confessions

gunese vurgun kardanadam

1. nesil Yazar - Tatlı

  1. toplam entry 39
  2. takipçi 4
  3. puan 3197

neşet ertaş

gunese vurgun kardanadam
Değerinin öldükten sonra arttığını düşünmediğim halk ozanı. Bozkırın tezenesi.. saz üstadı.. saygılı, görgülü, vicdanlı.. tam bir aşık. Her iki anlamda da.. hayatı, yaşam tarzı okullarda ders olarak verilmeli.. düğünlerde köçeklikle başladığı hayatı daha sonra nota bile bilmeden tıngırdatmaya başladığı kendisine özel bağlamasıyla başka bir boyuta ulaşmış, yaşadığı aşkları ince ince dokumuş önümüze sermiş yeri gelmiş kendinden önceki halk ozanlarının(köroğlu gibi) şiirlerini bağlamasına aktarmış bir deha.. her zaman değerliydi yaşarkende, bu dünyadan göçüp gittikten sonra da(yattığı yer her zaman dile getirdiği çok sevdiği babasının ayak ucudur. Yattığı yer nur olsun.) değeri aynı kalmıştır. Her zaman da aynı kalacaktır.. kırşehir'imin en büyük değeridir.. hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki.. birazda kendi ağzından dinleyelim.

aldatılmak

gunese vurgun kardanadam
Bomb.k bir duygu.. bomb.k bir ruh hali.. saçma sapan acıları beraberinde getiren, saçma sapan bir sorun.. aldatılan olmakta kötü.. aldatanın aldattığını aldattığı kişi olmakta.. aslında sadece sevgi ilişkisi olarak bakmamakta gerek.. kandırılmak anlamında aldatılmakda çok kötü.. bildiğiniz her şeyin aslında bildiğiniz şey olmaması.. her türlü aynı kapıya çıkıyor.. sonuç asla değişmez.. aldatan kaybeder.. aldatılansa yıkılır..

oğuzhan uğur

gunese vurgun kardanadam
başlığı açılmamış olması çok şaşırtıcı. zekasına hayranım. şarkılarına da öyle. üstüne birde youtube da önce budabi tv kanalında şimdilerdeyse babala tv kanalında inanılmaz eğlenceli programlara imza atmakta.. normal hayatında sıkı dost ya da en kötü ihtimalle iş yerinde de iş arkadaşı olmayı çok isterdim kendisiyle. komik adam vesselam. sıkı takipçisiyim.

tuzlu kahve

gunese vurgun kardanadam
Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki.. Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, ama tam bir kibarlik gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.
Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı...
"Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.
"Bana biraz tuz getirir misiniz?" dedi.. "Kahveme koymak için..”
Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı... Kahveye tuz!..
Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız tadınız var" dedi..

Delikanlı anlattı:

"Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla buyudum ben.. Bu
tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde
hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar... Onlari
ve evimi oyle ozluyorum ki.."

Bunlari soylerken gozleri nemlenmisti delikanlinin... Kiz dinlediklerinden
cok duygulanmisti. Icini bu kadar samimi doken, evini, ailesini bu kadar
ozleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini dusunen, evini
arayan, evini sakinan biri... Ev duyusu olan biri... Kiz da konusmaya
basladi... Onun da evi uzaklardaydi.. Cocuklugu gibi... O da ailesini
anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu... Tatli ve sicak...

Ve de bu sohbet oykumuzun harikulade guzel baslangici olmustu tabii...
Bulusmaya devam ettiler ve her guzel oykude oldugu gibi, prenses, prensle
evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve
yapsa prensine icine bir kasik tuz koydu, hayat boyu... Onun boyle sevdigini
biliyordu cunku...

40 yil sonra, adam dunyaya veda etti. "Olumumden sonra ac" diye bir mektup
birakmisti sevgili karisina... Soyle diyordu, satirlarinda...

"Sevgilim, bir tanem... Lutfen beni affet. Butun hayatimizi bir yalan
uzerine kurdugum icin beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan
soyledim... Tuzlu kahvede... Ilk bulustugumuz gunu hatirliyor musun?.Oyle
heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' cikti agzimdan... Sen ve
herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim.
Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti. Sana
gercegi anlatmayi defalarca dusundum. Ama her defasinda korkudan vazgectim.
Simdi oluyorum ve artik korkmam icin hicbir sebep yok...

