bülent serttaş ahçik
Atatürkü doğru anlamış, çoğu görüşünü paylaştığım, laik sözlük zamanı düşüncemin uyuştuğu birkaç yazardan biri.
Uyku esnasındayken istemsizce dilden firar eden ilginç cümlelerdir.
Kardeşimi kahvaltıya kaldırmaya çalışırken, bırakmam devire devire 6 biblo devirdim, daha kırmam lazım demesi gibi.
Kardeşimi kahvaltıya kaldırmaya çalışırken, bırakmam devire devire 6 biblo devirdim, daha kırmam lazım demesi gibi.
Uludağ sözlükteki notepad fonksiyonuna benzer bir özelliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Sanıldığı gibi reisçiliğin revaçta olmadığı, türkiyeyi bahçelinin yönettiğini zanneden abilerden müteşekkil, eski kalabalığından uzak mhp'nin gençlik teşkilatları.
Yine adana ve yine ilginç görüntüler.
Bu arada görüntüyü çeken arkadaştaki şaşkınlık hali de dikkate değer.
Bu arada görüntüyü çeken arkadaştaki şaşkınlık hali de dikkate değer.
ağızda dağılan eti gofreti.
Limonlusu ve çikolatalısı favorimdir.
Limonlusu ve çikolatalısı favorimdir.
Ülker çokonatın bisküviye dönüştürülmüş hali gibi düşünebilirsiniz.
1 tane alan 1 tane daha alır, sonra 1 tane daha. ve siz elinizi süremeden paketiniz bitmiş olur.
edit: Ekşi abiden bayağıdır üretilmediğini öğreniyoruz
1 tane alan 1 tane daha alır, sonra 1 tane daha. ve siz elinizi süremeden paketiniz bitmiş olur.
edit: Ekşi abiden bayağıdır üretilmediğini öğreniyoruz
muadillerine göre ucuz ve lezzet yönünden kötü diyebileceğimiz ürünler üreten firma.
Eskiden böyle değildi bu. yoldan geçen arabalarda satılırdı, gofretleri şahane olurdu.
Eskiden böyle değildi bu. yoldan geçen arabalarda satılırdı, gofretleri şahane olurdu.
Bir dönem buradaki nickimle takıldığım, önyargı dolu atatürk düşmanı saçma sapan bünyelerle uğraşmaktan bıkıp terkettiğim sözlük.
Ekseriyeti stalinist ve bana demokrasi dersi vermeye çalışıyor.
Ekseriyeti stalinist ve bana demokrasi dersi vermeye çalışıyor.
Akşam gazetesinden Çizgifilm Vcd seti aldığımı hatırlıyorum.
Star gazetesinden bi dolu dünya klasiği, Sabahtan elektronik sözlük alan arkadaşlarım var.
90lı yıllarda Tv, ütü ve cep telefonu alınan bizim ev var.
Star gazetesinden bi dolu dünya klasiği, Sabahtan elektronik sözlük alan arkadaşlarım var.
90lı yıllarda Tv, ütü ve cep telefonu alınan bizim ev var.
Seneye de giyersinle akraba olan yakın tarihli atasözü.
İnciyi boş beleş görenlerin takılması gereken saçmalık yuvası.
İncideki adamların ilkokul seviyesinde espri yaptığını görmemişsinizdir. Zira orası kendi içinde bi kalite anlayışı olan bir sözlük.
tanım: İçinde dönen muhabbetler hakkarim.net okey salonlarından hallice bi sözlüğümsü.
http://kirvesozluk.com/
İncideki adamların ilkokul seviyesinde espri yaptığını görmemişsinizdir. Zira orası kendi içinde bi kalite anlayışı olan bir sözlük.
tanım: İçinde dönen muhabbetler hakkarim.net okey salonlarından hallice bi sözlüğümsü.
http://kirvesozluk.com/
Ünlü olmak adına şov kokan hareketler sergilenmesi.
her akşam 2-3 saat süren baygınlık geçirmenize neden olan diziler. (90larda bu yoktu bak).
her akşam 2-3 saat süren baygınlık geçirmenize neden olan diziler. (90larda bu yoktu bak).
Kasaplık.
Eskiden etin pahalılığı nedeniyle haftada yarım kilo et alan emekli vatandaş ithal et denen naneye yöneldi yöneleli bu böyle.
Eskiden etin pahalılığı nedeniyle haftada yarım kilo et alan emekli vatandaş ithal et denen naneye yöneldi yöneleli bu böyle.
Her türlü iğrençliğin döndüğü, onion uzantılı sitelerden müteşekkil, tor adlı bir yazılımla erişilebilen bok çukuru.
