koma amed'en gelsin. bu albümü komple dinlemenizi öneririm. fevkaladenin fevki lezzette bir albümdür;
hoy hoy hoy memo
kurtekî ser kirasî
jahro dilo memo
kurtekî ser kirasî...
14 şubat'a çok üzgün giren ve birazdan uyuyup akşam karanlığa kadar uyanmayacak yazardır. güzel düş görmek falan istemiyorum, gerçekliğe uyanmak fena oluyor. belki kozmoz bir kıyak geçer de kabus görmem. mutlu birlikteliği olan tüm dostların sevgililer gününü kutlarım ve ömür boyu mutluluklar dilerim. güzel şiirler bıraktım sözlüğe okuyup sevdanıza daha çok sarılmanızı da dilerim. bir insanı şiir olmadan sevmek, kitapsız Allaha tapmaya benzer. fakat güzel aşk şarkısı yok bugün size. bu güzel moskof marşıyla idare edin. aşk şarkısı ben de dinlemiyorum ve dinlemeyeceğim bugün.
yaşasın halkların sevişmesi!!!
yaşasın halkların sevişmesi!!!
''evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...''
''içmek,
gözlerinde içmek ayışığını.
varmak,
gözlerinde varmak can tılsımına.
gözlerin hani?''
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...''
''içmek,
gözlerinde içmek ayışığını.
varmak,
gözlerinde varmak can tılsımına.
gözlerin hani?''
muhteşem bir ahmed arif şiiridir;
açardın,
yalnızlığımda
mavi ve yeşil,
açardın.
tavşan kanı, kınalı - berrak.
yenerdim acıları, kahpelikleri...
gitmek,
gözlerinde gitmek sürgüne.
yatmak,
gözlerinde yatmak zindanı
gözlerin hani?
"to be or not to be" değil.
"cogito ergo sum" hiç değil...
asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
durdurulmaz çığı
sonsuz akımı.
içmek,
gözlerinde içmek ayışığını.
varmak,
gözlerinde varmak can tılsımına.
gözlerin hani?
canımın gizlisinde bir can idin ki
kan değil sevdamız akardı geceye,
sıktıkça cellad,
kemendi...
duymak,
gözlerinde duymak üç - ağaçları
susmak,
gözlerinde susmak,
ustura gibi...
gözlerin hani?
açardın,
yalnızlığımda
mavi ve yeşil,
açardın.
tavşan kanı, kınalı - berrak.
yenerdim acıları, kahpelikleri...
gitmek,
gözlerinde gitmek sürgüne.
yatmak,
gözlerinde yatmak zindanı
gözlerin hani?
"to be or not to be" değil.
"cogito ergo sum" hiç değil...
asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
durdurulmaz çığı
sonsuz akımı.
içmek,
gözlerinde içmek ayışığını.
varmak,
gözlerinde varmak can tılsımına.
gözlerin hani?
canımın gizlisinde bir can idin ki
kan değil sevdamız akardı geceye,
sıktıkça cellad,
kemendi...
duymak,
gözlerinde duymak üç - ağaçları
susmak,
gözlerinde susmak,
ustura gibi...
gözlerin hani?
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmed ARİF
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmed ARİF
beşikler vermişim nuh'a
salıncaklar, hamaklar,
havva ana'n dünkü çocuk sayılır,
anadoluyum ben,
tanıyor musun ?
utanırım,
utanırım fıkaralıktan,
ele, güne karşı çıplak...
üşür fidelerim,
harmanım kesat.
kardeşliğin, çalışmanın,
beraberliğin,
atom güllerinin katmer açtığı,
şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
kalmışım bir başıma,
bir başıma ve uzak.
biliyor musun ?
binlerce yıl sağılmışım,
korkunç atlılarıyla parçalamışlar
nazlı, seher-sabah uykularımı
hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
haraç salmışlar üstüme.
ne iskender takmışım,
ne şah ne sultan
göçüp gitmişler, gölgesiz!
selam etmişim dostuma
ve dayatmışım...
görüyor musun ?
nasıl severim bir bilsen.
köroğlu'yu,
karayılanı,
meçhul askeri...
sonra pir sultanı ve bedrettini.
sonra kalem yazmaz,
bir nice sevda...
bir bilsen,
onlar beni nasıl severdi.
bir bilsen, urfa'da kurşun atanı
minareden, barikattan,
selvi dalından,
ölüme nasıl gülerdi.
bilmeni mutlak isterim,
duyuyor musun ?
