parayı veriyorum düdüğü de çalarım" diyen uluslar üstü kompradorlar, diğer tarafta lahanayı kıtır kıtır yiyip sapına gelince meleşen lümpenler.
bu noktada en çok bu lümpenleri ulusal kahraman sananlara gülüyorum. aslında ağlanacak bir durum farkındayım ama ağlamayı çoktan unuttum sayelerinde.
hasılı kompradorların lümpenlere intikam saatinin artık geldiğini hatırlattıklları bir gelişmedir.
bu noktada en çok bu lümpenleri ulusal kahraman sananlara gülüyorum. aslında ağlanacak bir durum farkındayım ama ağlamayı çoktan unuttum sayelerinde.
hasılı kompradorların lümpenlere intikam saatinin artık geldiğini hatırlattıklları bir gelişmedir.
devraldığı ımf paket politikalarını noktasına dokunmadan uygulayan iktidar destekçilerinin işine gelmeyen durum. "ne istediniz de vermedik" diye ağlaştığını da çok çabuk unuttular. haçlı ordularını ülkeye davet edip sonra o ordulardan şikayetçi olmak da çok yakışıyor kendilerine.
1912 nisanında buzdağına çarparak yaklaşık 1500 kişiye mezar olmuş batmaz denilen transatlantik.
aklıma gelmişken firavun mezarlarında kazı yapan bir gezginin lanetlenmiş olmasından dolayı battığı söylentisi enteresan gelmişti bana.
meraklısına:
http://www.fularli.net/titanici-batiran-buzdagi-ramsesin-laneti-miydi/
aklıma gelmişken firavun mezarlarında kazı yapan bir gezginin lanetlenmiş olmasından dolayı battığı söylentisi enteresan gelmişti bana.
meraklısına:
http://www.fularli.net/titanici-batiran-buzdagi-ramsesin-laneti-miydi/
(bkz:pandora'nın kutusu)
asıl adı goyahkla olan apache. meksika ordusunun doğduğu köyde katliamından bir yıl kadar sonra apache'lerin karşı saldırıya geçmesiyle ünlenerek bu lakabı almıştır.
(bkz:st. jerome)
(bkz:st. jerome)