Çocuk pornosu, Ölü ve organ parçalamalı iğrenç pornolar, illegal uyuşturucuların satışı, kkiralık katil siteleri, çalıntı ürünlerin ucuza satıldığı yerler vs.
Güzel şeyler de yok değil. Mesela dev ekitap arşivleri, sızdırılmış albüm ve filmlerin yayınlandığı video portalları falan var.
Çocuk pornosu, Ölü ve organ parçalamalı iğrenç pornolar, illegal uyuşturucuların satışı, kkiralık katil siteleri, çalıntı ürünlerin ucuza satıldığı yerler vs.
Güzel şeyler de yok değil. Mesela dev ekitap arşivleri, sızdırılmış albüm ve filmlerin yayınlandığı video portalları falan var.
inci sözlükteki gibi iççi boş entrylerle dolu bir yer olsa daha mı iyi olurdu?
Kaliteli girdilerle zenginleşen, az zamanda çok iş yapan bir sözlükle ilgili saçma sapan bir beyan.
Kaliteli girdilerle zenginleşen, az zamanda çok iş yapan bir sözlükle ilgili saçma sapan bir beyan.
deniz zeyrek: trump belki de bunu istiyor
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/deniz-zeyrek/trump-belki-de-bunu-istiyor-40671422
İlgili yazıdan bir bölüm
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) ve
Filistin halkının özgürlük mücadelesi, Türkiye'de sağcı-solcu/dinci-laik ayrımı yapılmaksızın herkes tarafından sahiplenildi/sahipleniliyor/sahiplenilecek. Türkiye'de Deniz Gezmiş gibi 68'li gençlik önderlerinin Filistin direnişine verdiği aktif desteği çok dinlemiş, 20 yıldır da Filistin davasını bizzat izlemiş olarak bunu tereddütsüz yazabiliyorum.
Ancak başka bir tespitimi de paylaşmak istiyorum. İsrail ne zaman bir provokasyon yapsa, ne zaman Filistin tarafında bir intifada başlasa, İslam dünyasının dağınık ve fevri tepkileri sonuç getirmiyor ve sonunda kaybeden hep Filistin halkı oluyor. Bağımsız Filistin hayali biraz daha öteleniyor. Filistin halkı kadın çocuk demeden çok ağır bedel ödüyor. Kubbetül Sahra, Kıble Mescidi ve Nebi Kapısı'nın bulunduğu 140 dönümlük o kutsal alanın etrafındaki İsrail kuşatması daha da güçleniyor.
Trump ve Netanyahu, Kudüs kararına yönelik olası tepkileri önceden tahmin ediyordu. Bütün uyarılara rağmen geri adım atmamaları, kan dökülmesini bile göze aldıklarını gösteriyor.
O halde, onları şaşırtmak, bekledikleri sonuçların ötesine geçip diplomasinin bütün olanaklarını kullanarak güçlü bir uluslararası dayanışma yaratmak lazım. Olaya ilgisiz görünen Rusya harekete geçirilerek başlanabilir. Erdoğan ile Vladimir Putin'in görüşmesi bu bakımdan sonuç getirici olabilir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/deniz-zeyrek/trump-belki-de-bunu-istiyor-40671422
İlgili yazıdan bir bölüm
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) ve
Filistin halkının özgürlük mücadelesi, Türkiye'de sağcı-solcu/dinci-laik ayrımı yapılmaksızın herkes tarafından sahiplenildi/sahipleniliyor/sahiplenilecek. Türkiye'de Deniz Gezmiş gibi 68'li gençlik önderlerinin Filistin direnişine verdiği aktif desteği çok dinlemiş, 20 yıldır da Filistin davasını bizzat izlemiş olarak bunu tereddütsüz yazabiliyorum.
Ancak başka bir tespitimi de paylaşmak istiyorum. İsrail ne zaman bir provokasyon yapsa, ne zaman Filistin tarafında bir intifada başlasa, İslam dünyasının dağınık ve fevri tepkileri sonuç getirmiyor ve sonunda kaybeden hep Filistin halkı oluyor. Bağımsız Filistin hayali biraz daha öteleniyor. Filistin halkı kadın çocuk demeden çok ağır bedel ödüyor. Kubbetül Sahra, Kıble Mescidi ve Nebi Kapısı'nın bulunduğu 140 dönümlük o kutsal alanın etrafındaki İsrail kuşatması daha da güçleniyor.
Trump ve Netanyahu, Kudüs kararına yönelik olası tepkileri önceden tahmin ediyordu. Bütün uyarılara rağmen geri adım atmamaları, kan dökülmesini bile göze aldıklarını gösteriyor.
