monster degree

Günümüzde her 10 kişiden 11'inde görülen problem. Herkeste aynı şiddette mi seyrediyor bilmiyorum ama insanın hayatını cehenneme çevirdiği bir gerçek.

Mesela biriyle ilgili olumsuz bir şey duyduğunda pat diye "Saçmalamayın, o yapmaz öyle şeyler. Gözümle görsem yine de başka bir açıklaması vardır." diyebilmek nasıl bir his acaba? O kadar merak ediyorum ve bunun iç huzurunu yaşayan insanları o kadar kıskanıyorum ki. Başlarına bir şey gelirse suçu benim nazarıma atabilirler.

Güvenmiyorum ben abi. Anneme, babama, arkadaşlarıma, patronuma, olmuş ve olacak flörtlerime, en başta da kendime. Kimseye!

Şüpheciliğin çocukluğumdan beri üzerime yapışık duran bir lanet olduğunu hesaba katarsak iç huzuru nedir bilmiyor oluşumu kolaylıkla açıklayabiliriz. Türü ne olursa olsun bir ilişkinin ayakta kalmasını sağlayan en temel etkenin güven olduğu gerçeği boğazıma iyiden iyiye sarılmış durumda. Nefesim kesilmeden de bırakmayacak beni. Bundan adım gibi eminim.

Öyle böyle bir azap değil bu. Verdiği acıyı verebilen başka bir kaynak yok, olamaz.

Bu azabı çektirecek şeyler yaptığı için kişinin kendinden tiksinmesi de üzerine tuz biber oluyor. Eğer zamanı geri almanın bir yolunu bulamazsam bunun ağırlığını daha çok uzun süreler taşımam mümkün değil.

Bu sabah aşırı keyifsiz uyandım. Bazı şeylerin insana sonradan koyduğu doğruymuş. Neleri kaybetmeme sebep olduğumu çok iyi anlıyorum şu an. Ben değişmem artık, düzelemem. Bundan sonraki tüm hayatımı da kayıplarla geçirmeme sebep olacak bu değişimdeki beceriksizliğim. 30 yıllık hayatımda çok harika günler gördüm, müthiş başarılara imza attım, çok mutlu olduğum zamanlar oldu. Mutluluğun bu kadarını bir daha tatma imkânımın olmadığını biliyorken, üzdüğüm onca insanın âhı her tarafıma yapışmışken, tadında bırakmasam mı acaba bu saçma sapan hayatı?

Ortak arkadaşlardan geçer.

- Ya kanka bak aklıma geldi birden, bizim dübürcan neler yapıyor bu aralar ya?

İsterlerse yazarlarına, sözlüğe daha fazla yazmaları için motivasyon koçluğu yapabileceğim mecra.

Yalnız "heyt beee koçum benim!" geyiğini yapanı buralarda barındırmam söyleyeyim.

Her insanın biraz sahip olması gereken. Fazla sencillik üste dökülen asit gibi eritiyor insanı.

yolda yürürken karşısından gelen ve konuşmak istemediği kişinin kendisini kilitlemesinden kaçınmak isteyen kişidir.

tam o esnada telefonu çalarsa göt gibi kalacaktır tabii. Bari sessize alsın.

sevgiyi başka türlü ifade ederek telafi edilebilir. işin matematiği basit. bir insan sizi bu sözcük çiftini söylemeye zorluyorsa sevildiğini hissetmiyor demektir.

madem sevdiğinizi söylemekte zorlanıyorsunuz o zaman hissettirin. tabii gerçekten seviyorsanız. iletişim kurun, değer verin, umursayın, kale alın, söylediklerini dikkate alın, sıcaklık gösterin. bunlar yapıldıktan sonra kim takar bir çift siktiriboktan sözcüğü!

amerikan filmlerinde "heeey dude, good try! houuuw yeaaah!" şeklinde yayık yayık duyduğumuz kalıbın türkçesidir.

genelde başarısızca olmamasına rağmen başarısızlıkla sonuçlanan denemeler için söylenir.

şöyle söyleyeyim çok boktan bir durumdur. kendinizi sürekli baskı altında hissetmenize sebep olur.

(duyar başlangıcı)
elbette çalıştığımız yerlerde bize iş yapmamız için para veriyorlar. ekranlarında türlü türlü pislikler olanlar çıksın dışarı!
(duyar sonu)

evet, kasılacak duyarları da kastıktan sonra gelelim hayatın gerçeklerine. toplam sekiz saatlik mesainin tamamının hiç aralıksız çalışarak geçirilmesi imkânsız. hadi diyelim ki imkânlı, o zaman da verimliliğe uzun vadede ciddi olumsuz etkisi var. dolayısıyla elbette bir sekmede morhipo, diğerinde zengin sözlük açık olacaktır. fakat burada sorun, murphy dayının size "siktir deli!" deme şeklidir. zira mesela günde yalnızca iki kez beşer dakikalık zararsız kafa boşaltma kaçamakları yapıyor olsanız bile müdürünüzün gözleri yalnızca o anlarda monitörünüze değecektir. böyle anlarda size üçüncü sekme olarak 'kariyer.net'i açık tutmanızı öneririm.

bye.

Hayatın bizimle tşk geçme şeklidir, hani 'teşekkür' olmayanından.

