ayağım yok!
1.26'da.
(bkz:bravo çünkü o yazıyı okuyanı siksinler)
tanım; ahleksiz bir yazar, aile var burda aile.
tanım; ahleksiz bir yazar, aile var burda aile.
david lynch evrenini anımsatan rüyalardır.
*
hayatımda gördüğüm en absürt değil belki ama hatırladığım en absürt rüyadır..
[...]
rüyamda sözde kız kardeşimle odada oturuyoruz ve kız kardeşim bana bağırıyor, vuruyor, ağlıyor..
''beni dışarı bırakmıyorsun, özgürlüğüme engel oluyorsun''diyor..
bende ''dışarıda düşmanlarımız var sana zarar verebilirler!'' diyorum. dinlemiyor beni.
sonra ben sinirleniyorum artık dışarı çıkıyorum..
bir havuza gidiyorum. fakat, sonsuz derinliği olan bir havuz ve suyun altında da nefes alabiliyorum.. sonsuz bir derinliği ve uzunluğu olan bir havuz.. sonra havuzun suyunu çekiyorlar. her taraf toprak, çamur oluyor. havuzdan çıkıyorum karşıdan lisedeki geometri hocama benzeyen bir tane ingiliz adam geliyor.. bende ''bir foto çekebilir miyiz'' diye soruyorum adama. tam foto çekilecekken arkadan bağırışma sesleri geliyor. bir tane q7 jipe bir tane beyaz toros araba çarpmış.. audi q7' nin içinden eski sevgilim yeni sevgilisi ile birlikte iniyor.. ben onları görünce hemen arkamı dönüp uzaklaşıyorum oradan..
yürürken bir tane adam görüyorum.. plaza çalışanı gibi birisi.. ama biraz da gariban bir havası var. evin önünde bekliyor ve elinde çanta yanında çocukları.. adam kendi kendine;
''orospu, orospu! orospu!'' diyor.
''abi kime sövüyosun?'' diyorum,
''karıma!'' diyor.
''abi niye karına sövüyorsun?'' diyorum
''yine dışarı cıktı başkalarıyla sürtüyor'' diyor. bende içimden ''siktiret oğlum yürü sen ya.'' diyorum..
..neyse yürüyorum arkadan belli belirsiz bir ses 'köpeklere dikkat et' diyor. bende kendime ''ulan eğer köpek varsa köpekleri birbirine saldırtayım ki bana saldırmasınlar'' diyorum ve sonra bir yola geliyorum.. öyle bir yol ki, yolun iki tarafından da şelale gibi, kaynak suyu yada fıskiye ne derseniz artık onun gibi şeylerden bok çıkıyor yerin altından.. her taraf bok.. tüm dünya bok olmuş.. ''ulan gitmem de gerekiyor...'' diyorum içimden. neyse arkadan bir araba geliyor ama araba da, bir müstakil ev kadar, şu 'monster' arabalar gibi. ''arabaların ebatları boka göre ayarlanmış demek ki..'' diyorum kendi kendime.. araba yolun iki tarafına bok deryası sıçrata sıçrata gelirken içimden sağa ya da sola geçmem lazım yoksa bu durmayacak diyorum. ulan sağa da gidemem sola da gidemem.. sağa yada sola gidiyorum.. boka gömülüyorum ve araba da bir bok okyanusu atıyor üstüme.. ruhuma kadar boka bulandıktan sonra üstten bir kadın ıslak mendil uzatıyor ve ''al elini yüzünü sil'' diyor bana..
*
hayatımda gördüğüm en absürt değil belki ama hatırladığım en absürt rüyadır..
[...]
rüyamda sözde kız kardeşimle odada oturuyoruz ve kız kardeşim bana bağırıyor, vuruyor, ağlıyor..
''beni dışarı bırakmıyorsun, özgürlüğüme engel oluyorsun''diyor..
bende ''dışarıda düşmanlarımız var sana zarar verebilirler!'' diyorum. dinlemiyor beni.
sonra ben sinirleniyorum artık dışarı çıkıyorum..
bir havuza gidiyorum. fakat, sonsuz derinliği olan bir havuz ve suyun altında da nefes alabiliyorum.. sonsuz bir derinliği ve uzunluğu olan bir havuz.. sonra havuzun suyunu çekiyorlar. her taraf toprak, çamur oluyor. havuzdan çıkıyorum karşıdan lisedeki geometri hocama benzeyen bir tane ingiliz adam geliyor.. bende ''bir foto çekebilir miyiz'' diye soruyorum adama. tam foto çekilecekken arkadan bağırışma sesleri geliyor. bir tane q7 jipe bir tane beyaz toros araba çarpmış.. audi q7' nin içinden eski sevgilim yeni sevgilisi ile birlikte iniyor.. ben onları görünce hemen arkamı dönüp uzaklaşıyorum oradan..
yürürken bir tane adam görüyorum.. plaza çalışanı gibi birisi.. ama biraz da gariban bir havası var. evin önünde bekliyor ve elinde çanta yanında çocukları.. adam kendi kendine;
''orospu, orospu! orospu!'' diyor.
