confessions

turuncu gemi

2. nesil Yazar - Eski sevgili hüznü

  1. toplam entry 1820
  2. takipçi 11
  3. puan 16943

yaran tweetler

turuncu gemi
Anarşist olarak sandığı boykot ediyorduk, HDP barajı geçsin diye oy verin dediler verdik, sonra CHP verin dediler verdik, referandum var ona da gidin dediler gittik, belediye seçimleri var sandığa gidin dediler yine gittik. Şu an Anarşist çıktığımız yolda Türkeş'i anıyoruz.

(ozan takış isimli bir hesaptan)

31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri

turuncu gemi
bir keresinde iddaa oyunundan 3 tl'ye 1023 tl kazanmıştım. çok uzun uzun süre bu rüya mı gerçek mi diye ekranı yeniletip, yeniletip bakmıştım. 31 mart gecesi de sevinçten aynısını yaşadım. tamam ama artık, sevindik yeter. gerçeklere dönelim. muhalefet olarak ilk defa kaybetmesek de kazanmadığımız da seçimlerdir.

şayet bu genel seçim olsaydı, erdoğan yine ilk turda cumhurbaşkanlığını ve meclis çoğunluğunu kazanıyor olacaktı. en büyükşehir belediyeleri kazanılmıştır ve bu mutlaka halkımız için muhteşem bir şeydir. fakat kendimizi kandırmayalım. muhalefet oyuna 24 haziran seçimlerinden beri tek bir oy ekleyebilmiş değildir.

bütün illerde karşılaştırmalar ettim fakat üşeniyorum buraya geçirmeyeceğim. kısa bir genel toplam atayım.

geçen seçimlerde, chp yüzde 22, hdp 12 oy almıştır. bu seçimde batıda aday çıkartmayan hdp 4.5, chp 30 oy almıştır. artık siz gerisini bölün, çarpın toplayın.

topal ördek meselesi

turuncu gemi
özü itibariyle abd siyaset sistemiyle ilgili bir nitelemedir. abd'de başkanlık süresi 4 yıldır. her başkan yasal olarak sadece 2 dönem seçilebilirler. abd başkanlarının 2.döneminin son yılı, artık seçilemeyeceğinden mütevellit olsa gerek ağırlığı azalalır. amarikancada buna ''başkan lame duck oldi'' denir.
uzun boylu sevgi insanımız, son seçimlerde büyük şehirleri muhalefet partilerinin kazanmasını bu biçiminden başka bir şekilde lame duck olarak nitelemiştir. büyük şehir belediye meclislerinde çoğunluk şu anda akp'li üyelerdedir. erdoğan'ın, bu felaket olarak nitelediği durum aslında halkımız ve ülkemizin bekası için talih kuşudur. zira gücü elinde bulunduran belediye başkanları halkın vergilerini usulsüz olarak kullanırsa, belediye meclisindeki muhalefet o başkanların burunlarından kan alır. ve bütün belediyelerimiz bu yolla çok daha şeffaf şekilde yönetilir.
bugünlerde, belli bir tutarın üzerindeki belediye ihalelerinin saray onayına sunulacağına ilişkin bir yasa maddesi çıkartılacağı söyleniyor. işte korkunç olan budur. çünkü yerelin ihtiyaçlarını sadece o yerelde yaşayanlar bilir. ankara'nın her şeyi bilmesi imkansızdır. rica ederim aranızda, arası sarayla iyi olanlar varsa söyleyin yapmasınlar bunu.

bugün itibariyle, muhalefet belediye başkanlarının topal ördek oldukları söyleniyor. peki halkımıza artık koalisyonlar dönemi bitecek olarak pazarlanan cumhurbaşkanlığı hükümet modeli çok mu dört başı mamur bir şekilde yürümekte? devlet beyin benden beter saçsız kafası her an atıp yüzüğü fırlatabilir ben söylemiş olayım.

yaran tweetler

turuncu gemi
toptepe'den inerken arabayı gizli buza kaptırdım. arka tarafı attı ama panikleyip frene atıyorum ama nasıl savuruyor. arkamdaki dayı galatasaray'ın uefa kupasını alan kadrosunu sayıyor. dedim dayı napıyon. oğlum dua bilmiyom o kupayı alan kadro da allah katında mübarektir dedi.

