confessions

turuncu gemi

2. nesil Yazar - Eski sevgili hüznü

  1. toplam entry 1820
  2. takipçi 11
  3. puan 16943

aynı yıldız

turuncu gemi
cevat çapan çevirisiyle güzel bir yannis rıtsos şiiri

ıslanmış parlıyor damlar ay ışığında. kadınlar
şallarına sarınıyorlar. evlerine koşuyorlar saklanmak
için.
biraz daha oyalansalar eşikte, onları ağlarken yakalayacak
ay.

o adam her aynada, çıplaklığı içine kapatılmış
bir başka saydam kadın olmasından şüpheleniyor
- sen ne kadar uyandırmak istesen de onu, o uyanmayacak.
bir yıldızı koklayarak uyuya kalmış o kadın.

adamsa uyanık yatıyor koklayarak aynı yıldızı.

bir çelenk

turuncu gemi
cevat çapan çevirisiyle güzel bir yannis rıtsos şiiri

yapraklarla gizlenmişti yüzün.
birer birer kopardım yaprakları sana yaklaşmak için.
son yaprağı kopardığımda, sen gitmiştin. sonra
bir çelenk ördüm kopan yapraklardan. kimsem yoktu
verebileceğim. ben de çelengi alnıma yerleştirdim.

neredeyse eksiksiz

turuncu gemi
üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken yannis ritross şiiridir.

biliyorsun, ölüm diye bir şey yok, diyor adam kadına.
biliyorum, evet, artık öldüğüme göre, diyor kadın.
iki gömleğin de ütülendi, çekmecede,
sadece küçücük bir gül benim özlediğim.

21 nisan 2019 kemal kılıçdaroğlu'na saldırı

turuncu gemi
kensilikle münferit bir vatandaş tepkisi değildir. çetesel ve organizel bir linçtir. kınıyorum.

sayın kılıçdaroğlu, en az akp'li politikacılar kadar çok eleştirdiğim bir siyasi liderdir. fakat, ülkemizin en çok oy alan ikinci lideri olarak gittiği her mekanda gerekli saygının gösterilmesi gereken bir şahsiyettir. görüntüleri izlemedim. 70 kusur bir insana, organize bir çete tarafından yapılan saldırıyı görmek beni haftalarca sürecek kadar büyük bir ruhsal buhrana sürükleyebilir. bu çirkin lince eminim bir çok akp'li seçmen de aynı hassaslıkla yaklaşmakta. bu kadarı da yapılmaz demekte.
erdoğan'ı, partisinin altını oyan bu çeteye karşı bir an evvel tadbir almaya davet ediyorum. akp umrumda falan değil, ülkemiz bu kadar çok günahı, çirkinliği ve yozlaşmayı hiç bir koşulda hakketmemekte.

30 yaşında evi eşi arabası çocuğu olan insan

turuncu gemi
30'u 5 geçtim, evim var mı? arkadaş her ay ali sami alkış'ın bıyıkları büyüklüğünde bir kira ödüyorsam evim var demektir. hem ben göreceğim krizin ilerliyen günlerinde bütün yatırımını emlak almaya sevk eden küçük burjuva dostlarımın zavallı ahvalini. onler aldıkları emlakların 2 sene içinde dört katı değer kazanacağını düşünürken, artık emlak balonu, şemsiyesi ağızlarında mı açılacak, hevesleri kursaklarında mı patlayacak göreceğiz. neyse başımızı sokacak bir yuvamız var çok şükür. hem ben mülkiyet kavramına köklü ve kökten olarak karşıyım. mülkiyet hırsızlıktır.
özetle evim yok.

biz de zamanında çok sevdik sevildik. gençtik falan. güzel günler yaşadık, yaşattık. belki de gerektiği kadar kendimizi anlatamadık o güzel insanlara, yahut biz anlamak istemedik. genciz daha yahu, eşimiz olacak günler de gelir. hem bak ne diyor büyük vatan şairi nazım;
en güzel deniz:

en güzel çocuk:
henüz büyümedi.
en güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür..''

özetle eşim yok.

araba mevzusuna gelirsek, külüstür bir şeyler var. uzun zamandır tek cinsel aktivetem de zaten pompacı arkadaşlarla oluyor. bu zevkin bedeli dolar yükseldikçe yükseliyor, ama zaten son aylarda hepimize giren çıkanın haddi hesabı belli değil. bir pompacı keyfim var, ona da karışmayın. gerçi kağıt ithalatından dolayı, peçetelere de epey zam geldi. neyse peçete konusu nereden açıldı onu ben de anlamadım.


