varlıkların dünyası, günlük yaşamamız üzerine kurduğumuz, güvendiğimiz ve genellikle onun aracılığıyla kendimizi tanımladığımız dünya kayıp gider ve tutumumuz varlıkların dünyasında bir kayıtsızlığa dönüşür. o tutunamadığımız şeyler, ve ona tutunamamanın verdiği imkansızlık üzerimize yapışıp kalır. ve bu temel ruh hali korkuları ve yokluğu açığa serer.
benliğin anlam ve önemden yoksunlaşması. kendini yokluğun içine bırakmış olması..
varlıkların özsel olmayan yani yok olmaya müsait kısa ömürlü özelliklerinin hiçlenmesi yoluyla yüklemlerinden tamamen ayrılmış hali. bu kalan kısım gerçek öz varlıktır...
varlığın karanlık yüzü. varlıkların geri çekilen bütününe verilen ad. kısaca hiçlenmek..
kesik kafa kültü. şeytanın kesik başı olduğuna inanılan tapınak şövalyeleri'nin gizli sembolü, keçibaş.
kutsal kase graal ile ilgili bir gal romans olan peredur'da, keltler'in kesik kafa kültüne ve geleneklerine ait bölümler bulunmaktadır:
"sayda'lı bir tampliye şövalyesi, maraclea'lı bir genç kadına deliler gibi aşıktı. ancak, kadın henüz daha pek gençken öldü. cenaze gecesi, çılgın aşık mezarı kazıp ölü bedeni çıkardı ve ölüyle sevişti. bunun üzerine, gaipten yükselen bir ses, dokuz ay sonra geri gelmesini, zira bu mezarda bir evlat bulacağını söyledi. tampliye bu emre uyarak, tam dokuz ay sonra mezarı tekrar açınca, iskeletin bacakları arasında bir kafa buldu. gaipten gelen aynı ses "bu kafayı iyi muhafaza et, çünkü tüm güzellikleri ve iyilikleri sana verecektir" dedi. tampliye kafayı yanına alarak uzaklaştı."
kutsal kase graal ile ilgili bir gal romans olan peredur'da, keltler'in kesik kafa kültüne ve geleneklerine ait bölümler bulunmaktadır:
"sayda'lı bir tampliye şövalyesi, maraclea'lı bir genç kadına deliler gibi aşıktı. ancak, kadın henüz daha pek gençken öldü. cenaze gecesi, çılgın aşık mezarı kazıp ölü bedeni çıkardı ve ölüyle sevişti. bunun üzerine, gaipten yükselen bir ses, dokuz ay sonra geri gelmesini, zira bu mezarda bir evlat bulacağını söyledi. tampliye bu emre uyarak, tam dokuz ay sonra mezarı tekrar açınca, iskeletin bacakları arasında bir kafa buldu. gaipten gelen aynı ses "bu kafayı iyi muhafaza et, çünkü tüm güzellikleri ve iyilikleri sana verecektir" dedi. tampliye kafayı yanına alarak uzaklaştı."
gate of god yani tanrının kapısı anlamına gelen bab(kapı) el(ibrani tanrısı) kelimelerinden türemiştir.
dc comics evreninde şeytan/demon karakterlerden biri. süpEr kahramandır..
papalık tarafından tüm hristiyan aleminin yetkin papazlarına serbest bırakılmıştır. resmi olarak legaldir..
babil şehrinin batı'daki lakabı. 'tanrının kapısı' anlamına gelir.
black magic olarak bilinen kara büyü, ibrani ve hristiyan geleneklerinde şeytani büyüler için kullanılan bir tabir. islam'da ise büyünün her çeşidi şeytanidir.
hristiyan ve yahudiler, kara büyülerini belli zamanlarda belli şartlarda ve belli argumanlar kullanarak yaparlar. şeytan'a bir kurban adama ya da kan akıtma bu büyünün en önemli ritüelidir. black moon of death yani kara ay gecesinde yapılacak kara büyü, çok daha etkili olur.