şeref düzyatanlar

kar altında kasımpatılar

turuncu gemi
güzel bir bedrettin aykın şiiri;

kar yağıyor kente
ve üstüne ölülerimizin
gelinlikler örneği beyaz yumuşak
giydiğimiz soğuk ölüm giysisi
üzgünsün üşümüşsün
oysa ölüler üşümez ki

öylesine karanlık ki gece
kaybedebiliriz birbirimizi
ansızın bastıran bu tipiden sonra
çöktü üstümüze bir yoğun sis
bırakma ellerimi tutun bana
kapanıyor karda ayak izlerimiz

erken gelen bir kış bu eylülde
yaşadığımız yaralı bir güz
sevgisiz bir çağı geçiyoruz
tomurcuk yüklüydü körpecik dalları
kar altında kaldı kasımpatıları
doğal değil ölümümüz

atatürk'ün izinden gitmek

turuncu gemi
aziz nesin'in ustaca anlattığı durumdur;

atam, hala yaşıyorsak:
edepsizlik sayesinde!
altı oku soruyorsan,
politika dehlizinde!

hele partin senden sonra,
devrimlerin tavizinde!
vasfedeyim halimizi,
kalemime ver izin de!

yobazlarla gericiler,
onlar bizden daha zinde!
'atam, atam..' derler ama,
bir adınız var sizin de..

halkçılıkla devletçilik:
anlatamam, çok hazin de..
çoktanberi sahteciler,
ağır çeker her vezinde!
tek umut var, o da yalnız,
amerikan dövizinde!

sorma ata'm, halimizi,
hal mi kaldı anlatacak..
işte geldik dizindeyiz!
yata yata çok yorulduk,
tatil yaptık, izindeyiz!

sanayide henüz daha,
cafer için lâzım diye,
amerikan bezindeyiz!
geçeceğiz avrupa'yı
ama şimdi izindeyiz!

hocamız var, hacımız var,
uçan kuşa borcumuz var,
eloğlunun ağzındayız!
ama bizi zor bulurlar,
bahar, yaz, kış izindeyiz!

evet, doğru söylemişsin:
'türk milleti çalışkandır! '
biz de senin tezindeyiz!
dinlenmekten yorulduk da,
onun için izindeyiz!

zinde kuvvet diye söz var,
kimse bilmez adresini,
ah zindeyiz, vah zindeyiz!
bugün değil, bu yıl değil,
çoktan beri izindeyiz!

ilerledik ata'm öyle,
şimdi görsen tanımazsın:
amerikan tarzındayız!
arasan da bulamazsın,
otuz yıdır izindeyiz!

gecenin şiiri

turuncu gemi
mağara

mağaranın duvarına
hayvanları taştan oydum
kükrediler karanlıkta
türkülerle karşı koydum

karanlıktı mağara
ışığı taştan oydum
üşüyordum
bir de güneş koydum

aşk oydum mağaranın duvarına
aşk oydum
ağrıdı taşlar
yarıldı mağara

bülent ecevit

eğri eğri doğru doğru

turuncu gemi
muhteşem bir saunda, sözlere ve mesajlara sahip olsa da, hiç kadri kıymeti bilinmemiş barış manço şarkısıdır.

