Bazen karşılıklı turşu suyu içmektir.
Sözlükte kah troll kah fularlı yazarlık yapmak.
Tabii ki ıssız adamın kurduğu partiye, sefiller.
Sözlüğe çok fazla emek veren nitelikli yazar. Her sözlüğe lazımgillerden.
Severek okuyoruz. Evet.
Severek okuyoruz. Evet.
bundan sonra kendime örnek alıp boş zamanlarımda uygulayacağım davranıştır. Gözümü de kara yaparım, olur ki.
Not: birlikte yuvarlanıp sözlüğün tadını çıkarmak isteyen yazarlar için kayıtlarımız başlamıştır.
Not: birlikte yuvarlanıp sözlüğün tadını çıkarmak isteyen yazarlar için kayıtlarımız başlamıştır.
En sevdiğim sayı. Gizemli ve kaotik.
Çekip yüklemek zor geldi, zaten kim ne yapsın ki boşluğu? Sen boşluğun fotoğrafını çekebilir misin sözlük?
Uzaktan yönetilmez mesela. Halka inmek lazım. Ve demokrasi şart. Her dikta yönetimi sonlanmaya mahkumdur çünkü.
Kısacası bir sözlük önemsemeden yönetilmez. Sahip çıkmak şart.
Çiçeği burnunda bir yazar olarak açıkçası daha aktif bir yönetim beklerdim. Yazarlığımı onaylayan icgqhs dışında başka bir moderatör de görmedim henüz.
Yeniyim ve sevdim burayı ve gitmeye niyetim yok ama Dedeye, pardon sözlüğe de sahip çıkalım. Evet.
Kısacası bir sözlük önemsemeden yönetilmez. Sahip çıkmak şart.
Çiçeği burnunda bir yazar olarak açıkçası daha aktif bir yönetim beklerdim. Yazarlığımı onaylayan icgqhs dışında başka bir moderatör de görmedim henüz.
Yeniyim ve sevdim burayı ve gitmeye niyetim yok ama Dedeye, pardon sözlüğe de sahip çıkalım. Evet.
Olur mu canım öyle şey, bu ne mesnetsiz bir iddia? Sonuçta Hepimiz güzellik taramasından geçerek seçilmedik mi yazarlığa? Ne işi var cüce ırkların aramızda? Ben mesela Bir boydan bir de portre fotoğrafımı, boy-kilo ve vücut ölçülerimi ve de noter onaylı iq testi sonuçlarımı gönderdim moderasyona ve anında onaylandı yazarlığım. Sizlerin de Öyle olmadı mı?
Gerçi ben neredeyse altın orana yakın ölçülerde olduğum için "bu güzelliğinizle bize fazlasınız, siz süslü sözlüğe daha çok yakışırsınız" dediler ama benim için önemli olan işlev olduğundan burayı tercih ettim ve "sözlük yazarları hep çirkin ve kısa oluyor" algısını kırmaya geldim.
Edit: bir kaç yazar arkadaş mesaj atmışlar şimdi, onların seçmelerinde sadece güzellik taraması varmış, neden ayrıca benden o muhteşem zekamı da kanıtlamamı istediniz ki? Tabi inanamadınız değil mi bu güzelliğin hem de bu kadar zeki olabileceğine, sizi gidi minnoşlar sizi.
Gerçi ben neredeyse altın orana yakın ölçülerde olduğum için "bu güzelliğinizle bize fazlasınız, siz süslü sözlüğe daha çok yakışırsınız" dediler ama benim için önemli olan işlev olduğundan burayı tercih ettim ve "sözlük yazarları hep çirkin ve kısa oluyor" algısını kırmaya geldim.
Edit: bir kaç yazar arkadaş mesaj atmışlar şimdi, onların seçmelerinde sadece güzellik taraması varmış, neden ayrıca benden o muhteşem zekamı da kanıtlamamı istediniz ki? Tabi inanamadınız değil mi bu güzelliğin hem de bu kadar zeki olabileceğine, sizi gidi minnoşlar sizi.
