Kaç yaşıma geldim koca insan oldum hala pudingi çay kaşığıyla yiyorum ne bileyim sanki daha çok yiyormuşum gibi hissediyorum halbu ki puding aynı puding. Tatlı kaşığıyla yiyenler de var ama çay kaşığının verdiği hazzı vermez gibime geliyor.
Sonsuz bir gidiş. Sizin hiç canımın içi dediğiniz insanlar öldü mü bilmiyorum ama benim öldü hemde çok yakın bir zamanda. Cenazesine gidemedim korktum. Yalnızlıktan nefret eder beni her aradığında bize gülmeler yakışır der kahkaha atardı. İkimizde sevmezdik vedaları o yüzden son gidişinde hiç sarılmamış bir daha ki görüşme tarihimize karar vermiştik. Bu seferde veda etmedi düşündükçe çıldırıyorum kim bilir ne kadar canı yanmıştır o ilaçları içerken ne kadar ağlamıştır ne kadar sigara içmiş belki de onu aramamı beklemiştir. Ben ağlarken o silerdi göz yaşlarımı o ağlarken belki ben başka bir yerde gülüyordum. Bunları düşündükçe nefes alamıyorum. Son yazdığı satırlarda sen küçüktün ama kalbin büyüktü ben büyüktüm ama kalbim çürüdü demiş. Hep dalga geçtiğimiz şeyleri de yazmış her gidişimde kitap okumam gerektiğini hiç bir zaman şarabın son kadehini içmemem gerektiğini biranın dibini içersem onu kızdırmış olacağımı. Şimdi ben onsuz nasıl yapıcam nasıl mezarına gidicem ailesine nasıl bakıcam ben artık nasıl yaşıycam ?
Şimdi size iki bakış açısı sunacağım ikisi de aynı derece de doğru benim için bakın başta belirteyim ben inançsız birisiyim sonra şuydu buydu demeyin. İlk olarak takan insanlara üzülüyorum sebebi de sadece baskı ile kapanmaları üniversite okuduğum dönemde sadece ailesi istedi diye kapanmış bir çok kadın tanıdım. Bazıları memlekete gidene kadar yaşadıkları şehirde saçları açık gayet açık kıyafetlerle boy gösterirken memlekete gideceği zaman kapanıyordu. Şimdi bu kişi başını kapatsa ne kapatmasa ne ikisinde de aynı günaha giriyor. Bir diğer bakış açısını söyleceğim kuranı okumuş kendince yorumlamış ve kendi isteği doğrultusunda kapanmış. Dini için başını kapatmış ve dininin emrettiğini düşündüğü şeyleri yapıyor. Böyle insanlarda tanıdım ve bunlara saygım sonsuz topluma rağmen kendi inançlarını yaşadıkları içinde tebrik ediyorum.
Sadece delilere mahsus değil elbette onların yanına birde sarhoşları eklemek gerek. Sarhoş olunca bütün hisler duygu ve düşüncelerimiz olduğu gibi ortaya dökülmüyor mu bayılıyorum bu duruma. O zaman hepimiz kendimiz oluyoruz istesekte istemesekte.
(bkz: ben )
Ciddi ciddi ben. Ne olursa olsun vazgeçmiyorum illa bir sonuç olacak. Hiçbir şeyi yarıda bırakmam bırakamam. Sonunu görmem lazım. Çok büyük kazançlar elde ettiğim zamanlar da oldu ama genelde bu vazgeçmeyiş yüzünden çok kaybettim. Peki sorsanız kaybedeceğini bile bile tekrar aynı şeyleri yapar mısın diye yaparım. Eğer bir şeyden vazgeçersem hayatımı keşkelerle doldurmuş olurum. Keşke vazgeçmeseydim cümlesini tüm hayatım boyunca kurmaktansa vazgeçmedim savaştım ama başaramadım olsun cümlesini kurar başımı önüme eğmem.
