Düzgün bir imla familyasına tabii olan mesajlar. Zaman her şeyi yarım ve kırık ettiği gibi bunu da ediyor maalesef. "Merhaba azizim''den konu "napiyon"a gidiyor. İmlâ torna tesviye atölyesinden geçen mesajları özlüyor insan zaman geçtikçe. Azizim ve azizem dururken, ıstanbul (evet ıstanbul) Türkçesi varken, neden harfleri içinden göçmüş sözcükler ve Kastamonu lehçesi. İnsan hüzün doluyor hüzün!
Dün varlığından haberdar olduğum, gün içinde üye olduğum an ile yazmaya başladığım sözlük. Yolu açık, bahtı güzel, hazinesi Süleyman peygamber gibi zengin olsun. Bilgi sermayesi gibisi yoktur. Ne demiş ibn-i Sina: bir şişe mürekkep bir kese altından değerlidir. Hayırlı olsun, muradı güzel olsun.
Halhal, ayak bileğindeki gümüşi halhal. Materyal oldu ama idare edin artık. Halhal mühim şey. Bir de hızma var, o da başka bir mesele.
Kalu bela'dan beri açılan, desteklenen, imzalanan, yaşanılan elim hadiselerden sonra söylem kazanıp, bununla Birlikte, balık hafızalı toplumlarda üç işgünü içerisinde unutulan kampanya. Hayvanlara eziyet suç teşkil etmiyor ise bir ülkede, o ülke geri kafalı ve vicdanını rafa kaldırmış ülkedir. Güzel, herkes hayvanlara Karşı işlenen suçlara karşı ve duyarlı; iyi de bu iki ayaklı hayvanlar neyin nesi? Ya meclis çatısı altında olan kravatlı aydamlara ne demeli? Ne yapıyor bu 550 adet yaratık? Bir kanun teklifi verilecek ve insanlık gereği oy çokluğu ile kabul edilecek. Pekii, neden kanun teklifi verilmiyor?
Bazı sorular sorulmuyor, bazı soruların hiç cevabı olmuyor. Sorular ve sorun olarak kalıyor.
Bir orospu çocuğu tarafından bir köpek araba ile ezilip öldürülüyor! Sonuç? Kampanya...
İnsanın değeri yok orospu çocukları içinde, hayvanın nasıl olsun. Hayvanlar, iki ayaklı hayvanlar tarafından cehennemi yaşıyorlar.
Bazı sorular sorulmuyor, bazı soruların hiç cevabı olmuyor. Sorular ve sorun olarak kalıyor.
Bir orospu çocuğu tarafından bir köpek araba ile ezilip öldürülüyor! Sonuç? Kampanya...
İnsanın değeri yok orospu çocukları içinde, hayvanın nasıl olsun. Hayvanlar, iki ayaklı hayvanlar tarafından cehennemi yaşıyorlar.
"Özgürlüğün despotluk elbisesi giydiği görülmemiştir, mamafih, bunu despotluk için söyleyemeyiz. Çünkü despotluk çoğu zaman özgürlük elbisesi ile buyur edilir."
Halepli Salibo.
Halepli Salibo.
Olağanüstü güneş çarpması sonrası vuku bulmuş hadise. Kıyâm hâlinde elini bağlamadığına göre Şii mezhebine tabii bir kadın. Ellerini salmış yanına ve sonrasında rükû... Allah kabul etsin diyeceğim de, ne bileyim, olmamış ya. Valla bak. Bir kadının başı açık namaz kılmasına pekii derim de, bu hâle eyvallah diyemem. Bedeni örtmek, hicap emrine istinaden buna riayet etmek farzdır.
Geçen gün bir papatya'ya "siz" diye hitap ettim. Bahçıvan değilim, zaten papatya bahçıvan istemez, su istemez, bakım istemez. İşte böylesi bir çiçeğe "siz" denilmeli. Kıra gittiğim zaman, bir kır çiçeğine de "siz" diyecek, hak ettiği inceliği teslim edeceğim. Ve pek tabii tül ve perde takabiliyorum. Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.