Iste gercek... Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni
tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi ictim. Hem de zerre pismanlik
duymadan. Seninle olmak hayatimin en buyuk mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu
tuzlu kahveye borcluydum.

Dunyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve
butun hayatimi yeniden seninle gecirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha
tuzlu kahve icmek zorunda kalsam da.."

Yasli kadinin gozyaslari mektubu sirilsiklam islatti. Lafi acildiginda,
birgun biri kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu...

Gozleri nemlendi kadinin...

"Cok tatli!..." dedi...

karıma

gunese vurgun kardanadam
kadınım.. her şeyim.. çocuklarımın anası.. allah'ımın bana en büyük armağanı.. bu mektubum sana..

çok bekledim seni hayırsız. bu satırları yazarken hala bekliyorum. sana kavuştuğum gün ilk soracağım şey, "neden bu kadar geciktin?" olacak. : ) hangi yoldan geliyorsun anlamadım ki.. yıl olmuş 2017 at arabası mı kullanıyorsun, yayan mı geliyorsun, çevir bi taksi, atla bi uçağa hızlandır şu süreci.. seni ararken geçen sürede çok canım yanıyor.. herkes bir parça kopartıp gidiyor canımdan... tamamen yok olmadan gel artık...

geldiğinde şu müziği de kapat.. : )

gel vefasız, gel vicdansız,
çağırmazdım acil olmasa...

gel de bitsin şu yalnızlığım.. hayatım(ız) renklensin.. sıkıldım bu siyah - beyazdan.. aslında renkli biriyim. biraz sarı, biraz lacivert severim ben öğreneceksin zamanla.. seninle çok güleceğiz, çok gezeceğiz buna hazır ol.. bana huzur verecek gülüşün, içimi titretecek öpüşün, çok seveceğiz birbirimizi.. çocuklarımızı da. en az üç çocuk istiyorum haberin olsun.

annenlere gideceğiz, annemlere gideceğiz.. misafirliklere gideceğiz.. misafir ağırlayacağız.. ülkemizin çeşitli sahil şehirlerine gideceğiz.. deniz olan yeri severim.. yaşadığımız yerde ya deniz olmalı ya denize yakın olmalı. bir çok ülkeye gideceğiz.. bunlarla ilgili çok fazla hayalim var, umarım seyahati ve yeni şeyler, yeni yerler keşfetmeyi seven macera ruhlu birisindir.. yalnız geçen onca zamanımı unutturacak kadar çok seversin beni umarım.. ben çok çabuk bağlanıyorum.. çok çabuk sevebiliyorum.. çok kıskanıyorum. çok çabuk da sinirlenebiliyorum. biraz da duygusalım.. birazda ormantik.. odunsu taraflarım çoksa da düşünürüm çok şeyi.. seni mutlu edecek her şeye varım.. umarım ani hava değişikliklerim seni korkutmaz. her zaman birbirimize destek olduğumuzda pek sıkıntımız olacağını sanmıyorum.. ve bittabi her günümüz güzel geçmeyecek.. iki insan kalan ömürlerini birlikte geçirmek için atacakları adımda zorlu yollardan geçerler bilirsin. her kötü koşulda bana daha çok sarılmanı bekliyorum senden. çünkü başım sıkıştığımda ilk koşacağım kişi, en büyük dayanağım sen olacaksın. en başta sen beni yolda bırakırsan nasıl toparlarım ben? çok büyük kavgalar edebiliriz bi anlık sinirle birbirimize kötü sözler sarfedebiliriz benim ailemde yuva yıkma sevilen bir durum değil ve zaten o imzalar atılırken hastalıkta sağlıkta, iyi günde ve kötü günde birbirimize destek olacağımıza söz verdiğimizden bu konuda da sorun yaşayacağımızı sanmıyorum.. her anlaşmazlık ve kavgamızda birbirimize anlayış göstermeliyiz. ve olayı büyütmeden güzellikle noktalamalıyız.. öyle yastığını al, bu gece salondasın yok.. yok yani öyle bir şey.. anca beraber kanca beraber..

ve unutma güzelim, geçmişinde ne yaşadığın beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.. geçmişinin benim için en güzel yanı seni bana ulaştıran yol olması. insan olman, sevgi dolu olman benim için en önemli şey.. geçmişinde yaşadığın her ne ise birisi eksik yaşansa yollarımız kesişmeyebilirdi..