Ben küçükken bi' gün annemle babam çok büyük bi kavga etmişlerdi. İlk kez öyle görmüştüm onları. Boşanacaklarını düşünüp bütün gece ağlamıştım. O zamanlar beni sevdiğini düşündüğüm bir tanrım vardı ve dua etmiştim ona. Hatta kendimce totem bile yapmış Annemle babam boşanmazsa erik yemekten bile vazgeçeceğim demiştim çünkü mevsim henüz kıştı ve ortalıkta erik falan yoktu. Ve erik benim için çok önemliydi.
Ertesi gün annemle babam barıştılar, ben de çok mutluydum artık boşanmadıkları için. Sonra bahar geldi, erikler yeşerdi ağaçlarda, erik yenmez mi hiç, yedim umarsızca, yaptığım totemi aklıma bile getirmedim. Erik yenmez mi hiç? Ve sadece o bahar değil takip eden her baharda tanrıya verdiğim sözü unutarak hatta tanrıyı da unutarak deliler gibi erik yedim. Hiç yenmez mi yahu erik? Ve annemle babam hiç boşanmadılar. Beni önemseyen bir tanrı da yokmuş zaten, onu öğrendim.
Ama o kış verdiğim sözü tutmadım diye evren kızdı sanırım bana. Sanki benim bu büyük şanssızlığım erikle ilgili gibi geliyor. O kış galiba büyük bi hata yaptım ve kırdım bir şeyleri. Ama elimde değil, çok seviyorum eriği, erik sevilmez mi hiç?
Ertesi gün annemle babam barıştılar, ben de çok mutluydum artık boşanmadıkları için. Sonra bahar geldi, erikler yeşerdi ağaçlarda, erik yenmez mi hiç, yedim umarsızca, yaptığım totemi aklıma bile getirmedim. Erik yenmez mi hiç? Ve sadece o bahar değil takip eden her baharda tanrıya verdiğim sözü unutarak hatta tanrıyı da unutarak deliler gibi erik yedim. Hiç yenmez mi yahu erik? Ve annemle babam hiç boşanmadılar. Beni önemseyen bir tanrı da yokmuş zaten, onu öğrendim.
Ama o kış verdiğim sözü tutmadım diye evren kızdı sanırım bana. Sanki benim bu büyük şanssızlığım erikle ilgili gibi geliyor. O kış galiba büyük bi hata yaptım ve kırdım bir şeyleri. Ama elimde değil, çok seviyorum eriği, erik sevilmez mi hiç?
Döndüm sakin, tatlı, zengin sözlüğeeee
Leylim ley, nırınım nırınım.
Güzel sözlük bekle beni, yazıcaaaamm
Leylim ley, nırınım nırınım.
Yazarların biraz değişmiş mi neeeeeee
Leylim ley, nırınım nırınım.
Alexa'ya değil girilere sor beniiiiii
Leylim ley, leylim leeeeyyy, leylim ley...
Leylim ley, nırınım nırınım.
Güzel sözlük bekle beni, yazıcaaaamm
Leylim ley, nırınım nırınım.
Yazarların biraz değişmiş mi neeeeeee
Leylim ley, nırınım nırınım.
Alexa'ya değil girilere sor beniiiiii
Leylim ley, leylim leeeeyyy, leylim ley...
Tüm sözlüğe gelsin.
İsviçre bankalarında hesapları, wall street'te hisseleri olan sözlük. O yüzden yazar maaşları da diğer sözcüklere göre oldukça iyidir, entari başına primler de cabası. Severek yazıyorum.
Ben de bu şarkıyla uğurlamak isterim.
Emek veren her yazar kıymetli olmakla birlikte Elbette ki hepimizin favori yazarları da vardır. ama bunu birin ikisi, ikinin üçü, üçün biri şeklinde ifade etmeyi doğru bulmuyorum.
Yazılarını beğenerek okuduğum Bir sürü yazar var burda ve onlar da kim olduklarını az çok biliyorlardır zaten.
Yazılarını beğenerek okuduğum Bir sürü yazar var burda ve onlar da kim olduklarını az çok biliyorlardır zaten.
köklü, kökten, sebebe yönelik olan.
Can Yücel sevgi duvarı şiirinde güzel betimler yalnızlığı.
"Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi"
"Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi"
"Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi"
"Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi"
"Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi"
"Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi"
O Güzel atlara binip giden bir güzel adam daha, çınar.
Çok kıymetli bir sanatçı, yeri doldurulamaz bir değerdi. Hepimizin başı sağolsun.