...tufandan şehir giyinmiştik yağmur desenli,
gözümüz aradı nuh ile gemisini...
gözümüz aradı nuh ile gemisini...
Sebep sonuç ilişkisinden dolayı doğan teşekkür, şükranlık hâl bildirimi.
bakma teşekkür etmediğime,
Rica ederim diyeceksin.
'favori için şiir kadar teşekkür'
bakma teşekkür etmediğime,
Rica ederim diyeceksin.
'favori için şiir kadar teşekkür'
Annesiz bir çocuğun kalbi kalır bu günden,
O zaman gün kalp kırıcı oluverir.
Annesiz çocukları düşünün ve bu gereksiz günden kaçının!
O zaman gün kalp kırıcı oluverir.
Annesiz çocukları düşünün ve bu gereksiz günden kaçının!
Yerde uzanan üzüm asması. Şarap olmaya uzuyor gibi güzelim asma. Balkon ve içinde birkaç bitki. Bitkilerin toprağı kurumuş, iyisi mi anın fotoğrafını kelimeler yoluyla çektikten sonra suluyayım. Küllük var, izmarit dolu bir küllük. Bir de Kadraja giren bir sokak lambası. Etrafında sivrisinekler, bir yusufçuk, at sineği. Ve sigara dumanı.
Ama ahdım olsun, bir gün, zemzem suyu içerken anın görüntüsünü çekeceğim. Bir hacc mevsiminde görüşürüz.
Bu Arada asmanın yerde ne işi var?
Ama ahdım olsun, bir gün, zemzem suyu içerken anın görüntüsünü çekeceğim. Bir hacc mevsiminde görüşürüz.
Bu Arada asmanın yerde ne işi var?
"Burjuvalar kocaman duvarlarla
Çevirmişler avlularını
Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün
Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını..."
(bkz:Ataol behramoğlu)
Çevirmişler avlularını
Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün
Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını..."
(bkz:Ataol behramoğlu)
Kirli saç, ter, tüy, kapı ve yatak gıcırtısı, ezan, kat kat giyinmiş soğuk mevsim sevişmesi, kapı ve telefon çalması, gündem, burhan kuzu, adalet saraysızlığı, kaçak saray, reis, devlet bahçeli, son dakika ve başlı başına ülkenin kendisi.
Bence, hamd ve senâ etmek gerekir; en azından sevişebiliyoruz. Maazallah beterin beteri var. Ya dikkat problemimiz varsa. Bozulan düzeliyor, ya düzelmese?
Bence, hamd ve senâ etmek gerekir; en azından sevişebiliyoruz. Maazallah beterin beteri var. Ya dikkat problemimiz varsa. Bozulan düzeliyor, ya düzelmese?
"Sen esirliğim ve hürriyetimsin
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
sen memleketimsin."
nazım hikmet
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
sen memleketimsin."
nazım hikmet
Cennet yaşında (33 olur bu yaş) ezberlenmeye başlanması gereken şiir. Ezber fukaralığı yaşayan insanlar anca iki senede ezber eder. Ben misal, iki senedir ezberleyemedim. Ezber sıfır. Birkaç ay'ım kaldı bu yaştan yol almaya, bakalım artık, ezber edip kendime okuyabilecek miyim? Olmadı yüzünden kıraat eder, kendime ithaf ederim. Yolun yarısı mühim yaş aralığı. Fakat içimden de bir ses diyor ki: kırk (40) daha isabetli yolun yarılığına işaret ve zira kırk peygamberlik yaşı. Şimdi ikilem doğdu; şairin demesine göre otuz beş yaş ve şiiri mi? Yoksa peygamberlik yaşı kırk mı? Kafam karıştı, kalbim de öyle. O bu değil de, kırka merdiven dayandı. İkilem kaldırmayacak kadar su gibi akışkan hayat denilen nehir. Devrik bir hüzün bıraktı bu ikilem. En kötü karar kararsızlıktan evladır: kırk diyorum. Hem kırk milliyetçi hareket... yok bu başka idi.