çocukları severim. ama her yaş ve cinsiyet mensubu yeğenlerim var. onların sevgisi yetiyor şimdilik.
özetle çocuğum yok.

kur'an'ı nasıl anlayalım

turuncu gemi
güzel ve uzun bir ahlak şiiri olarak anlaşılabilir. özü itibariyle bütün kutsal kitaplar böyledir.

ama bunun dışında "yok bu icat önceden kuranda yazıyordu, yok zaten batı bu bilimi kuranı okuyarak ilerletti" gibi bir şekilde anlarsanız, gördüğüm yerde acımam çok pis bozarım.

geçmiş yaz

turuncu gemi
hüzünlü bir yahya kemal şiiri

rü'yâ gibi bir yazdı. yarattın hevesinle,
her ânını, her rengini, her şi'rini hazdan.
hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!
bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
mehtâb... iri güller... ve senin en güzel aksin...
velhasıl o rü'yâ duruyor yerli yerinde!

sonbahar

turuncu gemi
hüzünlü bir yahya kemal şiiri

fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur.
yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
günler hazinleşir, geceler uhrevîleşir;
teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.
anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere.
dünyânın ufku, gözlere gittikçe târ olur,
her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur.
insan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;
bir başka mûsıkîye geçiş farzeder bunu;
teslîm olunca va'desi gelmiş zevâline,
benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.

yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
duymaz bu ânda taş gibi kalbinde bir sızı:
farketmez anne toprak ölüm mâceramızı.

iyi insanlara yapılan uzaylı muamelesi

turuncu gemi
hakikat barındıran bir gerçekliktir. ama gerçek iyi insana bu hakikatten yakınıp da kendisini zavallı duruma düşürmek yakışmaz.

gün gelip marie antoinette gibi dilini düşmana tüküreceği zaman gelecektir.

''cellatlarım olabilirsiniz ama asla yargıçlarım olamıyacaksınız''

veyahut seyid rızan'ın dediği gibi;

''ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu.
ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.''

çıplak

turuncu gemi
cevat çapan çevirisiyle hüzünlü bir yannis rıtsos şiiri

burada, karmakarışık odamda,
toz tutmuş kitaplarla
ölü ve dalgın bakışlar,
bu duraksayan gölgeler arasında,
bir ışık sızıntısı;
o gece durup
çırılçıplak soyunduğun yerde.

günün şiiri

turuncu gemi
istek
yanıyor beynimin kanı,
bilmem nerelere gitsem?
içime sığmayan canı
hangi rüzgara es etsem?
akşam sular karardı mı?
bir dağa versem ardımı,
içimi yakan derdimi
sağır göklere anlatsam

içiliversem dem gibi,
kırılıversem cam gibi,
şamdanda yanan mum gibi,
sabahı görmeden bitsem

bir yüce ormana dalıp
ya bir dağ başına gelip,
beni yaradanı bulup
malını başına atsam

görünmez kollar boynumda.
yarin hayali koynumda,
sıcak bir kurşun beynimde,
bir ağaç dibinde yatsam.

sabahattin ali

something is rotten in the state of denmark

turuncu gemi
burada ''denmark'' dense de, türkçeye ''devlette çürümüş bir şeyler mi var'' olarak da çevirebileceğimiz hamlet oyunundan bir repliktir.

dahi yazar william shakespeare, tregedya geleneğinde sıradan insanı sahneye taşıyan ilk yazardır. oyunları kraliyet sarayında da sergilenirdi. fakat taşlamaları ve eleştirileri, başka devletlerde yaşanmış olaylardan olduğu için aristokrasi kendi üzerine alınmıyordu.
bu ve bir çok bakımdan william shakespeare'in, devrimci, toplumcu bir yazar olduğunu söyleyebiliriz.

ben de şimdi kendisini günümüzden örnek alıp sormak isterim. kopenhag belediyesinde çürümüş bir şeyler mi var? neden hukuk kurumları, hukuksuzca, başkanın yetkilerini sınırlandırmakta?