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
gör, nasıl yeniden yaratılırım,
namuslu, genç ellerinle.
kızlarım,
oğullarım var gelecekte,
herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
kaç bin yıllık hasretimin koncası,
gözlerinden,
gözlerinden öperim,
bir umudum sende,
anlıyor musun ?
muhteşem dizelerinin yazarıdır.
salıncaklar, hamaklar,
havva ana'n dünkü çocuk sayılır,
anadoluyum ben,
tanıyor musun ?
utanırım,
utanırım fıkaralıktan,
ele, güne karşı çıplak...
üşür fidelerim,
harmanım kesat.
kardeşliğin, çalışmanın,
beraberliğin,
atom güllerinin katmer açtığı,
şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
kalmışım bir başıma,
bir başıma ve uzak.
biliyor musun ?
binlerce yıl sağılmışım,
korkunç atlılarıyla parçalamışlar
nazlı, seher-sabah uykularımı
hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
haraç salmışlar üstüme.
ne iskender takmışım,
ne şah ne sultan
göçüp gitmişler, gölgesiz!
selam etmişim dostuma
ve dayatmışım...
görüyor musun ?
nasıl severim bir bilsen.
köroğlu'yu,
karayılanı,
meçhul askeri...
sonra pir sultanı ve bedrettini.
sonra kalem yazmaz,
bir nice sevda...
bir bilsen,
onlar beni nasıl severdi.
bir bilsen, urfa'da kurşun atanı
minareden, barikattan,
selvi dalından,
ölüme nasıl gülerdi.
bilmeni mutlak isterim,
duyuyor musun ?
öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip...
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne - üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
gör, nasıl yeniden yaratılırım,
namuslu, genç ellerinle.
kızlarım,
oğullarım var gelecekte,
herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
kaç bin yıllık hasretimin koncası,
gözlerinden,
gözlerinden öperim,
bir umudum sende,
anlıyor musun ?
muhteşem dizelerinin yazarıdır.
yaşamanın gerçek amacı mutluluk değil, kaliteli bir mutluluk olmalıdır. yaşamda kalite, büyük özveri, emek fakat en önemlisi de dimdik bir omurga gerektirir. kısaca namuslu bir bilinç gerektirir. bir insan bu hali yaşamda iki kişi var edebiliyorsa ne mutlu ona. fakat bu kaliteli mutluluk hali yaşamda şüphesiz tek başına da sağlanabilecek bir haldir.
yaşamın kıymetini büyük bir emek bilinci değeriyle bilen tüm yalnız dostların sevgililer gününü, değerli müzikalite evrenimiz, ahmet abimizle beraber kutlarım.
dağlar dizi dize düz olur mu?
yar gelmesize ne olur
bir yar gider bin yar gelir
düşmanlar görür kor olur
hadi sen git isine de herkes kendi isine
dağlarımda zulüm var mı düşemem yar peşine...
yaşamın kıymetini büyük bir emek bilinci değeriyle bilen tüm yalnız dostların sevgililer gününü, değerli müzikalite evrenimiz, ahmet abimizle beraber kutlarım.
dağlar dizi dize düz olur mu?
yar gelmesize ne olur
bir yar gider bin yar gelir
düşmanlar görür kor olur
hadi sen git isine de herkes kendi isine
dağlarımda zulüm var mı düşemem yar peşine...
benim tatlı sert, artık ihtiyarlığa yaklaşan çok sevdiğim bir teyzem var. diline küfür yakışan nadir insanlardandır kendisi. bu yaşıma geldim, ne zaman aile içinde bacak bacak üstüne atıp otursam "topla da otur lan o sonradan çıkmalarını benim karşımda" diye defalarca azarını işitmişimdir. 35 yıldır yediğim bu fırçadaki "sonradan çıkmalar" cümlesinin manâsı üzerine hiç düşünmemiştim. fakat pavlov'un köpeği misali bu cümleyi duyunca ne yapmam gerektiği motor bir reflekse dönüşmüştü bende. sabahın dördünde cümlenin muhtevası beynimde bir ampül gibi çaktı ve gülmeye başladım.