''sevdiğini al diyorlar
alsan bile yar yeter mi
eğri eğri, doğru doğru
var yoluna git diyorlar
bir yol ile iş biter mi
eğri eğri, doğru doğru
bir karış da toprak gerek
üstüne ev kurulmalı
yar içinde oturmalı
eğri eğri, doğru doğru
barış demek toprak demek
ben kendimi verir miyim
eğri büğrü ama yine de doğru''

adı gül

turuncu gemi
aklımda ve gönlümde hrant'ı güvercin kanatlarıyla yaşatan bir şiirdir;

gülü vurmuşlar gül sokağı'nda,
uzanmış üç adım yatıyordu gül...

bir adam usulca bir uçuruma,
"sevi için" deyip atıyordu gül...

ve bir kız kanatıp hüznü boyuna,
hepten sevgisizlere satıyordu gül...

gülü vurmuşlar gül sokağı'nda,
uzanmış üç adım yatıyordu gül...

bülent özcan

ezgisi mavi

turuncu gemi
bülent özcan şiiridir;

usul usul açıyorsun içimde
düş ırmağı bir göğü güzelliyorsun
bir ezgi düşürüyorsun mavi
kanatlanıp güzü elliyorsun

usul usul açıyorsun içimde
uzun bir zamanı demliyorsun
yokluktan geliyorsun hünerli
bir ömrü yeniden deniyorsun

usul usul açıyorsun içimde
sözcük sözcük çoğalıyorsun
bir imge oluyorsun bu şiirde
dokunduğum an kanıyorsun

anne

turuncu gemi
anti militarist, muhteşem bir yaşar kurt şarkısıdır. bu vesileyle bir fıkra anlatmak isterim. osmanlı zamanında devlet köylünün kapısına dayanır der ki; ''padişahımız falanca ülkeye savaş ilan etti oğlunu ver.''
adam der ki, ''padişahım çok yaşa al.''
çocuk gelmez. ve bu iki defa daha tekrarlanır. en son köylü baba der ki; ''söyleyin o padişahınıza benim skime güvenip kimseye savaş ilan etmesin''

bu kadar asker milettiz de, bu kadar çok bedelli tagını içimizdeki grönlandlılar mı açıyor? sanmam, dünyada o kadar grönlandlı da, irlandalı da yaşamıyor.

korkuyorum anne
al beni içine
alışamadım anne
al beni yine
büyüdüm anne
eller büyüdü
büyüdü pabuçlar yollar büyüdü
orduya istiyorlar
savaş çıkar diyorlar
silah veriyorlar anne
bana öldür diyorlar
yat
diyorlar anne
kalk
diyorlar
beynimi yiyorlar anne
beynimi yiyorlar
kapat televizyonu anne
senide kandırıyorlar
kapat televizyonu anne
senide kandırıyorlar
oyunu verme anne
oyunu verme anne
oyuna gelme anne...

edward munch

turuncu gemi
kanaatimce kendisi insan gerçekliğinin ressamıdır. psikolojide paranoya ve kaos hali normal insan halidir. birey yaşam içinde çok değişik yöntemlerle rahatlatmaya çalışır. munch tabloları beynimizin görünmeyen bütün korkularının toplamıdır. büyük sanatçı adeta kendi alt beyninin ve bu karanlık dehlizlerin fotoğrafını çekip tuale dökmüştür.

goethe der ki; ''3000 yıllık tarihini bilmeyen insan günü birlik yaşayan insandır'' hiç tevazu göstermeyeceğim üç bin yıllık tarihi bilirim. ama günümüz insanını öğrenmekte güçlük çekiyorum. sosyal medyada fevkalade güzel etiketlerle kaplı bir yaşamları var. lakin gündelik yaşamda kendi hayatlarını kendi elleriyle kalitesiz bir pembe dizi gibi yaşıyorlar. yakalandıkları kaoslardan sosyal antibiyotiklerle kurtulamaya çaba sarfedeceklerine, kaosa evlat gibi sarılıyorlar.
insanlardan rasyonalitelerini çalmışlar. günümüz kapitalist modernitesi insan aklına savaş açmış. insanlar bu savaş karşısında bütün savunma silahlarını gönüllü teslim etmişler. her şeye yabancılaşmışlar. kendilerine yabancı oldukları için çocuklarını bile özü itibariyle tanımıyorlar. çocukları bile sosyal medyada sergiledikleri bir mülk halini almış.