Çok kıymetli bir sanatçı, yeri doldurulamaz bir değerdi. Hepimizin başı sağolsun.
Dün iki ayrı zıt duygu yaşadım sözlük.
İlkinde paramparça olduğumu hissettim. Öyle kandırılmış, öyle zavallı hissettim ki kendimi. İnsanların ne kadar yapmacık, ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha, tokat gibi hissettim yüzümde. Ne yüzü, kalbimde hissettim, kalbimin kırılma sesini duydum ben dün ve çok acıdı sözlük. Yahu ne istiyorsunuz bizden, önce hayatlarımıza giriyor, samimi görünüyor sonra da kendinizce paçavra muamelesi yapıyorsunuz, iyi de siz kimsiniz yahu? Kendinizi ne sanıyorsunuz? Sadece harcadığım zamana üzülüyor, bir kez daha yanıldığıma üzülmüyorum bile artık. Çünkü denemeden, yaşamadan bilemiyorsun. Yanıldığında ise yeni bir tecrübe daha ekleyerek omuzlarına, yükü daha da ağır bir insan olarak devam ediyor, etmeye çalışıyorsun.
Ama işte hayat bu ya, o kadar da acımasız olmuyor bazen. Sürpriiiizz diye bi' anda konfetiler patlatıp, balonlar uçuruyor üzerinde. Yahu dur bi' şakacı şey, daha az önce paramparça etmiştin kalbimi, şimdi mutluluktan nefesimi mi keseceksin diyorsun, duymuyor bile seni. Veriyor umudu, veriyor mutluluğu. Az önce yitip giden umutlarını insana dair, alelacele bir paketle yeniden koyuveriyor önüne. Öylece kalıyorsun. İnansam mı acaba diye içinden geçirirken tereddütle, "inan" diyor dünyanın en güven veren sesi. Evet daha önce de duymuştum ben bu sesi, yabancı değil. İnanıyorsun öylece Küçük bir çocuk gibi, kırmızı bir elma şekerine kanmaya hazır.
Teşekkür ederim hayat! Önce bu kadar üzmesen sonrasında verdiğin hoşluğun değerini bilemezdim belki. Gerçi sen yine de pek kırmamaya çalış kalbimi, biliyorsun çok acıyor.
İlkinde paramparça olduğumu hissettim. Öyle kandırılmış, öyle zavallı hissettim ki kendimi. İnsanların ne kadar yapmacık, ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha, tokat gibi hissettim yüzümde. Ne yüzü, kalbimde hissettim, kalbimin kırılma sesini duydum ben dün ve çok acıdı sözlük. Yahu ne istiyorsunuz bizden, önce hayatlarımıza giriyor, samimi görünüyor sonra da kendinizce paçavra muamelesi yapıyorsunuz, iyi de siz kimsiniz yahu? Kendinizi ne sanıyorsunuz? Sadece harcadığım zamana üzülüyor, bir kez daha yanıldığıma üzülmüyorum bile artık. Çünkü denemeden, yaşamadan bilemiyorsun. Yanıldığında ise yeni bir tecrübe daha ekleyerek omuzlarına, yükü daha da ağır bir insan olarak devam ediyor, etmeye çalışıyorsun.
Ama işte hayat bu ya, o kadar da acımasız olmuyor bazen. Sürpriiiizz diye bi' anda konfetiler patlatıp, balonlar uçuruyor üzerinde. Yahu dur bi' şakacı şey, daha az önce paramparça etmiştin kalbimi, şimdi mutluluktan nefesimi mi keseceksin diyorsun, duymuyor bile seni. Veriyor umudu, veriyor mutluluğu. Az önce yitip giden umutlarını insana dair, alelacele bir paketle yeniden koyuveriyor önüne. Öylece kalıyorsun. İnansam mı acaba diye içinden geçirirken tereddütle, "inan" diyor dünyanın en güven veren sesi. Evet daha önce de duymuştum ben bu sesi, yabancı değil. İnanıyorsun öylece Küçük bir çocuk gibi, kırmızı bir elma şekerine kanmaya hazır.
Teşekkür ederim hayat! Önce bu kadar üzmesen sonrasında verdiğin hoşluğun değerini bilemezdim belki. Gerçi sen yine de pek kırmamaya çalış kalbimi, biliyorsun çok acıyor.
