saygılı ve sevimli aynı zamanda cahillik kokan bir seçmen kavgası olmuştur. tartışma da diyebiliriz aslında. videonun ilerleyen dakikalarında insanların toplanması ve akpli olan dayıya herkesin yüklenmesi insanların artık mevcut iktidardan bıktığının en büyük göstergesi. muhalif kesimden söylenen mantıklı argümanlara ve sorulara dahi akpli dayı mantıklı cevap veremiyor. bu videoyu -40 yaş altı kime izletirseniz izletin muhalif tarafta söylenen her şeye katılır. katılmayanlar da bu 70 yaşındaki dayı gibi kalın kafalı olanlardır, çocukken beyinleri yıkanmıştır.
bu ülkeye dair umudumu tazelemiş bir seçmen kavgası olmuştur. ayrıca dışardan baksam tipi muhafazakar islamcıya benzeyen dayıların, abilerin artık erdoğan'ı istememesi de bir ilginç. bu tarz röportajlar ( kürtaj da olabilir ) ortaya çıktıkça seçmenin eğilimi nereye doğru olacak belli olur zaman içinde.
arada bir akla gelen kişi. başta içini anlamsız ve karmaşık duygular doldururken sonra bütün bu duygular yerini pişmanlığa veya nefrete, bir ihtimal özleme bırakabilir.
dün bu adam için gittim ve imza verdim. millet ittifakına etmediği laf kalmamıştı ama hepsini sineye çektim ve imzamı verdim. bu dakikadan sonra ne kadar muhalifi sandığa getirebilirsek kârdır diye düşünmekteyim.
doğu bey benim gibi sağduyulu düşünmüyor ama yaşına veriyorum.
ilk günden cumhurbaşkanlığı adaylığı için 130.000 imza toplamış iyi parti'nin genel başkanı. bundan sonra şov amaçlı meral akşener'e imza atmak yerine temel Karamollaoğlu veya doğu perinçek için imza verirseniz daha faydalı olur. ne kadar muhalifi sandığa getirebilirsek ülkemiz adına o kadar iyi olacaktır.
2018 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde meral akşener'in ve temel Karamollaoğlu'nun rahatlıkla 100.000 imzayı toplayabileceğini düşündüğüm için önümüzdeki günlerde doğu perinçek adına adaylık imzası vereceğim.
Eğer kadınların bir ürün olduğunu kabul edersek, thot olanlar ucuz ve basit mal sınıfındandır.
Thot olarak sınıflandırılan kadınlar ucuz ve basit giyinirler. Yüksek bir zümreye aitmiş gibi hareket ederler. Bundan daha fazlası olduğunu düşünür, kaliteli erkekleri, saygıyı, en güzel hediyeleri hak ettiklerini zannederler. Fakat bunları elde etmek için yaptıkları hiçbir şey yoktur. Öz saygıları yoktur, özgüvenleri yoktur, eğitim seviyeleri düşüktür.
Düzenleme ve ekleme: tanrı hepimizi onlarla karşılaşmaktan korusun.
Kripto para mevzusunda büyük oyuncu değilseniz hangi yatırım grubuyla hareket ederseniz edin küçük balık olmaktan kurtulamazsınız. Ena yatırım ile ilgili tek bildiğim yukardaki giri ve güvenilmemesini öneriyorum.
Dar pozisyon oynayanlara inat hodl ulan!
Düzenleme: ena yatırım sadece yatırımcıları bilinçlendirme ve eğitme adına kurulmuş bir platformmuş. Güzel girişim.
An itibariyle öğrencisi olduğum üniversite. Oraya geçirildiğimden benim haberim yok. Fakültemin bağlı olduğu üniversitenin rektörlüğü yok, kurumu yok, binası yok.
Üniversitelerin bölünmesi, başka üniversiteler oluşturulması tek bir adamın ağzına bakıyor olması ne kadar acı. Bu konuda bir çalışma yapılmadan, hazırlık yapılmadan “yaptık oldu” kafası kadar saçma zihniyet yok.
