acziyet içinde istifa eden bir diğer akpli. davutoğlu da bunun gibi resim de reisimm diyerek gitti. ikisinin de ipini reisi çekmişti oysa. böylece, siyasi kariyerlerinin bundan sonrası için de " omurgasız" sıfatını hak etmiş oldular. fetöcü yaftasını alenen yemekten, daha doğrusu kendi güruhları tarafından resmi olarak yemekten kurtuldular. gayriresmi troller zaten kullanacak bunu o başka. yatırımlarını ve yatırımları, makamları olan yakınlarını garantiye almış oldular böylece sanırım.
insan bunu bazen bilinçli yapmıyor da bilinçaltının etkisiyle anlık refleksler, tepkiler, nezaketin altına örülen ince perdeler duvarlarla yapıyor. insanın bilinçaltı kelimeleri, ifadeleri, alışkanlıkları ince nüansları çok iyi biliyor. üstelik bunu böyle gizliden gizliye yaptığınızda karşıda uyanan öfkeyi de karşıdakinin acziyeti ya da yanlışı gibi gösterip " üstüme gelme" daralması yaratıyorsunuz, rüzgarı ekip fırtınadan karşıdakini sorumlu tutmak gibi bir şey bu. adil ya da anlayışlı değil.
ayaklarımızı uzatıp eylül denizine
eski yaz elbiselerini hatırlamıştık
gözlerimizde eski sarı ışıltı
bizi var eden bizden önceki mevsimi
ve küçük kızımızın kuşağını düşündük
asi bir gençliğin yaz ortası meyvesiydin
taze yapraklarıyla doluydun geçmişinin
ve dökülmek istiyordun geleceğine
şimdiden adı konulmuş bir sevginin
bir başka gençlikte çiçek olarak açmayı
üzerindeki zamansız sevgiyle istiyordun
daha gün deveran etmemişti üstünden
öğrendik rüyalar kararır
öğrendik ruhlar çağırılınca gelirler
sakin ve saklı limanlarından
hıçkırıkların içinden
öğrendim bir insanın ruhuna rüzgarsızlık dilemek
neşesiz sahnesinde yaşamın
kaçılamamış ışıklarında kalakalmaktır
yaşamak hatırlamak ve unutmaktır
yaşatmaktır kuşakları
ve yaşama umududur bir başka kuşakta
bağ bozumu tazeliğinesin daha
haydi sil hıçkırıkları.
eski yaz elbiselerini hatırlamıştık
gözlerimizde eski sarı ışıltı
bizi var eden bizden önceki mevsimi
ve küçük kızımızın kuşağını düşündük
asi bir gençliğin yaz ortası meyvesiydin
taze yapraklarıyla doluydun geçmişinin
ve dökülmek istiyordun geleceğine
şimdiden adı konulmuş bir sevginin
bir başka gençlikte çiçek olarak açmayı
üzerindeki zamansız sevgiyle istiyordun
daha gün deveran etmemişti üstünden
öğrendik rüyalar kararır
öğrendik ruhlar çağırılınca gelirler
sakin ve saklı limanlarından
hıçkırıkların içinden
öğrendim bir insanın ruhuna rüzgarsızlık dilemek
neşesiz sahnesinde yaşamın
kaçılamamış ışıklarında kalakalmaktır
yaşamak hatırlamak ve unutmaktır
yaşatmaktır kuşakları
ve yaşama umududur bir başka kuşakta
bağ bozumu tazeliğinesin daha
haydi sil hıçkırıkları.
Uzun uzun konuşuyorlar, iyi konuşuyorlar güzel konuşuyorlar da toplumu bilinçlendirme adına ne faydaları oluyor çok merak ediyorum. Ülkenin ortalama insanı için dönen konuların çoğu bir kulaklarından girip diğerinden çıkıyor zaten. Yüksek gerilim akım sigortaları gibi algılarının girişinde kesiciler var insanların.
O kadar siyasi bir kelime oldu ki esas anlamını yitirmiş, dandik bir cafenin çakma ürünü haline gelmiş gibi.
