confessions

trolicela

1. nesil Yazar - İstikrarlı

  1. toplam entry 37
  2. takipçi 4
  3. puan 4473

zengin sözlük

trolicela
İyi ki var, hep olsun...
aklımıza gelen her şeyi yazıyoruz ne güzel...

teeee sözlükler öncesinden yani baya eskiden öyle miydi, aha da buraya yazıyorum diye önce parmağımızı yalayıp, sonra duvara sürüp iz bırakıp, sağa sola yazardık ve silinirdi...

evlilik programları

trolicela
saçma sapan programlar bütünü, izleyen büyük bir kitle var fakat.

kaldırılmış diyorlardı teyit etmedim açıp ama umarım öyledir.

Dedemle telefonda konuşurken dedem dedi bana da, eee dedim, nolcak şimdi.

Nolcak gızım Bekar dedeleri tekrar camilerde göreceğiz dedi, bir daha güldüm. ahahahhaha

marjinal gelin

trolicela
Bu adalar pek çoklar, yani olmaya çalışıyorlar..

Bak canım, gelinliğinin altına converse de giysen, gelin arabasını vespa'dan, vosvos'dan da yapsan, siyah gelinlik giyip, maske de taksan günün sonunda eltin, görümcen, kaynanan, kaynın filan olacak...

O yüzden çok da şeyetmeyin bence.
Sevgiler..

abilerin kardeşlerine yaptığı zalımlıklar

trolicela
abisine göre türlü türlü zalımlıklardır... çünkü abiler kardeşleriyle oynamaya bayılırlar...

4 abili bi insan olarak bu başlığı şimdiden parselliyorum, ben yaşadım, siz de ortak olun canlarım.

en büyük abim, beni tom ve jerry'deki jerry olduğuma inandırmıştı. jerry'im ben yea diye masanın altında saatlerce oturuyordum, annemin çeyiz sandığına giriyordum, yemin ederim ot içmiş gibi bi kafaya sahiptim o anlarda, resmen inanmıştım! abim ekmek atıyordu filan... sağolsun besliyordu beni...

benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu elbette, hani tom'un darbe aldıktan sonra kafasında uzayan şişlik var ya, tam olarak aynısı benim kafamda çıktı, çünkü onu ısırdım... çünkü fareydim neden ısırmayaydım.

neyse işte bugün dünyaca ünlü bi bilim kadını olamadıysam, hep o jerry'ken kafama aldığım darbelerden... zalım abi!

vefa

trolicela
sözlük anlamı: sevgide bağlılık olan kelime...

Günümüzde ise pek kimsede bulunmayandır..
ben kendimden daha vefalı insana rastlayamadım mesela henüz, siz rastladıysanız diyin bana da sizin için sevineyim azcık..

çamaşır suyu

trolicela
Sözlük anlamı; kimyasal adı sodyum hipoklorit olan, temizlik ve hijyen amacıyla kullanılan kimyasal madde.

bana sorarsanız da acaip kafa yapan bişey, böyle eline alınca her yere dökesin geliyor, boca edesin böyle... hayatın anlamını bulmuş gibi hissediyorsun o an...

Gündüz topuklu ayakkabılar giyip, kalem eteklerle salınan, plazalara iş görüşmelerine giden Post modern bir kül kedisi masalı dinlediniz.
Teşekkürler

bir misafirliğe gitsem

trolicela
Melih cevdet anday'ın muazzam şiiri...

bazı bazı içimizden geçenler, şu sözlerin güzelliğine bakar mısınız?

Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…

kimin ümmetisin

trolicela
yaz aylarında camiye giderken duyduğumuz sorulardan sadece bi'tanesi...

küçüktük, yine bir yaz anne ve babam çalıştığından bizi anneannem ve dedemin yanına yollamışlardı konya'ya... orada tüm çocuklar okul kapanır kapanmaz elif be öğrensin diye camiye yollanıyordu...

bizde abim ve kardeşimle hofflaya pufflaya gitmek zoundaydık, gitmezsek dedem bize çok kızardı...

cami'de ilk gün, istanbul'dan geldik diye delicesine havamız var, gonyalı veletler bunnar istanbul çocuu ya diye bize türlü eziyetler de ediyorlar..

neyse dedem hoca ile tanıştırdı, bana bak ali hoca bunlar benim torunlar, eti senin kemiği benim, her bi şeyi öğret bunlara dedi, ali hoca'nın gözleri ışıldadı...

sıra sıra oturduk, hoca bilgimizi yoklamak için bize sorular sormaya başladı...

bizi kim yarattı, peygamberimiz kim vs.. bu soruları başarıyla geçtik...

sıra geldi kimin ümmetisin sorusuna...