harry potter'da iyiler ve kötülerin hepsi büyü yapmaktadırlar. iyiler dolunay, kötüler ise kara ayile sembolize edilirler.
kara büyü bu filmde ölüm - kötülük - karanlık - zayıflık - kurban etme - kölelik gibi temalarla özdeşleşirken
beyaz büyü hayat verme - iyilik - güç - yakarış - uyanış gibi temalarla özdeşleştirilir.
bu yönüyle harry potter, gizli bir mind control unsuru olarak izleyenleri beyaz büyünün gücüne ve iyiliğine inandırmaya çalışırken, 'yaratıcı' faktörünü devre dışı bırakır.
hristiyan ve yahudiler, kara büyülerini belli zamanlarda belli şartlarda ve belli argumanlar kullanarak yaparlar. şeytan'a bir kurban adama ya da kan akıtma bu büyünün en önemli ritüelidir. black moon of death yani kara ay gecesinde yapılacak kara büyü, çok daha etkili olur.
harry potter'da iyiler ve kötülerin hepsi büyü yapmaktadırlar. iyiler dolunay, kötüler ise kara ayile sembolize edilirler.
kara büyü bu filmde ölüm - kötülük - karanlık - zayıflık - kurban etme - kölelik gibi temalarla özdeşleşirken
beyaz büyü hayat verme - iyilik - güç - yakarış - uyanış gibi temalarla özdeşleştirilir.
bu yönüyle harry potter, gizli bir mind control unsuru olarak izleyenleri beyaz büyünün gücüne ve iyiliğine inandırmaya çalışırken, 'yaratıcı' faktörünü devre dışı bırakır.
dolunayın zıttı. ayın en karanlık olduğu evredir. bu evrede kötü ruhların harekete geçtiğine inanılır.
yuhanna incili / gospel of john'da şöyle tarif edilir:
here is wisdom. he that has understanding, let him count the number of the beast. for it is the number of a man: and the number of him is six hundred sixty-six.
here is wisdom. he that has understanding, let him count the number of the beast. for it is the number of a man: and the number of him is six hundred sixty-six.
Sorunlu olduğunu düşündüğüm fasilite. Kırmızıyı görmek için beklememiz gerekecek ise eğer, düzenli olarak kontrol edilmeli. Özellikle moderatörler tarafından.
erkekler duygularını ifade etmek konusunda yapı itibariyle kadınlara göre daha şanslı ya da donanımlılar. Evet duygularını kadınlardan daha iyi ifade ediyorlar. her ne kadar kadınlar ifade ediyor deseler de inandırıcı değil.. sadece gizleyebilirler o ayrı. duyguların iletimi sevgi düzleminde ise erkekler sevmeyi sevilmekten daha çok sevdiği için dışa doğru bir iletimde daha iyiler. kadınlar ise sevilmeyi daha çok sevdikleri için bu iletimi içselleştirmede daha başarılılar. bir de hormonlar açısından şanslılar tek hormon, çift hormona göre duyguları daha az karmaşık hale getirir..
neden şairler erkeklerin arasından çıkar genelde ? ilişkilerde romantizmi dışa dönük şekilde ortaya koyan genelde kadınlar olmuyor. kadınlar romantizmi üzerinde çok güzel taşıyor, erkek ancak bu giysiyi dikebiliyor..
Erkekler, "Seni seviyorum..." cümlesini duymaya kadınlar kadar tutkulu şekilde bağlı değiller. bunu kendi yöntemleri ile ifade etmeye ya da doğrudan söylemeye çok daha tutkunlar.
aynada kendini izlemekten zevk alan yahut telefonun, bilgisayarının arka planına kendi fotosunu koyan erkek sayısı ile kadın sayısı oranları arasında ciddi fark vardır..