''abi kime sövüyosun?'' diyorum,
''karıma!'' diyor.
''abi niye karına sövüyorsun?'' diyorum
''yine dışarı cıktı başkalarıyla sürtüyor'' diyor. bende içimden ''siktiret oğlum yürü sen ya.'' diyorum..
..neyse yürüyorum arkadan belli belirsiz bir ses 'köpeklere dikkat et' diyor. bende kendime ''ulan eğer köpek varsa köpekleri birbirine saldırtayım ki bana saldırmasınlar'' diyorum ve sonra bir yola geliyorum.. öyle bir yol ki, yolun iki tarafından da şelale gibi, kaynak suyu yada fıskiye ne derseniz artık onun gibi şeylerden bok çıkıyor yerin altından.. her taraf bok.. tüm dünya bok olmuş.. ''ulan gitmem de gerekiyor...'' diyorum içimden. neyse arkadan bir araba geliyor ama araba da, bir müstakil ev kadar, şu 'monster' arabalar gibi. ''arabaların ebatları boka göre ayarlanmış demek ki..'' diyorum kendi kendime.. araba yolun iki tarafına bok deryası sıçrata sıçrata gelirken içimden sağa ya da sola geçmem lazım yoksa bu durmayacak diyorum. ulan sağa da gidemem sola da gidemem.. sağa yada sola gidiyorum.. boka gömülüyorum ve araba da bir bok okyanusu atıyor üstüme.. ruhuma kadar boka bulandıktan sonra üstten bir kadın ıslak mendil uzatıyor ve ''al elini yüzünü sil'' diyor bana..
(bkz:pink floyd)
wish you were here'den deep psychedelic, mükemmel bir parça. echoes'un kuzeni sayılır.
şöyle de bir echo versiyonu var;
wish you were here'den deep psychedelic, mükemmel bir parça. echoes'un kuzeni sayılır.
şöyle de bir echo versiyonu var;
içinde kaybolmalık, eski bir massive attack parçası. tarihteki thug life köpeği klibindedir.
''You're the book that i have opened,
And now i've got to know much more...''
''You're the book that i have opened,
And now i've got to know much more...''
in treatment'da kadın bir hasta, önceden çok kaba davranışlar sergileyen, anlayışsız, sinirli, kıskanç ve hatta bir kere onu seksten sonra ''beni terk edersen seni öldürürüm'' diye tehdit eden, ancak son zamanlarda değişmeye, düzelmeye başlayan kocasını ve bu duruma karşı hislerini seksi temel alıp bu 'kötü' gidişat yüzünden kocasını aldatmayı planladığını ve bunun için psikoloğundan izin almak istediğini şöyle aktarıyor;
p-psikolog
h-hasta
h- ''...bu dokunuşlu hisli seks anlaşmada yoktu. biliyor musun bizim alışkın olduğumuz seksi kız arkadaşlarıma bile anlatamazdım. ya bana inanmazlardı ya da sosyal hizmetleri arayıp jake'i* tutuklattırırlardı. şu an sanki beynimi almışlar, bitkisel hayata girmiş gibi. fakat bitkisel hayata falan girmedi. sadece berbat bir sevişmeydi. bu senin hatan.''*
p- ''ama yine de jake duyarlı olduğunda, sevgisini şefkatiyle ifade ettiğinde bu seni kızdırıyor. buna ''iğrenç'' diyorsun. acaba bu seni korkutuyor olabilir mi? içindeki merhameti açığa vuran insanlara güvenilmeyeceğini, çünkü onların zayıf göründüğünü öğrenmiş olabilir misin? bu yüzden bunu bertaraf etmek için jake'i kızdırıyorsun. onu öfkelendiriyorsun. öyle durumlar yaratıyorsun ki ağzından en kötü sözler çıkıyor, seni tehdit ediyor.''
h- ''ben* her an gelebilir. ne yapmalıyım?''
p- ''gerçekten patronunla seks yapabilmen için izin vermemi mi istiyorsun?''
h- ''bir kere. sadece bir kerecik. bana bunun kötü bir şey olmadığını söyle. ''
p- 'bence bu gayet kötü bir şey.''