burada daha önce bahsettiğim yollarımızı tek taraflı ayırdığımız arkadaşımla dün yeniden barıştık gibi bir şey oldu. 3 aydır konuşmuyorduk ve bu 3 ayın sonucunda onu gördüğümde ona karşı hissettiğim tek şey özlem oldu. içimde kalanları ona nasıl anlatırım bilmiyorum. eskisi gibi olur muyuz bilmiyorum. eğer dün yaşanmasaydı onu çoktan unutup yoluma devam etmiştim. ortada bir belirsizlik yoktu yani dünden önce. rahattım. huzurluydum. peki ya şimdi? huzursuzluk had safhada. her an enerjimi çekiyor. ona sormak istediklerimi sorsam da beni tatmin edecek mi? nasıl tatmin olurum? bu sorular yanıtsız. her durumda, yaşanan her şeyden sonra, ayrılan her yoldan, hoşça kal denilen her dosttan sonra kendime dair nefretim daha da artıyor. olabilseydim duygusuz ve katı biri olurdum. her ne kadar dışarıdan böyle gözüksem de içimdeki minnoş gönlüm kan ağlıyor, bildiğim bu. bildiğim ikinci şey de eğer tatmin olursam kendi yazgımda bir dönüm noktasına erişmiş olacağım. zamanında yollarımı ayırdığım, kalbini kırdığım veya darıldığım kim varsa hepsiyle konuşacağım.
bu arada söylemiş miydim? hiçbir haltı unutamıyorum. insanlara karşı güzel şeyler için kullansam da kötü hatıraları da beraberinde getiriyor. örnek olarak tekrardan barıştığım - gerçi bu ilk oluyor da - veya uzun bir aradan sonra görüştüğüm bir arkadaşıma daha önceki güzel anılarımızı anlatarak insanları bu yönde mutlu edebiliyorum. ayrıntılar özellikle nasıl mest oluyorlar anlatamam. ancak bu insan bozuştuğum biriyse - genellikle öyle oluyor - bana karşı yaptığı her kötülüğü tek tek hatırlıyorum ve yüzüne vuruyorum, barışacağımız varken o da yok oluyor. her bir güzelliğin bir de çirkinliği var işte. unutamamak benim lanetim.
eğer bir ittifak olursa adayı meral akşener olmayacaktır. bu yüzden ittifakımsı bir şey gerçekleşeceğini düşünmüyorum. zaten ittifak ile ilgili kanun da daha oluşturulmadı herkes ittifaklardan bahsediyor ne garip bir iştir anlamak zor.
oy vermek için evden çıkmadan önce bozkurtlu gök bayrağımı pencereme asacağım ve mührü bu ülkeyi ayrıştıranların, ekonomiyi batıranların, bu toprakların insanlarını hor gören zihniyetin yıkılması için vuracağım.
gerçekçi taraftan bakarsak, bu erken seçim bir erken seçim daha doğurabilir. yazın ortalık çok karışacak. sonumuz iyi olsun.
ekleme: iyi parti rahatlıkla seçime girebiliyor olsa da meral akşener hanımefendi en başından beri milletvekili adayı olarak cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylüyordu. yani imza toplama olayı zaten olacaktı. ama bu kadar kısa sürede erken seçim olacağını sanırım kimse tahmin edemedi. yine de 100.000 imzayı rahatlıkla toplar.
1999'da barlarda sahne almaya başlayan benjamin burnley'in kurduğu grubun ismidir. asıl adı plan 9'dur fakat planet 9 olarak akıllarda kaldığından ötürü benjamin burnley abimiz grubun adını barda yaşadığı mikrofon kırma olayından sonra breaking benjamin olarak değiştirmiştir. 1-2 yıl barlarda rock şarkılar çaldıktan sonra ilk stüdyo albümleri olan saturate'i 2002'de çıkardılar.
2004 yılında we are not alone albümüyle isimlerini Billboard 200'de 20'nci sıraya taşımışlardır. albümde bulunan sooner or later şarkıları oyun tanıtımlarında kullanılmıştır.
we are not alone albümünden sonra çıkardıkları blow me away şarkısı halo 2 oyununda kullanılmıştır. benjamin burnley'in kendisi de büyük bir halo hayranıdır. ( küçük bilgi: hatta son halo oyununun kötü oluşundan ötürü sinirinden halo cd'si kırmışlığı bile var )
2006 yılında phobia, 2009 yılında dear agony albümünü çıkardıktan sonra grup kendi içerisinde anlaşmazlığa düştü. vokalist ve grubun kurucusu benjamin burnley ise o sıralar psikolojik rahatsızlıklarıyla mücadele ederken blow me away şarkısının mix sürümü grup üyelerinin gizli bir biçimde stüdyo şirketine 100.000 dolara satmasıyla burnley grup üyelerinin bir kısmını dava etti. dava neticesinde isim hakkının tamamını kendisine ait olduğu tescillendi fakat talep ettiği 250 bin doları alıp alamadığına dair bir bilgi verilmedi.
