muhteşem adnan yücel şiirlerinden biridir. paylaşacağım videoda 488 bin görüntülenme yazıyor, sanırım son 3 günde 88 bin kez ben izlemiş olabilirim. öylesine tiryakilik yapıyor.
aslında şiiri yaratan 18 yaşında bir liseli kadındır. aysel zehir. şiir ise, adnan yücel'in anlık akan hayranlığının, hüznünün, çaresizliğinin göz yaşı damlaları olabilir.
`-aysel zehir için-
yarım kalan hiçbir yolculuk yok bu yaşamda
birbirine karıştırılan hiçbir boyut yok
onbeş yaş nedir ki
yılların sözle çizilen anlamında
ya bir duygu selidir aralıksız
ya da bir inanç fırtınası yüreğin
dirence açılan gençlik koylarında
bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına
toprağa ölüm düştükten sonra hiroşima'da
tüm bitkilerden önce yeşeren bir açelya
şimdi kadıköy-rıhtım'da
neyi çağrıştırıyor sana
sen söyle ey direnç çiçeği-neyi
liseli bir kız iken / saçlarında rüzgarlar
cevizli tekelinde / ellerinde yarınlar
elleri utandırır
gözündeki söz senin / içindeki öz senin
bir köpük onur uğruna kuruyan ırmaklar
ve gelenek denizlerinde ezgilenen ışıklar
henüz dile gelmedi
istanbul'u ezen suskunluğunda senin
gazetelerde resimlerinle dolarken sayfalar
nedense söyleşilerde yalnızca
beyin hücrelerine yöneltiliyor sorular
sense ölüm rengine inat
tan maviliğince susuyorsun
yalnızca geçmişin
gelecekteki ölümsüz sesini yanıtlıyorsun
hani çok çok övmekten korktuğun
o bin renkli açelyanın inançlı sesini
yanıtlıyorsun-gülümsüyorsun-susuyorsun
bağrıdaki besteler / yüzündeki ezgiler
dile gelmez sözlerin / bilinmez ki ne söyler
dilleri utandırır
gözündeki söz senin / içindeki öz senin
ey ovaların ateş ateş çölleştiği yerde
toprağın ırmak ırmak yüreklenişi sen
yarınlara selamını iletsin diye adın
damarlarına bağlanan yaşamı
ölümü kucaklarken ellerinle kopardın
kurtarmak için enginlerin anlamını
gökyüzünü yere indirdiğinden beri
ya da silmek için bir damlanın yüzünü
bir okyanusun kucağına bastığından beri
ve bıçak sırtı bir dönem uğruna
bütün zamanı omuzlarına aldığından beri
adın bir açelyadır artık senin
koynuna ölüm düşürülen bütün topraklarda
bir açelya
askıda falakada / her mevsimde dört açan
hücrede zindanlarda / güneşsiz ışık saçan
günleri utandırır
gözündeki söz senin / içindeki öz senin
yepyeni sözcükler yeşeriyor şimdi
alnının ışıklı yamaçlarında
yüreğini içmek gerek duymak için
soluğunu solumak gerek
her dalıp gidişinde bin şiir çıkarıyor belki gözlerin
yaşama gözlerinle dalmak gerek
bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına
dolar dolar gözlerin / varılmaz ki gizine
bir damlası bile / dökülmez ki yüzüne
selleri utandırır
gözündeki söz senin / içindeki öz senin
tanımını yapacak bir şeyi yok, bildiğin lengeli fötür şapka işte.
fakat atıf yılmaz'ın dünya sinemasına hediyesi olan muhteşem bir filminden harika bir sahnedir. yüzünüzde güzel bir gülümseme bırakmasını dilerim.
fakat atıf yılmaz'ın dünya sinemasına hediyesi olan muhteşem bir filminden harika bir sahnedir. yüzünüzde güzel bir gülümseme bırakmasını dilerim.