Hazreti azimmüşşan, halife-i raşidin, ihsan-i münevver, beşeri Furkan, âdem-i âli, camiatul bâni, evvelin Vahid, bağ-i Firdevs, ekâbirler ekâbiri, reis-i cumhur-u ibn devlet-i Osmaniyye ferdi.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
İpi kopuk uçurtma. Bir milyon serçenin peşine takılması da bir başka kopukluk. Kopukluğa ilmik ilmik düğüm olan ipin kadersizliği keder sebebi. İpin güvercinlerin boynuna urgan olması bir başka kederin ağıtı. Uçurtma diyorduk değil mi? Hangi medeniyetin kalbi uçurtmaları idam edebilir ki?
Rahman ve râhim olan Rabbin ismi ile... merhamet cinsiyetsizdir. Rahman erkek, râhim kadın, insanın makbul olanı merhamet sahibi olandır.
Birbirinize merhamet ediniz,
Merhamet tufanların tehir olmasına vesiledir.
Birbirinize merhamet ediniz,
Merhamet tufanların tehir olmasına vesiledir.
Anason kokulu kelimeler ihtiva eden edebiyat. Ülkemizdeki edebiyat çeşitlerindedir. Çeşit olarak buna eşdeğer çay edebiyatı var. Bir de bundan bağımsız farklı fakülteden çıkan mağduriyet edebiyatı var. Bunlara antitez olarak sokak jargonunda bulunan 'edebiyat yapma' var. Rakı, çay, mağduriyet ve edebiyat kasması. Maşallah her bir konuda mal bulmuş mağribi gibi olmakla beraber, toplum olarak hem edebiyat yapıyoruz hem de edebiyata düşmanlık besliyoruz. Edebiyat demiş iken: bu gün bir yerde, hatırlamıyorum nerede, edepsizliğin başladığı yerde edebiyat başlar diye bir şey okudum. Bu abi/abla da çok yanlış gelmiş bence. Edebiyat edep ya da edepsizlik değil ki. Bu nerden çıktı diyeceğim de, muhafazakâr (neyi muhafaza ettiklerini kendileri de bilmiyor) mahallelerde edebiyata bakış bu şekilde.
Yanlış bakış. Edebiyat bu değil.
Ne ise; anason kokulu kadın ve edebiyatı uzak olsun.
Unutuyordum; şarap edebiyatı da var.
Şarap zaten başlı başına edebiyat çeşidi ve Allah var ve affetsin, yakışıyor. Rakı ve edebiyat gitmiyor. Rakı ve fasıl Tamam, ama edebiyat gitmiyor.
Anason kokulu kadından olmamış,
şarap kokulu kadın demlenmiş.
Yanlış bakış. Edebiyat bu değil.
Ne ise; anason kokulu kadın ve edebiyatı uzak olsun.
Unutuyordum; şarap edebiyatı da var.
Şarap zaten başlı başına edebiyat çeşidi ve Allah var ve affetsin, yakışıyor. Rakı ve edebiyat gitmiyor. Rakı ve fasıl Tamam, ama edebiyat gitmiyor.
Anason kokulu kadından olmamış,
şarap kokulu kadın demlenmiş.
Bir kısmı hayatî bir kısmı kitabî olan sözler. Bir kısım da kitabın Ortasındandır.
Kitabın Ortasından bir misal için:
"rabbin seni terketmedi, sana darılmadı da..."
Duha 3
Kitabın Ortasından bir misal için:
"rabbin seni terketmedi, sana darılmadı da..."
Duha 3
Aşçı yemeği olarak isimlendirilen karışım. Bu karışım cemaatinin ortak savunması; nasıl olsa midede karışıyorlar. Her midenin harcı değil bu karışım. Afiyet olsun.