sesi tartışmasız güzel bir şarkıcıdır. fakat sesinin eğitim eksikliği bir tek benim mi kulağımı tırmalamakta? bazı şarkılarında annemden farksız bağırıyor, korkuyorum.
sesini kıyaslayabileceğim türkiyeli kadın rock sanatçısı aklıma gelmediği için, pop müzikten örnek vereceğim. sesi, aynı zamanda dönemdaşları olan, candan erçetin ve sertap erener kadar güzeldir. fakat o sanatçılarımızın şarkıda bağırırlarkenki kalitesiyle, şebo'nun bağırarkenki halini kıyaslayın. demek istediğimi anlayacaksınız. bari sözcükleri anlaşılabilmektedir. son dönemde 30 yaş altı bir çok şarkıcının dediklerinden hiç bir şey anlamıyorum. seksi olmaya çalıştıklarını sanıyorlar fakat embesile benziyorlar.
bunlar dışında şebo benim kanaatimce türkiye'de yaşayan en güzel kadınlardan biridir. bir gün, her hangi bir ortamda karşılaşırsak beni tavlayıp elde etmekte hiç zorlanmayacaktır. mutlu bir beraberlikle geleceğe yürürken sözlük hesabımı öğrenip bunları okursa iyi olmaz. o zaman bana "ye şu yazdıklarını" derse yerim, sıkıntı yok.
biten bir çok aşkımın en güzel ilahilerinden olan "hoşçakal" şarkısıyla onun ardından ağlamak, ruhuma pek iyi gelmeyecektir.
sesini kıyaslayabileceğim türkiyeli kadın rock sanatçısı aklıma gelmediği için, pop müzikten örnek vereceğim. sesi, aynı zamanda dönemdaşları olan, candan erçetin ve sertap erener kadar güzeldir. fakat o sanatçılarımızın şarkıda bağırırlarkenki kalitesiyle, şebo'nun bağırarkenki halini kıyaslayın. demek istediğimi anlayacaksınız. bari sözcükleri anlaşılabilmektedir. son dönemde 30 yaş altı bir çok şarkıcının dediklerinden hiç bir şey anlamıyorum. seksi olmaya çalıştıklarını sanıyorlar fakat embesile benziyorlar.
bunlar dışında şebo benim kanaatimce türkiye'de yaşayan en güzel kadınlardan biridir. bir gün, her hangi bir ortamda karşılaşırsak beni tavlayıp elde etmekte hiç zorlanmayacaktır. mutlu bir beraberlikle geleceğe yürürken sözlük hesabımı öğrenip bunları okursa iyi olmaz. o zaman bana "ye şu yazdıklarını" derse yerim, sıkıntı yok.
biten bir çok aşkımın en güzel ilahilerinden olan "hoşçakal" şarkısıyla onun ardından ağlamak, ruhuma pek iyi gelmeyecektir.
dahi müzisyen ennio morricone'nin, şahaser niteliğinde bir çalışmasıdır;
gazi paşanın ''bir gün benim söylediklerim, bilimle çatışırsa mutlaka bilimi seçiniz'' diye veciz bir sözü vardır. elbette ki ulus olarak bu ilke ve inkilapları, cumhuriyet tarihi içinde güncelleyip cumhuriyeti ve halkı çok daha iyi bir yere taşımamız gerekiyordu. fakat bu ilke ve devrimler, cumhuriyet fıtratından dinamitle patlatırcasına yok edildi. şimdi de halkın hafızasından yok edilmek istenmekte. bunların yerine,
şirketçilik,
mutahitçilik,
himmetçilik,
ümmetçilik,
gelince, bizim de halk ve cumhuriyet olarak geldiğimiz hal ortadadır.