sanırım munch ustanın eserleri bir miktar da bu yabancılaşmaya karşı bir çığlıktır. keşke insanlar onun tablolarına daha çok bakıp kendilerini daha iyi görebilseler.

claude monet

turuncu gemi
düşlerini çok merak ettiğim fevkalade manzaraların ressamıdır. gelincikleri içimi dünyayla dolduran ressamdır.
size çok garip gelebilir ama kendisini sürekli munch'la mukayese ediyorum. birbirlerinden çok farklı üslupların ressamları olsalar da ikisi de özü itibariyle insan ruhunu anlatmakta. yahut insan ruhunun bir çok medcezirini sanat dolu tuallerine aktarmakta. keşke yaşasaydı da, rüyalarını sorabilme imkanım olsaydı kendisine.

gecenin şiiri

turuncu gemi
ara sokak

gözlerim kan denizi,
geleceğe sıçrıyor geçmişteki sızı.

bir lokma bir hırka olmasa da olur,
insanoğlu ancak acılarla yoğrulur.
dost, düşman yanyanalaştı;
tırafiği zor bir çamur kavşaktayız:
yaşamak geç, ölüm dur!

cahit ırgat

memnunum diyemem

turuncu gemi
bir cahit ırgat şiiri;

memnunum diyemem yaşadığıma,
bana bir şey söylemiyor
bu deniz parçası, bu taka.

gün bitti, yollara düştü kahır
ötme vapur, gelemem
dört duvara sarılmışım.

sarmadı gitti beni
bu yandan çarklı dünya;
iki yakam bir araya gelmiyor
ıvırı zıvırı caba.

parmak parmak çürüdü
bir karış ömrüm,
yalan şeyleri özlemişim, nâfile
nâfile şiir yazmış, kahırla yıkanmışım,
gülmüşüm söylemişim, boşvermişim her şeye,
senin için yaşamışım insanoğlu, nâfile!

sokak

turuncu gemi
bir cahit ırgat şiiri;

insanlar geçiyor sokaklardan
kendi ölüleri omuzlarında
bir hayat nefes nefese, orman orman
insanlar geçiyor sokaklardan
sevgiler taşmış, merhametler taş
buram buram tütüyoruz taştan topraktan.

akp'nin seçimde kaybettiğini kabullenmemesi

turuncu gemi
bunlardan bir tanesi annemdir. bugün bir aile meclisinde, istanbul'u bile kaybettikleri yönünde takılmak istedim kendisine. dedi ki,
''dur hele sen daha, daha istanbul belli değil''

ağzımdan sadece şu çıktı devamını getiremedim;
''anne şayet bu saaten sonra istanbul'da karanlık şekilde sonuç değişirse dolar fırlar.''

''sen bizi tehdit mi ediyorsun''
dedi.

arkadaş ben 3 kuruş paraya 8 saat köpek gibi çalışan sıradan bir emekçiyim. nasıl ve nereden bir tehdit gücüm olabilir ki dolar yönünde? ilginç ki bunu en iyi 20 yıldır bir baltaya sap olamadığımı kulağıma saplayan annem bilir.
lakin sözü devam ettirebilseydim şuna bağlayacaktım;

''anne zaten dışarıdan ülkemiz artık borç para bulamıyor ve aşırı şekilde sıcak dövize bağımlı bir ülkeyiz. dış ülkeler, istanbul gibi bir kentin seçimlerinde de bir pislik sezerse, daha büyük faizle borç verirler ve bu hiç birimiz için iyi olmaz.''

fakat işte dinlemiyorlar azizim, hiç dinlemiyorlar.

selahattin demirtaş

turuncu gemi
nazım hikmet bir şiirinde der ki,

''kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben afrikalıyım''

siz de bakmayın selo'nun kürt olduğuna, o da bizim kadar hepimiz kadar türktür. biz türkler de bin yıldır iç içe geçmişliğimizle biraz kürdüzdür.
siz selo'nun bem beyaz bir oğlan olduğuna da bakmayın, hepimizin kadar kara tenlidir.
ve iktidar farkında olmadan ve tabii ki hiç istemeden yepyeni bir mandella efsanesi yetiştirmektedir.

yazık oldu yarınlara

turuncu gemi
söylenebilecek her şeyi muhteşem şekilde ilhan irem abi söylemiş. daha ben bir tanım yaparsam bu şarkıya çok büyük saygısızlık etmiş olurum.
fakat yine de adet yerini bulsun. şarkıda geçen aşağıdaki bölümü, deli gibi pencereden bağırmak istediğim şarkıdır.