ışık değişmiş

turuncu gemi
hüzünlü bir yves bonnefoy şiiri

görmüyoruz artık birbirimizi aynı ışıkta,
artık gözlerimiz aynı değil, aynı değil ellerimiz.
ağaç daha yakın ve kaynakların sesi daha canlı,
adımlarımız daha derin, ölüler arasında.

olmayan tanrı, koy elini omzumuza,
geri dönüşünün ağırlığıyla tasarla bedenlerimizi,
bu günleri ve gölgeleri, bu kuş çığlıklarını, bu koruları,
bu yıldızları ruhlarımıza katmayı bırak.

bir meyve yarılırcasına vazgeç kendinden bizde,
erit bizi kendinde. göster bize
aşksız sözcükler arasında ateş saçmadan düşmüş, ve sadece
ama sadece yalın olanın esrarlı anlamını.

ayrım

turuncu gemi
güzel bir zahrad şiiridir.

ağaca bakar - görmez ağacı - kendini görür
yola bakar - görmez yolu - kendini görür

yukarı bakar - yıldızlar var gökyüzünde -
görmez - kendini görür

ve aynaya bakar - görmez kendini -
-selâm verir

yapracığı gören balık

turuncu gemi
can yücel çevirisiyle güzel bir zahrad şiiridir;

minnacık bir balık bir yaprak gördü
körpe - yeşil - ve yemiş bahar güneşini
-yaprak değildi
bahardı gördüğü-
ve o düşle fırladı denizden
ve düştü kaldı

balık ki yaprağı görüp sarhoşladı
o ben'im işte

erik ağacından düşen yapracık
damarlarında hâlâ özsuyun hazzı
bir gözyaşıyla
sapından sarkan

yaprak ki düştü erik ağacından
o ben'im işte

ve çiçekler arasındaki erik ağacı
güneşe ve yağmura dikmiş gözünü -
-güneş ki olduracak meyvasını
yağmur ki besleyecek meyvasını
meyva ki sürdürecek erik ağacını

ağaç ki çiçekler arasında
o ben'im işte

ve meyva ki güneş kokar
usulcana erir ağzında
ve bir an emip de çekirdeğini
ya yere atarsın ya da denize

o çekirdek ki mutlu
o ben'im işte

memoş dürüm

turuncu gemi
kendi specialim olan yemeğin adıdır. tarifini paylaşıyorum.

tavuğun göğüs kısmından aldığınız eti kuşbaşından biraz küçük şekilde doğrayın. öncesinde bir tavada kırmızı toz biber ve su eşliğinde haşlayın. su tavadan çekildikten sonra tereyağı ve az sıvı yağ ile tavuğu kavurun.

başka bir tavada, biber salçası, domates salçası, az zeytin yağı ve su ekleyerek karıştırarak pişirin.
lavaş ekmeklerinizi karışımda ısıtabilirsiniz.

sonrasında, lavaş ekmeğinizin içine, az mayonez, ince ince doğradığınız marul, domates ve salatalık turşusundan oluşacak salatınızla tavuğu koyun, lavaşı dürün. bıçak yarmımıyla dürdüğünüz lavaşı lokma halinde parçalara ayırın. üzerine süzme yoğurt ve pişirdiğiniz salça sosunu güzelce sürerek ikram edebilirsiniz.

afiyet olsun.

gecenin şiiri

turuncu gemi
tersine müslüman

bulanık bir sabah
güneş çoktan doğmuş ama parlamıyor
metropolümüzün dışına - varsa - yürüyorum
yanımdan arabalı, çoluklu çocuklu aileler geçiyor
imanına kadar dolu trenler, vapurlar, minibüsler geçiyor

herkes o yana gidiyor
ben eve dönüyorum

süreyya berfe

partili cumhurbaşkanı

turuncu gemi
keşke olmasaydı dediğim hadisedir. hatta, 16 nisan seçim sonuçlarının, son istanbul sayımlarına gösterilen titizliğin 20'de biri bir inceleme yapılsa olmamış olacak hadisedir. kimse demesin mustafa kemal paşa da partiliydi. cumhuriyet demokrasimizin ilk on yılı falansa refaransınız haklısınız. yahut, hala 1. dünya savaşının part two'sının eli kullağında yıllardaysak yine haklısınız.

zaman içinde nasıl olduysa, parlamenter rejim cumhurbaşkanlığı hususunda çok doğru bir yöne kırılmıştır. partisiz, sembolik yetkili fakat ağırlığı, saygınlığı olan bir cumhurbaşkanlığı kurumu. bütün dünyada sağlam demokrasiler incelenirse, bu türden temsili otoritelerin varlığı görülecektir.