Hiçliğin ucube bir yanı vardır. Düşünsene: kalbi boynuzlu olanlar, yaraladıkları kalpler, kirli ağızlılar, tecavüzcüler, tefeciler, kadın tüccarları... tüm kötü insanlar ölecek, toprağa karışıp bir çiçeğin özünde hayat bulacak(!) Benim vicdanım insanlığın merdiven altı; bunu vicdanına soruyorum, çünkü güzel ve temiz bir vicdanın var... bu kötü insanlar toprak olup hiçliğe mi karışacak? Yoksa bir sonraki hayatta kemirgen olarak mı yaşayacak? Benim vicdanım karardı, karadır vicdanım: fakat insanlığın ortak vicdanının aydın olduğuna inanıyorum. Evrensel bir güç, bir tanrı, bir tutamaç yoksa eğer, kötülük muzaffer değil midir? İyilik dediğimiz, dünkü yetme, burnu sümüklü bir çocuk mu? Ya tanrı? Bu çocuğun düşü mü?
'İhanet' ile anıldığı zaman, anıldığı yerde bir 'münafık' olduğunun belirteci olan beşer şaşar tesbit parametresi. Nitekim, Emanete ihanet etmek münafıklık alametidir. Herhangi meta için kullanılan 'emanet' bildirim ve önermesi, kişi ya da kişilerin duygu durumlarını temsil etmez. Yani, insan herhangi uzvunu birine emanet bırak(a)maz, hele hele uzuvlardan en uçarı olan kalbini bırakması gerçeküstücülüktür. Sevdadan dem vuranlar için kalp dedim, oysa insanların ekserisi emanet bırakılsa kafasını emanet bırakır. Şöyle ki: insan nereye giderse gitsin omuzlarının üstünde duran kafasını bir yere bırakmadan rahat edemez. Neyse. Emanet ve ihanet birbirine uzak değildir. Zira takdir edersiniz ki, münafık bir çağ ile çağdaşız.
"3. Dünya savaşını bilimiyorum ama 4. dünya savaşı taş ve sopalarla olacak..."
(bkz:Albert Einstein )
Nükleer uyuşmazlık sendromu.
(bkz:Albert Einstein )
Nükleer uyuşmazlık sendromu.
Öpüşmek var, Öpüşmek var. Bazısı masum bir eylemken, bazısı yatay arzuların dikey olarak kamuya servis edilmiş şehveti taşır. Yanak yanağa olanına "öpüşmek" demek, koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi demekle eşdeğer. Şiddet sahnelerine tercih ediyorum: iki aşığın öpüşmesini. Fakat eller masumiyetini korumalıdır. Aksi halde açık hava sevişmesine neden oluyor. Binaenaleyh: görüyoruz.
Benliğin cisme, kişinin topluma okuduğu manifesto eylemi. Tanımı muğlak bir halet-i ruhiyeden zuhur eden bu eylem, ardında en az bir düzine hayalkırıklığı bırakır. Hayalkırıklığına düçar olanların bir kısmı, intihar edeni "bencil" diye tanımlar. Kalan kısmı üzülür, bir iki kişi için de acının sene-i devriyesi mütemadiyen kanar durur. En çok üzüldüğüm insan şu: intihar edip ardında bıraktığı yazılı ya da sözlü metinde vasiyeti yerine getirilmeyendir. Balıklara yem olmayı, cesedinin yakılmasını vasiyet ediyor, ama sonrasinda camii avlusu, musalla taşı... İntihar tek kişilik bir eylem değildir.
"Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
ne salkım bir bakış
resmin çekeyim,
ne kınsız bir rüzgar
mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni..."
(bkz:Ahmed arif)
Namus işçisiyim yani
yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
ne salkım bir bakış
resmin çekeyim,
ne kınsız bir rüzgar
mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni..."
