turuncu gemi

ortada hiç bir hukuk normuna göre yargılanmadan idam edilen bir insan varsa bu cinayetin anılmasında ne gibi a normallik var?

aynı onlarca canımızın vahşice derin devlet çetelerince yakılmasının anılmasında bir a normallik olmadığı gibi.

haksızca öldürülen insandır.

olay değil katliamdır. bu işte sadece siyasal islam suçlanarak kimse aklanamaz. devlete sızmış en karanlık çetelerin halka gözdağıdır. alevi yurttaşlarımızın her seçim blok halinde oy verdiği parti bu katliam hakkında özeleştiri vermedikçe hiç bir zaman bir çok konuda normalleşemeyeceğiz. fakat bunun yerine sayın imamoğlu bugünkü twitinde bu katliamı olay deyip geçiştirmiş.
çok ama çok yazık diyorum.

gün gelir sanma hesap sorulmaz, dayanır kapına pir sultan ölmez!!!

on binlerce yöneticisi cezaevlerine atılarak faşizm tarafından çöktürülmek istenen partidir. oysa hdp dostun düşmanın malumudur ki hala dimdik ayaktadır.
hatta faşizmin bütün yükselme çabalarını son dönemde bükmüş bükmüş eline vermiştir.

sabrı, halka güveni ve beyefendiliğiyle faşizmi bükmüş istanbul büyükşehir belediye başkanıdır. insanlar onun olduğu yerlerde sel olup taşmaktadır. mitinglerinde halk tarafından atılan bir slogan çok önemlidir. ''hak, hukuk, adalet.'' oysa o mitinglerde bulunan halkımız bir belediye başkanı seçim kampanyası olduğunun bilincindedir. bu güzel insanın mitinglerinde yüz binlerce insan tarafından ciğer ve yürekten atılan bu slogan mutlaka herkesçe duyulmalıdır.

yaratıcılıktan uzak, muhalefet becerisinden yoksun terbiyesiz bir nitelemedir.

atilla özdemiroğlunun muhteşem bir bestesi ve sezen'in eşsiz yorumladığı şarkıdır. kanaatimce kadri kıymeti yeterince bilinmemiş bir eserdir. dün youtube'de tesadüfen yıllar sonra karşıma çıktı dinledim. sanırım gece boyu 25-30 kez daha dinledim.
şarkının etkisinden midir bilinmez gece çok güzel rüyalar gördüm. sabah o rüyaların gerçek olmadığının hüznüyle kendime gelmeye çalıştım. gün boyunca o rüyaları gece tekrar görür müyüm heyecanı içindeydim.

ape musa'nın da dediği gibi,

eyyy xudi, edi bese looo!! diye pencereden haykırmak istiyorum.

nilüfer'in en sadık hayranlarından biriyim. usta yorumcu bugüne kadar türk müziğinde ne yaptıysa hakkıyla ve yüksek bir kalitede yapmıştır. bu şarkısı 70'lerde arabesk dönemlerinden çalışmasıdır.
tanınmış sanatçılarla eski şarkılarını düet yapma modasına kendisi de uydu bir süre önce.
sevgili nilüfer yılların kalitesiyle hepsini ezmiş geçmiş gibi geldi bana. hiç bir düeti ikinci defa dinlemedim. fakat hayko ile bu şarkıyı baştan muhteşem yaratmışlar. hep var olsunlar.

sevgili dostumuz ve abimiz sırrı süreyya önder'in güzel bir sözüdür. en son özgür tutsak sanatçımızın kızı ceren önder hanımın paylaşımında tekrar hatırladım bu sözünü. cezaevi ziyaretinde güzel bir fotoğraflarını ve bu notu paylaşmış.

sırrı abi şimdi mutsuzlara borcunu ödediğini söylüyor. ve sevene de sövene de selam ediyor.

adam tam bir korkak müptezel çıktı rıza baba demek istiyorum. başta şunu söyleyeyim ki gerçekten iyi bir ekonomistir. ''derviş'in reformlarını devam ettirdi'' bla bla blaa diye lafa başlayanların 2. cümlesini bile dinlemeyin. türkiye bankacılığına disiplin nedir nasıl uygulanır öğretmiş adamdır.