geçmişini unut diyemem ama orada takılıp kalmazsan çok mutlu olurum..

seni daima sevecek olan eşin, dostun, sırdaşın...

kafamı pek toplayamıyorum, şimdilik bu kadar yazacağım.. daha sonra yine görüşürüz. sağlıcakla kal.

avrupa yakası

gunese vurgun kardanadam
Çokta özlenmeyen dizidir. Yayınlandığı dönemde de sıkı bir takipçisi değildim zaten. Gülse birsel in kalemi çok cezbetmiyor beni açıkçası.. g.a.g. iyiydi mesela, hatta akıllı tv lerin, oynat bakalımların atasıdır da diyebiliriz, ama iş diziye(sitcom) gelince beni sarmıyor.. avrupa yakası da böyleydi sonrasında yaptığı yalan dünya da..

emrah serbes

gunese vurgun kardanadam
behzat ç. dizisi senaristi ve bir çok kitabın yazarı.

bugün twitterdan paylaştığı tweet ve yazdığı mektubu ne yazık ki masumane değerlendiremiyorum. okuduğum ilk andan itibaren burnuma çok kötü kokular geliyor. hiç hoş değil. uzun uzun yazmak istemiyorum ama mantıklı da değil. ayrıca kenan doğru isimli şahıs salıverilmemelidir. işlemediği bir suçu üslenerek kendisi de suç işlemiştir. suça ortak olmuştur. en az emrah serbes kadar suçludur.

karıştığı kazada ölen vatandaşlara allahtan rahmet diliyorum. anneye acil şifalar.

kadınlar insandır biz insanoğlu

gunese vurgun kardanadam
Neşet baba çalıp söylediği gazinoda bir kadına vurulur.. bu kadın adı hepimizin bileceği gibi leyladır. Babası büyük üstad muharrem ertaş a konuyu açar. Babası bakar duruma ve oğluna ve kendilerine yakıştıramaz. Şiddetle karşı çıkar bu ilişkiye ve devamında evliliğe. Ama neşet baba dinlemez babasını, evlenir leyla ile.. zaman geçer büyük aşk bozulur. Yuva yıkılır. Neşet ertaş bir tane babasına(cahildim dünyanın rengine kandım), iki tane leyla'ya türkü yakar(yazımı kışa çevirdin ve neredesin sen).

Sonrasında muharrem ertaş bir türkü yakar “küsmedim neşet'im” diye.. buna kendi usulünce cevap verecek olan neşet ertaş “aslı bozuk deme” türküsünü yazar.. ve bu sözleri o türküsünde kullanır..