Çok büyük bir hazine ve güç. O kadar şanslıyız ki onlara sahip olduğumuz için.
Her şeyi yapabilirsiniz onlarla. İsterseniz bir insanı mutluluktan göklere çıkarabilir ya da üzüntüden kıvrandırabilirsiniz. Onlarla ne yapacağınız aslında kim olduğunuzla ilgilidir, kim olmak istediğinizle.
Ve önemli bir nokta da Fütursuzca dağıtmamak gerektiğidir bu sihirli varlıkları. Saklamak lazım gerçek sahipleri ve anları için ki bir gün gerçekten ihtiyaç duyduğunuzda, "aaa hepsini boş yere dağıtmışım, hiç sözcüğüm kalmamış" pişmanlığı yaşamamak için.
Şimdi bana bir tanesi gerekli mesela, hah buldum, "teşekkürler"!!!
Her şeyi yapabilirsiniz onlarla. İsterseniz bir insanı mutluluktan göklere çıkarabilir ya da üzüntüden kıvrandırabilirsiniz. Onlarla ne yapacağınız aslında kim olduğunuzla ilgilidir, kim olmak istediğinizle.
Ve önemli bir nokta da Fütursuzca dağıtmamak gerektiğidir bu sihirli varlıkları. Saklamak lazım gerçek sahipleri ve anları için ki bir gün gerçekten ihtiyaç duyduğunuzda, "aaa hepsini boş yere dağıtmışım, hiç sözcüğüm kalmamış" pişmanlığı yaşamamak için.
Şimdi bana bir tanesi gerekli mesela, hah buldum, "teşekkürler"!!!
Kadınlar için: Mümkünse medya patronu olan bir adam bulun, evli olup olmaması hiç önemli değil, hamile kalın, sonra da bir şekilde evlilik cüzdanını kapın. 1-2 yıl sonra da boşanın ve bir kaç milyonluk bir tazminat ve bir kaç yüz bin liralık bir nafakanın sahibi olun, işte mis gibi zenginsiniz artık.
Erkekler için: kendinize zengin bir babacık, pardon hatun bulun ve basın nikahı. Sonra gelsin ihaleler, gitsin yatırımlar. Filonuz bile olur. Hatta iyi bir damat olursanız bırakın şirinleri göremeyeceğiniz şey yok. Hadi yine iyisiniz köftehorlar.
Erkekler için: kendinize zengin bir babacık, pardon hatun bulun ve basın nikahı. Sonra gelsin ihaleler, gitsin yatırımlar. Filonuz bile olur. Hatta iyi bir damat olursanız bırakın şirinleri göremeyeceğiniz şey yok. Hadi yine iyisiniz köftehorlar.
Tüm kusurlarına rağmen seviyorum insanları. Çoğu zaman incinsem de uzak duramıyorum, durmuyorum. Sanırım bu da benim zaafım.
Saçlarımı kestirdim, içim acıdı, mutsuzum.
Nestle'nin en güzel çuklatlarından. Bol antep fıstıklı. Bitteri de var bir süredir.
Melek değildir o mecik'tir.
Aylardır her sabah bu şarkıyla başlıyorum güne, umut veren, yaşama tutunmam gerektiğini hatırlatan harika bir fools garden şarkısı. Hadi hep birlikte dinleyelim sözlük ahalisi, tüm renklerimizle, karşıt görüş ve yaşamlarımızla. nihayetinde tek bir gökyüzünün altına sığınmış ölümlüler değil miyiz her birimiz?
Fuck you baby!!! We have to save the World tomorrow!!!
Fuck you baby!!! We have to save the World tomorrow!!!
Evet, yapıyorum ben bunu çünkü ölüyoruz uyurken bir nevi, böylece küçük bir mola verilmiş oluyor yaşanan acıya. amma velakin uyandıktan sonra yaşanan acının rüya olmadığı gerçeğiyle yüzleşilen o ilk an çok boktan, orası da ayrı.
sonuç olarak yaşanacak bir acı varsa eğer dibine kadar yaşamadan, iliklerinize kadar hissetmeden de geçmiyor, bitmiyor.
sonuç olarak yaşanacak bir acı varsa eğer dibine kadar yaşamadan, iliklerinize kadar hissetmeden de geçmiyor, bitmiyor.
Şu an sözlükte benden başka kimse yok, en azından ben öyle sanıyorum.