fakat referandum sürecinden bugüne, akşener'den, demirtaş'a kadar bir çok liderin can ve hapis bedeli çabası varken, ali babacan sen kimsin yaa demek istiyorum.
bir gün özeleştiri yahut eleştiri yaptın mı? şimdi batan gemiye bir çekiç de ben vurayım kabadayılığını ve fırsatçılığını bu halk yemez.

bankada maaşı hep ekside bir kulturuncu olarak ohaa dediğim servettir. fakat yıllarca karı koca devlet memuru olarak çalışıp da, atadan dededen kalan malı iyi değerlendirip, sıkı da bir birikimle yakın serveti olan insanlar tanıyorum.

elbette kanaatimce ideal olan bu serveti ihtiyaç sahiplerine cebren bölüştürülmesidir. fakat yazık ki henüz benim idealimdeki güzel dünyada yaşamıyoruz. omuz verin de yaşayalım derim.

şu anda yaşadığımız bu zalım dünyada dikkat çekilmesi husus şudur. bir akp'li çıksın desin ki imamoğlu bu servetin bir kuruşunu kamu malından çalarak yaptı, eko başkanın boynuna ilk ilmiği ben atayım. fakat dostu düşmanı böyle bir iddiada bulunamıyorsa kimseyi ilgilendirmeyen servettir. kimse de ağzını yormasın derum. (şive komiği yaptım gülün)

geçenlerde berberde bir ergenlik şeklinde garip garip paylaşımlar yapmış içişleri bişeyi. o paylaşımından sonra sosyal medyada kelliği üzerinden yapılan espirilere çok bozuldum önce. zira ben de kel bir yakışıklıyım. sonra ben de gülmeye başladım espirilere. kendisiyle hiç bir ortak noktam olmaması adına saç ektirebilirim. fakat saçlarım tekrar çıkarsa bu kez de bruce wilis'e benzeyemeyeceğim. amaan, zaten wilis'ê benzediğim de saçlarımın döküldüğü günden beri kendimi kandırdığım kocaman bir yalan.

haa bir de süleyman bey geçenlerde siverek'de neler oldu öyle? siz hala siverek'in de dahiliye işlerinden mesulsunuz değil mi? neden ne siz, ne de reisiniz bir kez olsun zalime kükremedi daha? imamoğlu'na falan filan kükremek kolay değil mi? veya berberlerden şakalı komikli laflar sokmak? ülkeye dönün artık ve işinizi yapın lutfen.

bunu söylemekten övünmüyorum da utanmıyorum da fakat bütün sülalem firesiz akp'li . dün hepsi de ağlamaklı bir gerginlik içindeydi. acıdım hiç birine ilişmedim. ağlamak esas itibarıyla insani bir hadisedir. fakat bağzı ağlamalar ''biz kendimizi nasıl böyle zavallı hale getirdik'' ağlamasıdır. zavallıların acınacak bir yanı yoktur.
dün istanbul'da bütün halklar ve demokrasiden yana olan güzel insanlar ülkeyi zavallı hale gelmesinin uçurumundan kurtarmıştır. fakat daha hiç bir şeyi garantiye almadık. ülkeyi, akp'ye oy veren insanlarımızı da ikna etmeden uçurum kenarlarından güzel bahçelere taşıyamayız.

fakat her şey çok güzel olacak, ağlama binali ağlama demek istiyorum. bir de acımasızca ''ağlayacaksan oynamayalım bee abi'' de diyorum.

dünyada gerçek anlamda demokrasiyle uygulanabilir tek örneği abd'dir. bu da 200 yıllık bir geleneğin ürünüdür. abd başkanlık sisteminde karar alma süreçleri mümkün olduğunca tabana yayılır. kuvvetler ayrılığı ilkesini mükemmel şekilde oturtumuşlardır. arada bugünkü sarı çıyan başkanları gibi memleketi kabile devletine çevirmeye çalışan parazitler çıkmaktadır. abd sisteminin onu da harcamasına az kalmıştır.

bizim alaturka başkanlık sisteminde ise baş bellidir gövde yoktur. 2023 seçimlerinde güçlü bir şekilde partlementer sistemi getireceğini vurgulamayan hiç bir partiye oy moy yoktur.

kürt müziğinin tanrıçarından billur sesli sanatçıdır. kanaatimce muhteşem de bir güzelliğe sahiptir. ömrü uzun kendisi hep var olsun. güne yıllardır üst üste dinlemekten hiç bıkmadığım bir canlı performansını bırakıyorum.