oğluma

gunese vurgun kardanadam
haberini aldığımdan beri benden mutlusu yoktu.. işe istemeye istemeye gidip, koşa koşa eve geliyordum.. nasıl koşmayayım.. ben koşmasam ayaklarım durmuyordu. bi an önce eve gitmek istiyorlar, eve gidip annene kavuşmak..
o günde yine aynı hisler içindeydim.. akşamı zor ettim.. son rötuşları da yapıp kapattım bilgisayarımı. masamı topladım.. kişisel eşyalarımı çantama doldurdum.. dilimde bir şarkı kendim bile zor duyuyorum.. çantamı topladım, galiba hazırdım.. son bir kez masamın üstünü kontrol ettim unuttuğum bir şey var mı diye.. yok.. ceketimi aldım sandalyemin sırtından, kendi sırtıma geçirdim.. yakasını düzelttim.. mesaiye kalan arkadaşımla kolay gelsin dileyip çıktım ofisten.. asansöre yürüdüm, çağır tuşuna bastım.. o da ne az önce geçmiş benim olduğum kattan.. saatime baktım 17.05 amaan dedim kim bekleyecek şimdi.. merdivene yöneldim.. bir saniye bile geç kalmak istemiyordum annene.. hızlı adımlarla(fitifiti) indim merdivenlerden.. çıktım iş merkezinden.. mükemmel bir hava kucakladı beni.. son zamanlarda her şey güzel görünüyordu zaten gözüme.. gözlerimi kıstım çıkar çıkmaz.. güneş gözümü alıyordu çünkü.. ne kadar akşam saati de olsa havanın tam olarak kararmasına bir iki saat vardı.. yaz ayları böyle olurdu muğla'da.. gerçi türkiye geneli böyledir yaz aylarında (ehee) otoparka yöneldim hemen. atladım arabama, çantamı yan koltuğa koydum.. kontağı çevirdimm.. çevirmemle radyoda açıldı.. o da ne en sevdiğim şarkı çalıyor radyoda.. yüzüme bir gülümseme yerleşti bütün gün yüzümde asılı durana nazaran, biraz daha büyük.. radyoya eşlik ediyordum.. parmaklarım direksiyonda ritim tutuyordu.. sonra daha hareketli parçalar.. ah diyorum bu gün her şey benim yanımda yol tenha, zaten oldum olası kalabalık olmamıştır buranın trafiği.. yolda bizim çiçekçiyi görüp yanaşıverdim önüne.. güzel bir demet yaptırdım.. çiçekleri toprakta severim bilirdi kadınım, hem dünyanın en güzel çiçeğine, çiçek götürmek anlamsızdı öyle derdim.. ama bir kereye mahsus sildim bu düşünceyi kafamdan.. ona layık olmasa da aldım bi papatya buketi.. devam ettim zaman kaybetmeden.. 15 dk sürmüyordu evin otoparkına girmem.. aracı park edip girdim apartmana.. çiçeği araçta unuttuğumu fark ettim.. ah şapşik kafam.. geri dönüp çiçeği aldım.. tekrar girdim apartmana hızlı hızlı çıktım merdivenleri.. 2.kattaki dairemin kapısındayım.. yavaşça açtım kapıyı uyuyor olabilirdi çünkü.. uyandırmak istemiyordum.. yavaşça çantamı bıraktım.. ayakkabılarımı çıkardım.. kapıyı kapattığımda fark etti beni..
+tatlımmm.
-beniiimmm...
yanına gittim.. oturma odasında oturuyordu.. elinde şiş yelek örüyordu.. yaklaşıp yanığına bir öpücük bıraktım.. bir elim arkada.. sonra ona uzattım.. çok mutlu oldu. ben onu, oda beni öpüyordu.. yerinden kalkmak istedi izin vermedim..

-sen otur ben vazoya koyarım..
+olmaz ya ben yaparım, dese de izin vermedim buna..

hemen gidip vitrinde duran boş vazoya biraz su doldurdum.. çiçekleri paketinden açıp vazoya yerleştirip salonun ortasındaki sehpanın üzerine koydum. güzel kokuları yayılsın diye odaya.. gelip uzandım dizine annenin.. o an fark ettim huzur bu işte.. mutluluk... sevgi.. her şey bu.. her şey bunun için.. evde olmak.. en sevdiklerinle.. elindekileri bıraktı hatunum tehlike yaratmayacak bir yere.. gözlerinin içi gülüyordu.. içim huzurla doluyordu.. gözlerinin içi gülüyordu, içim mutlulukla doluyordu..

+nasıl geçti günün..
-iyiydi.. anlattım kısaca.. sizin nasıldı, dedim.. karnına bir öpücük koyarak.. çok yordu mu ufaklık bugün seni..
+sorma, bugün çok hareketliydi..
-bizimle tanışma zamanı yaklaşıyor ya ondan heyecanlıdır..
+bilmiyorum artık.. bugün çok tekmeledi anneyi dimi oğlum(eli karnında küçük bir yuvarlak çizdi)
-yapmaz öyle şey benim oğlum.. değil mi oğlum?

tekrar öptüm seni.. sırt üstü döndüm.. parmakları saçlarımda geziyorken hatunumun öylece uyuyakalmışım.. huzur içinde..

evet oğlum, bir gün o hatunu bulduğumda ya da o beni bulduğunda seni böyle bekleyeceğiz.. heyecanla, merakla, sevgiyle, aşkla.. seni çok özledim..

baban..

el adamı

gunese vurgun kardanadam
yıldız tilbe şarkısı. bu kadının heykeli dikilmeli bence. sadece bu şarkısı için söylemiyorum. genel olarak yazdığı her kelime kurduğu her cümle gerçek acılardan damıtılıp yan yana getirilmiş gibi. hadi bir şarkı yapalım diyip yazılamayacak her şarkısında ayrı bir yaşanmışlık var. kalemine sağlık yıldıs apla.