Oysa kucakta seks bile, seksin aşka bakan yönünü hatırlatır, yüz yüze bakabilmek önemlidir. Hayvanlar bile ya da hayvani dürtülerinin etkisindeki insanlar benzer pozisyonlarda çiftleşir, sevişirler.
Manevi alandaysa kucaklamak sarıp sarmalamanın kendini sezdiren boğuculuğuna sahip değildir. Daha kısa sürelidir. Sarılmanın da ötesindedir. Üstelik karşıdakinin ağırlığının üstesinden gelmişliği de gösterir.
Oysa kucakta seks bile, seksin aşka bakan yönünü hatırlatır, yüz yüze bakabilmek önemlidir. Hayvanlar bile ya da hayvani dürtülerinin etkisindeki insanlar benzer pozisyonlarda çiftleşir, sevişirler.
Manevi alandaysa kucaklamak sarıp sarmalamanın kendini sezdiren boğuculuğuna sahip değildir. Daha kısa sürelidir. Sarılmanın da ötesindedir. Üstelik karşıdakinin ağırlığının üstesinden gelmişliği de gösterir.
Gerçeği göze alamamaktan doğar. Kaybetmemek için değil hak ettiğini elde etmek için de yalan söylenir. Burada da yalancı, elde edememişliğini göze alamaz, kendini zayıf hissetmemek için yalan söyler.
Ne kadar akşam kapıdan çıktıktan sonra sabah girene dek unutsak unutmaya çalışsak da önemli bir yaşlanma faktörüdür iş hayatı. Gamsızlık ve pişkinlik katsaayınızın düşüklüğüne göre yıpranma büyür. Gün içinde verdiği can sıkıntısını atmak için az bir zamanınız vardır artık ve çoğu insanın serbest zamanının canı ancak bir dizi bölümü çıkaracak kadar yeterli gelir. Kötü iş hayatı serbest zamanı da çoraklaştırır.
Yeni zengin sözlük profil sekmesi. Facebook'da çıkan meşhur "profiline kimler bakmış" fake uygulamaları gibi. Uzun zamandır bu kadar kötü, daha doğrusu kötü niyet kokan bir özellik görmemiştim. Kusura bakılmasın.
Yolunu kaybetmiş bir temmuz günü kendini Eylül caddelerinde buluvermiş sanki. Bütün İstanbul kocaman bir fırına dönmüş, sararmaya duran yapraklar kavruldu sağolsun.
gerçeği yalanlamak. kendi içindeki gerçeğin kafiri olmak.
Yürünmemiş her yol söylenmemiş her söz bozulmamış her sessizlik kendine vurulan zincire bir halka daha eklemektir. Bu zinciri büyüttükçe hareket alanınızı genişletmez aksine daraltırsınız ters bir şekilde. Konuşmadıkça konuşmayı unutan, doğada kaybolmuş gibi sessiz kaldıkça, sessizliğin yüzleşmekten kaçan karanlığında yumarsınız gözünüzü. Sonra biri gözlerinize ışık tutar da hareket edemezsiniz.
Parçanın bütünün yerini aldığı modernleşme çarpıklığı. örneğin tanzimatta kadının piyano çalmasının, erkeğin Fransızca konuşmasının, bugün ise belki erkeğin küpe takmasının kadının mini etek giymesinin modernleşmenin amacına, bizatihi kendisine dönüşmesi. semboller üzerinden yürüyen bir modernleşmedir.
anlama yeteneği. insan bazen muhtemel beyin kanamalarına karşı idrak şartellerini indiriyor.bakıyor aslında ama gördüğü yok. anlamaya uğraştığı da yok aslında, dokunuşu dokunuş değil dinleyişi dinleyiş değil..
