confessions

avni

1. nesil Yazar - güven verici

  1. toplam entry 2211
  2. takipçi 35
  3. puan 56890

faşizm

avni
tarihteki örneklerine bakarak salt ulusçulukla sınırlanmaması gerektiğini düşünüyorum. çünkü faşizan eğilim en basit toplumsal birlik sayılan aileden başlayarak dünyanın tek devlet olduğu bir düzen olsa bile varlığını sürdürebilir. bu minvalde daha evrensel tanımı; toplumsal bir sınıfın diğerleri üzerinde hakimiyetini kurarak diğerlerinin isteklerini yok sayarak istediği gibi yönetmesidir. bu sınıf sermaye sınıfı da olabilir, esnaf ve zanaatkarlarda, aristoklarda, müslümanlarda, yahudilerde, emekçilerde, beyazlarda, zencilerde ya da bilmem nelerde.
diğer taraftan tek kişinin sözünün geçtiği bir düzenin faşizm olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?

yalan

avni
bir noktadan sonra "ölüm hariç her şey" demek zorunda kalıyorsa insan tersi olanı aramak beyhude çaba.
sözde ve yüzde olanı değil gönülde olanı anlaşılınca daha bir olgunlaşıyor insan.

yalvarmak

avni
acziyeti, muhtaciyeti bir yana yolunda gideni yolundan asla alıkoymayacaksın. gurur meselesi yapılması da, gurur kibir olarak görmek de hem mantıki değil hem de lisani.

"su akar mecrasına devrilir."

malatya'da pembebüs uygulaması

avni
kanada'nın bir eyaletinin bir belediyesinde yaşayan müslümanlar belediyeye dilekçe vererek okul kantinlerinde domuz eti satılmamasını talep etmişler. belediye dilekçe sahipleri müslümanlara gayet nazik bir mektup yollamış. mektubun özeti: kantinlerde domuz eti satılmasını istemeyenlerin sayısı 499 isteyenlerin sayısı 1 bile olsa domuz eti ürünlerinin satışının devam edeceği yönünde olmuş.
verdiğim bu örnekle malatya belediyesinin bu uygulamasının öz olarak alakası şu: islam dayatır, laisizm özgür kılar. burası müslüman bir ülke diye müslüman olmayanlar ya da kendini müslüman olarak görmeyenlere islami koşullar dayatılmasın. isteyen kadın pembe otobüse binsin istemeyenler pembe otobüse binmeye zorlanmasın. bu minvalde mahalle baskısı vesaire düşüncelerle pembe olmayan otobüslere binen kadınlara aranıyordu, kaşardı, kevaşeydi yakıştırması yapan da insan değildir. bu kadar net.
hasılı islami dayatmanın, diktatoryanın bir örneğidir ya da şeriat isteyenlerin özlemidir.

tuzu kuru

avni
her şartta kaygısız insan olacağını sanmıyorum. herkesin bir derdi, kaygısı, tasası mutlaka oluyor.

çoğumuz sanıyoruz ki bazı insanlar "dünya sikime minare götüme" minvalinde düşünüyor, yaşıyor ya da hayatını devam ettiriyor. yine sanıyoruz ki en büyük dert kendimizinki, en büyük sorunlarla boğuşuyor, en çözümsüz problemlere göğüs geriyoruz.

neyse uzatmayayım. deyimin kastı kısıtlıdır ya da öyle olmak zorundadır. sadece maddi sorunları çözmekle tuzu kurumaz insanın ya da maddi sorunlarını çözmüş insanlar için sadece maddi anlamda tuzu kuru diyebiliriz.

dışarıdan kaygısız görünen insnların iç dünyasını asla bilemeyiz.

hasılı dertsiz insan yok denecek kadar azdır. ketum, içe dönük, dertlerini içine atmış, kaygılarını bastırmış, iyi görünmekten başka yol bulamadığı için naçar insanlardan oluşur çevremizdeki kalabalıkların büyük çoğunluğu.

her ne kadar tüm sorunlarını çözmüş, dertsiz, kaygısız, tasasız insanları tanımlamak için kullanılsa da "herkesin bir derdi var durur içerisinde." diye boşuna dememiş ozan.