Ciddi ciddi ben. Ne olursa olsun vazgeçmiyorum illa bir sonuç olacak. Hiçbir şeyi yarıda bırakmam bırakamam. Sonunu görmem lazım. Çok büyük kazançlar elde ettiğim zamanlar da oldu ama genelde bu vazgeçmeyiş yüzünden çok kaybettim. Peki sorsanız kaybedeceğini bile bile tekrar aynı şeyleri yapar mısın diye yaparım. Eğer bir şeyden vazgeçersem hayatımı keşkelerle doldurmuş olurum. Keşke vazgeçmeseydim cümlesini tüm hayatım boyunca kurmaktansa vazgeçmedim savaştım ama başaramadım olsun cümlesini kurar başımı önüme eğmem.
Yaşadığım bir takım şeylerden dolayı nasıl biri olduğumu unuttum. Ben bunu severim ben bunu yaparm gibi cümleleri kurmayalı o kadar uzun zaman olmuş ki kendimle ilgili çoğu şeyi unutmuşum. Beni çok eskiden tanıyan ama samimi olmadığım birine ben nasıldım diye sordum. Başkasına kendimi sordum neleri sever neler yapar hayallerim neydi diye sordum. Bunun ne kadar can yakıcı olduğunu tarif edemem. Uzun uzun anlattı kendimi bir başkasından dinledim. Ne güzel bir insanmışım ben dedim ne güzel şeyler yaparmışım. Sonra döndüm baktım kendime ne kadar uzaklaşmışım benliğimden. Kendimden özür diliyorum bunları kendime yapmamalıymışım.
Eski sevgilisi ile düzgün bir şekilde ayrılmamış insandır. Eğer bir aldatma aciz görme gibi şeyler üzerine ayırılık gerçekleşirse insan ne kadar severse sevsin kırılmış olan kalbi buna izin vermez sürekli neden sorusu beyninde yankılanır neden gitti neden sevmedi neden aldattı bana yaşattıklarını yaşasın gibi cümleler kurulur. Bana yaşattıklarını yaşasın cümlesi kurulduysa şayet karşı tatafın mutluluğu düşünülmez. Benimde var gerçekten çok mutlu olmasını istediğim eski sevgililerim çünkü insanca bir ayrılık insana duyulan saygı onun mutlu olması gerektiğini hissettirir insana ama öyle bir eski sevgilim de var ki bana yaşattıklarından daha beterini yaşamasını istiyorum. Bu da onun bana yaşattıklarından kaynaklanıyor.
Saygısızlık. bakın arkadaşlar sevgiliniz siz olmadan bu yaşa kadar gelmiş nerede ne giyeceğini bilen bir insandır. Tarzlarınız örtüşmüyor diye sırf sizin rahat ettiğiniz size göre doğru olan kıyafetlerin içine sokma çabanız sizi küçük düşürür. Giydiği kıyafet size göre açık kısa veya basit olabilir ama bakın cümlenin başında size göre dedim. İnsanlar içinde rahat ettikleri kıyafetleri alır. Açık giyerse bakarlar zihniyetine sahip erkekler önce kendi gözlerine hakim olsunlar. Giyinişi resmi yada fazla sportif diye beğenmeyen kızlar da kendi tarzlarına göre olan insanlarla birlikte olun lütfen.
Hangisinin adını hatırlıyoruz peki ? Hangisinin yaşaması için savaştık ? Öldürüleceğim diye polise sığınan kadınlara hangimiz kapıyı açtık ? Hangisi için devlete karşı koyduk kadınlara bunun yapılmasına izin veremezsiniz dedik ? Hepinizinde içinde bir kaç cevap var ama hangisi umut dolu ? Hiçbiri öyle değil mi hiç biri. Onlar melek olup gittiler ama biz onların şeytanları olarak kalmaya devam ediyoruz. Böyle göz yummaya devam edersekte o katillerden bizi ayıran tek şey tetiğe basmamamız olacak.