içinden geçmek

gunese vurgun kardanadam
tdk daki tanımı: düşünmek, aklından geçmek olan fakat sokaktaki kullanımı genelde mecazi anlamdadır bu deyimin. eylem belirtir.

yakın zamanda beşiktaş - konyaspor maçında talihsiz bir kullanımına denk geldik. bilen bilir. spikerin kötü bir niyeti yoktu belki ama olaylar farklı boyuta geldi.

kızıma

gunese vurgun kardanadam
canım kızım,

henüz doğmadın, evet.. belki de hiç olmayacaksın bilemiyorum.. bu ihtimali düşünmek istemiyorum aslında. çünkü bir çok planım var seninle ilgili, annenle ilgili... senin için bir kaç isim bile düşündüm şimdiden canım kızım... belki elif olur adın, belki yağmur, belki melek, belki seçeneklerin ikisi bir arada belki sonlarına 'gül' eklerim. annenin bu konuda ne istediği de önemli tabii. buna daha sonra karar veririz güzel gözlü, güzel yüzlü kızım...

seni daha şimdiden ne kadar seviyorum bir bilsen. gülme öyle babaya gülünür mü? tabii ki sevebilirsin bir insanı görmeden. biz hz. muhammed (sav) ı da görmeden sevmedik mi? sana can veren allah(c.c.) yi de görmeden sevmedik mi kızım? aynı şey değil tabii ama sevilebilir güzel kızım. evet bir insanda görmeden sevilebilir.

sende seveceksin güzel kızım ama önce ben seveceğim seni. annenle ikimizden bir parça olduğun için seveceğim seni. güzel saçlarını, güzel gözlerini, güzel dudaklarını, güzel burnunu annenden aldığın için seveceğim seni. hiç karşılık beklemeden sadece benim kızım, bizim kızımız olduğun için seveceğim. davranışlarımıza anlam veremeyeceğin durumlar olacak kızım. bu babamda ne geri kafalı hiç beni anlamıyor isteklerime hiç önem vermiyor diyeceksin belki. ama her şeyi senin iyiliğin için yapacağım kızım. her şey senin daha düzgün bir hayat sürmen daha iyi insanlarla karşılaşman için olacak. belki bir fırlamaya kaptıracaksın gönlünü önce bana anlatmayacaksın(anlatmada zaten) (ya da anlat) (yok yok anlatma) (bilmiyorum :(( ) belki annende bilmeyecek ama bana anlatmasan bile her şeyi annene anlatmalısın kızım. o uygun bir dille anlatır bana. belki o da anlatmaz.

+değil mi annesi?
-... (cevap yok..)

çünkü annen ben bunları yazarken yanımda değil kızım. nerede ne yapıyor bende bilmiyorum. belki de biliyorumdur. ne dersin? allah nasip eder mi gönlümdekini bana? inşallah yavrum. 'o' da isterse neden olmasın bebeğim. dur bakalım mı? dedin. babayla öyle konuşulmaz demedim mi sana ben? önce bu konuşmaları düzeltmemiz lazım sanırım, hımmmm kızıyorum bak... (gülücük).

umarım çok bekletmezsin bizi kızım. hemen hayatımıza girersin de uzun yıllar, güzel vakitler geçiririz seninle birlikte. ödevlerini beraber yaparız. beraber çarpım tablosunu ezberleriz. sen doğana kadar işler bitmez sanırım güzel kızım. işçiler çalışır, havuzlar dolar dolar boşalır, a şehrinden b şehrine gezi yapan insanlar bitmez sanıyorum. bende pek anlamıyorum ama senin için tekrar çalışırım güzel kızım. sen mışıl mışıl uyurken ben sana ertesi gün anlatacağım derslere bakarım. kendim için çalışmadım ne yalan söyleyim ama senin için yaparım bunu. ohooo şimdiden ders muhabbetine başlamışsın diye kızma bana. dersler önemlidir kızım. bunları hayatın neresinde kullanıcam ki deme. ben dedim bak çalışmadım. ama rahat bir hayatım da olmadı. üstelik tamda bunları kullanabileceğim bir işte çalıştım yıllarca. hatta bu satırları o işimin mesai saatleri içinde yazıyorum sana. dersler önemlidir kızım kusura bakma ama bunun için biraz sıkıştıracağım seni. ama hep ders hep ders de olmaz. dışarı da çıkacağız seninle. lunaparklara gideceğiz. pamuk şeker, elma şekeri yiyeceğiz. bisiklet kullanmayı öğreteceğim sana. yaşın yettiği zaman da araba kullanmayı. bisiklet kullanmayı öğrenirken düşüreceğim belki seni ağlayacaksın ben öpeceğim yaralanan dizlerini avuç içlerini. sileceğim göz yaşlarını çok canın yanacak evet ama büyüdükçe bu acıları daha çok özleyeceksin güzel kızım. hayat zor. neden seni böyle bir dünyaya getirmek için bu kadar çabalıyorum bilemiyorum ama seni yanımda istiyorum güzel kızım.

