confessions

freud da sollardi

1. nesil Yazar - İstikrarlı

  1. toplam entry 83
  2. takipçi 17
  3. puan 4341

can atilla

freud da sollardi
Absolut kulaktır kendisi. Herhangi bi sesin tonunu algılayabiliyor yani. Çok havalı geliyor duyunca ama ,yanılmıyorsam, röportajında çok da işime yaramıyor, orkestra şefi falan olsam o zaman işime yarardı demişti.

Bonus:
bir dilek tut şimdi
"çocukluğunun hatırası çöktü kalbine
.hayata karşı neler kaybettiğini
ve sözde neler kazandığını geçirdi zihninden.
kayan bir yıldız aldı gözünü. gözlerini kapadı
ve bir dilek tuttu;
olmayacağını bildiği halde. "her şey güzel olacak" dedi kendi kendine. "hayata rağmen her şey güzel olacak""

hasan sabbah

freud da sollardi
İsmaili mezhebinden haşhaşi tarikatının lideridir. Alamut kalesinde yaşamıştır. Cennet vaadi ve biraz da uyşturucu ile ikna ettiği, inanılmaz seviyede ona ve emirlerine bağlılıkları olan müridleri vardır. Hakkında çok çeşitli efsaneler vardır, onunla ters düşen birisi ertesi gün yastığının başında uyarı olarak hançerle uyanacağı gibi. Bir de ezel dizisinde Tuncel kurtiz'in anlattığı vardı tabii;

barnum etkisi

freud da sollardi
Forer etkisi de denilmektedir. Falcıların kullandığı temel tekniktir aslında. Kişiyle ilgili genel(herkese uyabilecek) yorumlar yaparsınız, biraz da aksini söylersiniz mis gibi olur.
Örnek olarak,

"Diğer insanların senden hoşlanmasına ve takdirine ihtiyaç duyuyorsun ama yine de özeleştirel olmaya eğilimlisin. Bazı kişilik zaafların olsa da, genelde bunların üstesinden gelebiliyorsun. Henüz kendi yararına kullanmayı başaramadığın, hatırı sayılır bir kapasiten var. Dışarıdan disiplinli ve denetimli biri gibi görünsen de, iç dünyanda endişeli ve güvensiz hisseden bir yanın var. Bazen, kararlarının ya da eylemlerinin doğru olup olmadığıyla ilgili, ciddi kuşkulara kapılıyorsun. Hayatında belli miktarda değişiklik ve çeşitlilik arıyorsun ve engellerle ya da sınırlarla yolun kesildiğinde mutsuz hissediyorsun. Bağımsız düşünebilen biri olmakla gurur duyuyorsun ve başkalarının düşüncelerini, tatmin edici kanıtlar yoksa kabullenmiyorsun. Ancak kendini diğerlerine çok keskin biçimde ifade etmeyi de, akıllıca bulmuyorsun. Bazen dışa dönük, cana yakın ve sosyal hissetsen de, kimi zaman içe dönük, sıkıntılı, çekingen duygulara kapılıyorsun. Bazı büyük isteklerin, gerçekçi olmaktan uzak."


shantaram

freud da sollardi
Marathi dilinde, Tanrının sükunet bahşettiği sakin adam, anlamına geliyormuş. Aynı zamanda gregory david roberts'ın bombay'daki yaşamını anlatan, kalın bir kitap. Kitap insani ilişkilerden suça, Hindistan'daki yaşama kadar bir çok şeyi barındırıyor. Bıçak kavgasında neler yapmak lazım onu bile öğretiyor.
İçerisinde çok güzel tespitler var;
"Sevgi istememizin ve onu çaresizce aramamızın nedenlerinden biri de sevginin yalnızlığın,utancın ve kederin tek ilacı olmasıdır.Fakat bazı duygular kalbinizde öyle derinlere gömülüdür ki sadece yalnızlık onları tekrar bulmanıza yardımcı olabilir.Bazı gerçekler o kadar acı vericidir ki sadece utanç onlarla yaşamanıza yardımcı olabilir.Ve bazı şeyler o kadar üzücüdür ki sadece ruhunuz sizin için ağlayabilir."

"Her şeyi olduğundan ya da gerektiğinden daha zor hale getiriyorsunuz. Hayatın gerçekleri oldukça basittir. İlk başlarda hayvanlardan, ağaçlardan, gecenin karanlığından, yani birbirimizden başka her şeyden korkuyorduk. Şimdi ise birbirimiz dışında hemen hemen hiçbir şeyden korkmaz hale geldik. Kimse diğerinin neyi, neden yaptığını bilmiyor. Kimse doğruları söylemiyor. Kimse mutlu değil. Kimse güvende değil. Dünyada yanlış olan onca şey arasında yapabileceğin tek şey var, o da hayatta kalmak. Hayatta kalmak zorundasın. İşte bu ikilemden dolayı da bir ruhumuz olduğu ve kaderimize önem veren bir Tanrı bulunduğu yalanına inanıyoruz"

Kitabın kapağındaki sözle bitireyim;
"Kader seni güldürmüyorsa, espriyi anlamadın demektir."

keşke

freud da sollardi
Bir Ali lidar yazısı.
“Keşke bir gemide olsak” dedi. “Nereye gittiğimizi bilmeden denizin sonsuz maviliğinde kaybolsak. Başbaşa..” “Peki gemiyi kim kullanacak? Ne yiyip ne içeceğiz? Bu geminin mazotu hiç mi bitmeyecek?” gibi mantık dışı sorularla kafasını kucalamak istemedim. Gemiye binmekten pek hoşlandığım söylenemezdi, ama gemiye binmemeyi seviyorum da diyemezdim. Bir süre kelime aradım. Sonra 'keşke' dedim. Çok sevdim keşkeyi, Yalan söylemiş olmazsın keşke dediğinde. Söylememiş de olmazsın. Hatta bir şey söylemiş bile olmazsın. Ama söylemişsindir de bir taraftan. Baştan savar bir temenniyle ağır başlı bir istek arasında nazlı nazlı salınan sihirli bir sözcük gibiydi keşke. “Sikeyim gemisini, gel şurada birer oralet içip hiç konuşmadan gelip geçen insanlara bakalım” dedim sonra. Demez olaydım. Benimle hayal kurulmazmış. O an karar verdim, artık keşkeden başka laf etmeyecektim. “Ben gidiyorum” dedi. “Keşke” dedim. Kalsaydı yine keşke diyecektim. Anlamlı olup olmaması umurumda değildi. Çünkü anlamıştım, karşımızdaki insanlar, hatta en sevgililerimiz bile hayallerine yancı arıyorlardı sadece. Gemide de oralet içebiliriz deyip kalbimi fethedebilirdi isteseydi. Aklına bile gelmedi. Gelseydi. Keşke.."
http://alilidar.com/index.php/2013/11/keske/

mizah

freud da sollardi
Sözlük anlamı olarak; gülmece. Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyma olarak geçer.
İngilizcedeki karşılığı da "humor"'dır.
Stephen king için ise, "Mizah, neredeyse her zaman makyaj yapmış öfkedir sanırım."
1 /