şimdi düşünelim sürekli ilgi bekleyen erkekler var mı ? var. bunlar sevme dürtülerini kendine yöneltenler. yanlarından ki kişiden, kendilerini sevme konusunda onlara katılmalarını isterler..
kadınların ilgi isteği ise edilgen bir orijinden çıkar. kadının sevilme isteği, onu kendisini sevmeye yöneltir. ki kendileri sevme konusunda eksik hissettikleri için birinin onları sevmesini isterler..
bir erkeğin bir kadını başlangıçta sevmesi belirgin iken kadınlarda bir erkeği sevmenin süreç halinde ortaya çıkmasının temelinde yatan unsur da semek filinin etken ve edilgen şekilde zuhur etmesinde yatar..
erkek sevmeye yöneliktir. kalbinden çıkan duyguları sunmayı istediği bir ruhu bulduğu zaman sever. kadının ise sevmesi, sevilmeyi istediği kişiye açtığı yol ile gelişir. bir kadın bir erkek tarafından sevilmeyi istiyorsa işte o erkeği gerçekten sevmiştir..
bilmiyorum, çıkarımlarım ne kadar doğru ama gözlemlerim sonucu yaptığım analizlerden çıkan sonuç bu.
neden şairler erkeklerin arasından çıkar genelde ? ilişkilerde romantizmi dışa dönük şekilde ortaya koyan genelde kadınlar olmuyor. kadınlar romantizmi üzerinde çok güzel taşıyor, erkek ancak bu giysiyi dikebiliyor..
Erkekler, "Seni seviyorum..." cümlesini duymaya kadınlar kadar tutkulu şekilde bağlı değiller. bunu kendi yöntemleri ile ifade etmeye ya da doğrudan söylemeye çok daha tutkunlar.
aynada kendini izlemekten zevk alan yahut telefonun, bilgisayarının arka planına kendi fotosunu koyan erkek sayısı ile kadın sayısı oranları arasında ciddi fark vardır..
şimdi düşünelim sürekli ilgi bekleyen erkekler var mı ? var. bunlar sevme dürtülerini kendine yöneltenler. yanlarından ki kişiden, kendilerini sevme konusunda onlara katılmalarını isterler..
kadınların ilgi isteği ise edilgen bir orijinden çıkar. kadının sevilme isteği, onu kendisini sevmeye yöneltir. ki kendileri sevme konusunda eksik hissettikleri için birinin onları sevmesini isterler..
bir erkeğin bir kadını başlangıçta sevmesi belirgin iken kadınlarda bir erkeği sevmenin süreç halinde ortaya çıkmasının temelinde yatan unsur da semek filinin etken ve edilgen şekilde zuhur etmesinde yatar..
erkek sevmeye yöneliktir. kalbinden çıkan duyguları sunmayı istediği bir ruhu bulduğu zaman sever. kadının ise sevmesi, sevilmeyi istediği kişiye açtığı yol ile gelişir. bir kadın bir erkek tarafından sevilmeyi istiyorsa işte o erkeği gerçekten sevmiştir..
bilmiyorum, çıkarımlarım ne kadar doğru ama gözlemlerim sonucu yaptığım analizlerden çıkan sonuç bu.
Brandi carlile şarkısı. Kulaklığı takınız, olabildiğince en yüksek seste, hayatın homurtusu dinlemek yerine kendinizi bu harikulade sese bırakınız.
tüm zamanların gelmiş geçmiş en rahatsız edici deneysel korku filmi. kendi alanında kesinlikle kült olmuştur. 1990 yapımı siyah-beyaz film elias merhige tarafından yazıldı. film yaratılış meselesini incile göre yorumlama iddiasıyla yola çıkarken, bir takım satanik argümanları kullanıyor. yaşam ile ölüm, tanrı'nın yaşama etkisi, ruhsal ve bedensel ızdırap gibi unsurları hiç diyalog kullanmadan sadece metaforlarla irdeliyor. begotten herkesin izleyemeyeceği türden sahneler içeriyor.
"Durmadan protez üretiyoruz bu kadar çok dokunurken bu kadar az hissetmemiz başka nasıl izah edilebilirdi ki."
"Burası Dünya!
Ne çok kıymetlendirdik.
Oysa bir tarla idi;
Ekip biçip gidecektik."