evet modern kıraathane ağzı ürünü bir nitelemedir. kıraathanede de öyle dayılar vardır, aslında hiç bir bok anlattığı yoktur ama öyle cümleler kullanır ki, yaşamın sırlarını zaten yemiş yutmuş, artık yaşamın ve hatta öbür dünyanın bütün çelişkilerini bile çözmüş sanarsınız. bu ''duyar kasma'' nitelemesi de, yeni çağ sığ insanına bu türden bir pelesenktir.
fakat, hiç beklemediğimiz arkadaşlar ağzında görünce bu pelensenki hala üzülüyoruz. bakın tekrar ediyorum, duyar kasmıyoruz, insanız biz, üzülüyoruz.
fakat, hiç beklemediğimiz arkadaşlar ağzında görünce bu pelensenki hala üzülüyoruz. bakın tekrar ediyorum, duyar kasmıyoruz, insanız biz, üzülüyoruz.
avrupa standarlarının çok üzerinde bir aktördür. asla sadece bir komediyen değil, selim naşit kumaşından bir aktördür.
türk sinemasına oyuncu olarak katkıları büyüktür. attığımız bir çok kahkahada hakkı olan güzel bir insandır.
fransa'da doğunca tüm dünyanın saygısını kazanan, ve bu saygınlık üzerinden bütün ulusun da mağrur bir ulus olmasına yol açan
gerard depardieu olursunuz, türkiye'de ise 78 yaşında adliye köşelerinde sürünen metin akpınar.
gerard depardieu da son iki cumhurbaşkanına karşı ağzına geleni saymaktadır. oysa metin akpınar özü itibarıyla kimseye bir saygısızlık da etmemiştir konuşmasında. etmez de. selim naşit kumaşını asla kirtletmez.
1980'li yıllarda zeki alasya ile birlikte kurduğu devekuşu kabare dünya tiyatro tarihine altın harflerle geçmiştir. eminim ki aranızda benim gibi her skeçteki repliği ezbere bilen dostlar vardır. bir çoğumuz ''mavi boncuk'' filmini defalarca izlemişizdir.
zeki- metin ustanın bir de çok az bilinen romantik komedi tadında her gönülde bir aslan yatar filmi vardır. ben dünya sinemasında aşkın bu kadar güzel anlatıldığı bir öyküyü çok az izledim.
kapitalizm ilk ortaya çıktığı günden beri topluma karşı devlet aygıtı üzerinden örgütlü bir savaş halindedir. bu savaşta taktiksel olarak kah geriye, kah ileriye giderler. fakat bir gün 78 yaşındaki metin akpınar'ı göz altına alacak kadar çok ileriye gideceğini hiç tahmin edemezdim.
metin akpınar haliyle yakın zamanda sözlerini geri alacaktır. hatta özür bile dilese ona kızmaya hakkımız yok. az önce tiwiterda paylaştıkları bir fotoğrafa denk geldim, sadece 4 kişiler. bu halk o programda metin akpınar'ı avuçları patlarcasına alkışlıyan sınıf, sonrasında ''amaaann bana ne, neme lazımcı'' bir sınıftır.
hem bu tür itirazları sanatçı ve aydınlardan önce, muhalefet liderlerinin yapması gerekir. sahi nerede bu muhalefet liderleri? bir muharrem vardı bir zamanlar, ne oldu ona?
türk sinemasına oyuncu olarak katkıları büyüktür. attığımız bir çok kahkahada hakkı olan güzel bir insandır.
fransa'da doğunca tüm dünyanın saygısını kazanan, ve bu saygınlık üzerinden bütün ulusun da mağrur bir ulus olmasına yol açan
gerard depardieu olursunuz, türkiye'de ise 78 yaşında adliye köşelerinde sürünen metin akpınar.
gerard depardieu da son iki cumhurbaşkanına karşı ağzına geleni saymaktadır. oysa metin akpınar özü itibarıyla kimseye bir saygısızlık da etmemiştir konuşmasında. etmez de. selim naşit kumaşını asla kirtletmez.
1980'li yıllarda zeki alasya ile birlikte kurduğu devekuşu kabare dünya tiyatro tarihine altın harflerle geçmiştir. eminim ki aranızda benim gibi her skeçteki repliği ezbere bilen dostlar vardır. bir çoğumuz ''mavi boncuk'' filmini defalarca izlemişizdir.
zeki- metin ustanın bir de çok az bilinen romantik komedi tadında her gönülde bir aslan yatar filmi vardır. ben dünya sinemasında aşkın bu kadar güzel anlatıldığı bir öyküyü çok az izledim.
kapitalizm ilk ortaya çıktığı günden beri topluma karşı devlet aygıtı üzerinden örgütlü bir savaş halindedir. bu savaşta taktiksel olarak kah geriye, kah ileriye giderler. fakat bir gün 78 yaşındaki metin akpınar'ı göz altına alacak kadar çok ileriye gideceğini hiç tahmin edemezdim.
metin akpınar haliyle yakın zamanda sözlerini geri alacaktır. hatta özür bile dilese ona kızmaya hakkımız yok. az önce tiwiterda paylaştıkları bir fotoğrafa denk geldim, sadece 4 kişiler. bu halk o programda metin akpınar'ı avuçları patlarcasına alkışlıyan sınıf, sonrasında ''amaaann bana ne, neme lazımcı'' bir sınıftır.
hem bu tür itirazları sanatçı ve aydınlardan önce, muhalefet liderlerinin yapması gerekir. sahi nerede bu muhalefet liderleri? bir muharrem vardı bir zamanlar, ne oldu ona?
1992 yılında, henüz 22 yaşında bir çocukken son şiiri ''ka n'''ı yazıp, intihar iradesini seçmiş güzel şair;
yüzün yakamozlanır akşam saatlerinde
kime çıkmaz piyangosu hüznün
belki de sombalığa en son
ve demir kırı bir taya
ertesi yasaktı, es vardı
bir tek uzun gecelerde
çıkrığında intihar edeceğim kuyu
zaman kuyusu, soluksuz ve ıssız
inip çıkar ölüm, durana dek yüzümdeki
sevişen kederlerle gülün gümü
adımdan çıkardım bir a
gözlerimde gezer geriye kalan
yüzün yakamozlanır akşam saatlerinde
kime çıkmaz piyangosu hüznün
belki de sombalığa en son
ve demir kırı bir taya
ertesi yasaktı, es vardı
bir tek uzun gecelerde
çıkrığında intihar edeceğim kuyu
zaman kuyusu, soluksuz ve ıssız
inip çıkar ölüm, durana dek yüzümdeki
sevişen kederlerle gülün gümü
adımdan çıkardım bir a
gözlerimde gezer geriye kalan
macaristan polüt bürosu genel sekreter yardımcısı gibi ismi olan ilaçtır. bir süre önce iğne fobim dolayısıyla psikiyatr bir arkadaşın yazmasıyla aldım eczaneden. uzun süre iğne vurulmam gerekmedi. fakat arkadaş, bağımlılığının pis olabileceği hususunda beni uzun uzun uyardı. aslında uzun uzun uyarmadı. öyle ota boka atılacak hap değil falan dedi, ben anladım.
uzun bir süre iğne vurduracak gereksinim yaşamadığım için hap kutusunu evin köşesine attım öyle durdu uzun süre. sonra bir gün, yeğenimin beynimi sinirden tavana vurdurduğu bir an hapın antidepresan etkisi aklıma geldi ve bir tane içtim. yarım saat 40 dakika içinde helva gibi olmuştum. hayatımın en iyi uykularından birini uyudum. bir kaç gün sonra yine depresif bir günümde, gündüz içtim ve yine iyi geldi. o gün çalışmak zorundaydım, uyku yapmasından korkarak içim fakat bilakis uykumu açtı.
bir kaç gün sonra çok uykusuz bir günümde tekrar içtim bu sefer bir boka yaramadı. 2 haftadır falan hiç içmedim. aramıyorum. bağımlılık yapmadı. iğne fobisine bir etkisi yoktur. bağımlılığı da sanırım plesebo etkisi.
konuyu bir yere bağlayamadım. neyse, bu da böyle bir anım ve hikayemdir deyip bitireyim. ama isminden dolayı, mutlaka bir gün hastalanıp saplanması muhtemel iğnelere karşı yoldaşım olacağına karşı çok güvenmiştim yaa. tranko yoldaşı, sosyal medya aracılığıyla revizyonist ilan etmekten kendimi alamıyorum.
uzun bir süre iğne vurduracak gereksinim yaşamadığım için hap kutusunu evin köşesine attım öyle durdu uzun süre. sonra bir gün, yeğenimin beynimi sinirden tavana vurdurduğu bir an hapın antidepresan etkisi aklıma geldi ve bir tane içtim. yarım saat 40 dakika içinde helva gibi olmuştum. hayatımın en iyi uykularından birini uyudum. bir kaç gün sonra yine depresif bir günümde, gündüz içtim ve yine iyi geldi. o gün çalışmak zorundaydım, uyku yapmasından korkarak içim fakat bilakis uykumu açtı.
bir kaç gün sonra çok uykusuz bir günümde tekrar içtim bu sefer bir boka yaramadı. 2 haftadır falan hiç içmedim. aramıyorum. bağımlılık yapmadı. iğne fobisine bir etkisi yoktur. bağımlılığı da sanırım plesebo etkisi.
konuyu bir yere bağlayamadım. neyse, bu da böyle bir anım ve hikayemdir deyip bitireyim. ama isminden dolayı, mutlaka bir gün hastalanıp saplanması muhtemel iğnelere karşı yoldaşım olacağına karşı çok güvenmiştim yaa. tranko yoldaşı, sosyal medya aracılığıyla revizyonist ilan etmekten kendimi alamıyorum.
kendimin dışında kimsede faydasını görmediğim ağrı kesicidir. ara sıra inen şiddetli baş ağrılarım ve diş ağrılarıma karşı sığındığım tek dostumdur.
geçenlerde ablam bir ameliyat geçirdi. kadıncağızın acılarını gece hiç bir etkili ilaç geçirmedi. doktorunun eski arkadaşım olduğuna sığınarak, ablama parol serum takmasını rica ettim. doktor arkadaş biraz yaşlı ve ağzı bozuk bir arkadaştır. ''bir boka yarayacağını sanmam ama tamam takılsın'' dedi.
ablam o gece mışıl mışıl, ağrısız uyudu. sonrasında da hastaneden çıkarttık zaten. ağrı kesicilerin genetik etkisi var mıdır diye sorduğum hekim arkadaş ''ne biliyim emenike'' dedi. bilen varsa lutfen daha düzgün bir üslupla yardımcı olsun.
geçenlerde ablam bir ameliyat geçirdi. kadıncağızın acılarını gece hiç bir etkili ilaç geçirmedi. doktorunun eski arkadaşım olduğuna sığınarak, ablama parol serum takmasını rica ettim. doktor arkadaş biraz yaşlı ve ağzı bozuk bir arkadaştır. ''bir boka yarayacağını sanmam ama tamam takılsın'' dedi.
ablam o gece mışıl mışıl, ağrısız uyudu. sonrasında da hastaneden çıkarttık zaten. ağrı kesicilerin genetik etkisi var mıdır diye sorduğum hekim arkadaş ''ne biliyim emenike'' dedi. bilen varsa lutfen daha düzgün bir üslupla yardımcı olsun.
topraklarımızda yetişmiş en büyük şairlerden olan aşık mahsuni'nin çeşmi siyahım türküsünde geçen muhteşem dizelerdir.
sanırım bu türkünün söylenmiş en güzel versyonunu da ilyas salman söylemiştir.
ölmek istiyorum bir an bağlarda, ayağıma cennet kiralansa da...
sanırım bu türkünün söylenmiş en güzel versyonunu da ilyas salman söylemiştir.
ölmek istiyorum bir an bağlarda, ayağıma cennet kiralansa da...
kayahan'ın muhteşem şarkısı ''bir garip serçe'' şarkısında geçen sorudur. şimdi gel de, 20 yaş altı gençlere postane ve mevzuyu anlat. gerçi günümüzde memleketin neredeyse 7'de biri cezaevinde. aman postanelere zeval gelmesin. sosyo politik mesaj bu kadardı. şarkının muhteşem sözlerinden bir bukle paylaşıyorum.
olmasaydı hatıralar kahrolası yaşananlar
geceleyin deli eder beni
şu gözlerim olmasaydı yüreğim taştan olsaydı
ne kolaydı unutması seni...
gül dalında bülbül değil, bir garip serçe...
olmasaydı hatıralar kahrolası yaşananlar
geceleyin deli eder beni
şu gözlerim olmasaydı yüreğim taştan olsaydı
ne kolaydı unutması seni...
gül dalında bülbül değil, bir garip serçe...
nazan öncel'in ''eveleme, develeme, geveleme, bitti'' şarkısında geçen cümledir. şimdi 10 yaş altı gençler bu cümleyi duyduğunda ''abi jeton ne'' diye sorabilir. anlatırsın, bunun telefonla bağını anlatana kadar 6 saat geçer. hiç uğraşamam, zaten hastayım. şarkı güzel şarkıdır ama gençler.
velhasıl bitti...
velhasıl bitti...
ranta dayalı, anti ekolojik belediyecilikte uzmanlaşmış belediyecilik türleridir. arkadaş, elinde maroluyla pazarcı esnafının terorist ilan edildiğini duydu bu kulaklar. peki neden kimse, belediyelere ''ulannn siz bu pazar yerlerini ucuzdan hangi mafyalara peşkeş çekiyorsunuz da, pazarcı esnafı da kimlere faiş paralar vererek yer bulma telaşında?'' diye sormadıkça biz her şeye müstehakız, demek geçiyor içimden. ama hayır değiliz. mutlaka değişecek bu kirli düzen.
kürtçede ''aman gönül'' anlamına gelen cümledir. aynı zamanda muhteşem bir ''mihemed sexo '' eseridir. aynur doğan'ın 2006 yılında çıkardığı ''nupel'' albümünde, kardeş türkülerle ortak çalışması mutlaka dinlenilmelidir.
önümü karanlık gece eyledi
yaralı ve sarhoşlar gibiyim
kalp ve ciğerimi tümden yaraladı
bahçeden yola çıktı ve yürüdü
ipek saçları karlara değdi
ruhum kaldı, kalbim vuruldu
gönül oktan çıkan yay gibi vuruldu
başımı döndürdü, aklımı aldı
eman eman eman dilo, ji derdê yarê tim bi kulo, janê eşqê avêt dilo
önümü karanlık gece eyledi
yaralı ve sarhoşlar gibiyim
kalp ve ciğerimi tümden yaraladı
bahçeden yola çıktı ve yürüdü
ipek saçları karlara değdi
ruhum kaldı, kalbim vuruldu
gönül oktan çıkan yay gibi vuruldu
başımı döndürdü, aklımı aldı
eman eman eman dilo, ji derdê yarê tim bi kulo, janê eşqê avêt dilo
sibel hanıma olan aşkım, sevdam ve taparcasına sevgim en büyük yaşamsal itiraflarımdan biridir. sanırım ne kadar güzel bir hanımefendi olduğu konusunda herkesle hemfikirizdir. aynı zamanda, iyi dinlendiği zaman, anlaşılacaktır ki, muhteşem sesini çok iyi bir şan eğitimiyle geliştirmiş bir ses sanatçısıdır.
grup kızılırmak'ın, ''günde dün'' isimli kasedinden, antidepresan niteliğinde bir eserdir.
güneş bir gün doğacak
al bir aydınlık saracak bedenini
hüzünlenen gözlerini
binlerce kez öpeceğim
umudunla direncinle
bilincindeki tohumla
aydınlıklar doğacak senle
yüreğimdeki inancı
umarsızlık sardığında
soluğunla ısıt beni
günüm güneşim kavgam ol
sen emeksin sen sevdasın
ufukta parlayan günsün
güneş bir gün doğacak
al bir aydınlık saracak bedenini
hüzünlenen gözlerini
binlerce kez öpeceğim
umudunla direncinle
bilincindeki tohumla
aydınlıklar doğacak senle
yüreğimdeki inancı
umarsızlık sardığında
soluğunla ısıt beni
günüm güneşim kavgam ol
sen emeksin sen sevdasın
ufukta parlayan günsün
sevdiği kadına kendi meşrebince sesleniş içeren güzel bir malatya türküsüdür. muharrem dededen dinlemekten yaşamım boyunca bıkmadığım bir türküdür. fakat siz gençlere bu zamanda sevdiğinize bu şekilde seslenmenizi tavsiye etmem. hayatınız boyunca bekar gezersiniz. son kıtasını çok cinsiyetçi buluyorum ve o kıtayı duymazdan geliyorum. hatta burada da sansürlüyorum.
gülüm seni alır dağa kaçarım
yüce dağ başına çadır açarım
kahve bulamazsam kenger içerim
nasıl olsa gülüm seni beslerim
hadi nazlı yarim, kölen olayım
evlerinin önü uzunca erik
gülümü sormayın kınalı ferik
zenne alamazsam alırım terlik
nasıl olsa gülüm seni beslerim
hadi nazlı yarim, kölen olayım
gülüm seni alır dağa kaçarım
yüce dağ başına çadır açarım
kahve bulamazsam kenger içerim
nasıl olsa gülüm seni beslerim
hadi nazlı yarim, kölen olayım
evlerinin önü uzunca erik
gülümü sormayın kınalı ferik
zenne alamazsam alırım terlik
nasıl olsa gülüm seni beslerim
hadi nazlı yarim, kölen olayım
metin kemal kahraman'ın, ''umutsuzluk yanarken'' şiirini muhteşem bir şekilde besteledikleri hdp lideridir;
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
güzel bir ahmet haşim şiiridir;
âteş gibi bir nehir akıyordu
rûhumla o rûhun arasından
bahsetti, derinden ona hâlim
aşkın bu unulmaz yarasından.
vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...
âteş gibi bir nehir akıyordu
rûhumla o rûhun arasından
bahsetti, derinden ona hâlim
aşkın bu unulmaz yarasından.
vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...
bugün itibariyle gribe yakalandım. bir mandilana soyup yiyim dedim, soymakta çok güçlük çektim. bir mandalinayı soyamayacak kadar mı hastayım diye acıdım kendime. meğer soymaya çalıştığımşey portakalmış. bu da işte böyle bir anım oldu.
haa bir de, nezle olmak çok kötü bir şeydir. hem de çok kötü bir şeydir.
haa bir de, nezle olmak çok kötü bir şeydir. hem de çok kötü bir şeydir.
içinde bulunduğum allahsız grubudur. türkiye'de her din grubundan ve biz ateistler de dahil, sosyal veya kültürel müslüman olarak adlandırılabilecek sosyolojik katmanın içinde yer alırız.
hele ki benim gibi yıllarca esnaflık yaptıysanız, ateist de olsanız, dilinize bu ve benzeri terimlerin pelesenk olması gayet normaldir.
bir de, öncelikle teistlerin neden allahtan korkmadığı sorgulanmalıdır.
hayırlı cumalar.
hele ki benim gibi yıllarca esnaflık yaptıysanız, ateist de olsanız, dilinize bu ve benzeri terimlerin pelesenk olması gayet normaldir.
bir de, öncelikle teistlerin neden allahtan korkmadığı sorgulanmalıdır.
hayırlı cumalar.
nezle olmak çok kötü bir şeydir.
muhteşem bir a. kadir şiiridir. ezginin günlüğü tarafından da en az şiir kadar güzel bestelenmiştir;
bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı
bir rüzgâr önündeyim, gel keyfim gel
bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı
bir sevda içindeyim, başım dumanlı
ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
bir iner bir çıkarım bu yokuşu
ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
kazanırım çocuklarıma ekmek parası
ben deniz üstünde, rüzgâr önünde
ben sevda içinde, tatlı türküde
inişte, yokuşta, ekmek parasında
iki oğlum var, mehmet'le ali
gönlümde bir dünya, pamuk gibi
bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı
bir rüzgâr önündeyim, gel keyfim gel
bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı
bir sevda içindeyim, başım dumanlı
ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
bir iner bir çıkarım bu yokuşu
ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
kazanırım çocuklarıma ekmek parası
ben deniz üstünde, rüzgâr önünde
ben sevda içinde, tatlı türküde
inişte, yokuşta, ekmek parasında
iki oğlum var, mehmet'le ali
gönlümde bir dünya, pamuk gibi
edebi açıdan çok değer addetmediğim romancıdır. özellikle ''kar''romanı roman değer edebi skandaldır.
yunanistan'dan yaşam standartları bakımından 67 basamak aşağıda olsak da, türk romanları dünyada, modern yunan edebiyatından daha çok dile çevrilip okunur. cumhuriyetten önce roman geleneği olmayan bir ulus olarak gururlanmamız gereken bir durumdur bu. ve belki de, cumhuriyetimize minnet borçlu olmamız için başlı başına büyük bir sebeptir.
lakin, edebiyatımızdan bu kadar çok değerli isim gelmiş geçmişken, pamuk'un nobel almasını o gün de hazmedememiştim, bugün de anlayamıyorum.
fikri namusun arkasında eylem kararlılığyla duramayan korkak da bir burjuva aydınıdır. veya maydınıdır bilemeyeceğim.
yunanistan'dan yaşam standartları bakımından 67 basamak aşağıda olsak da, türk romanları dünyada, modern yunan edebiyatından daha çok dile çevrilip okunur. cumhuriyetten önce roman geleneği olmayan bir ulus olarak gururlanmamız gereken bir durumdur bu. ve belki de, cumhuriyetimize minnet borçlu olmamız için başlı başına büyük bir sebeptir.
lakin, edebiyatımızdan bu kadar çok değerli isim gelmiş geçmişken, pamuk'un nobel almasını o gün de hazmedememiştim, bugün de anlayamıyorum.
fikri namusun arkasında eylem kararlılığyla duramayan korkak da bir burjuva aydınıdır. veya maydınıdır bilemeyeceğim.
tarihte mazlumların ve haklıların da, güçlü ve emperyalist devletleri yenilgiye uğratabileceklerini ispatlayan, japonya rusya savaşından sonraki, tarihi aydınlığıyla en güzel şekilde ışıtan gündür. anadolu halklarının, ingiltere'nin başını çektiği emperyalstleri büyük direnişle bozguna uğratması sonucu, rusya'da şanlı bolşevik devrimin fitili ateşlenmiş, insanlık doğan büyük bir güneşle yeniden aydınlanmıştır.
lakin rica ederim ki beni linç etmeyin, sayısız insanın yaşamını yitirdiği bir günü ''zafer'' olarak görmüyorum. zaten uzun osmanlı devleti için genel itibariyla 1. dünya savaşı yıkım olmuştur. biz bu savaşa neden girdik diye tarihsel ve sosyolojik olarak uzun uzun sorgulanmalıdır.
daha uzun vadede, osmanlı'nın küllerinden büyük türkiye cumhuriyeti kurulduğu için ulusal manada ruhumuzuzda önemli etkisi olan bir gündür. işte bu noktada, gazi kemal atatürk'ün çok iyi anlaşılması gerekiyor. atatürk salt emperyalistlere karşı ortak anadolu ruhunun kılıcını çeken büyük bir kumandan değil, aynı zamanda köhnemiş osmanlı zihniyetine karşı savaşan bir liderdir. yozlaşmış ittihat ve terraki zihniyetiyle hesabı olan bir devrimcidir.
ülkemizin kurucu cumhurbaşkanı ve çanakkale direnişinde büyük payı olan kumandan atatürk, kendi döneminde bu savaşı hiç bir zaman siyasete alet etmemiştir. hatta, yeni zelanda'dan gelen masum gençlerin annelerine yazdığı mektup, felsefe fakültelerinde, hümanizma anlatılırken ders olarak okutulmalıdır.
en son kutlamalardaki bağzı konuşmalar bize göstermiştir ki, 1915'den sonra tarihte sadece sayı olarak ilerlemişiz. insanlıkta binlerce yıl gerilemişiz.
bu büyük direnişte yaşamını yitiren bütün canları, sevgi ve saygıyla yad ederim.
lakin rica ederim ki beni linç etmeyin, sayısız insanın yaşamını yitirdiği bir günü ''zafer'' olarak görmüyorum. zaten uzun osmanlı devleti için genel itibariyla 1. dünya savaşı yıkım olmuştur. biz bu savaşa neden girdik diye tarihsel ve sosyolojik olarak uzun uzun sorgulanmalıdır.
daha uzun vadede, osmanlı'nın küllerinden büyük türkiye cumhuriyeti kurulduğu için ulusal manada ruhumuzuzda önemli etkisi olan bir gündür. işte bu noktada, gazi kemal atatürk'ün çok iyi anlaşılması gerekiyor. atatürk salt emperyalistlere karşı ortak anadolu ruhunun kılıcını çeken büyük bir kumandan değil, aynı zamanda köhnemiş osmanlı zihniyetine karşı savaşan bir liderdir. yozlaşmış ittihat ve terraki zihniyetiyle hesabı olan bir devrimcidir.
ülkemizin kurucu cumhurbaşkanı ve çanakkale direnişinde büyük payı olan kumandan atatürk, kendi döneminde bu savaşı hiç bir zaman siyasete alet etmemiştir. hatta, yeni zelanda'dan gelen masum gençlerin annelerine yazdığı mektup, felsefe fakültelerinde, hümanizma anlatılırken ders olarak okutulmalıdır.
en son kutlamalardaki bağzı konuşmalar bize göstermiştir ki, 1915'den sonra tarihte sadece sayı olarak ilerlemişiz. insanlıkta binlerce yıl gerilemişiz.
bu büyük direnişte yaşamını yitiren bütün canları, sevgi ve saygıyla yad ederim.
günün anlam ve önemine uygun bir ahmet kaya şarkısıdır. şiir vatan şairi mehmet akif ersoy;
yan yana iki ülke gibiyiz seninle
yan yana iki ülke gibiyiz seninle,
ayın önünden geçen bulut
önce seni karanlıkta bırakır sonra beni
senden bana eser, yerine göre,
yerine göre benden sana
şakaklarımızı serinleten rüzgâr.
iki kıyı gibiyiz karşılıklı,
hem ayırır bizi hem bağlar birbirimize
aramızda akan ırmak.
iki tarih sayfası gibiyiz art arda
birinde başlayan cümlenin sonu
ötekinde düğümlenir ancak.
geldiği vakit hasat günleri
iki ayrı ağızda aynı anda
beliren bir gülümseme gibiyiz seninle
ve iki ter damlası gibiyiz alnında
elbirliği ile üretilip
kardeşçe bölüşülen bir dünyanın.
kemal özer
yan yana iki ülke gibiyiz seninle,
ayın önünden geçen bulut
önce seni karanlıkta bırakır sonra beni
senden bana eser, yerine göre,
yerine göre benden sana
şakaklarımızı serinleten rüzgâr.
iki kıyı gibiyiz karşılıklı,
hem ayırır bizi hem bağlar birbirimize
aramızda akan ırmak.
iki tarih sayfası gibiyiz art arda
birinde başlayan cümlenin sonu
ötekinde düğümlenir ancak.
geldiği vakit hasat günleri
iki ayrı ağızda aynı anda
beliren bir gülümseme gibiyiz seninle
ve iki ter damlası gibiyiz alnında
elbirliği ile üretilip
kardeşçe bölüşülen bir dünyanın.
kemal özer