seni çok seviyorum. çok seviyorum seni... bu öylesine söylenmiş 16 harfli 3 kelimeden oluşan bir cümle değil kızım. bir baba kızını ne kadar çok sevebilirse ben seni onun sınırsız katı kadar seveceğim. ve mutlu bir yaşam sürmen için elimden geleni yapacağım. fazla uzatmıyorum güzel kızım. iş yerinde göz yaşı dökmek, bunları saklamak kolay değil. kimseye de anlatamam.. ne diyeceğim ''ee şeeyy kızıma mektup yazıyorum da ondan şey olunca şey oldu'' ya da ''gözüme bi şey gaçtı daa'' fln mı.. yemez kimse kızım buradaki yani dünyadaki insanlar cin gibi kızım ama sen bil kızım ben seni her şey den çok seveceğim..
neyse daha konuşacak, anlatacak, yapacak çok şey var, çok zamanımız da olacak şu anda unuttuklarımı daha sonra aklıma gelecekler ile birlikte zaman içinde konuşuruz zaten güzel kızım.

merak ve heyecanla dünyaya gözlerini açıp, nur topu gibi bir kızınız oldu cümlesini duyduktan sonra seni kucağıma alacağım günü bekliyorum. öpüyorum güzel gözlerinden.

allah'a emanetsin.

seni seven baban...

çukur

gunese vurgun kardanadam
ay yapım yapımcılığın yapımını üstlendiği yeni dizi. tanıtımı içerde yi anımsattı bana ama konu alakasız olabilir. yönetmenden kaynaklı sanırım öyle hissetme sebebim. aras bulut iynemliden dolayı da olabilir.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

gunese vurgun kardanadam
sadece ölüyorum, ötesi yok inan

gece yarısı ayazlar üç-beş devriyesini atmakta yine. sensiz geçen bir günü yine sensiz gecelere kendi ellerimle gömüyorum.
sen yokken anlamı yok baharların artık
anlamı yok çekilen onca acıların. anlamı yok sensizliğin.. sen yoksun sadece.. sadece yok..
yoksun sadece yok.. bu kadar basit olmamalıydı ölmelerim, bu kadar çabuk, bu kadar erken solmamalıydı çiceklerim. artık ne sesin yankılıyor sokaklarımda, ne de varlığın geziniyor damarlarımda.. sadece yokluğun kanıyor dudaklarımın ucunda.. sadece suskunluğum can veriyor ayak uçlarında.
sadece ölüyorum yokluğunda..
sadece ölüyorum, ötesi yok...
yokluğunda yüreğimin duvarlarına çerçevelenmiş hatıralarına bakıp bakıp sensizliğini dinliyorum. sonra da suskunluğuna diz çöküp yalnızlığını demliyorum. yoksun, her gece gözlerimde kanıyor senli hatıralar. uykular firarda. karanlığı örtüp üzerime seni anıyorum kırık dökük kelimelerimle. sancılara girdap gönlümle adını sayıklıyorum ardı ardına. yavaş yavaş boğuluyorum . yavaş yavaş dibe çekiliyorum..yoksun, gözyaşları biriktiriyorum avuçlarımda. yoksun, mürekkebimden sızıyor kan rengi kelimeler. bendeki adın hala bir ömür ile anılırken, kim bilir ölümsüz sevdam senin ayak uçlarında son nefesini vermekte.. canım acıyor sevgili. puslu bir havada vurulur, olduğun yere yığılırsın ya hani.. işte gittiğin gün yalnızlığın mıhlandı alnımın ortasına. gittiğin gün dudaklarıma mühürlendi adın…. şimdi yoksun ama ne geçmişimize gömüyorum seni ne de sensizliğine pes ediyorum. çünkü; ben seni “ sensizlikte “ bile ömür boyu bekleyecek kadar seviyorum..