Ne çok kıymetlendirdik.
Oysa bir tarla idi;
Ekip biçip gidecektik."
monica bellucci ve vincent cassel in başrollerini paylaştığı, 2002 yapımı suç-drama türünde ilginç bir film. filmin sonunu getirmek neredeyse bir çok kişi için zordur, film bittikten sonra da kesinlikle tokat etkisi bırakır. aşırı ve reality tadındaki şiddet izleyiciyi rahatsız eder, sınırlarını zorlar. çoğu sahne diyalogtan yoksundur bu yüzden özel bir ses hikayesi yaratılmış, film ses efektleri ile efsaneleşmiştir. hikayenin sonunda 'cinnet geçiren kamera' diye adlandırılan bölüm, rahatsızlığın zirvesidir.
çıplaklığı, natüralizmi, dini inanışlardan arındırılmış bir ahlakı içinde barındıran, örtülü bir çıplaklığın doğurduğu hazza dayanan sinemada bir akım. pier paolo pasolini, tinto brass ve pedro almodovar bu tarzın bilinen öncüleridirler. bu akım özellikle italyan sinemasını 60 ve 70'li yıllarda etkisi altına almıştır.
ennio morricone imzalı film müziği, tüm zamanların en iyilerindendir.
Tindersticks'in en iyilerinden, Güzel bir parça..
Linki ekleyiniz plz..
Linki ekleyiniz plz..
Mete özgencil'in ilk ve tek albümüyle aynı ismi taşıyan şarkısı.
yaşanır ağır ağır büyük aşklar
tomar tomar
gelir üstüme birikir
yetişir ağır ağır çocuklar da
kendini tanır
sonra hemen unutur
olmalı
eğer ipler senin elindeyse hemen çek göster
göster bana ne kadar çelimsiz ve sevimsiz olduğumu
yaşanır ağır ağır büyük aşklar
tomar tomar
gelir üstüme birikir
yetişir ağır ağır salaklar da
kendini tanır
sonra
elbet unutur
yaşanır olmalı
yaşanır ağır ağır büyük aşklar
tomar tomar
gelir üstüme birikir
yetişir ağır ağır çocuklar da
kendini tanır
sonra hemen unutur
olmalı
eğer ipler senin elindeyse hemen çek göster
göster bana ne kadar çelimsiz ve sevimsiz olduğumu
yaşanır ağır ağır büyük aşklar
tomar tomar
gelir üstüme birikir
yetişir ağır ağır salaklar da
kendini tanır
sonra
elbet unutur
yaşanır olmalı
Aynı iptal kararı istanbul ın fethinde de gelirse işte o zaman şaşıracağım. Şu halde beklenen olmuş. Ne diyebilirim ki, şeref haysiyet önemli olaydı, siyasetçi profilimiz böyle olmazdı..
dur bekle! tut geçen duygularımı,
parmaklarının rüzgarıyla çevir onları,
kalbine gidenleri döndür ihtişamınla,
yer yüzünde gezen tüm gri noktalara..
yürüyelim olur mu?
kırık kaldırımların uzanabildiğince,
tabanlarım yalın ıslaklık üşütüyor..
kalbine giden yolda donmuş ruhum,
ellerini sürtünce ısınıyor..
hatıralara sarılmak basit de,
her nefeste onların var oluşuna tanıksan,
bakışlar görür görünmeyenin dokusunu,
parmaklar ışıkla parlar sadece varlığınla..
parmaklarının rüzgarıyla çevir onları,
kalbine gidenleri döndür ihtişamınla,
yer yüzünde gezen tüm gri noktalara..
yürüyelim olur mu?
kırık kaldırımların uzanabildiğince,
tabanlarım yalın ıslaklık üşütüyor..
kalbine giden yolda donmuş ruhum,
ellerini sürtünce ısınıyor..
hatıralara sarılmak basit de,
her nefeste onların var oluşuna tanıksan,
bakışlar görür görünmeyenin dokusunu,
parmaklar ışıkla parlar sadece varlığınla..