pasaj

güzel anılar biriktirmek lazım. geçmişe saplanıp kalmamak, geçmişe dönüp baktığında ise iyi şeyleri güzel anımsamak en makulü. güzel anılar biriktirerek daima içini ferah tutarak yaşamak, kişi yaşamına pozitif yönde bir seyir sağlıyor, en öncelik verilmesi gereken hususlardan.

çok yerinde bir meze tercihi. müptela olunası.

hayatım boyunca kendilerine hep kayıtsız kaldığım varlıklardandı. hatta bazılarından hoşlaşmadığım da oluyordu. fakat bu kadar süre nasıl kayıtsız kalmışım bu durumu tuhaf karşılıyorum. artık ciddi bir sempati duyuyorum kendilerine. tabii, bazı aşırı şirin kedilere karşı sempatim çok daha fazla oluyor.

sanıldığının aksine diyetle anılmaktan çok uzak olduğunu deneyimlediğim bisküvidir. fakat diğer bisküvilere göre yine de diyetteyken aşırıya kaçmadan tüketilebilir, eğer bisküvi yemeden duramıyorsanız.

cem yılmaz'ın netflix'te yeni yayınlanan gösterisi.

kahvelerini seviyorum. kahveyi birçok yerde deniyorum ancak en beğendiğim buranın kahvesi. müptelasıyız.

"Büsbütün kaybettim
Bana dokunmayın sakın
Bunların düzenine sokayım" nakaratı, insanı adeta kendisinden alarak başka diyarlara götürüyor. mesela, meksika. örneğin, yeni zelanda, avustralya, papua yeni gine, burkina faso. kolombiya. veyahut ibiza sahilleri. ne bileyim işte.

"önem vermek" ve "değerli saymak" anlamlarına gelen bir deyimdir.

behzat ç'de cinayetleri çözen, "cinayet ben oldum cinayet" repliğiyle hafızalara kazınan, mesai saatleri dışında dahi her an fütursuzca telsiz dinleyen efsanevi karakter.

çok çazip bir lezzet ama içerdiği yüksek kalori bir o kadar uzak durmaya sebep.

soğuk tüketildiğinde daha çok lezzetli olacağı düşünüldüğü için meşrubat kutularında yer alan uyarı.

Virgin radyo'da mesut süre ve yayına dahil ettiği keyifli konuklarıyla sunduğu eğlenceli radyo programı. Henüz yeni bir aydır falan keşfettim ve anı bir nebze de olsa kurtarıyor. Oldukça keyifli yayınlar yapılıyor, yayın arada değişen üçlü arkadaş grubunun hoş sohbetleri, katılan dinleyiciler ve esprileriyle geçiyor. Radyolarda farklı bir konsept ve kahkahası aşırı bol.

Özellikle Esaretin bedeli filmiyle hatırlanan ve bunun gibi birçok filmde oynayan oyuncu.

Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

her şey gittikçe durağanlaşıp anlamını yitiriyor gibi. kendimize yapay bir dünya inşa edip içerisinde hapsolmuş gibiyiz. yine de canlı kalmak için, zinde durabilmek ve yılmamak için çaba sarf ediyorum.

2000'li yıllarda hayranlıkla izlediğimiz harika bir çizgi film serisiydi. ancak maalesef ki geldiğimiz noktada, günümüzde hayati önem taşıyan bir gereksinim aracı, yüze kuşanan bir koruyucu aksesuarı oldu.

alışveriş yapılırdı önceden eve gelinip her şey heyecanla dolaplara yerleştirilirdi. fakat günümüz gelişen dünyasında ve değişen hayatında artık alışverişinizi maske ile yapıyor, tek kullanımlık eldivenlerle ürünü sepete yerleştiriyorsunuz. eldiven yoksa markete girerken elinizi antibakteriyel ile boca ediyorsunuz.

sonrasında eve gelerek ürünleri balkona yahut penceresi açık bir odaya açarak koyuyorsunuz. en azından 8-10 saat kadar kalıyor. daha sonra ürünleri içinize siniyorsa direkt, şayet sığmıyorsa suyun altında bulaşık deterjanından geçirerek raflara ve dolaba yerleştiriyorsunuz. her şey değişti dönüştü, gelişti artık. yemek tarifi gibi alışveriş tarifi verdiğimiz 21. yüzyıl günümüzden, enfes evden çıkmamalı bir çarşamba gününden herkese selamlar. lütfen beğendiyseniz poşetleri havalandırmayı, dezenfekte tuşuna basmayı unutmayın. aa o öyle değildi pardon!

yeni sezonuyla yine göz kırpmış olan ve buhranlı günleri biraz olsun aksiyon ve heyecan ile karşılamama yardımcı olan şahane dizi.

Dönemsel ise güzel bir göç hareketidir. Kalıcı olacaksa ekipmanın sağlam olması ve istenildiğinde merkeze rahat ulaşım yapmak şarttır.

Tonlarca para dökseler böyle reklam yapamazlardı. Bugünden itibaren satışlarında patlama olacak muhtemelen. Ayrıca üstteki yazarın da belirttiği üzere bir devrin sembolü olacak.

Dolaşıma yeniden sürüldüğünde, yeni banknotlar sterilize edilebilir malzemeden yapılırsa çok daha sağlık olacaktır

Saol çok aşırı sokak dili ve epey üşengeç işi. Sağol kullanımı da yanlış. Doğru kullanım: "sağ ol" şeklindedir.

Hep tek başımıza sürüp gidiyor, ölüm gibi bu da muamma. Ne zaman ülkeyi ve daha önemlisi dünyayı terk edeceği bilinmiyor. Bu da beraberinde koca bir belirsizliği getiriyor. O zaman şu şarkıya kulak veriyorum:

Bizim mahallede her gece kolonya içerek kafayı bulan ve sokak sokak nara atan bi dayı var. O dayı acaba kaç derece içiyordu. Ve şu an napıyor? Kafası nasıl acaba kolonyanın. Nerden baksan risk.

Kendi adıma gerçek olmasına pek gerek yok, gördüğüm rüyayı ertesi gün yaşıyorum. Hayat bana spoiler veriyor resmen. Ama düşük ölçekli rüyalarda oynatıp yaşatıyor. Yok öyle havuzlu koca bahçeli villalar, küba puroları, iskoç viskileri, range rover'lar falan.