h- ''fakat bunu öğrenirse açıklayabilirsin. ona akıl verebilir misin? ''
p- ''peki tam olarak ne söyleyeceğim ona?''
h- ''çuvalladığımı! kendime engel olamadığımı, bu işin beni aştığını. ona çuvalladığımı söyle!''
p- ''peki diyelim ki seni affetti, sen kendini affedebilecek misin?''
h- ''ben kendimi daima affederim*sorunum da bu. geceleri uyumadan önce ,gözlerimi kapar ve tanrıdan bağışlanmayı dilerim. ve her şey için kendimi bağışlarım. bağışlanmayacak şeyler olsa bile. asla cezalandırılmam.''
p- ''reeves'le yatarsan bunun cezasını çekmeyeceğini mi sanıyorsun?''
h- ''kim cezalandıracak beni?''
p- ''belki sen çoktan kendini cezalandırmaya başladın bile. reeves'le yatarsan o güven duyduğun eski, güzel duygunun, öfkenin geri geleceğini mi sanıyorsun, jake'i kontrol etmeni sağlayan. seninle savaşan, seni tehdit eden jake'i. ve o artık aşkını incelikle ifade ediyor. bu aşkı hak ediyor musun?''
h- ''aşk değil bu! muhtaçlık, zayıflık. çekilmez bir şey.''
p- ''yani ancak seni kontrol ederse, peşine takılırsa, gizli kayıt yaparsa, seni kıskanırsa bu gerçek aşk öyle mi?''
*
seksin bir yazısız bir sözleşme veya bir gövde gösterisi olabileceği fikrini ciddi ciddi* düşünmeye başladım.
ayrıca;
(bkz:cinsel aşkın metafiziği)
(bkz:Öpüşme Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerine)
p-psikolog
h-hasta
h- ''...bu dokunuşlu hisli seks anlaşmada yoktu. biliyor musun bizim alışkın olduğumuz seksi kız arkadaşlarıma bile anlatamazdım. ya bana inanmazlardı ya da sosyal hizmetleri arayıp jake'i* tutuklattırırlardı. şu an sanki beynimi almışlar, bitkisel hayata girmiş gibi. fakat bitkisel hayata falan girmedi. sadece berbat bir sevişmeydi. bu senin hatan.''*
p- ''ama yine de jake duyarlı olduğunda, sevgisini şefkatiyle ifade ettiğinde bu seni kızdırıyor. buna ''iğrenç'' diyorsun. acaba bu seni korkutuyor olabilir mi? içindeki merhameti açığa vuran insanlara güvenilmeyeceğini, çünkü onların zayıf göründüğünü öğrenmiş olabilir misin? bu yüzden bunu bertaraf etmek için jake'i kızdırıyorsun. onu öfkelendiriyorsun. öyle durumlar yaratıyorsun ki ağzından en kötü sözler çıkıyor, seni tehdit ediyor.''
h- ''ben* her an gelebilir. ne yapmalıyım?''
p- ''gerçekten patronunla seks yapabilmen için izin vermemi mi istiyorsun?''
h- ''bir kere. sadece bir kerecik. bana bunun kötü bir şey olmadığını söyle. ''
p- 'bence bu gayet kötü bir şey.''
h- ''fakat bunu öğrenirse açıklayabilirsin. ona akıl verebilir misin? ''
p- ''peki tam olarak ne söyleyeceğim ona?''
h- ''çuvalladığımı! kendime engel olamadığımı, bu işin beni aştığını. ona çuvalladığımı söyle!''
p- ''peki diyelim ki seni affetti, sen kendini affedebilecek misin?''
h- ''ben kendimi daima affederim*sorunum da bu. geceleri uyumadan önce ,gözlerimi kapar ve tanrıdan bağışlanmayı dilerim. ve her şey için kendimi bağışlarım. bağışlanmayacak şeyler olsa bile. asla cezalandırılmam.''
p- ''reeves'le yatarsan bunun cezasını çekmeyeceğini mi sanıyorsun?''
h- ''kim cezalandıracak beni?''
p- ''belki sen çoktan kendini cezalandırmaya başladın bile. reeves'le yatarsan o güven duyduğun eski, güzel duygunun, öfkenin geri geleceğini mi sanıyorsun, jake'i kontrol etmeni sağlayan. seninle savaşan, seni tehdit eden jake'i. ve o artık aşkını incelikle ifade ediyor. bu aşkı hak ediyor musun?''
h- ''aşk değil bu! muhtaçlık, zayıflık. çekilmez bir şey.''
p- ''yani ancak seni kontrol ederse, peşine takılırsa, gizli kayıt yaparsa, seni kıskanırsa bu gerçek aşk öyle mi?''