Zaten kadınlar yanlışlıkla tecavüze uğrayıp boğazları kesilip yakılıyolar. Bunların hepsi yanlışlıktan arkadaşlar yoksa sapkın ruhlu insanların kendini tatmin etme şekli olamaz değil dimi ? Hepsi yanlışlıkla olan şeyler yerseniz.
Aşk sonunda mutlaka yalnızlık var.
Üniversiteyi ilk kazandığım seneydi veda vakti gelmiş elimde valizler terminalde otobüsü bekliyoruz.Babam geldi gözleri dolmuş arada yanımızdan ayrılıp bir köşede ağladığını biliyorum.Neyse geldi yanıma otobüse bineceğim sarıldı bana gözyaşlarımı sildi “kızım kendinden başka kimseye güvenme ne olursa olsun baban her zaman yanında sen beni bir kere çağır ben dünyayı yıkar gelirim yanına değmeyecek insanlar için gözyaşlarını dökme sen benim en kıymetlimsin en değerlimsin seni sana emanet ediyorum” her sıkıntıya düştüğümde bu an belirir gözümün önüne derin bir iç çekip gücümü toplarım.
İlk hediye olarak aldığım şiir kitabıdır. Hala kitaplığımda durur. Her gördüğümde ilk aldığım o an gelir gözlerimin önüne. Çok sevdiğim kitaplara sarılarak uyuma alışkanlığım burdan geliyor sanırım.
hepimiz bir işle meşgulüz öğrencilikte buna dahil. Bir çok faydası olmasının yanında mesleklerimizin de yan etkileri mevcut. Ben tiyatro oyuncusuyum. Devlet tiyatrolarında oynayarak hayatımı kazanıyorum. Kaybettiğim bir nokta var oda kendim. Hayatı sahnedeymişim gibi yaşıyorum. Normal insanlar gibi hissedemiyorum.Ruhum duygularımın esiri oluyor çoğu kez. Her şeyi sanki onu yaşamışım gibi hissediyorum. Mesela yolda yürürken ağlayan bir çocuk görsem gözlerim doluyor ya da mendil satan bir çocuk görsem onun gibi hissediyorum. Konuşmam hal ve hareketlerim değişiyor. Bunu bilinçli yapmıyorum çevremde ki insanlar uyarmasa farkına bile varmıyorum benimsediğim karakterin kim olduğunu. İçim de öyle garip yer ediyor ki böyle şeyler tarif edemem günlerce kendimi mendil satan bir çocuk gibi hissettim. En son ne zaman kendim gibi hissettim hatırlamıyorum. Büyük bir hayranlıkla izlediğiniz çoğu oyuncu hisleri karşısında kendisiyle başa çıkamayan bir yanları hep eksik insanlardır.
gölgeler gerçeklerle dans ettiği zaman oluşur fotoğraflar peki bize ne anlatır ne anlatmazlar?
hissedebilmeyi öğretemezler mesela birinin gülüşüne tanık olmak kahkahalarını duymayı hiç bir fotoğraf karesinde bulamayız.uzun uzun susmayı öğretir acını içine gömüp buruk bir gülüşe sığınmayı öğrenirsin. bir fotoğraf karesinde öğrenirsin renklerin büyülü tonunu ahenkle savruluşu ruhunu sarar.bir göz yaşına tanıklık eder içine süzülen.herkes birşeyleri kovalar birşeylerden kaçarken onlar hep sabit kalır.her şey mümkün gözlerini sonsuzluğa kapamış birinin gülüşünü görmek,bir daha hiç bir zaman olamayacağın yerde öylece durmak.bazen acılar kalır orda bazen mutluluklar bazen hevesler bazen hayaller. ne çok şeyi barındırır bir kare. ne çok şey anlatır bize.biz içinden bir tutam alıp çekiliriz çoğu zaman o fotoğrafların derinine inmekten mi korkarız yoksa o derinlikte kaybolmaktan mı? sanırım hiç bir zaman bu soruya doğru cevabı veremeyeceğim.