O halde, onları şaşırtmak, bekledikleri sonuçların ötesine geçip diplomasinin bütün olanaklarını kullanarak güçlü bir uluslararası dayanışma yaratmak lazım. Olaya ilgisiz görünen Rusya harekete geçirilerek başlanabilir. Erdoğan ile Vladimir Putin'in görüşmesi bu bakımdan sonuç getirici olabilir.
Ahmet hakan:Trumpun kudüs kararı
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/trumpin-kudus-karari-muslumanlar-ile-kafirler-savasina-yol-acar-mi-40671403
ilgili yazıdan bir bölüm
Trump'ın Kudüs kararı...
“Müslümanlar” ile “küffar” arasında gerçekleşecek bir din savaşının kıvılcımını ateşlemedi.
*
Peki neyi ateşledi?
Trump'ın Kudüs kararı...
“Aklı başındakiler” ile “Akılsızlar” arasındaki bir mücadelenin kıvılcımını ateşledi.
*
Yani bu bir Müslüman/“Küffar” savaşı değil.
Bu bir sağduyu, bir izan, bir idrak savaşı.
ABDULKADİR SELVİ ŞU BULMACAYI ÇÖZMELİ
ABDULKADİR Selvi'nin yazısından öğreniyoruz ki...
MİT, 2013 yılında Reza Zarrab konusunda hükümeti uyarmamış.
*
İyi, güzel ama...
Geçen gün Meclis'te şöyle bir olay yaşandı:
*
CHP'li Mahmut Tanal, hükümet adına soruları cevaplayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a şu soruyu sordu:
“MİT'in Reza ile ilgili Başbakanlığı uyardığı bir raporu var mıdır?”
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Evet, böyle bir şey söz konusu. Dikkate alınmalıydı.”
*
Kısacası...
- MİT, “Böyle bir raporumuz yok” diyor.
- Bakan “Böyle bir rapor var” diyor.
Ve ortaya bir bulmaca çıkıyor.
*
Bakalım bu bulmacayı Abdulkadir Selvi çözebilecek mi?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/trumpin-kudus-karari-muslumanlar-ile-kafirler-savasina-yol-acar-mi-40671403
ilgili yazıdan bir bölüm
Trump'ın Kudüs kararı...
“Müslümanlar” ile “küffar” arasında gerçekleşecek bir din savaşının kıvılcımını ateşlemedi.
*
Peki neyi ateşledi?
Trump'ın Kudüs kararı...
“Aklı başındakiler” ile “Akılsızlar” arasındaki bir mücadelenin kıvılcımını ateşledi.
*
Yani bu bir Müslüman/“Küffar” savaşı değil.
Bu bir sağduyu, bir izan, bir idrak savaşı.
ABDULKADİR SELVİ ŞU BULMACAYI ÇÖZMELİ
ABDULKADİR Selvi'nin yazısından öğreniyoruz ki...
MİT, 2013 yılında Reza Zarrab konusunda hükümeti uyarmamış.
*
İyi, güzel ama...
Geçen gün Meclis'te şöyle bir olay yaşandı:
*
CHP'li Mahmut Tanal, hükümet adına soruları cevaplayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a şu soruyu sordu:
“MİT'in Reza ile ilgili Başbakanlığı uyardığı bir raporu var mıdır?”
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Evet, böyle bir şey söz konusu. Dikkate alınmalıydı.”
*
Kısacası...
- MİT, “Böyle bir raporumuz yok” diyor.
- Bakan “Böyle bir rapor var” diyor.
Ve ortaya bir bulmaca çıkıyor.
*
Bakalım bu bulmacayı Abdulkadir Selvi çözebilecek mi?
Nedim Şener: ortadoğudaki kovboy
http://www.posta.com.tr/ortadogu-daki-kovboy-nedim-sener-yazisi-1360200
yazıdan Alıntı
Dünyanın birçok bölgesine “demokrasi götürüyorum” diye yaptıklarıyla demokrasiye, “hukukun üstünlüğü, insan hakları” diye yaptıklarıyla hukuka olan inancı bitirdi. “Demokrasi getireceğim” derken milyarlarca dolar tutarında silah satıyor.
Hele bir de hedefine kitlendi mi, aklına ne insan hakları ne demokrasi ne hukuk ne özgürlük geliyor. Irak mı işgal edilecek, kullandığı medyası aracılığı ile “Kimyasal silahı ve El Kaide ile işbirliği” yalanı ile milyonlarca insanın hayatına mal olacak savaşı başlatıyor. Kurdurduğu mahkemelerde devlet başkanını astırıyor.