*
seksin bir yazısız bir sözleşme veya bir gövde gösterisi olabileceği fikrini ciddi ciddi* düşünmeye başladım.
ayrıca;
(bkz:cinsel aşkın metafiziği)
(bkz:Öpüşme Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerine)
yyyyyumyy...
kedi sahiplerinin 1. elden tanıklık ettiği garipliklerdir.
*
bazen benimki gecenin bir yarısı güzelce oynarken, sırnaşırken sevdirirken birden bir noktaya gözlerini dikiyor.
hasiktir diyorum bu sefer geldiler, ''inciii, kızııım, bak korkuyorum eheh'' diyorum hafif titrek bir sesle ama yok, ruhunu ele geçirmişler gibi bakıyor bir noktaya. baktığı yere bakıyorum bir şey yok. sıçtın olum valla geldiler diyorum.
sonra öğrendim ki hassas kulakları uçanı kaçanı duyuyormuş da o yüzden bakıyormuş bir yere. yine de ürkünç. shit fak.
*
bazen benimki gecenin bir yarısı güzelce oynarken, sırnaşırken sevdirirken birden bir noktaya gözlerini dikiyor.
hasiktir diyorum bu sefer geldiler, ''inciii, kızııım, bak korkuyorum eheh'' diyorum hafif titrek bir sesle ama yok, ruhunu ele geçirmişler gibi bakıyor bir noktaya. baktığı yere bakıyorum bir şey yok. sıçtın olum valla geldiler diyorum.
sonra öğrendim ki hassas kulakları uçanı kaçanı duyuyormuş da o yüzden bakıyormuş bir yere. yine de ürkünç. shit fak.
sitem, itiraf, özlem, rica, dolu radiohead parçası, eski biraz..
çoğu dövüş sahnesi amatörce. bir bilen yok mu oralarda amk? onlar nasıl kroşe, nasıl savunma lan? kum torbası bile kendini daha iyi savunur.
çok sevdiğim bir arkadaşımın da dediği gibi;
''yazmak, dil denen bok çukurunda kadehi dökmeden şarap içmeye çalışmak gibi''
''yazmak, dil denen bok çukurunda kadehi dökmeden şarap içmeye çalışmak gibi''
içimde makar aleksiyeviç heyecanı, josef k. bliinmezliği, colonel kurtz özlemi, sophie merakı, captain ahab dirayeti, aleksey ivanoviç şaşkınlığı var.
önümüzde kup kuru, soğuk bir kış var ama bahar dolanıyor içimde. olmayan güneşleri alıyorum odama. ne oluyor amına koyim...
önümüzde kup kuru, soğuk bir kış var ama bahar dolanıyor içimde. olmayan güneşleri alıyorum odama. ne oluyor amına koyim...
bestgore'a vpn aracılığıyla girip birkaç videodan neye benzediği görülebilir. kayseri'de ciddi yapılanmaları vardı bir ara. kafede çalıştığım dönem sabahın köründe gelmişti bir grup. amına koduğumun kafesini sabahın köründe ben açtığım için muhattap olmuştum birkaçıyla.
kısaca kış uykusunda falan değiller mk.
kısaca kış uykusunda falan değiller mk.
Söyleyen yok..
KIt kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları karşılama çabasıdır, bu çabanın genel adıdır. Bu tanım 10 iktisat kitabının 9'unda geçen ilk cümledir.
Türkiye'de de her anasının amından fırlayanın siyasetle birlikte bildiğini iddaa ettiği bir bilim dalıdır. Sanki Ana rahminde öğrendi pezevenk.
Türkiye'de de her anasının amından fırlayanın siyasetle birlikte bildiğini iddaa ettiği bir bilim dalıdır. Sanki Ana rahminde öğrendi pezevenk.
Seçimi kaybettikten sonra 180 derece dönmüştür. Neyse ki tarih diye bir şey var, unutmayan hani, yazan.
Dalin alarak daha kalıcı çözüm üretilebilir bir problem. Direk gözüme sıktım denemek için, tık yok. Her yaşa da uygun.
“Bu şarkının ne yazık ki sözleri yok” gibi bir cümleyi normal bir insan kuramazdı zaten, finlandiyalı bilim adamları kendisi hakkında yeni bir iddaa ortaya atmıştır, öyle ki ismail yk farklı bir boyuttan gelen insan üstü bir canlıdır ve onu anlayabilmek için farklı bir bilince geçmemiz gerekiyor. Kaynak