7 yıllık aranın ardından 2015 yılında tamamıyla yenilenmiş grup üyeleriyle yoluna devam eden benjamin burnley yeni albümü dark before dawn'u çıkardı ve itunes'ta ve billboard 200'de ilk günde rock listelerinde birinci sırayı aldı.
geçtiğimiz gün de ember albümüyle birlikte yine beklenen üzere listelere birinci sıradan giriş yaptı. hepimizin kulaklarının pası silindi. bu yaz dinleyecek güzel şarkılara sahip olduk tekrardan...
breaking benjamin'in geçtiğimiz gün çıkan yeni albümünün ismi. albümün öne çıkan şarkısı şudur diyemiyorum çünkü bütün parçalarının kendine has güzelliği, sözleri, hikayesi var. buraya da bir şarkı bırakmadan olmaz ama. albümle birlikte çıkış yapan torn in two parçası şu ana kadar reddit'te en çok merak edilen şarkıydı. buraya bırakıyorum:
geçtiğimiz gece sonuçlar geldi fakat olgunlaşması ve kesinlik için bugünü bekledim. beklendiği üzere fidesz yeniden iktidar oldu. aldıkları oy sayısı arttı fakat meclisteki koltuk sayıları değişmedi. böylelikle Viktor orban üçüncü defa başbakan oldu.
ana muhalefet partisi beklendiği üzere jobbik oldu. koltuk sayısını arttırdı fakat istedikleri üzere fidesz'i koalisyona zorlayacak kadar olmadı. bu sonuçların ardından jobbik'in lideri vona Gabor partideki başkanlık görevinden istifa etti.
orta avrupa ve balkanlarda sağ partilerin yükselişinin ardından asıl konuşulan konu da avrupa birliği devletlerinin sağ iktidarların yükselişinden etkilenip etkilenmeyeceği merak konusu.
seçime 5 gün kala seçim sürecinde yaşanan bazı önemli şeyleri aktarayım dedim:
-suriye iç savaşı sonucunda avrupa'ya doğru oluşan göçmen akınlarını durduran viktor orban bunu seçimde yoğun bir şekilde reklam olarak kullanıyor.
-medya organlarına büyük bir baskı yaparak hem kendi kampanyasını yürütüyor hem de soros ve vona gabor'un birlikte ülkeyi mültecilere açacağını iddia ediyor. hatta ileri de giderek vona gabor'u amerika'nın bir eli olarak nitelendiriyor.
-vona gabor bütün bu amerikancı iddiaları reddederek seçilmeleri durumunda ülkeyi hem amerikan hem rus etkilerinden tamamıyla arındırmaya çalışacağına söz veriyor. yani daha önce yazdığım daha kapalı, daha milliyetçi bir politika izleyecekleri görüşüyle ters düşmüyor. (bkz:#68702)
-viktor orban ( fidesz partisi ) daha çok katolik ( dinci ) görüşlere sahipken vona gabor ( jobbik partisi ) ırkçı görüşlere sahip. ülkemizle karşılaştırabilmemiz açısından her şey tam da bu noktada belirli oluyor.
-geçtiğimiz 8 yıl boyunca yapılan hukuksal, anayasal düzenlemeler ile hükümetteki partiye daha fazla güç veren fidesz'in yine birinci parti olmasına kesin gözle bakılıyor fakat jobbik'in oylarının yükselteceği ve ana muhalefet partisi olacağına da kesin gözle bakılıyor.
insanların çoğunlukla hayattan istediklerini alamaması beklenti ve gerçekleşen arasındaki uçurumdur. tabi bunu burada yazar olan herkes biliyordur. asıl mesele hayatın içindeyken, olaylar, insanlar karşımızdayken bunu hatırlayabilmek. beklentilerime aldırmadan karşıma çıkan insanlarda farklı dokunuşlar, görülmeye ve gösterilmeye değer ayrıntılar görüyorum. hepsini ayrı ve özel yapan bu ayrıntılarda saklı her şey. bu yüzden gerçekleşen her şeyde farklı bir amaç sizi hayata ve olacaklara karşı sürekli hazırlar.