İnsanın bedeniyle tanımlandığı çağ demişti ismet özel bu çağ için. Hızın her şeyden önemli olduğu bir zaman diliminde, kimsenin beklemek, sabretmek, keşfetmek gibi şeylere ayıracak vakti yok. Bütün aşklar ilk görüşte veya bir bedenin kıvrımlarından süzülerek düşüyor yüreklere. Çabucak tüketmek istiyoruz aşkı, tutkuyu, heyecanı. Hazlar her şeyden önde. Üstüne üstlük çok okuyoruz, hassaslaşıyoruz, bilinçlilğimiz kuvvetleniyor. Böylece, bir insanın yanlışlarını, kusurlarını görme gücümüz artarken, biricikliğimiz bize hiç kimseye hiçbir şeye katlanmamamız gerektiğini söylüyor. Üstelik, ister güzel olalım ister çirkin, her an gizemli bi yabancıya değebiliyoruz artık. Gece yarısı 20 dakikamızı ayırarak uzandığımz yatakta bir yabancıyla yakınlaşıp yalnızlığımızı aşk adını koyduğumuz duyguları yazıya dökerek bir şeyler yaşabiliyoruz. Bu kadar çok ihtimal,şans varken, bu kadar insan yalnızsa neden bu kadar insan yalnız falanken, gittikçe tekdüzeleşip ezberlenen bir insana yıllarca katlanma hali neden kutsal olsun değil mi ?
bunun yerine araları şiddetli yalnızlık nöbetleri olsa da kısa süreli yoğun çekim ve merakların oluşturduğu adı aşk denen ilişkilerle geçirmeyi tercih ediyor insanlar. Erkekler evlilikten kaçıyor. Meraklar bedenlerden içeri süzülmüyor pek bir kadında. Kadınlar için ise etraflarını teknoloji ile beraber daha da saran ilgi ağı içinde bir adamın kaprisini çekmek eziyet halini alıyor. Ağlanacak o kadar omuz uzanılacak o kadar kucak varken doğal sanırım.
Evlilik karşıtı değilim. Aksine evliliği de aşk gibi oldukça kutsal ama aslında çok nadir yaşanan bir şey olarak görüyorum. Resmi veya gayri resmi olmasını bilemem ama tutkulardan egolardan ilgi açlığından heveslerden geçip bir insanın sevgisini kendine asıl dünya olarak bilmek kolay kolay olacak bir şey değil. bazı insanlar birbirine özeldir ve tutkuları sürekli yeniden yaratılıp durur. bunun dışında Büyülü duygular her zaman kaybolur, azalır, tekdüzeleşir. Ardından kalan, yani o insanın bize ne katıp ne katamadığı önemli olan. Kimse kimsenin sırtına basarak yükselip yalnızlık çukurlarından kendini kurtarmaya çalışmamalı.
bunun yerine araları şiddetli yalnızlık nöbetleri olsa da kısa süreli yoğun çekim ve merakların oluşturduğu adı aşk denen ilişkilerle geçirmeyi tercih ediyor insanlar. Erkekler evlilikten kaçıyor. Meraklar bedenlerden içeri süzülmüyor pek bir kadında. Kadınlar için ise etraflarını teknoloji ile beraber daha da saran ilgi ağı içinde bir adamın kaprisini çekmek eziyet halini alıyor. Ağlanacak o kadar omuz uzanılacak o kadar kucak varken doğal sanırım.
Evlilik karşıtı değilim. Aksine evliliği de aşk gibi oldukça kutsal ama aslında çok nadir yaşanan bir şey olarak görüyorum. Resmi veya gayri resmi olmasını bilemem ama tutkulardan egolardan ilgi açlığından heveslerden geçip bir insanın sevgisini kendine asıl dünya olarak bilmek kolay kolay olacak bir şey değil. bazı insanlar birbirine özeldir ve tutkuları sürekli yeniden yaratılıp durur. bunun dışında Büyülü duygular her zaman kaybolur, azalır, tekdüzeleşir. Ardından kalan, yani o insanın bize ne katıp ne katamadığı önemli olan. Kimse kimsenin sırtına basarak yükselip yalnızlık çukurlarından kendini kurtarmaya çalışmamalı.
Afrika kabileleri cehennemden, Arslandan, karanlıktan hatta tanrılardan çok ruhlardan korkarlardı. Rüyalarına onlar gelir, hasta olmalarına onlar sebep olur, işlerini onlar aksatırdı. Ölümden sonra en fazla korktukları şey ölülerdi belki de. Çünkü ölülerin hayatta kalana olan garezi ve düşmanlığı her zaman çekinilen bir şeydir. öyle ki intikam alan kızgın ruhlar modern bir korku öğesidir.