bilgi teknolojileri ve iletişim sahamızı dünyanın nasıl da kıskandığı üzerine yaratıcılıktan uzak espirilerle kurum başkanını istifaya falan davet etmeyeceğim. derdim başka.

süleyman demirel'in başkanlığında muhafazakar seçmenleri genelevlerin kapanması için kendisini sıkıştırır. en son süleyman bey patlar ve şöyle der, ''genelevleri kapatılım da bekar gençlerimiz gelsin de bizi mi sksin?''
ne zaman iyi bir porno sitesi açılsa daha videoların üçte birine hakkaniyetle hakim olamadan muzıriyet karşıtı kurumun ibaresini görüyorum. kurum yetkililerine sormak isterim, 15 yaşında ergen çocuklar mısınız? onlardan daha çok siz mi takip etmektesiniz siteleri. ve kapattıktan sonra siz gönlünüzce izleyebiliyorsunuz değil mi? ne olur özelden yazın kimseye söylemeyeceğim bak.

bir de, vikipediyi açmıyonuz ama xhamster açılsın bari lan.

şayet normal bir ülkede yaşasaydık kendisini bu kadar rezil ettiği için acırcasına üzülürdüm. aklı başında bir yakını yok mu bunun derdim, neden kendini bu kadar zavallı hale getirmesine izin veriyorsunuz yaşlı bir insanın diye feryad figan bağırırdım.

lakin hiç de normal bir ülkede yaşamıyoruz. itiraz edenler olacak mı bilmiyorum fakat hiç normal bir toplumda değiliz. artık çok klişe bir cümle haline gelse de murathan mungan'dan yardım alacağım. bu ülkede her şey olabilirsiniz bir tek rezil olamazsınız.
bu karanlık adamın neyse ki son 30 yıldır halk nezninde bir karşılığı yok. fakat her zaman için devletin karanlık dehlizlerinde bilinenden öte gücü olmuştur. bugün o dehlizler her zamankinden daha geniş.

güne, doğu perinçek denen garipliğe nefretimi bırakıyorum.

yıllar evvel 2 partili sisteme geçişin ne kadar güzel olabileceği soslanıp satılmaya başlanıyordu medya tarafından. fakat 2 partili sistem de demokrasi adına korkunç bir durumdur. halkın bir tarafa süpürülüp, kümelendirilme biçimidir.

vakti zamanında zatı şahaneleri ''eskiden ülkeyi iki ayyaş yönetiyordu'' diye buyurmuştu. demirtaş'da ''ülkeyi 2 ayyaşın yönetmesi tek adamın yönetmesinden çok daha iyidir'' diyerek bir kapak çalışması yapmıştı.
nazi almanyası bir parti devletiydi. sovyetler birliği parti devletiydi. suriye'deki baas rejimi parti devletiydi. bu korkunç ötesi totoliter rejimler bile bugünden evlaadır. saddam rejimi tek adam rejimidir. türkiye ise tabii ki bir ileri demokrasidir.

tanım: tek adam rejiminin rahmet okuttuğu korkunç devlet modelidir.

başlığı başka bir sözlükten araklamış bulundum.
30'lu yaşlarımı gayet seviyorum. 30 öncesi kanaatimce gençlik değil çocukluktur. 30'lar aklı başında gençliktir. gerçek anlamda ilk defa 30 yaşımda aşık oldum. 33 yaşımda yıkıcı ve yakıcı etkilerini uzun süre her yerimde hissettiğim bir ayrılık yaşadım. en güzel emek ölçüsünün aşk, aşkın en güzel emek ölçüsü olduğu kaldı artık her yerimde yadigar.

çetin altan bir kitabında ''herkes hayata kendi penceresinden bakar. fakat iyi bir zihin hayata damdan bakmalıdır'' diye buyurur. ben 30'larımda dama çok yaklaştım. hem ne güzel bir sözcüktür pencere. 30'lu yaşlarımda en sevdiğim şair olan arkadaş zekai özger'in bir şiiridir. arkadaş, 30'una gelmeden 24 yaşında faşistler tarafından katledilmiştir.

pencereyi kapama
gök dolabilir içeri
sen neyi görebilirsin
ıslak bir bulutun ağışını mı

pencereyi kapama
kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin
kırık bir dalın yükünü mü

pencereyi aç
soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu
kokusu hayatı yıkasın diye

pencereyi aç
sesin sarsın dünyayı
duyulur elbet ta ötelerden
yürek kendini tanır

bir de 30'lu yaşlarıma bir şarkı armağan ediyorum. haa bir de imam hatipler kapatılsın.