Hoşuma gitti bu durum. Çok acayip bi' özgürlük hissi geldi. Böyle sağa sola koşturup ortalığı alt üst edesim var. Belki beğenmediğim yazıları silerim ya da çok beğendiklerime ekstra fav eklerim. Bilemiyorum Altan. Acaba kasayı mı açsam, bakalım gerçekten söylendiği gibi zengin mi sözlük? Ya da hiç dokunamasam mı, ya ekonomik kriz sözlüğü de etkilediyse ve bizlerden saklanıyorsa? Sanırım fakirliğe tahammül edemeyen ruhum buna cesaret edemeyecek.
Neyse ben biraz ortalığı karıştırayım en iyisi, bakalım gizli saklı bir şeyler var mı? Bi dakika yaa, bu bira şişelerini kim koydu buraya? Oha deri eldivenler! Heheh, Burası çok heyecanlı olmaya başladı!
Kim ooo??? Big brother sen misin???
Hoşuma gitti bu durum. Çok acayip bi' özgürlük hissi geldi. Böyle sağa sola koşturup ortalığı alt üst edesim var. Belki beğenmediğim yazıları silerim ya da çok beğendiklerime ekstra fav eklerim. Bilemiyorum Altan. Acaba kasayı mı açsam, bakalım gerçekten söylendiği gibi zengin mi sözlük? Ya da hiç dokunamasam mı, ya ekonomik kriz sözlüğü de etkilediyse ve bizlerden saklanıyorsa? Sanırım fakirliğe tahammül edemeyen ruhum buna cesaret edemeyecek.
Neyse ben biraz ortalığı karıştırayım en iyisi, bakalım gizli saklı bir şeyler var mı? Bi dakika yaa, bu bira şişelerini kim koydu buraya? Oha deri eldivenler! Heheh, Burası çok heyecanlı olmaya başladı!
Kim ooo??? Big brother sen misin???
O Güzel atlara binip gitmiş, izmirli bir güzel adam.
İlk okuduğum şairdir kendisi ki şanslıyım bu yüzden, şiiri gerçek bir şairin dizeleriyle tanımış olduğum için. Bu yüzden de hep sevdim şiiri.
Sevmemek mümkün mü şu dizeleri:
"Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum..."
İlk okuduğum şairdir kendisi ki şanslıyım bu yüzden, şiiri gerçek bir şairin dizeleriyle tanımış olduğum için. Bu yüzden de hep sevdim şiiri.
Sevmemek mümkün mü şu dizeleri:
"Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum..."
Bugün 2 yaşlarında bir çocuk elimi tutup gözlerimin içine öyle güzel baktı ki, sıcacık oldu içim. Çocuklarda insanı iyileştirici bir şeyler var, bir de hayvanlarda.
50 karakterin üzerinde başlık açamıyormuşuz. E kalan karakterlerin turşusunu mu kurayım? Medeet yaa zengin!
(bkz:le nozze di figaro)
Bitmiş mi bitmemiş mi bilmiyorum ama son zamanlarda çok bayağı tavırların takınıldığı, bu tavırlar ile ilintili olarak da çok kalitesiz giri, ima ve söylemlere sahne olmuş sözlüktür ne yazık ki.
Bilgi? En büyük? Zenginlik?
Umarım herkes şapkasını önüne koyup düşünür.
Bilgi? En büyük? Zenginlik?
Umarım herkes şapkasını önüne koyup düşünür.
Şu an metrobüste oturacak yer bulabildiği için mutlu olduğu her halinden belli olan ve telefonunda bir şeyler yazan birini izliyorum, çok eğlenceli.
Keşke gitmeseydi, dikkat etsin kendine...
Hep erkekten kadına yöneltilen bir soru olarak düşünülür. bu cümleyi duyunca hemen sevdiği kadını düşünen bir erkek canlanır gözümüzde. Neden peki? Kadın genelde korunmaya muhtaç, soğukta üşümeyecek şekilde giyinmeyi akıl edemeyecek kadar saf ve de hep erkekten fedakarlık ve ilgi bekleyecek yapıda bir canlı olduğu için mi?
Elbette insanın sevdiceğine "aşkım üşüdün mü?" diye sorması güzeldir ama karşılıklı olunca kıymetlidir bu. Ben üşümeyeyim diye kendi üşüsün istemem mesela ben sevdiğim insanın.