hissedebilmeyi öğretemezler mesela birinin gülüşüne tanık olmak kahkahalarını duymayı hiç bir fotoğraf karesinde bulamayız.uzun uzun susmayı öğretir acını içine gömüp buruk bir gülüşe sığınmayı öğrenirsin. bir fotoğraf karesinde öğrenirsin renklerin büyülü tonunu ahenkle savruluşu ruhunu sarar.bir göz yaşına tanıklık eder içine süzülen.herkes birşeyleri kovalar birşeylerden kaçarken onlar hep sabit kalır.her şey mümkün gözlerini sonsuzluğa kapamış birinin gülüşünü görmek,bir daha hiç bir zaman olamayacağın yerde öylece durmak.bazen acılar kalır orda bazen mutluluklar bazen hevesler bazen hayaller. ne çok şeyi barındırır bir kare. ne çok şey anlatır bize.biz içinden bir tutam alıp çekiliriz çoğu zaman o fotoğrafların derinine inmekten mi korkarız yoksa o derinlikte kaybolmaktan mı? sanırım hiç bir zaman bu soruya doğru cevabı veremeyeceğim.
sinir krizleri, ilaçlar,gözyaşı,ölümler sanırım hayatımda hatırlamak istemeyeceğim bir çok şeyi yaşadığım zaman dilimi
yatak keyfi yapıyorum yarım kalan kitabımı ve bir filmi bitirdim.gün bitmeye geldi hala yataktan çıkmadım sanırım artık kahvaltı yapmam gerekli.
Kadınların genelde favori makyaj malzemeleridir keza benim de öyle klişeleşmiş bir söz bile var yok canıııım ne makyajı bir rimel sürüp çıktım doğal halim. Kiprikleri uzun kadınlarda çok güzel kendini gösteriyor asıl amacı kirpikleri uzatmak olan maskara herkes tarafından rimel olarak biliniyor.
Umarım evde sigara içen başka birileri vardır dedim entryi ilk gördüğümde yoksa işiniz fena. Hele birde kadınsanız yok canım öyle gecenin bir yarısı tekele petrol ofisine gitmek falan çünkü gidersen gelemeyebilirsin malum sebepler anlatmadım ama anlarsınız. Sabaha kadar sinir krizleri geçirmenize uykusuz ve gergin olmanıza neden olur.
adam ak koyunları hayal kırıklığına uğrattı. ne de güzel sattı sizi hee diye dalga geçmek geliyor içimden.
Yatağım ... film izlemek için makyaj yapmak için kitap okumak için hayal kurmak için uyumak için en ideal ve rahat yer
Profil fotoğrafımı bile onlarla süslediğim aşırı ponçik hayvanlar evde beslene bilse kesin sahiplenirdim. Sizce de çok şeker değil mi ya yürüyüşe falan çıkarttığınızı düşünsenize kafayı yersiniz hahahah.
amaç olmaktan çıkıp araç olarak kullanılmaya başlandığı gün insanlık yeniden inşa edilecektir.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
Evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
Doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
Milli şefin treni niçin beyaz?
Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e?
Ne saçma! Ne budalaca!
Dört İncil'den Yuhanna'yı
tercih edişim niye?
Ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
Yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
Bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?Bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında!
Yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
Yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
İsmet özel
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
Evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
Doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
Milli şefin treni niçin beyaz?
Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e?
Ne saçma! Ne budalaca!
Dört İncil'den Yuhanna'yı
tercih edişim niye?
Ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
Yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
Bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?Bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında!
Yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
Yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
İsmet özel
Bazıları için dinlenme bazıları için ise bir kaçış yoludur. Ben ikinci kesimde ki insanlardanım. Uyku benim için bir kaçış yolu.Ne zaman gerçeklerden kaçmak istesem istemsizce bir uyku çöker üzerime. Bazen rüya görürüm bazen kabus bazen ise sadece karanlık bir boşlukta savrulurum. Gerçekler ağır geldiğinde hayal dünyam ve bilinçaltım dost olup bana kendimi uzaktan görme fırsatı tanıyor. Hissedemeyecek kadar canım acıdığında uyurken hissetmeye başlıyorum acı korku mutluluk her neyse bir şeyler hissediyorum. Bazen o kadar hissiz oluyorum ki günler sonra kabus gördüğümde bile sadece nefes almadığımı hala bir şeyler hissettiğimi hatırlıyorum.
hiç görmemiş birine gök yüzünü anlatmak gibi bir şey. Ne kadar betimlersen betimle eksik kalır.
Her an insanın içini burkan tarif edilemez eksiklik. Beni bir tek herşeyden çok annem sevdi. Ses tonumdan nasıl olduğumu bir tek o anlardı. Bazen öyle şeyler söylerdi öyle bir sarılırdı ki tüm yaralarım kapanırdı. Çok oldu görmeyeli kokusunu içime çekmeyeli sarılmayalı. Öyle özledim ki. Yaptığı yemekleri odadan bana seslenişini kızmasını. Her şeyini öyle çok özledim ki anneleriniz yanınızdaysa kıymetini bilin. Çünkü ilerde yanınızda olmadığında çok özleyeceksiniz çok.
Yetimhaneye terk edilmiş bir çocuk gibi duvarın bir köşesine iç çeke çeke ağlamak istiyorum ağlayınca geçmediğini biliyorum ama ne bileyim ya geçerse
İzmirin en sevdiğim hamurişi yiyeceğidir. O sıcacık ağızda bıraktığı o tat off olsa da yesek dedirten cinsten
para biriktirmeye yaradığı kadar ödünç almaya da yarar. biraz savruk bir insanım elimde ki tüm parayı zevkine harcamak en büyük hobim.kardeşiminde en iyi yaptığı şey biriktirmek.kumbarasının ve kilidinin yerini çok iyi biliyorum her dara düştüğüme üç beş tırtıklarım şimdiye kadar yerine koyduğum görülmedi ama ümit ediyorum bir gün almak yerine vereceğim.
Arjantinli öykü, deneme yazarı, şair ve çevirmen. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür.En bilindik şiirlerinden olan anlar şiirinin bir kısmını yol ayrımı filminde şener şen seslendirmiştir.
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
Filmi izlemek dışında çekiminde de her kısmına tanıklık ettiğim oscar adaylı kore savaşını konu alan film
ikinci yeni şairlerinden hala hayatta olan değerli şairimizdir. genelde şiirlerini kendi seslendirir. hayranı olduğum bir kaç şiiri vardır. buda onlardan biri dinlemenizi tavsiye ederim.
aşık olduğum adamın katili olmaya ant içtim. onun hayatını öyle bir değiştireceğim ki bu süreci atlattıktan sonra ki atlatması yıllar alacak ve belki de intihar etmesi için aradığı o sebebi kendi ellerimle sunacağım. saçının teline zarar gelse dünyayı yakardım ama artık kendi ellerimle yok edeceğim onu. Ona yaşatacaklarım için zerre kadar pişmanlık duymuyorum ve daha fazlasını yapmayı arzuluyorum. benim tehlikeli biri olma sebebim o. kendi elleriyle yarattı beni ben onun sonu olacağım.
Eve gittiğine kapıyı anahtarla açmak zorunda kalmaktır. Gün be gün ekmeğin küflenişini izlemek. Gece uyuya kaldığın yerde sabah kendini o şekilde üşümüş bulmak. Sallama çaya alışmak çünkü demlesen bitmeyecek bunu çok iyi bilmek. Hasta olduğun zaman ateşini ölçen kimse olmayışıdır yada birinin size kıyamadığını hissedememektir. Bazen öyle bir hal alır ki ölseniz ne zaman fark edileceğinizi düşünmek zorunda kalırsınız. Yalnızlık gridir. Zamanında beyaz umutlu birinin zamanla yok olup kararışına şahitlik eder.
ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorum içine nal salmak demektir.
çünkü bu,
seni seviyorum içine nal salmak demektir.
Bir cinsiyete karşı düşmanlık beslemek varoluşu sorgulamadan yok saymaktır. Genel anlamda bakıldığında insan dışında hiç bir canlı türünde dişi yada erkek diye ayırım döz konusu olamazken insan ırkında kadın veyahut erkek diye ayırımın olması konuşmayı bilen ancak düşünemeyen toplumun gün yüzüne çıkarttığı içi boş bir kavramdır. İnsanlar doğarken dil din ırk ve cinsiyetini seçemezler.Kendi seçimi olmayan bir sebepten ötürü dışlanmak hor görülmek cinsel veya sözlü tacize maruz kalmak hiç bir insanlık etiğinde bulunmaz. Bizim seçmediğimiz bize sunulan özellikleri bir lütuf olarak algılamamız gerekirken bir şiddet türü olarak kullanmak acizliktir. Şiddetin her türlüsüne ayrım yapmadan karşı olmayı öğrendiğimiz zaman insan sıfatına layık olabiliriz. Herkes özgürdür. Herkesin hakları vardır ve herkes bu haklara saygı duymak zorundadır.
Arkadaki fon müziği ve görüntülerin kalitesi pek hoşuma gitmedi ama düşünülüp yapılması açısından elinize emeğinize sağlık.
Depresyonda olduğum dönemlerden birinde kullandığım ilaçların dozunun artması bir hayli dengemi bozmuştu. İnançsız biri olarak cem evine gidip zikir çekmiştim. Bunu yaparken istediğim tek şey hayatıma biraz renk katmak olmuştu. Zikir bitiminde dedelerden birinin gelip evlat ne kadar allah aşığı bir insansın diye yaptığı o ağlamaklı konuşmanın karşısında cevap veremeyip din kavramından soğumam yaşadığım garip olaylardan bir tanesidir.
Erken dertlenmekte denebilir bazen bazı şeyler geceyi beklemez.
En yakın arkadaşımın ilk gördüğümde çok garip gelen sonrasında gözlerimi dolduran bir alışkanlığı var. Kitaplarının sonunda hep aynı yerde kitaba yapışmış bir yara bandı var. Neden diye sorduğumda yarası olmayan insanlar kitaba tutunmazlar her kitap biraz daha yaralarımı sarıyor yaralarım kapandığında çıkartacağım dedi. Kitaba dair duyduğum en anlamlı cümle buydu sanırım.
Üniversite okuduğum dönemde hep ben artık zengin koca bulup gezmek istiyorum dediğim ancak zenginini bırak koca bile bulamadığım yılları hatırlattı. Peki mezun olup buldum mu ? Hayır. Ama artık aramıyorum da.
Eğer yanınızda başınızı omzuna yaslayacağınız birisi yoksa cam kenarında yolculuk yapmanızı tavsiye ederim. Uzaklara dalmak dışarıyı izlemek gibi güzel yanları olduğu için cam kenarı olan bir koltukta yolculuk yapmak tercihimdir.
45-50 milyon euro vermezseniz.yazamam. hayır adam zengin. şimdi burda yazsak adam bizden 45-50 milyon eurocuk istese nasıl veripte susturacağız.