İsterse uçakta işkence yapıyor isterse Irak'taki gibi işkence hapishaneleri kuruyor, isterse yakaladığını kendi ülkesinde insanlıktan çıkaracak biçimde yıllarca hapiste tutuyor. “Teröre karşı mücadele” diye diye dünyanın gözü önünde terör örgütleri ile işbirliği yapıyor. Irak gibi Suriye'nin de kaça bölüneceğine o karar veriyor. Suriye'de terör örgütü PKK'nın uzantısı üzerinden yeniden bir ülke mi kuracak, binlerce TIR dolusu silah vermekten kaçınmıyor. Amacına hizmet ediyorsa kendi ülkesinde 11 Eylül 2011'deki saldırılarında binlerce masum insanı katleden terör örgütü El Kaide'nin uzantısı DEAŞ'ın güvenli biçimde bölgeyi terk etmesine göz yumuyor.
Şimdi de tüm dünyanın gözüne baka baka tüm uluslararası kararlara aykırı biçimde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını söylüyor.
Müslümanlar karşı, Hıristiyanlar karşı, Avrupa Birliği karşı, Asya karşı ama o binlerce kilometre uzaktan Ortadoğu'yu yangın yerine çevirecek böyle bir kararı tek başına almaktan geri durmuyor. İşine gelince Birleşmiş Milletler kararını tanıyor işine geldiğinde çiğneyip geçiyor.
Kimin yönettiğinin önemi de yok; iktidarın adı bazen “Liberal” oluyor bazen “Demokrat”, Başkan'ın adı bazen Bush oluyor, bazen Obama bazen de Trump. İktidar değişse de, isimler değişse de o hep “haklı” çünkü “güçlü”, adı Amerika Birleşik Devletleri.
http://www.posta.com.tr/ortadogu-daki-kovboy-nedim-sener-yazisi-1360200
yazıdan Alıntı
Dünyanın birçok bölgesine “demokrasi götürüyorum” diye yaptıklarıyla demokrasiye, “hukukun üstünlüğü, insan hakları” diye yaptıklarıyla hukuka olan inancı bitirdi. “Demokrasi getireceğim” derken milyarlarca dolar tutarında silah satıyor.
Hele bir de hedefine kitlendi mi, aklına ne insan hakları ne demokrasi ne hukuk ne özgürlük geliyor. Irak mı işgal edilecek, kullandığı medyası aracılığı ile “Kimyasal silahı ve El Kaide ile işbirliği” yalanı ile milyonlarca insanın hayatına mal olacak savaşı başlatıyor. Kurdurduğu mahkemelerde devlet başkanını astırıyor.
İsterse uçakta işkence yapıyor isterse Irak'taki gibi işkence hapishaneleri kuruyor, isterse yakaladığını kendi ülkesinde insanlıktan çıkaracak biçimde yıllarca hapiste tutuyor. “Teröre karşı mücadele” diye diye dünyanın gözü önünde terör örgütleri ile işbirliği yapıyor. Irak gibi Suriye'nin de kaça bölüneceğine o karar veriyor. Suriye'de terör örgütü PKK'nın uzantısı üzerinden yeniden bir ülke mi kuracak, binlerce TIR dolusu silah vermekten kaçınmıyor. Amacına hizmet ediyorsa kendi ülkesinde 11 Eylül 2011'deki saldırılarında binlerce masum insanı katleden terör örgütü El Kaide'nin uzantısı DEAŞ'ın güvenli biçimde bölgeyi terk etmesine göz yumuyor.
Şimdi de tüm dünyanın gözüne baka baka tüm uluslararası kararlara aykırı biçimde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını söylüyor.
Müslümanlar karşı, Hıristiyanlar karşı, Avrupa Birliği karşı, Asya karşı ama o binlerce kilometre uzaktan Ortadoğu'yu yangın yerine çevirecek böyle bir kararı tek başına almaktan geri durmuyor. İşine gelince Birleşmiş Milletler kararını tanıyor işine geldiğinde çiğneyip geçiyor.
Kimin yönettiğinin önemi de yok; iktidarın adı bazen “Liberal” oluyor bazen “Demokrat”, Başkan'ın adı bazen Bush oluyor, bazen Obama bazen de Trump. İktidar değişse de, isimler değişse de o hep “haklı” çünkü “güçlü”, adı Amerika Birleşik Devletleri.
Ceyda karan: Trumpun kudüsü
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/881943/Trump_in_Kudus_u.html
ilgili yazıdan bir bölüm
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/881943/Trump_in_Kudus_u.html
ilgili yazıdan bir bölüm