sıcakkanlı

avni
bilimsel olarak vücut ya da beden ısıları bulundukları ortama göre değişmeyen veya beden sıcaklığı ortam sıcaklığından bağımsız olan tüm canlıları kapsar. örneğin dahil olduğumuz memeliler bu kapsamdadır.
güncel kullanım olarak ise dost canlısı, bulunduğu ortama kolaylıkla uyum sağlayan insanlara kondurulan sıfatlardan biridir.
(bkz:soğukkanlı)

idrak

avni
püripak algı veya objektif algı ya da yönlendirilmeyen, yönetilmeyen algı. örneğin ortalama bir bireyin "sosyal evrimimizin bir aşaması olan kapitalizmi nasıl bilirsiniz?" sorusuna vereceği cevap o bireyin kapitalizm hakkındaki algısının objektifliği konusunda ipuçlarınıda içerir. sosyal bir canlı olan neslimiz pek çok konuda aynı zamanda düşünen bir canlı olduğunun farkında bile değildir. bu sebepten pek çoğumuz birçok konuda başkalarının düşündüğü gibi düşünmeye meyillidir. oysa her türlü icat ve keşif başkaları gibi düşünmeyen insanların eseridir. eğer böyle insanlar olmasaydı bırakın elimizdeki android telefonları falan hala daha yazıyı icat edememiş, tekerleği düşünememiş hatta belkide ateşi kullanmayı beceremeyen tür olarak kalırdık.

rock müzik tarihinin en iyi grubu

avni
zevk meselesi. kişisel tercihim bir yana genel temayül babında tüm zamanların en çok satan rock albümleri incelenebilir.
verilere göre gerçek olan şu ki; solo ya da grup henüz Michael Jackson'ın Thriller'ını geçen bir albüm yok. grup olarak ise Pink Floyd'un 1973'te çıkardığı The Dark Side of the Moon albümüne yaklaşan yok. en çok yaklaşanı ac/dc Ki kendileri "temiz rock" yorumlayan gruplardan biri olup 1980'de çıkardıkları back in black rock tarihinin unutulmazlarındandır. 70'lerde çok ünlü olan "country-rock" grubu eagles'in özellikle Their Greatest Hits adlı albümü sayesinde -ki 40 milyonun üzerinde satmıştır- es geçilemeyeciğini düşünüyorum.
albüm satışları 40 milyonun altında kalan diğerlerinden bazıları zaten yazılmış.
40 milyonu baz almadım pek tabii, 50 milyonun üzerinde satan -ki bu kategoride tüm zamanların en çok satanı- pink floyd'un The Dark Side of the Moon'ınını baz alarak değerlendirme yaptım.
başta da dediğim gibi zevk meselesi, herkesin en iyisinin farklı olacağı muhakkak. ben sadece insanların genel eğilimini ortaya koymaya çalıştım.

nefilim

avni
kitab-ı mukaddes'te de geçen mitolojik ırk. kelime olarak "gökten düşmüş" anlamı en çok bilineni. bunun yanısıra "dev cüsseli" anlamı da bilinenlerden.
konunun uzmanlarınca sümerceden ibraniceye geçtiği tahmin ediliyor. zira sümer tabletlerinde de benzer anlamlara geliyor.

emek

avni
popülasyonumuzun yüzde 99'unun satarak geçimini temin ettiği veya hayatını idame ettirmeye çalıştığı ve fakat çoğunlukla üretime sağladığı katkıdan daha azına razı olduğu kutsal değer.
artı değer yaratabilen nadir şeylerden olduğunun tekrar ve tekrar altını çizmek gerekir.

bir kitap okudum hayatım değişti

avni
çok duyulan bir cümle. tıpkı "bir film izledim hayatıma yön verdi." cümlesi ya da "dinimi değiştirdim hayata bakışım değişti" gibi. aslında değişen ya da değiştiği sanılan idrak, modern deyişiyle algı. hayat pek öyle kolayca değişemiyor maalesef. alınan kararların altında yatan nedenleri bugünden yarına kökten değiştirebilmek pek öyle kolay olmuyor zira.
etkisinde kaldığım pek çok yazar ve pek çok eser var. gerek kitap olarak, gerekse senaryo olarak. bir yaştan sonra bazı şeyleri pek değiştiremiyorsunuz. inancınızı değiştirebilirsiniz ama kemikleşen karakteri ya da kişiliği değiştirmek çok zor. hasılı kişilik ya da karakter değişimi olmadan hayatın değişmesi ise çok kısıtlı olur. buna da hayatım değişti dememek gerekir.
iyi kader, şans oyunlarında gülümseyen yüzünü göstermesinden ibarettir. gerisini kendimiz ile birlikte evren ve yasaları belirler. bir insanın zengin ya da fakir bir ailede doğması evrensel kurallar gereğidir, kader değil.

güzelleme

avni
genelde muhatabı ya da maruz kalanı kadın veya kadınsı olanlardır. ne ki erkek yazar, çizer, bozar. bu yüzden erkeği güzelleyenlerine ya da erkeğe dair olanlarına pek rastlanmaz. zira insanın toplumsal evrimi buna pek müsait değil. anaerkilliğini koruyarak kaideyi bozmayan istisnaları hariç bittabi.
hele bir de erkeği güzelleyerek betimleyen bir kadınsa ya orospudur, ya da kaşar, kevaşe. tüm bunlara rağmen yapabilenlerin giderek arttığını görmek dünyanın geleceği adına hakkaten sevindirici ve güzel.

50 /