(bkz:Ahmed arif)
İlk 5 dakikası dert işitme üzerinden giden, sonrasında ise dedikoduya evrilen veritabanı. Bu tabana verecek derdim yoktur. Hem dert diye bir şey yoktur, yalnızlık vardır, kalbin lafazanlığı vardır. Velev ki dert var, dert varsa dertleşmek nedir ya, umutlaşmak varken dertleşmek nedir? Bu arada laf aramızda, dertleşmek sertleşme sorunu gibidir. Tüm mesele kafada bitiyor. Bu dediğim dert için de geçerlidir.
Okumaya birkaç dakika tahammül edemediğim foseptik çukuru. Yüce kharon şerrinden bizleri muhafaza etsin. Ölümün kayıkçısı sizi öpsün. Ulu imiş, bak sen, yeri göğü karıştırmadık.
(bkz:oldu biz kalkıyoruz)
Trolleri sözlük doğurur, nitekim troller halkın evlatlarıdır.
Kelebek gibi.
Tabiatın tüm güzelliklerine sırt dönüp, konmak için kendine at arayan bir kelebek gibi.
Tabiatın tüm güzelliklerine sırt dönüp, konmak için kendine at arayan bir kelebek gibi.
Zengin sözlüğe, "marduk" mahlası ile kayıt olmaya geldim. Fakat malum mahlas üzere kayıt oldum. Öncelikle şaşırdım, bu kerhanecilik nerden nüfuz etti de içime zerk oldu.
Hayaller sözlükte marduk olmak, (ki mezopotamya tanrısıdır zatî âlileri) hayatlar kerhaneci olmak... tanrım sen bana sabır ihsan eyle.
- marduk, rica ederim dualarıma kaynak yapma. Bir şiirde seni bilâhare ulularım.
Hayaller sözlükte marduk olmak, (ki mezopotamya tanrısıdır zatî âlileri) hayatlar kerhaneci olmak... tanrım sen bana sabır ihsan eyle.
- marduk, rica ederim dualarıma kaynak yapma. Bir şiirde seni bilâhare ulularım.
Taassup ve gelenekçi ne kadar zümre varsa, dediğinin arkasında durarak, "rahatsız" eden iranlı sosyolog, düşünür, aydın, yazar, şair ve sair. Şeriati ismi gibi yüce bir kişiliktir. İran İslam devrimi fikrinin altyapı isimlerindendir ve fakat devrimi görmeden, iran istihbarat servisi tarafından zehirlenerek şehit edilmiştir şimdi, biri kalkıp, devrimi görseydi ne düşünürdü diye sorarsa, büyük ihtimalle sorunun cevabı için dinler ve İslam tarihine girmek gerekirdi.
Kalbin can sıkıntısıdır.
Meşguliyet kalp için olmazsa olmaz bir nimettir. Nitekim, yalnız kalan kalp ya özler, ya düşler, ya da bekler. Hobilere yönelmeli, değişik şeylerden keyif almasını bilmeli insan.
Özlem, hasret, hüzün, keder, çile, bekleyiş... Yeşilçam gibi hayatlar değil, Hollywood gibi uçuşlar istiyoruz.
Meşguliyet kalp için olmazsa olmaz bir nimettir. Nitekim, yalnız kalan kalp ya özler, ya düşler, ya da bekler. Hobilere yönelmeli, değişik şeylerden keyif almasını bilmeli insan.
Özlem, hasret, hüzün, keder, çile, bekleyiş... Yeşilçam gibi hayatlar değil, Hollywood gibi uçuşlar istiyoruz.
Ruh ağrısı bir memleket.
İstanbul sıkıntısı ve İstanbul özlemi diye ikiye ayrılır, tıpkı Anadolu ve Avrupa yakası gibi. Sıkıntısını ikametçileri yaşıyor, özlemini ondan gayrı kalanları. Bir de sayın jürinin dikkatini celp etmek istiyorum: İstanbul denilince akla zinhar esenyurt ve bağcılar gelmesin. Kadiköy ve Beşiktaş gelsin. İstirham ediyorum, lütfen...