Murphy kanunu diye kanun çıkartmışlar zamanında bir şeyi ne kadar isterseniz olmaz ne zaman vazgeçersiniz o zaman gerçekleşir. Hayatta böyle ne kadar plan yaparsanız yapın olmaz ama plan yapmazsanız çok daha iyileri olur
her zaman yaptığınız şeyleri yapmaya zorlandığınız zaman hissettiğiniz o garip olaya yaşlanmak deniyor. her gün birkaç hücremiz ölüyor vücudumuzda kırışıklar saçlarımızda beyazlar oluşuyor. olgunlaşıyoruz. yavaş yavaş ölüme yaklaşıyoruz.
eğer bir gün denk gelir de bunları okursan diye yazıyorum buraya hoş okusan da anlayacak kapasiteye sahip değilsin ama bu konu da da hata bende aylarca hatta yıllarca zaman geçiripte tanıyamamış olan benim sonuçta. bak şimdi sandığın kadar zeki değilsin çevremde bazı insanlar ne kadar saf ve salak olduğun hakkında konuşurlarken onları susturur çok iyi niyetli o yüzden böyle derdim. hiç bir şeyi aklında tutmayı beceremiyorsun. çok yazıyorsun doğru ama boşa yazıyorsun. sanalda yazışıp konuştuğun insanlarla daha sonra yüz yüze en fazla üç kez konuşabiliyorsun. yazdıklarınla konuştukların aynı değil. kafanı bilgisayardan varlığı bile belli olmayan insanlardan kaldırıp baktığında başını omzuna koyup ağlayabileceğin her şeyini anlatabileceğin tek bir tane bile arkadaşın yok. yüzlerine güldüğün insanların arkasından nefret kusuyorsun. ailene laf etmeyeceğim gerçek bir ailen olsaydı konuşmaya değerdi. bu arada hala onlara saygım sonsuz her ne kadar biz ayrılmış olsakta sen onların hayatında olmasan daha huzurlu bir hayatları olabilir. hep baban gibi olmaktan korkardın ama ondan daha betersin. fazla karasızsın. karanlığın içinde kaybolup gideceksin ve senin için kimse uğraşmayacak çünkü kimsen yok. sevilmeyi hak etmiyorsun çünkü nankörsün. şuan senden nefret edemiyorum bile sadece iğreniyorum.kendime çok fazla kızııyorum çünkü hala seni çok seviyorum. ama sakın gelme eğer bu sefer de gelirsen seni affederim nedenini de söyleyeyim tek amacım hayatını becermek olur. hayatında yokken de bunu yapabilirim. yeni sevgilinle en fazla iki ay veriyorum sana çok dalga geçtiğin bir tiple beraber olmak anca sana yakışırdı zaten. senden başkasıyla yapamıyorum diye kapıma dayandığın günü hayatının son günü yapacağım. kendine iyi bakma zaten beceremezsin.
Sadece hayal kırıklığı. Sen onu sevmeye kıyamıyorsun dokunmaya öpmeye. Gözlerine baktığın zaman geleceği görüyorsun sonra bir anda bir tesadüf eseri öğreniyosun ki senin sevmeye kıyamadığın insan başkasına gülmüş başkasına dokunmuş. O an boğazına bir yumru oturuyor ve sadece susuyorsun. Ne konuşabilirsin ki ? ne diyebilirsin ? neden yaptın mı ? neden dokundun mu ? Neden sevmedin mi ? Trilyonlarca sorunun içerisinde dolaşırken dudaklarından sadece ben bunu hak etmemiştim lafı dökülür. Ruhuna karanlık çöker tenine yalnızlık.
Kendi bildiği bir şeyi karşısında ki insan bilmediği için aptal yerine koyan insanların hislerine ve düşüncelerine saygı duymayan dünyada ki tek dert kendilerininmiş gibi davranıp ilgi bekleyen ilgi gördükten sonra da sıkılan insanların topluca yakılıp soylarının tükenmesini tüm hücrelerimle istiyorum.
Bilinçli kullanıldığı yer ve zamanda küfüre bile ihtiyaç duyulmayan bir söz kalıbıdır. Genelde bir trip cümlesi olarakta karşımıza çıkar.