demirtaş'ın siyasette çizdiği çizgiyi beğeniyorum

turuncu gemi
iki gözümün çiçeği eko başkanımın, yetmez ama gerçekten çok mutlu oldum şeklinde karşıladığım açıklamasıdır. bir gün bir chp'li lider için ''iki gözümün çiçeği'' türünden bir nitelemeyi ancak namlu zoruyla yaparım diye düşünürdüm oysa. şimdi klavyemden istemsiz döküldü. eko başkan, günü gelip halkın oyuyla seçilen siyasetçilerin (chp'li siyasetçiler de dahil) hapse atılmasındaki partisinin özeleştirisini de verirse tam süper olacak. fakat henüz erkendir.

şimdi söyleyeceklerim kesinlikle eko başkanın saygın şahsiyetiyle ilgili değildir. yahut, artık tabanda dindarların da kurtuluşunun demokrat sekülerlerin birliğiyle olacağının gerçekliğine varmış kardeşlerime de değil.
sözüm tamamen, 25 yıl sonra büyükşehirlerde oy verdikleri parti seçildiğinde, makak maymunu dansları yapıp da, bunda selo başkanın katkısını görmeyenler de.
asla böyle sığ bir tartışmanın içine girmek istemem fakat birisi çıksın desin ki, selo'nun çağrısı olmasa, istanbul, ankara, antalya ve mersin gibi şehirler akp'nin elinden alınabilirdi, bildiğim her şeyi unutur ve ona biat ederim. var mı bunu diyebilen bir babayiğit?

bir de neymiş, akp'nin ağzına laf vermişmiş. eyyy alahhım!!. sen bu kafayla gidersen değil 25 sene, 85 sene daha akp yönetse seni müstehaktır.

mansur yavaş'ın osmanlıspor'un gelirini kesmesi

turuncu gemi
itiraf etmeliyim ki, mansur ve eko başkan da dahil seçildikleri zaman akp'li zevatla uzlaşıp, eski tas eski hamamın az biraz kırmızısından bir çark götürecekleriyle ilgili endişelerim vardı. fakat yanıldığım için sonsuz mutluyum. mansur başgan da, eko başkan da, göreve geldikleri günden itibaren gayet zülfü yare dokunan iyi işler yapıyorlar. devamını dilerim.

binali yıldırım

turuncu gemi
bir ara o kadar çok sessiz kalmıştı ki kaçırıldı sandım. şaka bir yana, bir ara chp'nin cumhurbaşkanı adayı olarak israrcı olduğu abdullah gül'ün, kendisini abd'de eleştiren bir gence nefret bakışlarını hatırlıyorum. binali'nin sevgi ve standup pıtırcığı olarak gezmesine rağmen ortalarda yıllardır son basın toplantısındaki manipülelerini düşünüyorum. bir de erdoğan'ın gerçek halini düşünüyorum. erdoğan hepsinden daha samimi. bari içi dışı bir. diğer akp tayfasının dışı ayrı, içi kötü.
bu vesileyle eko başkanı da kutlamak isterim. kendisine sempatiyle bakan uzaktan bir seçmeni olarak, bir gün halkın sevgisi ona da terse dönerse, kendisini asla böyle saçma durumlara düşürmemesini dilerim.

ben sana teşekkür ederim

turuncu gemi
güzel bir ülkü tamer şiirdir;

ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün,
ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;
serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;
sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.

şemsiye

turuncu gemi
güzel bir sunay akın şiiri;

tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla

anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü

nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden

yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye

ayşe minaz

turuncu gemi
van'ın tuşba ilçesinde yüzde 70 oyla seçilmesine rağmen ysk tarafından hakkı seçilemeyen adaya verilmiş kadın siyasetçidir. bu mazbatının haksız ve halksız verildiği kişi de ayşe hanımefendinin ilkokul öğretmenidir. bugün o şahsın suratına şu şekilde haykırmıştır;

''bize ilk okulda arkadaşlarımızın silgisini çalmamamızı öğrettiniz. siz neden bugün benim mazbatamı çaldınız?''

bence son 17 yıldaki gelinen ahlaki yozlaşının çukur derinliğini en iyi anlatan cümlelerden biridir.
32 /