''tanrıdan dileğim bu, sevenler sevilenler, olmasın bizim gibi, yarını bekleyenler, olmasın bizim gibi...''

avazım çıktığı kadar pencereden bağırmak istiyorum bu duayı.

zengin sözlük yazarlarının ruh halleri

turuncu gemi
affedersiniz ama bok gibiyim efendim. hatta barış abiden kopya çekip diyebilirim ki,
sözüm meclisten dışarı dostlar
bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
hani dilim dilim doğrasalar beni
marmara ege karadeniz ve hatta akdeniz cacık olur diyorum

öğünmek gibi olmasın ama dostlar
kendimi hıyar gibi hissediyorum
hani ince kıyım doğrasalar beni akdeniz cacık olur diyorum
ve hatta atlas okyanusu ve hatta hint okyanusu
ve hatta hatta büyük okyanus bile cacık olur diyorum
böyle cacığa rakı mı dayanır
çivi çiviyi söker derler soğuktan donanı buzla ovarlar
ben zaten yanmışım dostlar peki beni fırına mı koysalar
zeytin suyuna kuru ekmek böyle gelmiş böyle gidecek...

bugün benim doğum günüm. gece bom bok bir rüya gördüm. bir otobüste çok mutlu bir yolculuk yapmaktaydım. heyecanlıydım. fakat hep aynı mola yerinde bir şeyler oluyor ve hareket etmiyordu otobüs. üst üste bir kaç defa gördüm hatta aynı rüyayı.

dinlemekten akrepler kadar çok korktuğum şarkılar var benim. işe gitmek için hazırlanırken açtım dinledim bir tanesini yaradana sığınıp. hani ezginin günlüğünün;
bir kus ucar gökyüzünde süzülür
bir cocuk bütün oyunlara yazilir
bir gül kokar tüm cicekler ezilir
bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir

yüzünü görmem, yerini sormam
elini tutmam oy oy
seni hic unutmam

tenine degmem, sesini duymam
adini koymam oy oy
sana hic doymam...

üst üste dinledim dinledim zırladım. kimse görmedi. fakat işte birilerinin bari burada bilmesini istedim. zerre gram yaşamak istemiyorum. hayır, intihar falan edecek değilim. içimde bir parça onur taşıyorum. biyolojik ailemin ve beni bir zamanlar çok seven hiç bir insanın benim adıma utanmasını istemem.

böyle işte. bir de babamın öldüğü yaşa girdim.

bir de, iki düğme iki ayrı kolda, bizim gibi ayrı yolda.
bir de, offf barış abii off....

iyi parti

turuncu gemi
180 derece zıddı bir yurtaşım olsa da, meral mommy'yi hep siyasetin en yetenekli insanlarından birisi olarak görmüşümdür. belagat ve hitabeti tayyip erdoğan kadar iyidir. siyaset ve tarih bilgisinde ülkede baya insanı cebinden çıkartır. daha parti bile kurmadan her yerde, sağ kulvardan erdoğan'ı yenebilecek tek insan olduğu kanısındaydım. halkta gerçekten de önemli ölçüde karşılığı olan bir insandı. fakat erdoğan'dan tek eksiği, onun kadar cesur olamaması ve ezber bozamaması oldu sanırım.
bir ara televizyonda, kötü bir peruk takmış fatih terim gibi konuşuyordu acıdım.

iyi partiye de yazık olmuştur. artık bir tabela partisidir. buna samimiyetle üzülüyorum.
37 /