İstanbul sıkıntısı ve İstanbul özlemi diye ikiye ayrılır, tıpkı Anadolu ve Avrupa yakası gibi. Sıkıntısını ikametçileri yaşıyor, özlemini ondan gayrı kalanları. Bir de sayın jürinin dikkatini celp etmek istiyorum: İstanbul denilince akla zinhar esenyurt ve bağcılar gelmesin. Kadiköy ve Beşiktaş gelsin. İstirham ediyorum, lütfen...
Yazdıklarının üç kısma ayrıldığı yazar.
Birinci kısım tüllü cümlelerdir, sonrasında perdeli olanlara ve en son güneşlik kısma geçiyor. Ruh haline göre tül mü, perde mi, güneşlik mi kendisi buna karar veriyor. bazen felsefik bir umman içinde kalın kalın perdeler kullanıyor, ama dert değil, perdeleri ekseriyetle renkli, tülleri rengarenk, güneşlikleri ise gökkuşağı gibi. Yalnız renklerden mor bana dedi ki; tüm renkler uyuyunca ben onunla kalırım.
Okuyun, iyi şiir çizer.
Şiir, kelimelerden resim yapma sanatıdır.
Birinci kısım tüllü cümlelerdir, sonrasında perdeli olanlara ve en son güneşlik kısma geçiyor. Ruh haline göre tül mü, perde mi, güneşlik mi kendisi buna karar veriyor. bazen felsefik bir umman içinde kalın kalın perdeler kullanıyor, ama dert değil, perdeleri ekseriyetle renkli, tülleri rengarenk, güneşlikleri ise gökkuşağı gibi. Yalnız renklerden mor bana dedi ki; tüm renkler uyuyunca ben onunla kalırım.
Okuyun, iyi şiir çizer.
Şiir, kelimelerden resim yapma sanatıdır.
Ekonomi süreklilik esasına dayanır. Üretim ve tüketim bandında geçen sirkülasyon işleyiş, malın ve iş hacminin tüketici tarafından talebi, üreticinin kalite anlayışına endekslidir. Bununla birlikte kelimeler yolu ile olan alış veriş seyri metasızdır. Yeter ki atalet olmasın. Elin korkak alışması çok kötüdür. Cesaret bulaşıcıdır. Hadi cesur olalım.
Kuşlar üzerimize,
ötüşler döküyordu
dallar üzerimize eğilmiş
yapraklar bedenlerini eğmiş
senin gamzelerin,
gömülmelik bir şeydi
sonracığıma cancağızım,
omuzlarına kelebekler durmuş
yanaklarına bahar dolmuş
göğüs çatalında batımlık şehvet
şehvetime batmıştı.
ötüşler döküyordu
dallar üzerimize eğilmiş
yapraklar bedenlerini eğmiş
senin gamzelerin,
gömülmelik bir şeydi
sonracığıma cancağızım,
omuzlarına kelebekler durmuş
yanaklarına bahar dolmuş
göğüs çatalında batımlık şehvet
şehvetime batmıştı.
Şehirden çok bir yaşam biçimi.
Şehrim değildir, ikametgahım burada değildir.
Fakat bu yaşam biçimi için ikametgah ve kütük gerekmiyor.
İzmir en güzel fasıldır, yolu ondan geçmiş ve gitmişlere.
Şehrim değildir, ikametgahım burada değildir.
Fakat bu yaşam biçimi için ikametgah ve kütük gerekmiyor.
İzmir en güzel fasıldır, yolu ondan geçmiş ve gitmişlere.
Hisseye düşen, arda kalan, üçün biri, mezat fazlası ve saire. (Argo)
Mecazi anlamda da bir bakıma; takılır. Hatta koca ülkeye takan bakanlar gördü bu ülke insanı. Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor.