Arama değil de ses kaydı göndermiştim ben bir keresinde.

hani whatsapp'te ses kaydı gönderirken o ses kayıt tuşuna uzun basıp sesinizi kaydettikten sonra tuşa basmayı bırakınca direkt gidiyor ya ses klibi, hah işte, onu yaptım ben. yine buhranlardaydım, ayrılmadan önceki ponçik sohbetlerimizi okuyup iyice bunalıma gireyim demiştim. kapı çaldı, elimde telefonla kapıya bakmaya gittim, ettim vs. tabii sizin bu vs detaylarından haberiniz yok ama eski sevgilimin var mesela. çünkü telefon elimde olduğu sürece baş parmağım da ses kayıt tuşundan bir an olsun ayrılmamış. ses klibinin mavi tik olup yine de hiçbir cevap gelmemesi de eski sevgilimin bana “salak lan bu kız, geri zekâlı. mala bak. ahaha salak!” deme şekliydi.

kasların gevşemesi, muazzam bir huşu içine girilebilmesi, böyle pamuk gibi olunması için birebir eylemlerden biri. bir diğeri için bakınız: ... anlayan anladı. neyse.

erkeklerin nedense masörlere karşı bir ön yargısı var. çıkın efendim cinsel çağrışımlarınızdan, ayrılın.

Ramazanda alkol almayıp bayramın bitişini geri sayımla elinde bir şişe efes tombulla bekleyen kişidir. Hem de ta kendisi.

Bir oluşumun kurallarının herkese eşit şekilde uygulatılmaması, hakların hak edildiği şekilde pay edilmemesi, işlerin belli bir standart dahilinde yürümemesi anlamlarına gelen sözcük çifti.

İnsanın içine bir kurt olarak düşüşü bile kısa sürede içinin kemir kemir olmasına sebebiyet verebiliyor. Rabbişkom uzak tutsun o kurtları içimizden.

Sözlüğün, sözlükteki görevleri ne olursa olur tüm yazarlarının uyması gereken kurallarının bütünü.
Çünkü yok diğer türlü bir dünya.

(bkz: smiley)

Anonim hayatta sıklıkla başa gelendir. Asıl sorun erkek yazarın kendini kadın sandırmasında değil karşı tarafın bu anonim platformda bununla ilgili fikir yürütebileceğini sanmasındadır.

Sözlükte birkaç kişiye yanlışlıkla ifşa oldum. Erkek olduğumu fark ettiklerinde şaşkınlıklardan şaşkınlıklara gark oldular. Bence şaşkınlıkları çok gereksizdi. Kadın olduğumu düşündülerse bu benim problemim değil ki.

Dışarı çıkmak.

Ama bunu laf olsun diye söylemiyorum, gayet ciddiyim. Diğer illeri bilmem ama İzmir'de yaşıyorsanız cidden eğer dışarı çıkmak zorunda değilseniz çıkmayın. Hatta yarın ve cumartesi günü hava sıcaklığının ölçülen değerinin 42 santigrat olacağı söyleniyor. Hissedilen sıcaklığı varın siz düşünün. Oturun yavrum oturduğunuz yerde.

Kalkar kalkmaz fark edildiğinde sıkıntı yok. Döner yatarsın. Hatta yatışın böylesi daha bile tatlı gelir. Kedi gibi yerleşirsin yastığına.

Fakat bir de benim gibi giyinip süslenip çıkıp servis bekleyen, servis gelmediğinde bile şüphelenmeyip servisi kılpayı kaçırdığını düşünen, otobüse atlayıp şirkete gidenler var. Kapıdaki güvenlik "Hayırdır monster hanım?" dediğinde "Ne hayırdırı be? Sensin hayırdır!" der bakışlarla güvenliği süzdükten sonra güvenliğin "Siz cumartesileri mesai yapmazdınız hiç? İşler yetişmedi galiba kehikehi." cevabını duyanlar da var hatta. İşte o zaman götü devirip yatamıyorsunuz da.

Sırf adama rezil olmamak için yukarı masama çıkıp bir şeyler arıyor gibi yapıp geri inmiştim. İnsanın rol yeteneği böyle böyle gelişiyor işte.

Açıldıktan sonra bir ihtimal var olan dostluğu da kaybetme korkusundan ileri gelir. Arka planda dönen düşünce, hoşlanılacak insanın başka zaman tekrar bulunabileceği ama bir dostun öyle kolay kolay kazanılamayacağıdır.

zenginsozluk.com/foto

Olması istenmeyen şeylerin gerçekleşmesi durumunda duyulan derin acı, keder.

Mesela bir zamanlar tek geçtiğiniz biri artık hayatınızda olmadığında onunla olan whatsapp konuşmalarınız ana ekranda gittikçe aşağı doğru kayar ve diğer önemsiz konuşmaların arasında kendine bir yer bulur ya, buz gibi üzüntüdür bu işte yaa...

Gece gece ne modlara girdim beh!

Kanımca her zeki insan güzeldir, fakat her güzel insan doğal olarak zeki değildir. İkisi arasındaki yegâne ilişki de budur.

Karşıyaka'da anıtı bulunan ve bir bulvara adı verilmiş değer. Adresimi verirken bu ismi telaffuz etmekten gurur duyuyorum.

Açık adresim için dm please.

Bir kişiden nasıl bu denli körü körüne hoşlanıldığını sorgulatır.

Ulan nasıl olur ya? Hadi görmedin tamam da sesini de mi duymadın? Geri zekâlı! Ahaha!