Modası geçti geçiyor geçecek derken bir türlü geçmeyen diz üstü bilgisayar. Eskisi kadar popüler olmasa da kullanım alanı her zaman var olacak gibi. Tıpkı radyo gibi.
(bkz:gün batımı)
Erkeğin taşıması daha anlamlı geliyor bana. Erkek için zaman, düzgün şekilde kesilip üstü üste yığılarak yapılması gereken sağlam evler, kaleler, duvarlar gibi bölünüp parçalanıp bir bütüne vardırılması gereken bir şeydir. Bundan ne kadar kaçarsa kaçsın bununla yüzleşir. Erkeğin sorumluluğunu simgeleyen bir şey olarak güzel duruyor. Kadınlar dakik ve sistemli olmak için fazla narin ve fazlasıyla keyif madeninden yapılmış gibiler. Kollarında küçük bir kelepçeymiş gibi görüyorum, elbette her istisnanın kaidesi olmaya adaya güçlü kadınlar hariç.
İyi olanın muhakkak güzel bir yanı vardır. Estetik olarak güzel olan da muhakkak yaşam adına önemli ve faydalı bir şeye işaret eder. Sorun şudur, güzel olanın pratik faydası olacak diye bir şey yoktur. Güzel olan, tamirci çantasında sorun gidermeye yarayan bir alet değildir, güzelliğin kendisi böyle değildir. Bu yüzden iyilik de böyle pratik olarak hayatta kısa vadeli kar getirmez. İyiliğin faydası kolektiftir. Tıpkı yaşamı uzun ve yaygın kılmak için pek çok şeyden vazgeçen bağımsız hicreleein bir vücut altında sistemleşmesi gibi, iyi de ancak böyle değer görür. Japonya da birbirine büyük saygıyla yol veren, dönerken arkasındaki araca selektör yaparak selam gönderen araçları düşünün, kolektif bilinç olmasa hepsi kerizdir, hiçbir pragmatik fayda yoktur, oysa kolektif bilinç iyiyi doğurur ve güzel bir set oraya çıkarır. Bu yüzden iyi bir şey gördüğümüzde güzel bir manzara görmüş gibi bir his yaşarız. İyi ve güzel birbirini çağırır.
efendisiz kalmış samuraylar. onurunu kaybetmiş kişiler olarak görülürlerdi. paralı askerlik yapar, kendine yeni bir efendi edinmeye çalışır ya da geçici işlerle uğraşır, bazıları haydutlara dönüşürdü.
kraliçe 2. elizabeth' yaşam hikayesinden parçalar sunan dizi. pek öyle olaylar gelişmez ama muhteşem mekanlar ve muhteşem oyunculuklar vardır dizide. bir yandan yarı belgesel bir havası vardır, çok garip olayları da öğrenmiş olursunuz ingiliz tarihi'ne dair. 2. sezonu aralık' da başlayacakmış.
(bkz:london fog)
(bkz:edward viii)
(bkz:graham sutherland'in chucrchill portresi)
(bkz:london fog)
(bkz:edward viii)
(bkz:graham sutherland'in chucrchill portresi)
napolyon'un asıl memleketidir, fransa ya ait bir ada olsa da italyan kültürünün hakim olduğu söylenir. bu açıdan napolyon italyan kökenli sayılabilir, annesinin anadili italyanca iken bozuk bir fransızca konuşurdu.
kuruluşu haçlı seferlerine dayanan şovalye birliği. beyaz pelerin taşıyan bu şovalyeleri age of empires 2 de yaya olarak görürdük, ki uzaktan atış yapmayan karakterler arasında oyunun en güçlü yayası da denebilir. yavaşlığı en büyük zaafıdır. medieval 2 total war da almanlarla oynandığında, uzun geliştirmeler sonucu oyunun en gelişmiş atlılarından biri olarak karşımıza çıkar. savaş alanına da çok yakışırlar.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto