cnn türkün haber sitesinde rastladığım haberdir.
denizcim, hala bu seçim hengamesinin bitmediği günlerde krediyi aldın aldın. alamadın nah alırsın bir daha geçmiş olsun. hatta toplumumuzun büyük kesimi için geçerlidir bu söylediğim. deniz seki'nin bile yandaş kapasityasının kredi çekmeye yetmeyeceği günler geliyor, gelmekte, geldi.
eyy orta sınıf, aldığınız orta asgari ücretin biraz üstü maaşlarla kredi çekip, instegramda hikaye kasacağınız günler bitti. kıçınızdaki 50 yamaya bakmadan kredi çekip masal prensesleri gibi boktan düğünleriniz de bitti geçmiş olsun. varınızı yoğunuzu kredilerle betona, lüks otomobillere ipoteklediğiniz günlerin acısını çok fazla yaşayacaksınız.
bimde aldığınız patatesi umarım 12 takside falan böldürebilirsiniz. geçmiş olsun.
bir devlet bahçeli şeysidir.
fakat bence eko başkanın feryadı, meşruu ve yasal bir serzeniştir. en öz hakiki yandaş basın kuruluşlarının sitesini bile açın günlerdir eko başkanın kazandığını oralarda bile göreceksiniz. toplumun büyük kesiminin tarafsızlığından şüphe duyduğu ysk bile günlerdir adama kazandırdıkça kazandırıyor her sayımda başkanlığı. bakın ben ysk taraflıdır demiyorum, toplumun büyük kesiminde böyle bir algı var diyorum. sonra bir tek beni toplumdan çekip çıkarıp sekerseniz bu hiç şık olmaz.
lakin, ortada eko başkanın olayı çok iyi yönetmesinden ve chp'li kardeşlerimin iyi niyetli sayım mücadelesinin çok ötesinde saklı ve kirli şeyler dönüyor gibi geliyor bana. eko uyan bir şeylere uyan, ve bu kırılmayı da gör.
fakat bence eko başkanın feryadı, meşruu ve yasal bir serzeniştir. en öz hakiki yandaş basın kuruluşlarının sitesini bile açın günlerdir eko başkanın kazandığını oralarda bile göreceksiniz. toplumun büyük kesiminin tarafsızlığından şüphe duyduğu ysk bile günlerdir adama kazandırdıkça kazandırıyor her sayımda başkanlığı. bakın ben ysk taraflıdır demiyorum, toplumun büyük kesiminde böyle bir algı var diyorum. sonra bir tek beni toplumdan çekip çıkarıp sekerseniz bu hiç şık olmaz.
lakin, ortada eko başkanın olayı çok iyi yönetmesinden ve chp'li kardeşlerimin iyi niyetli sayım mücadelesinin çok ötesinde saklı ve kirli şeyler dönüyor gibi geliyor bana. eko uyan bir şeylere uyan, ve bu kırılmayı da gör.
sözlüğün yenilerinden. daha önce yazdığım leş bir sözlükten tanıyor beni. hatta gerçek ismimle hitap ediyor. benim kendisinin kim olduğuyla ilgili bir tahminim var lakin soru sormayı pek sevmediğimden sormadım. iyi de yazıyor, gerçekten katkısı olan bir yazar buralara. hoş gelmiş. mahlasına uygun muhteşem bir şarkı bırakıyorum;
elbetteki intihar eden insanlarla ilgili genel kanı bunu dengesiz bir psikolojiyle yaptıklarıdır. bu kanı bir yere kadar bilimsel olarak doğru da kabul edilebilir. fakat iş bana gelince her şey değişir. şimdilik veya gözle görünür bir zamanda intihar etme eylemselliğinde bulunacağımı sanmıyorum.
fakat daha önce bir çok kere uzun uzun intihar mektupları yazmışlığım var. bu konuda yeterince ustalaşmak isterim. bu eylemselliği gerçekleştirirsem, insanları bunun psikolojik bir buhranın getirdiği, mantıksız bir sapma sonucu aldığım karar olmadığı konusunda ikna etmek isterim. hatta becerebilirsem, hayatımda yaptığım en mantıklı eylemsellik olduğunu ispatlamak isterim.
kimsenin kimseyi sevgisiyle bile bir duygusal tahakkümle yaşatmak gibi fiiliyatı olmamalı. herkes seçeceği yolda özgürdür. edilmesini asla önermem. son ana kadar pozitif bir çıkış alanı elbette vardır. lakin bazen bu eylemselliği gerçekleştiren insanların lince uğrattıklarını görmekteyim. bunu asla hakketmiyorlar.
fakat daha önce bir çok kere uzun uzun intihar mektupları yazmışlığım var. bu konuda yeterince ustalaşmak isterim. bu eylemselliği gerçekleştirirsem, insanları bunun psikolojik bir buhranın getirdiği, mantıksız bir sapma sonucu aldığım karar olmadığı konusunda ikna etmek isterim. hatta becerebilirsem, hayatımda yaptığım en mantıklı eylemsellik olduğunu ispatlamak isterim.
kimsenin kimseyi sevgisiyle bile bir duygusal tahakkümle yaşatmak gibi fiiliyatı olmamalı. herkes seçeceği yolda özgürdür. edilmesini asla önermem. son ana kadar pozitif bir çıkış alanı elbette vardır. lakin bazen bu eylemselliği gerçekleştiren insanların lince uğrattıklarını görmekteyim. bunu asla hakketmiyorlar.
muhteşem bir cemal süreyya şiiri;
Bir düelloda
Daha büyük bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm korkusundan da
Bakarsın dün en güvendiğin kişi
Karşı tarafın şahidi olmuş
İşte acıdır bu da
Ölümden de korkusundan da
Daha da acısı vardır ama
O da sevdiğin kadının
Karşı tarafı ziyaret etmesidir
Bu bir nezaket ziyareti de olsa
Düello gerçekleşmemiş de olsa
Acıdır bu
Ondan da ondan da
Daha da acısı
Kılıcın elinde
Alnında bir tutam güneş
Kalakalıyorsun ortada
Cemal SÜREYA
Bir düelloda
Daha büyük bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm korkusundan da
Bakarsın dün en güvendiğin kişi
Karşı tarafın şahidi olmuş
İşte acıdır bu da
Ölümden de korkusundan da
Daha da acısı vardır ama
O da sevdiğin kadının
Karşı tarafı ziyaret etmesidir
Bu bir nezaket ziyareti de olsa
Düello gerçekleşmemiş de olsa
Acıdır bu
Ondan da ondan da
Daha da acısı
Kılıcın elinde
Alnında bir tutam güneş
Kalakalıyorsun ortada
Cemal SÜREYA
muhteşem bir cemal süreyya şiiri;
bir düelloda
daha büyük bir şey vardır
ve daha acıdır bu
ölümden de ölüm korkusundan da
bakarsın dün en güvendiğin kişi
karşı tarafın şahidi olmuş
işte acıdır bu da
ölümden de korkusundan da
daha da acısı vardır ama
o da sevdiğin kadının
karşı tarafı ziyaret etmesidir
bu bir nezaket ziyareti de olsa
düello gerçekleşmemiş de olsa
acıdır bu
ondan da ondan da
daha da acısı
kılıcın elinde
alnında bir tutam güneş
kalakalıyorsun ortada
bir düelloda
daha büyük bir şey vardır
ve daha acıdır bu
ölümden de ölüm korkusundan da
bakarsın dün en güvendiğin kişi
karşı tarafın şahidi olmuş
işte acıdır bu da
ölümden de korkusundan da
daha da acısı vardır ama
o da sevdiğin kadının
karşı tarafı ziyaret etmesidir
bu bir nezaket ziyareti de olsa
düello gerçekleşmemiş de olsa
acıdır bu
ondan da ondan da
daha da acısı
kılıcın elinde
alnında bir tutam güneş
kalakalıyorsun ortada
muhteşem bir cemal süreyya şiiridir;
gece bitkilerinden korkuyorum,
hayır, geceleri bitkilerden!
gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
bana açtığın her telefon.
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol.
an ki fıskiyesi sonsuzluğun
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
gece bitkilerinden korkuyorum,
hayır, geceleri bitkilerden!
gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
bana açtığın her telefon.
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol.
an ki fıskiyesi sonsuzluğun
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
muhteşem bir cemal süreyya şiiridir;
gülün tam ortasında ağlıyorum
her akşam sokak ortasında öldükçe
önümü arkamı bilmiyorum
azaldığını duyup duyup karanlıkta
beni ayakta tutan gözlerinin
ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
her nasılsa sokağa düşmüş
kolumu kanadımı kırıyorum
bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
gülün tam ortasında ağlıyorum
her akşam sokak ortasında öldükçe
önümü arkamı bilmiyorum
azaldığını duyup duyup karanlıkta
beni ayakta tutan gözlerinin
ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
her nasılsa sokağa düşmüş
kolumu kanadımı kırıyorum
bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
güzel bir cemal süreyya şiiri;
bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
bak bu sensin çocuğum enine boyuna
bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
sabahlara kadar koynumda yatmışsın
bak bende yalan yok vallahi billahi
sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işe bak sen gözlerin de burda
gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
bak çocuğum kolların işte çıplak işte
bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
gözlerin sabahın sekizinde bana açık
ne günah işlediysek yarı yarıya
sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
bunların konuşması olur öpülmesi olur
seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
uzanmış seni usulca öpmüştüm
hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.
bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
bak bu sensin çocuğum enine boyuna
bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
sabahlara kadar koynumda yatmışsın
bak bende yalan yok vallahi billahi
sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işe bak sen gözlerin de burda
gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
bak çocuğum kolların işte çıplak işte
bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
gözlerin sabahın sekizinde bana açık
ne günah işlediysek yarı yarıya
sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
bunların konuşması olur öpülmesi olur
seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
uzanmış seni usulca öpmüştüm
hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.
muhteşem bir cemal süreyya şiiri;
önce bir ellerin vardı yaşnızlığımla benim aramda
sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların
sonra her şey çıkıp geldi
bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
sen çıkardın utancını duvara astın
ben masanın üstüne kodum kuralları
her şey işte böyle oldu önce
önce bir ellerin vardı yaşnızlığımla benim aramda
sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların
sonra her şey çıkıp geldi
bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
sen çıkardın utancını duvara astın
ben masanın üstüne kodum kuralları
her şey işte böyle oldu önce
maksadım asla her hangi bir kahramana kara çalmak değildir. hele ki saçma sapan linç yemek hiç istemem. maksadım sadece bildiğim, okuduğum kadarını anlatmaya çalışıp bazı paradokslara işaret etmektir.
gazi kemal'in, emperyalist devletlerle askeri ve diplomatik yollarla mucadelesi herkesin malumudur. köhnemiş, çürümüş osmanlı'dan çağdaş bir cumhuriyet yaratma fikriyatı bir çok dönemdaşı ilerici lidere model olmuş, ufuk açmıştır.
ışıklar içinde yatsın, gazi hazretlerinin ülkemiz için bunca uğraşının yanında bir büyük derdi de, osmanlı'yı ve anadolu halkını felakete götüren ittihat fikriyatı ve hayaletlerinden genç cumhuriyeti koruyabilmekti. ne enver'in, ne talat'ın edirne'den, kars'dan burunlarını ülkeye sokmalarına musade etmemiştir. bu onun için çok zor olmuştur fakat başarmıştır. sanırım erken denebilecek bir yaşta, derde bağlı bir hastalıktan vefat etmesinde bunların payı büyüktür.
topal osman, krimanal hayat içinde, ittihat ve terakki partisinin pis işlerini yaparak savaş ağalığına kadar yükselmiştir. kemal paşa'da yer yer, kendi denetiminde kalacak şekilde bu kişiden vatan yararına faydalanmıştır. fakat topal osman'ın had bilmez bir yola sapması fazla uzun sürmemiştir. milletvekili ali şükrü beyi infazı, cumhuriyet mahkemelerince ispatlanmıştır.
bu savaş ağası haddini o denli aşmıştır ki, çetesiyle çankaya köşkünü basmış ve talan etmiştir. gazi hazretleri canını son anda kurtarmıştır.
daha sonrasında, atatürk'ün muhafız alayı tarafından yakalanır. gazi hazretlerinin koruma müdürü tarafından kafasına o kadar çok kurşun sıkılır ki bir kafası kalmaz. daha sonradan idamına hükmediliri. cesedi çukurdan çıkartılır. artık bir kafası olmadığı için, ulus meydanında ayağından asılır.
yıllar sonra ismet inönü'ye bir gazeteci ali şükrü bey cinayetini sorar. inönü'nün cevabı tek cümlede her şeyi özetler;
"tanrıdan dilerim ki, kış uykusundaki yılanı güneş yüzü göstermesin."
gazi kemal'in, emperyalist devletlerle askeri ve diplomatik yollarla mucadelesi herkesin malumudur. köhnemiş, çürümüş osmanlı'dan çağdaş bir cumhuriyet yaratma fikriyatı bir çok dönemdaşı ilerici lidere model olmuş, ufuk açmıştır.
ışıklar içinde yatsın, gazi hazretlerinin ülkemiz için bunca uğraşının yanında bir büyük derdi de, osmanlı'yı ve anadolu halkını felakete götüren ittihat fikriyatı ve hayaletlerinden genç cumhuriyeti koruyabilmekti. ne enver'in, ne talat'ın edirne'den, kars'dan burunlarını ülkeye sokmalarına musade etmemiştir. bu onun için çok zor olmuştur fakat başarmıştır. sanırım erken denebilecek bir yaşta, derde bağlı bir hastalıktan vefat etmesinde bunların payı büyüktür.
topal osman, krimanal hayat içinde, ittihat ve terakki partisinin pis işlerini yaparak savaş ağalığına kadar yükselmiştir. kemal paşa'da yer yer, kendi denetiminde kalacak şekilde bu kişiden vatan yararına faydalanmıştır. fakat topal osman'ın had bilmez bir yola sapması fazla uzun sürmemiştir. milletvekili ali şükrü beyi infazı, cumhuriyet mahkemelerince ispatlanmıştır.
bu savaş ağası haddini o denli aşmıştır ki, çetesiyle çankaya köşkünü basmış ve talan etmiştir. gazi hazretleri canını son anda kurtarmıştır.
daha sonrasında, atatürk'ün muhafız alayı tarafından yakalanır. gazi hazretlerinin koruma müdürü tarafından kafasına o kadar çok kurşun sıkılır ki bir kafası kalmaz. daha sonradan idamına hükmediliri. cesedi çukurdan çıkartılır. artık bir kafası olmadığı için, ulus meydanında ayağından asılır.
yıllar sonra ismet inönü'ye bir gazeteci ali şükrü bey cinayetini sorar. inönü'nün cevabı tek cümlede her şeyi özetler;
"tanrıdan dilerim ki, kış uykusundaki yılanı güneş yüzü göstermesin."
2013 yılında, yaşayan en değerli varlığım olan yeğenim reyhanlı'dayken olan terör saldırısını sırıtarak açıklayan bir şey. 3 saat hatlar kesilmişti o gün. allahtan benim yeğenim yaşıyor diyemeyecek kadar çok utanıyorum ölen 52 insanın ailesinden. o sırıtırken utanmıyordu.
başbakanlığı döneminde, ankara'da sivillere yönelik 3 terör saldırısından yarım saat farkla kurtulduğum kişidir. yaşadığımız için utanmaya gark eylediler bizi.
iyi bilmiyoruz. iyi bilmezdik.
başbakanlığı döneminde, ankara'da sivillere yönelik 3 terör saldırısından yarım saat farkla kurtulduğum kişidir. yaşadığımız için utanmaya gark eylediler bizi.
iyi bilmiyoruz. iyi bilmezdik.
acının duvarı asılınca
kendisi çatlamadan
toprağı çatlatamaz tohum
asmışım sinirini mutsuzluğun
ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
acısını artık duyamıyorum
ki kendim öyle bir acı olmuşum
nasıl görmezse göz kendini
kendimi arıyor bulamıyorum.
aziz nesin
kendisi çatlamadan
toprağı çatlatamaz tohum
asmışım sinirini mutsuzluğun
ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
acısını artık duyamıyorum
ki kendim öyle bir acı olmuşum
nasıl görmezse göz kendini
kendimi arıyor bulamıyorum.
aziz nesin
güzel bir aziz nesin şiiridir;
sevişirken yılan bile dokunmaz
tapınmakta aşktan saygın olamaz
sevda üzre yıldırım olsa çarpmaz
istiyorsan uzak kalmak ölümden
hep aşk üzre olmalısın a caanım
ki ölüm de sevişirken kıyamaz
sevişirken yılan bile dokunmaz
tapınmakta aşktan saygın olamaz
sevda üzre yıldırım olsa çarpmaz
istiyorsan uzak kalmak ölümden
hep aşk üzre olmalısın a caanım
ki ölüm de sevişirken kıyamaz
güzel bir aziz nesin şiiri;
içimde bir merak öyle bir merak
ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak
ve dostu düşmanı
suçüstü yakalamak
içimde bir merak öyle bir merak
ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak
ve dostu düşmanı
suçüstü yakalamak
insanların yaprak pişirip yedikleri krizdir. durup dururken ortaya çıkan bir kriz değildir. gazeteci öldürüp cesedini yiyen bir devletin onuruyla direnen insanlara yaşattığı krizdir.
ahir ömrümde, ateist olmamın sebeplerini, hangi inanç mensubundan olursa olsun, anlayabilecek insanlara dilim döndüğünce anlatmışımdır. hiç beklemeyeceğiniz insanların bile belli bir süre sonunda ''biliyor musun aslında haklısın, ama sana bunu söylediğim lütfen aramızda kalsın'' dedikleri çok oldu.
türkiye'de deist olan insan sayısında gözle görülür artış olduğu iddiası doğrudur. bu konu iktidar çevresini oldukça korkutsa da ciddi hiç bir önlem alamamaktadırlar. deizmin sadece sözlük tanımına bakanlar bile bilir ki, deizm ateizme bir geçiş evresidir. ve bu tehlike onlar için her geçen gün büyümekte.
işin ilginç tarafı, insanları ateist yahut deist yapmak için biz bu ''izm''e mensup insanlar, büyük medya ve iktidar gücümüzü kullanarak bir propaganda faliyeti etmedik. bunu kendileri iktidar ve medya güçlerini kullanarak yaptılar.
türkiye'de deist olan insan sayısında gözle görülür artış olduğu iddiası doğrudur. bu konu iktidar çevresini oldukça korkutsa da ciddi hiç bir önlem alamamaktadırlar. deizmin sadece sözlük tanımına bakanlar bile bilir ki, deizm ateizme bir geçiş evresidir. ve bu tehlike onlar için her geçen gün büyümekte.
işin ilginç tarafı, insanları ateist yahut deist yapmak için biz bu ''izm''e mensup insanlar, büyük medya ve iktidar gücümüzü kullanarak bir propaganda faliyeti etmedik. bunu kendileri iktidar ve medya güçlerini kullanarak yaptılar.
türkçede ''makaram sarı bağlar'' ermenicede ''''nergiz isparyan'' isimleriyle bilinen bir ezgidir. kürtçede en bilinen şekli, şiwan ve gulistan perwer yorumudur.
fakat bana göre en muhteşem arzı, umut altınçağ ''mevsimsiz kar'' albümünde, bu eseri ağıt şeklinde bir hüzünle söyleyip bıçak bıçak her yanımıza saplar hale getirerek etmiştir. bence bir şans verin dinleyin.
gecenin bir yarısında ve uykunun agırlastıgı zamanda
elini bana uzattı oglan, ayısıgının altında
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
sen beni gul havuzuna bırakıyorsun
sabahleyin,oglenleyin ve aksamleyin
el atıldı boynuma kupe dustu.
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
seni asla unutmayacagım,senden baskasını almayacagım
yuzyıl da gecse sozumden donmeyecegim
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
tucara te ji bîr nakim lo ser te re kesî nakim...
fakat bana göre en muhteşem arzı, umut altınçağ ''mevsimsiz kar'' albümünde, bu eseri ağıt şeklinde bir hüzünle söyleyip bıçak bıçak her yanımıza saplar hale getirerek etmiştir. bence bir şans verin dinleyin.
gecenin bir yarısında ve uykunun agırlastıgı zamanda
elini bana uzattı oglan, ayısıgının altında
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
sen beni gul havuzuna bırakıyorsun
sabahleyin,oglenleyin ve aksamleyin
el atıldı boynuma kupe dustu.
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
seni asla unutmayacagım,senden baskasını almayacagım
yuzyıl da gecse sozumden donmeyecegim
hadi bırak hadi bırak oglan elimi bırak
ask,dertli ve ıztıraplıdır, oglan elimi bırak
tucara te ji bîr nakim lo ser te re kesî nakim...
çalıştığım hastanenin acil servisinde her gün, ajiteler içinde ayrılık anksiyeteleri geçiren 16 yaşından 35 yaşına kadar kadınlar görüyorum. durumları gerçekten üzücü. bir de, intihar ayağı selfieleri çekebilmek için 20'lerinden 40'larına kadar adamlar görüyorum. maksatları yenge hanımlara kendilerini acındırmak. acayiptir ki genelde işe yarıyor. fakat tabii ki asla önermiyorum.
bahsettiğim kadınların durumları da hiç sağlıklı olmasa da, en azından adamlarınkinden daha saf ve temiz.
nasıl bir zamanda yaşıyoruz ya rab? ne ilişkilerimizi yürütebiliyoruz, ne ayrılıklarımızı sağlıklı şekilde yönetebiliyoruz.
şimdi bu durumu da, 17 yıllık akp hükümetine bağlarsam muhalif dostlarım bile ''yok artık ebesinin ali samisi'' diyebilirler. demesinler. durumun mekanla ve zamanla çok ilgisi vardır kanaatimce. artık yaşadığımız şehirler şehir değil, köyler köy değil. bu durum temelimizi lumpenlikle dinamitliyor. her yerde, her mekanda, her şehirde sıkış tıkış zipli dosyalar gibi yaşıyoruz. hareket yoğun, devinim yok. hiç bir somut ve soyut değer hakkında özgün bir tanımımız yok. her yerden dayatılan, her şeyle ilgili, 3-5 ezber tanımla idare ediyor herkes.
çocuklarımız, her yere götürebildiğimizin, her şeyi alabildiğimizi teşhir edebildiğimiz mülkiyet temelli varlıklara dönüşmüş. bir de artık çocukların eskisinden çok daha sinirli olduğu gerçeği bir tek benim mi dikkatimi çekiyor?
bahsettiğim kadınların durumları da hiç sağlıklı olmasa da, en azından adamlarınkinden daha saf ve temiz.
nasıl bir zamanda yaşıyoruz ya rab? ne ilişkilerimizi yürütebiliyoruz, ne ayrılıklarımızı sağlıklı şekilde yönetebiliyoruz.
şimdi bu durumu da, 17 yıllık akp hükümetine bağlarsam muhalif dostlarım bile ''yok artık ebesinin ali samisi'' diyebilirler. demesinler. durumun mekanla ve zamanla çok ilgisi vardır kanaatimce. artık yaşadığımız şehirler şehir değil, köyler köy değil. bu durum temelimizi lumpenlikle dinamitliyor. her yerde, her mekanda, her şehirde sıkış tıkış zipli dosyalar gibi yaşıyoruz. hareket yoğun, devinim yok. hiç bir somut ve soyut değer hakkında özgün bir tanımımız yok. her yerden dayatılan, her şeyle ilgili, 3-5 ezber tanımla idare ediyor herkes.
çocuklarımız, her yere götürebildiğimizin, her şeyi alabildiğimizi teşhir edebildiğimiz mülkiyet temelli varlıklara dönüşmüş. bir de artık çocukların eskisinden çok daha sinirli olduğu gerçeği bir tek benim mi dikkatimi çekiyor?
30. harf
yorgun vücudumu sersem de geceye
gayrisafi hafsalam baki kalmaz kimseye
şiirden öte köy yoktur dersem de yalandır
benim zaten her yana uzuyor ellerim
batan her şilepte yitirdim bir başka yanımı
ne ömür zaman gibidir ne zaman ömür gibi geçer
unuttuğum ne çok şey var anımsadığım
kovuldum da her aşkın yurdundan
kendime bir yurttan sesler korosu kurdum
her insan biraz da annesinin yüzüdür
kırık camlarda canlanır sabah
yanıtsız bir sorudur aşkın serinliği
çalan telefonlardaki kimliği belirsizlik
yalanın defterini dürdüğümden beri
adli tıp morglarına gidiyorum
ölülerin de tırnakları uzuyor
günaha da sevaba da hevesim yoktur
düşten düştüm ben
akşamüstü düştüm
kendimi gezdirdiğim kuytularda
kunduz kudurtan dizyaralarım var
bundandır iğbirar çiçekleri gibi kanamam
gecenin ucuna astım kendimi
mevsimidir kırlangıçlara ev sahipliği yapmanın
bayram balcı
yorgun vücudumu sersem de geceye
gayrisafi hafsalam baki kalmaz kimseye
şiirden öte köy yoktur dersem de yalandır
benim zaten her yana uzuyor ellerim
batan her şilepte yitirdim bir başka yanımı
ne ömür zaman gibidir ne zaman ömür gibi geçer
unuttuğum ne çok şey var anımsadığım
kovuldum da her aşkın yurdundan
kendime bir yurttan sesler korosu kurdum
her insan biraz da annesinin yüzüdür
kırık camlarda canlanır sabah
yanıtsız bir sorudur aşkın serinliği
çalan telefonlardaki kimliği belirsizlik
yalanın defterini dürdüğümden beri
adli tıp morglarına gidiyorum
ölülerin de tırnakları uzuyor
günaha da sevaba da hevesim yoktur
düşten düştüm ben
akşamüstü düştüm
kendimi gezdirdiğim kuytularda
kunduz kudurtan dizyaralarım var
bundandır iğbirar çiçekleri gibi kanamam
gecenin ucuna astım kendimi
mevsimidir kırlangıçlara ev sahipliği yapmanın
bayram balcı
bir bayram balcı şiiridir;
kedi kuşu avlayacak diyorum kadına
söyle kuşa çıldırtmasın kediyi
ne kadar çok telek var yüzünde. ve kelebek
dolaşıyor adımlarında. bir yün yumağı oluyor gün
söyleyecek film kalmadı kedi. ben artık ölüyorum
arkamdan kapanan kapıların adreslerini sana bırakıyorum
kimse gitmek istemiyorsa kendinden başka bir yere
kadının ve kuşun elinden tutup ölüyorum
kadın hafifmeşref hayallerinin atsızkarıncasında
kuş operameydanında vuruyor kendini tarifsiz bir aşkla
akşamgazetesi satan adam ağlıyor. gözlerinden bulvar akıyor
yaşanamayan aşk geçmişin çürük ağacıdır
kedi kuşu avlayacak diyorum kadına
söyle kuşa çıldırtmasın kediyi
ne kadar çok telek var yüzünde. ve kelebek
dolaşıyor adımlarında. bir yün yumağı oluyor gün
söyleyecek film kalmadı kedi. ben artık ölüyorum
arkamdan kapanan kapıların adreslerini sana bırakıyorum
kimse gitmek istemiyorsa kendinden başka bir yere
kadının ve kuşun elinden tutup ölüyorum
kadın hafifmeşref hayallerinin atsızkarıncasında
kuş operameydanında vuruyor kendini tarifsiz bir aşkla
akşamgazetesi satan adam ağlıyor. gözlerinden bulvar akıyor
yaşanamayan aşk geçmişin çürük ağacıdır
güzel bir bayram balcı şiiridir;
bir bu kalmıştı yapmadığım
itiraz mecbur hayata
bizi temize çıkaracak
bir tek sözcük bile yok
yakılmış köyler kadar küliçindeyiz
ihtimal ve ihtiras
bir intihar biçimidir aşk
illegaldir astarı devletin
iğfal edilmiş katiller
vakitsiz infaz eder adamı
bütün kediler ağlar
müntehir halime
yenik düşer siyanüre damar
ihtimal. ihlal. infial ve ihtilal
bu dört sözcüğe gömdüm hayatı
dalından kopan songülün
kalbimi kanatan dikeni. ihtimal
infial. ihtilal ve devlet
kaybedilen hayatlar kuşatır
kirletilmiş gökyüzünü
ey aşk! iğdiş edilmiş suretin için
kılıç çektim kalbimdeki nasıra
ihlal ettim hayatı
boğdum hayatı yalnızlığımla
paramparça aklımdaki bomba
bir bu kalmıştı yapmadığım
itiraz mecbur hayata
bizi temize çıkaracak
bir tek sözcük bile yok
yakılmış köyler kadar küliçindeyiz
ihtimal ve ihtiras
bir intihar biçimidir aşk
illegaldir astarı devletin
iğfal edilmiş katiller
vakitsiz infaz eder adamı
bütün kediler ağlar
müntehir halime
yenik düşer siyanüre damar
ihtimal. ihlal. infial ve ihtilal
bu dört sözcüğe gömdüm hayatı
dalından kopan songülün
kalbimi kanatan dikeni. ihtimal
infial. ihtilal ve devlet
kaybedilen hayatlar kuşatır
kirletilmiş gökyüzünü
ey aşk! iğdiş edilmiş suretin için
kılıç çektim kalbimdeki nasıra
ihlal ettim hayatı
boğdum hayatı yalnızlığımla
paramparça aklımdaki bomba
bir bayram balcı şiiri;
sen bir kırlangıçsın
bahar sevişmelerin yorgunluğunu
gagasında taşıyan
belki de bir serçe
yüzünde yapraklar sallanır
pencerelerde perdeler uyur
kanatlarında aşkın yükü
ansızın gelirsin
göğsümün baygın kapılarından
yüreğime sızan serinlik
yakar memeuçlarımı
sen bir güvercinsin
kanatların tutkusuna sadık
belki de bir kumru
sabahın ezan sesini kovan
akşamdan kalma uykusuz
teslim olan yalnızlığımdır
bu bir başkarıştır
baykuş gözlü gecelere
bir kanaryasın belli ki
dar geliyor kafesin sana
öyle karanfil öyle gülki dünya
bir bülbülsün aslında
yarına budanmış dutuyla
çareli bir yalnızlığı yaşayan
bu ise benim sen olmuşluğumdur
sen bir kırlangıçsın
bahar sevişmelerin yorgunluğunu
gagasında taşıyan
belki de bir serçe
yüzünde yapraklar sallanır
pencerelerde perdeler uyur
kanatlarında aşkın yükü
ansızın gelirsin
göğsümün baygın kapılarından
yüreğime sızan serinlik
yakar memeuçlarımı
sen bir güvercinsin
kanatların tutkusuna sadık
belki de bir kumru
sabahın ezan sesini kovan
akşamdan kalma uykusuz
teslim olan yalnızlığımdır
bu bir başkarıştır
baykuş gözlü gecelere
bir kanaryasın belli ki
dar geliyor kafesin sana
öyle karanfil öyle gülki dünya
bir bülbülsün aslında
yarına budanmış dutuyla
çareli bir yalnızlığı yaşayan
bu ise benim sen olmuşluğumdur
güzel bir bayram balcı şiiridir;
suyum ıslandı. sesim konuşamıyor beni
kapattım hayatı yüzüme
esmer bir kadın oldu yağmur
ateş neden yakamıyor beni
suyum ıslandı. akşam aklamıyor beni
sicilim bozuk. yüzüm sabıkalı
aklım yokuş. sabahsız bir rüyayım
hayatın nidasında kanıyor kalbim
suyum ıslandı. ateşkes ilan ettim aşka
rüzgar tadında ekmekparasıyım
kapandı kafes. kuş uçtu. nihaventim
yağmur ne zaman vuracak beni
suyum ıslandı. adımı yırttım
üşüyen palto. sarhoş bir a'yım
vurdum yavrusunu yiyen balığı
avucumda kaygıyla çürüdü su
suyum ıslandı. sesim konuşamıyor beni
kapattım hayatı yüzüme
esmer bir kadın oldu yağmur
ateş neden yakamıyor beni
suyum ıslandı. akşam aklamıyor beni
sicilim bozuk. yüzüm sabıkalı
aklım yokuş. sabahsız bir rüyayım
hayatın nidasında kanıyor kalbim
suyum ıslandı. ateşkes ilan ettim aşka
rüzgar tadında ekmekparasıyım
kapandı kafes. kuş uçtu. nihaventim
yağmur ne zaman vuracak beni
suyum ıslandı. adımı yırttım
üşüyen palto. sarhoş bir a'yım
vurdum yavrusunu yiyen balığı
avucumda kaygıyla çürüdü su
hüzünlü bir bayram balcı şiiiridir;
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü
kurumuş dere yataklarına aksın
yanlış hüzünleri yüzünün
tutuşsun teleklerin telaşlı adımlarında
bir çiğ buğusu kadar
hüzünlü bulut parçası: işte sevgin
avuçiçinde yanmamış kına tazeliği
yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün
danteline işlediğin yanlışlığında yağmurda yürü
bulutlar ve nemin buğusu. toprağın kokusu yaksın yüzünü
kurtulsun ellerin senden.. uçup gitssin rüzgar kuşları
sadece iki kocaman oluk olsun gözlerin
ve şairler yağmurda ağlanmaz deseler de
sen durma akıt kirpiklerini yüzüne
yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün
yaşanmamış bir duygunun burukluğudur bu
mayıs gülüşlü bir çocuğun
ak kağıttan yaptığı yelkenliler
yüzer yüreğinin süzgün göllerinde
ayrılıkların derin anlamıdır yüzündeki çizgiler
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü
bir sigara içimi değil elbet ayrılık
yağmurda yürü açarken dağlarda gelincik
harman yerinde yüreğinin diner özlemi
boğulur bahar çığlıklarında aklını çıldırtan suskunluk
yağmurda yürü saçların ıslanırken beni düşünürsün
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü
kurumuş dere yataklarına aksın
yanlış hüzünleri yüzünün
tutuşsun teleklerin telaşlı adımlarında
bir çiğ buğusu kadar
hüzünlü bulut parçası: işte sevgin
avuçiçinde yanmamış kına tazeliği
yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün
danteline işlediğin yanlışlığında yağmurda yürü
bulutlar ve nemin buğusu. toprağın kokusu yaksın yüzünü
kurtulsun ellerin senden.. uçup gitssin rüzgar kuşları
sadece iki kocaman oluk olsun gözlerin
ve şairler yağmurda ağlanmaz deseler de
sen durma akıt kirpiklerini yüzüne
yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün
yaşanmamış bir duygunun burukluğudur bu
mayıs gülüşlü bir çocuğun
ak kağıttan yaptığı yelkenliler
yüzer yüreğinin süzgün göllerinde
ayrılıkların derin anlamıdır yüzündeki çizgiler
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü
bir sigara içimi değil elbet ayrılık
yağmurda yürü açarken dağlarda gelincik
harman yerinde yüreğinin diner özlemi
boğulur bahar çığlıklarında aklını çıldırtan suskunluk
yağmurda yürü saçların ıslanırken beni düşünürsün