ümmet ne laa der gibi bakındık üç kardeş birbirimize!

söyle bakalım cem, sen kimin ümmetisin?
(abim babamın babasını çok severdi, biz ise annemin babasını)

cem ettafına bakındı...
- hocam ben kara memetin ümmetindenim dedi....

yaşasın sorunun cevabı belliydi diye sırıttık kardeşimle birbirimize...

hoca ses etmedi hiç cem'e, oleeey be doğruydu cevap... biz de en sevdiğimiz dedemizin adını diyecektik, çok kolaydı işte...

bana sordu kızım sen de hele sen kimin ümmetisin?

hocam ben de hekimoğlu'nun ümmetindenim dedim bilmiş bir havayla...

diğer çocuklar da ehe mehee diye gülüyorlardı ama anlayamadık tabi...

hoca yerinden kalktı, karamıktan yapılmış sopasıyla daha kimin ümmeti olduğunuzu bilmiyorsunuz siz diye kovaladı, ama yok böyle bir kovalamaca...

cami de çoraplardan top yapılarak maç oynama hayalimiz de sona erdi, ulan ben daha küçükken dedemi allah sanıyordum demedim diyemedim...

kuran kursuna yazıldık... asıl ızdırap o an başladı...

böyle bir anımdır...

sabah erken kalkmak

trolicela
genellikle kalkmıyorum ama erken kalkmam gereken zamanlarda, telefonun saati, annemin çeyizime koyduğu iğrenç sesli çalar saat, vücut saatim hepsini kuruyorum... dua ediyorum üstelik allam inşalla erken kalkarım diye!!!

Ama kalkamıyorum... asilik hep bi asilik nalet girsin!

ayet-i kerime

trolicela
kuran'da geçen kelime ve cümleler...

ama benim için bambaşka bir anısı vardır. hocadan yediğim ikinci dayak.

mahallemizde çok sevdiğimiz bir ablamız vardı, kerime abla.. çok güzel bir kadındı, hepimiz büyüyünce ona benzemek isterdik. eşi ona hep ayet-i kerimem derdi. anlamazdık ne olduğunu ama mutlaka aşkla ilgili bişey diye düşünürdük. hep ona benzemek istediğimizden, ismimiz kerime olmadığından kimse bize ayet-i kerimem diyemeyecek diye üzülürdük de... afet gibi bişeydi ayeti kerimem bizce...

ilkokul ikinci sınıfta anneannem, bunlar böyle çil yavrusu gibi ortalıkta kuduruyor, bunları camiye verelim kuran kitap öğrensinler dedi...

ve gönderdiler mahallenin en büyük camiisine...

Ve yine allahın belası ali hoca! baştan sormaya başladı herkese soruları, kontrol ediyordu bizim dini bilgimizi...

ayet-i kerime nedir dedi.

ben heyecanla atlayıp mevlüt abinin karısıııııııı, komşumuzzzzzz dedim, aşıklar onlar birbirine dedim.
benim için ayeti kerimenin anlamı oydu çünkü... küçücüktüm!!!

gel gel ben sana öğreticem ayeti kerime ne demekmiş diye cetvelle vurdu ellerime, defalarca... defalarca... günlerce sızısı geçmedi elimin...

ve ben bir daha asla camiye gitmedim!

dede

trolicela
anne veya babanın babası genel tanımı olsa da tanım eksiktir. Ailedeki en ponçik kişilerdir aslında... yaşlandıkça daha da ponçik olurlar.

ben küçükken dedemi allah sanıyordum mesela.

çünkü o hep güçlüydü, ne desem yapıyordu, bi bisikletim olsa diye dua ediyordum, gidip alıyordu…

tüm dualarımı duyuyordu ve yapıyordu…

bir yaz tatilinde, mahalledeki camiye gidince anladım dedemin allah olmadığını. çok ağladım ama. aşırı ağladım. sonra dedeme de küstüm bir müddet Allah olmadığı için…
öyle yani. 
küçükken ben de salaktım evet.

deodorant

trolicela
Deodorantlar, ter kokusunu saklayan ve ortaya çıkmasını engelleyen, direk vücuda uygulanılan kozmetik ürünleridir...

sıcak havaların başladığı şu günlerde, metro, metrobüs, otobüs, dolmuş gibi insanların kullandığı toplu taşıma araçlarında ölmüş hayvan gibi kokmanızın manası olmadığını hatırlatmak isterim...

Yoo asıl ben teşekkür ederim.

anneler günü

trolicela
Her yıl mayıs ayının ikinci pazarında kutlanan gündür... ortaya çıkma nedeni teee antik yunana dayanır ama günümüzde kapitalizm onu hediye alma günü haline dönüştürmüştür...

bu arada kamu spotu: sevgili eşler, kıymetli evlatlar eğer hediye alacaksanız ev eşyası almayınız!

teşekkürler

cino

trolicela
Çocukluğumuzun efsane çikolatası...
portakallısına aşık olmayan bizden değildir...

Cino çocukluğumuzdur en çok...

Babamlı sabahlar gibi…

Sanki bir salıncaktayım, daha hızlı baba daha hızlı birazdan bulutlara dokunacağım diye çığlık çığlığa bağırır gibi…

Babaannemin her çarşı dönüşü aldığı oyuncaklar gibi…

Dedemin manalı sözleri gibi…


Oğlumun sımsıkı sarılıp boynuma, yanağımdan bir değil on beş kere öpmesi gibi..


Annemin en lezzettli yemekleri gibi…


Sevgilimin dudakları gibi…
Öyle tatlı…
Öyle kıymetli…

Mahalle bakkallarını hep sevin…
Cinolar bitmesin…


Görünce bir değil 30 tane alın benim gibi...

ali hocaya yazdırdık daha beter azdırdık

trolicela
Ali hocaya yazdırdık daha beter azdırdık evet bu bir gonya cumhuriyeti deyimidir.

Ama görüyorum ki aranızda hala akıllanmayan dedeler var. neyseh!

Gonya'da yaşayıp, çor çocuk ve dahi torun torbasını Hacı Veyis Zade camii'ne gönderen tüm dedelerin dillerinden dökülen bir deyimdir.

Çünkü ali hoca ve karamık sopasıyla attığı dayaklar! Ya ne olacağıdı!

Ayrıca Hayatta her bi şey plandığın gibi olmuyor dede.

Ne diyordu gavurlar; sen planlar yaparken tanrı gülermiş. Ulan tanrı da dedim ya ahahha. Dedem haklı galiba!

Dede dedeciğim hep ali hoca yüzünden bunnar.

Son olarak imam hatipler kapatılsın!

(bkz: kimin ümmetisin )
(bkz:ayet i kerime)

sıkılmak

trolicela
Nasıl başlığı olmaz yaw?

Tdk tanımı: can sıkıntısı duyumlamak imiş,

Duyumlamak kelimesini cümle içinde kullandığım için mutlu oldum şu an baya.

Neyse sıkılmıyor musunuz siz? Hiç mi?
Ben sıkılmaktan da sıkıldım. Öyle işte...

ateistleri imana getiren origami

trolicela
Ay allah affetsin ama ben buna baya gülüyorum, nereden aklıma geldi onu da bilmiyorum.

Sübhanallah! Maşallah, barekallah! Bu videoyu izleyip de hala ateist kalan varsa, veyl olsun onaafashah!

Ayh resmen İman tazeledim. Kalbimi huzur kapladıasffhh!

http://alkislarlayasiyorum.com/m/content/118220/ateistleri-imana-getiren-origami

babaanne

trolicela
kimileri için sadece babanın annesi... üzücü..

Benim için çok şey ama mesela...

Eski bi yazı...

ben küçükken babaannem hiç gitmez sanıyordum.

gittiği yer altın günü olur, pazar olur, komşu olur ama yine döner gelir sanıyordum.
sabahları erkenden uyanıp beni derslerime çalıştırır, kahvaltıyı hep hazırlar, okuldan gelince de mutfaktan gelen kek/poğaça kokusuyla her daim beni kapıda gülerek karşılar sanıyordum.

ben küçükken evlenip gittiğimde, bir yemeğin tarifini almak için aradığımda ve hatta yemeğe ne kadar tuz atılacağını sorduğumda babaanne beni yine üzdüler diye ağladığımda da telefon ahizesini hep o kaldıracak sanıyordum. hep bana yemek tarif edecek, hep bana öğütler verecek sanıyordum.

bir gülüp bir ağlayarak birlikte yaşlanacağımızı sanıyordum.

ben küçüktüm 26 yaşıma kadar. ve ben küçükken babaannem hep genç kalacak sanıyordum. ah benim yeşil başlı gövel ördeğim gözlerine kurban kessinler senin diye kahkahalarla gülecek ve beni hep sevecek sanıyordum.

ve o gitti.. o giderken ben küçüldüm, ben büyüdüm, ben olgunlaştım ve yaşlanıyor, yaş alıyorum…

içim paramparça bugün.. dolma yaptım tıpkı senin gibi, sonra o tavuklu çorbadan, boğazımdan geçmedi ama.. sonra da bahçada yeşil çınar dinledim ve dahi ağlaya ağlaya söyledim.. bi kadeh de rakı koydum ince belli çay bardağına, tıpkı senin gibi…
gençliğine ve sandıklarıma içeçeğim babaannem, annemden çok annem.

bugün sana izmir'den yazıyorum babaannem çünkü sen gittiğim her yerde benimlesin.
huzurla uyu..

öğretmen

trolicela
Sözlük anlamı: bir bilim dalını, bir sanatı ya da teknik bilgileri öğretmeyi meslek edinmiş, okulda öğrencilere ders veren kimse...

Ama bence daha fazlası, sen kitaplar ve dahi sosyal medyada yazılan bu tanımları/iletileri okuyup ve hatta çalabiliyorsan öğretmenin sayesindedir...

Okuma kısmı sadece aslında çalma kısmı senin halt etmen...

Tanım çalanlara da sevgiler. Öhömm!

bülent ersoy

trolicela
makyajsız haline denk gelmemek hepimizin duasıdır.

Bir de geçenlerde bi snapchat şeysiyle ceylan olmuş, üç gece rüyama girdi. Allah kahretsin.
Sadece şarkı söylesin, mümkünse hiç konuşmasın.