farkındayım; bir ömür uzaktasın bana. şimdi hangi mevsimin hangi baharını yaşamaktasın? hangi rüzgarın koynunda yaralarını sarmaktasın?. bilemiyorum ve bilmekte istemiyorum. bildiğim tek şey var; sen hala bendesin. sendeki beni öldürsen de, sen hala damarlarımda gezinen alyuvar sıcaklığında bana gülümsemektesin.

yalın ayak yürüyorum dikenlerin üzerinde. acılarımı acılarınla devşiriyorum.. ilelebed yaşamaktan gurur duyduğum gözyaşlarından bir sonbahar günü sıcak gülüşlerine taşınıyorum. anla sevgili. yalnızlığın dururken kapımda , kan bürümüş çığlıklarımı satıyorum ayazlara.. karşılığında sadece senin bensiz de mutlu olduğunun haberlerini istiyorum. bensiz uzaklarda mutlu olman benim yaşama sebebim sevgili.. son sözüm; her zaman gülümse ne olur. acılarına kefil olmuşken ne olur gülümse hayata.. gülüşlerin mutluluklara adanmışken sen her zaman hayatı sev. ve hiçbir zaman ağlama sevgili. çünkü; mutlulukların, yaşama sebebim iken; gözyaşların bedenimin örtüldüğü kefen olur….

yokluğun kanar dudaklarımda, sonra suskunluğun ölüm yazar yüreğime..kimliksiz rüzgarlara bel bükerim. çünkü, sen yoksun yanımda..isyanlara bilenirim yalnızlığın kanayan yüzünde. sen yoksundur artık, her gece karanlığa bürünür. her yağmur sonrası gülüşlerin takılır göz ucuma. gökten tel tel senin yağmanı dilesem de iliklerime kadar yalnızlığınla ıslanırım

seninle başladı yüreğime kilit vurup ölüme susmalarım..pervasız fırtınalara yenik düşer yalnızlığım. evlat edinirim karanlıkları sensizliğin mateminde. sensiz baktığım dipsiz kuyuyu andırır bana. bak görüyor musun gri tonlar giydirilmiş hüzünler çizilmekte ömrüme. artık her rüzgar yalnızlığı çarpıyor yüzüme. her dalga karanlığı….sen gittin içimdeki aşkı, yüreğimdeki canı kaybettim…sensiz geçen her gece ömür defterinden düşüyorum.

bir gün sensiz ölmenin acısını bırakacağım satırlara.. tabutum olacak
gözbebeklerinden düşen gözyaşın. kefenim olacak susmaların. şimdi varlığın kepenklerini indirip sensizliğinde uyumaya gidiyorum. ve sabah kalktığımda değişten bir şey olmayacak.. her zaman ki acılar düşecek paydalarıma..uyandığımda perdelerime hep yokluğun doğacak tıpkı gecelerimin alnına yalnızlığın soğuk çığlıkları örtüldüğü gibi..yoksun işte.. canım acıyor sadece. neden diye sorma.. sadece yoksun. soluyor taze baharlarım.. sebep arama ne olur. sadece yokluğun ile varlığın arasında yavaş yavaş ölüyorum; ötesi yok inan.
(alıntı)