iranlı kürt müzisyen. şekli şemali müslüm babaya benzer. aşağıdaki videoda bir halk ezgisinin, muhteşem bir kadınlar korosuyla seslendirilmesi vardır. dinlemeden ölmeyin derum.

berat albayrak'la aralarında bişiyler bişiyler olduğunu okuduğum hanım kız.
sarayda padişahların, sadrazamların haremdeki eş sayısı samanyolu galaksisindeki gezegenler kadar olsa da, damatla için aynı husus asla geçerli değildir. onlar yaşamları boyunca tek eşli medeni bir yaşam sürmüşlerdir. hatta saraylı kızlarımızın kafası attıkça beylerini soppalattıkları yazılı tarihte vardır. boğdurma vakasına rastlamadım.
başlığı görünce özge ulusoy kızımız kimdir diye googledım. kıçıma kaş göz çiz daha güzel bir yengeniz olur. prens philip'den sonraki en şanslı iç güveysinin böyle bir risk alacağını sanmam. gerçi prens phipilip, kraliçasının teyze kızı dahil yemediği nane kalmamıştır. fakat bizim töremizde böyle bir olay yoktur.

bir çok eseri dillerde pelesenk, gönüllerde aşk ilahisi olsa da underground bir havası vardır. oysa fazlasıyla halkın içindedir. çok uzun yıllar kamuda felsefe öğretmenliğiyle müzisyenliği bir arada götürmüştür. 2004 yılında izmir dikili'de emep'in bir yaz kampına katılmıştım. çok cuzzi bir ücrete konser vermişti. onunla da biz gençlere bira ısmarlamış, sohbetinin şerefine nail etmişti. aşağıda paylaşacağım fevkaladenin fevkinde bir canlı performansıdır. sonundaki uzun havayla resmen bağlamayı alır ciğerinizin döşüne döşüne saplar. fakat iyi niyetlidir.

muhteşem bir sivas türküsüdür. paylaşacağım yorumu, bugüne kadar her hangi bir türkünün yapılmış en iyi yorumu olabilir. türkünün girişindeki piyanodan, sonları doğru akan ud tınılarına kadar her şey yerli yerinde.

''baş yastıkta göz yolda her geçenden sorarım'' neyse, ben bu dertten ölürsem artık kaderime sayarım...

ilgili videoyu izledim. dayı cezaevi süreci sonrası kafayı iyice kırdı sanıyordum. oysa tanıdığım bir çok müslümandan daha mantıklı şeyler söylemekte siyasal olarak. siyasal islam bu ülkeye yapılmış en büyük kötülüktür diyor daha ne desin. onun dışında mesihmiş, şuymuş buymuş garip bir fantezisi gibi geldi bana.

genç hekim hanım ablayla gayet mutlu bir hayatları var gördüğüm kadarıyla. yenge kafayı kırmış o belli. bir de havari ibo mu neyy var, muğlalı eski imam. o da kırmış kafayı. fakat gördüğüm kadarıyla mutlu şekilde yaşıyorlar. linç etmeye gerek yok.

bir ara da hatırlıyorum twitterdan, evrim teorisini sakın ola eğitim müfredatından çıkartmaması yönünde çok mantıklı videolar çekiyordu.

arkalarını merkezi bir çeteye bağlamış lokal bir çetenin kendi kanından insanları mal mülk uğruna vahşice katletmesi hadisesidir. anne babası katledilen genç kadının ifadesiyle soykırımdır.

buna inandığım için isterlerse beni 40 yıl katıksız hapse atsınlar fakat bu elim hadise sözlüklerde gündem olmasaydı tutuklanan 4 katilin şu an serbest olacağını düşünmekteyim. bugün memleketin dört bir yanında devlet yoktur. valiler, kaymakamlar temsili olarak varlardır. taşraları akp il ve ilçe başkanlarının idare ettikleri sır değildir. bu korkunç bir durumdur.

bu vahşi olay giresun'Da ölümüne bakan beyleri tanıyanların adı karıştığı rabia naz cinayetiyle beraber düşünülebilir. hani aydınlatılması için verilen önergeye akp ve mhp milletvekillerinin ret oyu kullandığı önerge.