Mecazi anlamda da bir bakıma; takılır. Hatta koca ülkeye takan bakanlar gördü bu ülke insanı. Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor.
Ardından hikmetli dizeler miras bırakmış şair. Kalifiyeli, yivli ve çok atarlı bir vatan hainidir(!) İhanet hiç bu kadar şiirsel olmadı ve olamaz.
Hüznün gün giymiş günü.
Cumartesi yalnızlığını düşünen şımarık zihinlerin olduğu bir ülkede; sırılsıklam hüznün kayıplarının acısı yaşanıyor.
Cumartesi annedir, evladını, cuma günü kaybettiği evladını pazar gününden dileyen.
Anne ve cumartesi.
Cumartesi anneleri.
Bazı Anneler cumartesi günü daha içli ağlar ve göz yaşları daha büyüktür.
Cumartesi yalnızlığını düşünen şımarık zihinlerin olduğu bir ülkede; sırılsıklam hüznün kayıplarının acısı yaşanıyor.
Cumartesi annedir, evladını, cuma günü kaybettiği evladını pazar gününden dileyen.
Anne ve cumartesi.
Cumartesi anneleri.
Bazı Anneler cumartesi günü daha içli ağlar ve göz yaşları daha büyüktür.
Ten açlığının hissedildiği doğu toplumu abazanlığında; her türlü gideri Olan kadın. Nitekim, rahmet ve hikmet nazarıyla bakıldığında, kendisi ördekten ve damacanadan daha güzeldir. Bir de nefes alıyor, insan bu insan. Daha ne olsun. Bu arada işbu kadın sadece tahayyül edilerek kelimeler yoluyla tanımlanmıştır. Zira instagram nedir yolunu bilmem.
Bu mahalde böyle bir mekanizma bulunmamaktadır. Binaenaleyh, oylanmamış entrylerimi kamuoyu vicdanına sunabilirim.
Ülkenin malum ekonomik politikasızlığı ve tarumar olmuş tarımsızlığı yüzünden tadına bakılamayan sebze. Domates yoksa mehter yesinler, yahut portakal. Bir de mısır'da bazı ulemalar için, domates nasıralı isa'ya tabii bir isevi. Bundan mütevelli dini mübin İslam diyarında yemesi kat'a haram ve bazı fırkalar patlıcan için, "mümin" diyorlar.
Ey akıl sahipleri domatesi seviniz.
Ey akıl sahipleri domatesi seviniz.
Yaşayan efsane.
Türk sinema tarihinin en iyi oyuncularından olan şener, eşkiya filmi ile Türk sinemasına çığır açtırmıştır. Bununla birlikte züğürt ağa filmi başyapıt niteliği taşır.
Türk sinema tarihinin en iyi oyuncularından olan şener, eşkiya filmi ile Türk sinemasına çığır açtırmıştır. Bununla birlikte züğürt ağa filmi başyapıt niteliği taşır.
Ah'lar ağacına can suyu vermiş olan şaire.
En güzel 'bayım' hitabını o ederdi ve ondan gayrı kimseciğin diline bu hitap yakışmıyor. Her taklidi hitap göçmüş gitmiş hatibeyi çağrıştırıyor ve yaşatıyor.
En güzel 'bayım' hitabını o ederdi ve ondan gayrı kimseciğin diline bu hitap yakışmıyor. Her taklidi hitap göçmüş gitmiş hatibeyi çağrıştırıyor ve yaşatıyor.
Lacivert renkli notalar ihtiva eder:
Aidiyet yoksunluğu.
Mahallesiz kalmak sosyal bir araftır. Bir mahalleye göre 'mankurt', bir diğerine göre 'haymatlos' olursunuz. Çağımızın hastalığı olarak nükseden bir sendrom şeklindedir.
Mahallesiz kalmak sosyal bir araftır. Bir mahalleye göre 'mankurt', bir diğerine göre 'haymatlos' olursunuz. Çağımızın hastalığı olarak nükseden bir sendrom şeklindedir.