askerlik tecili

gunese vurgun kardanadam
Korkaklıktır. Korkularınızla yüzleşin. Korkmayın. Ben yaptım. Belkide yaptığım en iyi işti askere gitmek, şu hayatım boyunca.. kimle tanışacağınızı ne kadar sabırlı biri olduğunuz öğreniyorsunuz. Askerlik sürprizlerle oldu. İyi kötü herkesi o ortamı görmesi gerek. Ben askere giderken rahattım. Kendi kendime zaten yıllardır aileden uzak işlerde çalışıyorum ev hasreti çekmem, bin türlüde insan tanıdım daha farklısını göremem rahat yaparım dedim. Binbir türlüsünü daha gördüm orada en vasıfsızından, en kahramanına.. aile özlemini dibine kadar yaşadım. Acılarında üniforma altında konutanım dediğim, tezkeremi aldığım gün bi kardeş olduğumuz insanlarda kattım hyatıma.. ama en önemlisi ömer halisdemirle tanıştım lan.. tezkeremi aldıktan bir buluk sene sonra şehit düştü. Şehit düştüğü yere defalarca gittim. ben o kışlada yaptım askerliğimi zekai aksakallıyla bayramlaştım ve daha nice adını bile bilmediğim kahraman komutanlarım oldu.. sivilde bunları hayal bile edemezdim. Askere gitmeden önce sosyal medyada kahramanlık hikayelerini okuduğum adamlardan dinledim gerçekleri. Diyorum ya hayal bile edemezdim. Ama yaşadım ben bunları. Çok şükür ki gittim anlımın akıyla üç tane de takdirle anamı babamı gururlandırdım. Yetti bana. Askerliği kendine zul gören zaten gitmesin. Gerek yok. Türk silahlı kuvvetlerinin size ihtiyacıda yok çok şükür. Vatan millet sevgisi yüreğine işlemiş adam zaten layıkıyla elinden geleni yapar. Kiminin elinden patates soymak gelir layıkıyla patates soyar, kiminin elinden bilgisayar işleri, kiminin terzilik, kiminin marangozluk, kiminin tadilat tamirat, kimide göğüs göğüse çarpışarak korur, gazi olur şehit olur.. bu vatan topraklırını koruyanların herkese ihtiyacı var, size yok. siz yapmayın zaten askerliği.. türk silahlı kuvvetleri sahipsiz değildir evvel allah. Her zaman asker bulur..

(İsteyen üstüne alınır, isteyen alınmaz. Her kimki içten içe kaçıyor bu vatan görevinden sözüm ona. Bahaneleri sadece kendilerini bağlar. Yok hakmış yok hukukmuş ben anlamam. Çok da ilgilendirmez beni açıkçası.)

Edit: korkaklık olan askerlik tecili değil. Okuyorsundur ya da vatandan önemli bir sorunun vardır aile gibi(ona da askere gittiğinde tsk gerekli yardımı yapıyor zaten) tecil edersin ona lafım yok. Bende yaşımda değil tecilli gittim askere. Korkak dediklerim keyfi sebeplerle gitmeyenler. Ya da vatan görevinden kaçanlar.

everyway that i can

gunese vurgun kardanadam
sertap erenerle ülkemize 2003 eurovision birinciliği getirmiştir.. yarışmanın ismindeki vision illüzyonuna aldırmayın, gayet vizyonsuz ve sıralamayı belirleyen oylaması iyi geçinilen komşu ülkeleri poh pohlama amacı taşır. yapılan müziğin kalitesinin önemi pek yoktur.

emir can iğrek

gunese vurgun kardanadam
genç şarkıcı..

şarkıları güzel ya baya sevdim ben..

müzik kutusu
beyaz
gönül davası
devriliyorsam
dozer

beğendiğim başlıca şarkıları. gerçi herkes aynı şarkıları yazmış ama öyle güzel şarkılara ve sese sahip dinletiyor kendini..

gönül davası şarkısı için;
https://youtu.be/oe6lz9ox1h4

muğla

gunese vurgun kardanadam
sallantıları durulsa da bitmediği kesin. psikolojimiz bozuldu iyice. iki kişi yan yana otururken biri ayağını sallasa sıçrıyoruz.. değişik bir ruh halindeyiz.. yinede..

her halinle güzelsin.. her kilometren ayrı güzel.

yaramızda kalsın

gunese vurgun kardanadam
Onur Can Özcan ın buğulu sesiyle seslendirdiği güzel şarkı.

sözleri;

iki yalnız bir doğru edebilirdik.
şimdi farklı şiirlerde yaşar gibiyiz.
ben mecnun, sen şirin; tesadüf değil.
biz bize kurulmuş tuzak gibiyiz.

söz ettim mavilere, içimdeki yaralardan.
gökteki yağdı yine, yerdekinde yakamoz var.
bu bir soygundur 'der gibi bakan gözlerinden,
artık gider gibiyim.

bahsetme kimselere, yaramızda kalsın.
sığmadık şehirlere, şiirlere taştık.
unutmadım yine, bir büyüklük bende kaldı.
kadehler kırıldılar sana bu gece.

bahsi geçen şarkı;