bir yolculuğa ( yaya durumda ) çıkacağınızı varsayalım. hava şartları kapalı olsun. yağmur yağacağını tahmin etmek için kara bulutlar gerekir. bu kara bulutların gelişini ilk yolculuğunuzda anlam veremeyip, yağmura hazırlıksız yakalandığınızda bilirsinizki kara bulutlar yağmurun yağacağına işarettir. ilerleyen zamanlarda gerçekleştirdiğiniz gezilerde bulutların rengi, yoğunluğu, yerden yüksekliği, şekli size yağmurun ne süreyle yağacağını, şiddetini, kar yağma ihtimali gibi bilgileri eğer yolculukta bulutları ve yağmuru yani etrafınızı gözetlemeye başlarsanız edinebilirsiniz.
hayat da buna benzer. başımıza gelen kara bulutlardan bir şeyler öğrenmediğimiz, o bulutları anlamlandırmadığımız sürece sürekli olarak yağmura kalırız. ne zaman çevremizde gerçekleşen her şeyi anlamaya çalışırız o zaman gelen bulutların, yağan yağmurun, açan güneşin, gelen baharın, dökülen yaprağın bir anlamı olduğunu görmeye başlarız. bu gerçekleşen olayların hepsinin birleştirdiğimizde birbirinden ayrı olmadığını, birbirini tamamladığını görürüz.
burada insan olarak asıl ulaşmamız gereken şey o güneşi elde etmek yerine bu döngüdeki gerçek gezgin olmaktır. peki bu kadar sözcükten sonra "sen nereye ulaşmaya çalışıyorsun Hunyadi bey?" derseniz,
ben artık yürümekten yoruldum.
sadece yukardaki cümleyi bu şekilde yazsam anlamsız olurdu. böyle bir hikaye en azından birazcık da olsa yardımcı olmuştur hissettiklerimi tarif etmeye.
Başımıza ne geliyorsa hep sevgisizlikten, saygısızlıktan, hoşnutsuzluktan geliyor. Halk mutsuz çünkü toplumca dayatılan kurallar var, bu kuralların sürekli her nesli etkilemesi ve o neslin sonraki nesle aynı işkenceyi dayatması var. Zamanında kültürümüzde ayıp olarak karşılanmayan şeylere artık alerjimiz var.
Bu kurallar havadan gelmedi tabiki, arap-fars kültürünü kopyalamamızla geldi. Günümüz en modern toplumlarına taş çıkartacak geleneklerimiz varken bugün açık alanda öpüşmeyi ayıplamayı, el ele tutuşan insanlara laf atmayı, dinimizden ve ırkımızdan olmayanları öteleyen, turistlere ticari bir nesne olarak bakan, alışveriş ahlakı olmayan, hileci, somurtkan, terbiyesiz insanlara dönüştük.
Bu durumun çözümü eğitim sistemini ağırlaştırmak yerine hafifleştirip hayat dersleri konularını zenginleştirmektir ve biz bireylere düşen görev de çocuklarımızı iyi yetiştirmektir.
operasyon kapsamında ölen askerlerimizin yurdu uçmağ olsun. keşke zamanında aptalca politik hamleler yapılmamış olsaydı da iş buralara kadar gelmeseydi.
bugün halep kırsalından afrin'e destek için yola çıkan pyd konvoyu vuruldu. bir derece olsun intikamınız alındı. fakat siz buraları terk ettikçe omuzlarımıza bıraktığınız yük artıyor. bıraktığınız bu vatana hakkıyla sahip çıkamayan milyonlarca insanı gördükçe yük gözlerime düşüyor.
terör örgütlerine her türlüğü desteği sağlayan emperyalistlere türk ordusunun hediyesi olsun:
durun hele yargı sonuca bağlasın, gelişmeleri, sonuçları görelim dediğim olay. eğer ortada böyle bir durum varsa ali ihsan varol her türlü cezasını çekecektir. hem medyada olan hem de sinema-dizi sektöründen bir isim böyle bir durumda birçok gelir kaynağını kaybedecektir. ama olay ortadaki haberden daha farklı bir şey ise o zaman adamın zedelenen itibarının hakkını nasıl vereceksiniz?
bu yüzden devlete intikal etmiş her durum için sakin olmamız gerekiyor. bunun dışında devlete aktarılamayan, ortaya çıkmayan pislikler nasıl ortaya çıkar ve düzeltilir, birileri tarafından nasıl üzeri kapatılmaz konularına kafa yorsak daha faydalı olur sanki.
jobbik'in lideri. Macar milliyetçisi olduğu için Türkiye'deki milliyetçiler arasında oldukça popülerdir hatta son 4 yılda 2 defa Türkiye'ye gelmiştir ve konferans vermiştir.
Facebook'ta jobbik'ten daha fazla takipçisi olduğunu da ilginç bir bilgi olarak buraya bırakayım.