avni

gerçekten ülke sevdalısı ülke için bir şeyler yapanlar yerine ağzı laf yapanların iktidar olduğu ülkede olağan bir beyanat. kimin beyanı olduğu mühim değil "bin tane laf konuşurum içlerinden biri tutar zihniyetiyle konuşuyor" adamlar. hem nasılsa kalan 999'u unutuyor oy verenlerin çoğu. daha dün bebek katiline övgüler düzen adamlar bunlar. bunu unutanlardan bazıları da sözüm ona vatanperver ki koltuk değneği olarak onlar utanmıyorsa diyecek bi'şi yok.

yeni albümüne baktım harbiden tırt geldi. yorumlara bakıyorum beğenmeyenler oldukça fazla. ister istemez ticari kaygıyla yapıldığını düşünüyorum. nasılsa mega starım ne yapsam insanlar alıyor mantığını yakıştıramadım kendisine. vaktiyle tarkanı tarkan yapan şarkılarla sevmiştik. üstelik sahnede "çişim geldi" benzeri absürtlükleri yapmasına rağmen.
(bkz:yine sensiz)

daha bilinen adıyla boğaz köprüsü olarak 29 ekim 1973'te hizmete açılan, iki kıtayı birbirine bağlayan köprü.

sözlük jargonuna aykırı sorunsal. instela örneği gibi zenginistan yapın adını sorun morun kalmaz.

emperyalizme karşı durdukları için polis kurşunuyla, altıncı filoya karşı eylem yapanları vatan haini addederek kendilerine milliyetçi diyen faşistlerce katledilmiş.
başta;
(bkz:turan emeksiz)
(bkz:taylan özgür)
(bkz:Ali Turgut Aykaç)
(bkz:Duran Erdoğan)
(bkz:Mehmet Sevinç Büyük)
(bkz:Battal Mehetoğlu)
ve daha niceleri için yazılmış şiir.

(bkz:şark ekspresi)

bir gece şarkısı.

iki parçayı birbirine eklemek.
misal:
(bkz:saç kaynağı)

oldukça işlek sözcüklerimizden biri.
misal:
iki parçayı birleşirme işlemi.
(bkz:metal kaynak)
(bkz:plastik kaynak)
gibi.

tüketirken iyidir, güzeldir, hoştur da hem fazla tüketilmesi açısından kilo kontrolünü zorlaştıracağından, hem de sıcak olması hasebiyle mideye verebileceği zarardan dolayı dikkat edilmesi gerekir.

dini ve milli olanlarının ayrı bir önemi vardır. insanların birbirine kenetlenmesi, küskünlüklerin son bulması, insanlara arasında dayanışmacı ruhun canlanması, toplumsal coşkunun hep beraber duyumsanması gibi.

sabah içkisi. kuzeni abuhla birlik olup abuh sabuh deyimini oluşturmuşlar. bu da zamanla dilimizde setleşerek abuk sabuk olmuş.

akşam içkisi.
hülasa abuk sabuk deyiminin kökeni.
(bkz:sabuh)

abuh ve sabuhun sertleşmiş hali.

(bkz:abuk sabuk)

öncelikle sonunun sözlük olmak iddiasıyla açılan birçok sosyal mecra gibi olmamasını temenni ediyorum.
tanımlar interaktif sözlüklerin olmazsa olmazıdır. yeni olması hasebiyle tanımların yoğun olması kaçınılmaz. tanım olmasın istiyorsak her şeyden evvel adındaki sözlük ibaresinin çıkarılması gerekir. nitekim sözlük olma iddiasından vazgeçen itü sözlük adını değiştirerek instela yapmıştır. instelanın yeni şekliyle başarılı olup olmadığını tartışmak değil maksadım sadece örnek babında söyledim.
kısacası ilk entry'in tanım olma zorunluluğunun kaldırılması için hem çok erken hem de interaktif sözlük olma idealinden vazgeçmek demek.

çoğumuzun hayran olduğu her biri kendi alanında deha olan üç insanı cinsellik, seksapalite ve güzelliğe ile değil caiz tabirle kıvrak zekasıyla süründürmüş kadın. muhtemelen zamanına göre özgür ruhlu olması sebebi ile Sigmund Freud, friedrich nietzsche ve rainer maria rilke nin dikkatini çekmiş ve kendisinden etkilenmişler.

bütün özelliklerini benliğinde barındıran lou andreas-salome tek başına tarif etmeye yeter de artar bile..

erkek erkeğe sohbetlerde kadınlarla özdeşleştirilerek kendini aşan sözcüklerden biri. femme fataleden yosmaya, işveliden kurnaza, cilveliden fesata türlü sıfatlarla açıklanmaya çalışılmasının yahut yanyana kullanılmasının başka açıklaması olamaz.

(bkz:süvari alayı)

sorsan. "mühendisim." der. af buyrun, yukardan bakan biraz havalı bir edayla. "ne demek mühendis" desen. emin olun, azımsanamayacak bir kısmı kem küm eder, doğru bir tarifini dahi yapamaz mesleğinin.

envai çeşit alt dalı olan bir meslek. liseden sonra en az 4 yıl okuyup meslek edinen bir insanın mesleğinin tarifini yapamaması sizce de garip değil mi?
elektronik, elektrikten tut ziraate. otomotivden tut uçağa, tektstilden tut genetiğe, gıdadan tut kimyaya aklınıza gelebilecek hemen her iş kolunda fakültesi, üniversitesi olan ve mezun olununca gelecekteki ünvanı olan mesleğini tarif edemeyen insana ben mühendis diyemem kimse kusura bakmasın.
bir işte ölçme, ölçümleme, tasarlama, planlama vesair konularda asgari bilgiye sahip alanında uzman kişiye denir. ülkemizdeki gibi fakülte bitirerek mühendis olduğunu sananlar, iş hayatına atılırken anlıyorlar henüz mühendis olamadıklarını . eğitim sistemi falan tamam, eyvallah da. insan kendini yetiştirmeye çabalamaz mı 4 yıl boyunca.
gerçekten hakkını vererek mezun olanları tenzih ederim. onlar kendiliğinden tarif ediyor zaten mühendisliği.

bugün kullandığımız mühendisin atası. kelimenin basit anlamı ölçme, ölçüm. daha geniş anlamda ölçme, ölçüm, tasarım işlerinde uzmanlaşmış kişi yani mühendis. eskiden geometri yerine de kullanılmış.

eskiden kullanılan uzunluk ölçü birimi.
hatta "fistan aldım endazesi on yediye" falan diye türkülerde de geçer.
65 santime tekabül ediyor.
(bkz:hendese)

açık bir insan kolunun uzunluğu.
uzunluk ölçüsü birimi olarak böyle doğmuş.
çeşitleri de var. mimar arşını, çarşı arşını, halep arşını vesaire.
metre cinsinden uzunlukları da değişiyor herbirinin. neyse efendim aklımda kalan 68 cm olduğu.
(bkz:endaze)

inşaat, dekorasyon vs. işlerinde kullanılmak üzere yuvarlak, üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen ve ila şeklinde muhtelif uzunluklarda üretilen her türlü içi boş metal, plastik ürün.