O yüzden ne yapıyoruz genşler? soğukta beremizi atkımızı takıyor, aşkımızı (hiç de sevmem "aşkım" demeyi ama atkıyla kafiyeli oldu) zor durumda bırakmıyoruz.
Elbette insanın sevdiceğine "aşkım üşüdün mü?" diye sorması güzeldir ama karşılıklı olunca kıymetlidir bu. Ben üşümeyeyim diye kendi üşüsün istemem mesela ben sevdiğim insanın.
O yüzden ne yapıyoruz genşler? soğukta beremizi atkımızı takıyor, aşkımızı (hiç de sevmem "aşkım" demeyi ama atkıyla kafiyeli oldu) zor durumda bırakmıyoruz.
Layık, hak etmiş.
Aş'ı aşmak fiilinin emir kipi olarak algıladığıma göre ben o zaman ne sağcı ne solcu, ağır ezik mi oluyorum acaba?
-Aş bunları magic aş!!!
+peki efendim, hemen aşıyorum.
-Aş bunları magic aş!!!
+peki efendim, hemen aşıyorum.
Herhangi bir yazara bir şarkı armağan et başlığındaki neredeyse tüm entarilerimi oylayan yazarın sayesinde yaptığımdır. Bu vesileyle de tüm yazarlara bir şarkı armağan edeyim o zaman.
Benim için imkansız olandır.
Yönetimden Monica belluci bebeğimin derhal zengin sözlük'e transferini talep ediyorum.
Yönetimden Monica belluci bebeğimin derhal zengin sözlük'e transferini talep ediyorum.
İki gecedir beni es geçmeyen ponçik. Umarım bi' çılgınlık yapmam.
Nottingen: canım salçalı sucuklu kaşarlı anne tostu istiyor. Ühhühhü.
Nottingen: canım salçalı sucuklu kaşarlı anne tostu istiyor. Ühhühhü.
klişe bir flört numarasıdır. El falına bakılmak istenen taraf bakmak isteyen taraftan hoşlanıyorsa, yer bu numarayı afiyetle. Sivilceli zamanlarda tabi.
Keyfi yerinde olmalı. Bu devirde hem sevip hem de sevilmek çok zor. Hep sürsün umarım. Ehheh.
O zaman ben de sana armağan edeyim kombiwankenobi :)
8 mart dünya emekçi kadınlar günü, ne yazık ki altında ağır bir trajedi içeren 8 mart 1857 gününün bir anmasıdır aslında.
8 mart 1857'de amerika'da bir tekstil fabrikasındaki grev sırasında çıkan yangında polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden yüzden fazla kadın işçiyi anmak ve de kadınlar ve emekçi haklarıyla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyaca kabul görmüş bir anma etkinliğidir. bu yüzden "emekçi kadınlar" günüdür, bu yüzden yastır.
ancak direnmek, dayanışmak, özgürleşmektir aynı zamanda. yanan kadın emekçilerin küllerinden doğarak baş kaldırmaktır sömürüye. pozitif ayrımcılık değil, aksine tüm emekçilerin dayanışmasına dokunan bereketli bir kadın eli, doğurgan bir nefestir.
kadın, "insan"dır ve tüm kavga da bundandır.
Bugün, bu gün benim için daha da anlamlı. Sesimi duyuruncaya kadar susmayacağım.
8 mart 1857'de amerika'da bir tekstil fabrikasındaki grev sırasında çıkan yangında polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden yüzden fazla kadın işçiyi anmak ve de kadınlar ve emekçi haklarıyla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyaca kabul görmüş bir anma etkinliğidir. bu yüzden "emekçi kadınlar" günüdür, bu yüzden yastır.
ancak direnmek, dayanışmak, özgürleşmektir aynı zamanda. yanan kadın emekçilerin küllerinden doğarak baş kaldırmaktır sömürüye. pozitif ayrımcılık değil, aksine tüm emekçilerin dayanışmasına dokunan bereketli bir kadın eli, doğurgan bir nefestir.
kadın, "insan"dır ve tüm kavga da bundandır.
Bugün, bu gün benim için daha da anlamlı. Sesimi duyuruncaya kadar susmayacağım.
"yersen" bankacılığı.