şirketçilik,
mutahitçilik,
himmetçilik,
ümmetçilik,
gelince, bizim de halk ve cumhuriyet olarak geldiğimiz hal ortadadır.
yeni türkünün 1990 yılında çıkarttığı vira vira kasedinden, az bilinen muhteşem bir şarkıdır.
içimizde yanan bir gülsün şimdi
yüzümüzde gülen çocuk düşleri
her şeyi yokeden gülünç bir dünya bu
nasıl da güzel oysa
içimizde yanan bir gülsün şimdi
yüzümüzde gülen çocuk düşleri
her şeyi yokeden gülünç bir dünya bu
nasıl da güzel oysa
sevgili genç yazarlar. benden genç olan yazarlar demek istiyorum aslında. sizlerin henüz gelmediği ve bizim mafh etmeyi nasıl başarabildiysek başardığımız dünyada, piyasa şarkıları bile böyle felsefi nitelik taşırdı. insanların söyleyecek dolu dolu sözleri vardı. böyle güzel bir dünyayı biz mafh ettik. bunun için hem özür diliyorum, hem de çok üzgün olduğumu söylemek istiyorum.
hayat büyük
senden daha büyük
ve sen ben değilsin
gideceğim yolun uzunluğu
gözlerindeki mesafe kadar
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
çekiliyorum
köşedeki benim
spot ışığındaki ben
inancımı kaybediyorum
seni kaybetmemeye çalışıyorum
ve yapabilir miyim bilmiyorum
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
yeteri kadar konuşamadım
güldüğünü duydum sanki
şarkı söylediğini duydum sanki
denediğini gördüm sanki
her fısıltı
uyanma saatimdeki
itiraflarımı seçiyor
gözümü üzerinde tutmaya çalışıyorum
yaralı ve kayıp kör bir aptal gibi
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
çekiliyorum
düşün bunu
asrın ipucu
düşün bunu
düştüğüm hata
beni diz çöktürdü
tüm bu fanteziler
havada uçuşsa ne olurdu
işte şimdi fazla kaçırdım
güldüğünü duydum sanki
şarkı söylediğini duydum sanki
denediğini gördüm sanki
ama o sadece bir rüyaydı
o sadece bir rüyaydı
hayat büyük
senden daha büyük
ve sen ben değilsin
gideceğim yolun uzunluğu
gözlerindeki mesafe kadar
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
çekiliyorum
köşedeki benim
spot ışığındaki ben
inancımı kaybediyorum
seni kaybetmemeye çalışıyorum
ve yapabilir miyim bilmiyorum
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
yeteri kadar konuşamadım
güldüğünü duydum sanki
şarkı söylediğini duydum sanki
denediğini gördüm sanki
her fısıltı
uyanma saatimdeki
itiraflarımı seçiyor
gözümü üzerinde tutmaya çalışıyorum
yaralı ve kayıp kör bir aptal gibi
olamaz, sanırım fazla kaçırdım
çekiliyorum
düşün bunu
asrın ipucu
düşün bunu
düştüğüm hata
beni diz çöktürdü
tüm bu fanteziler
havada uçuşsa ne olurdu
işte şimdi fazla kaçırdım
güldüğünü duydum sanki
şarkı söylediğini duydum sanki
denediğini gördüm sanki
ama o sadece bir rüyaydı
o sadece bir rüyaydı
leonard cohen'in muhteşem bir eseridir. dinledikçe bıkılmayan bir şarkıdır ve zaman zaman dillerden düşmeyendir. sevişme başlatıcı şarkılar arasında önemli bir yer tutar.
yıllardır iddia ediyorum ki, leonard ağabeyde çok güzel bir dengbej gırtlağı vardır. kendisinden güzel bir stran dinleyemedik sağlığında. klipte elinde tuttuğu tespihi de çok yakışmış.
yıllardır iddia ediyorum ki, leonard ağabeyde çok güzel bir dengbej gırtlağı vardır. kendisinden güzel bir stran dinleyemedik sağlığında. klipte elinde tuttuğu tespihi de çok yakışmış.
BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE BİR BULUTUN
Başımızın üstünde bir bulutun
Güneşe asılmış gölgesi,
Uzakta toz halinde dağılan
Yoğurtçu sesi,
Gün bitmeden başladı içimizde
Yarınsız insanların gecesi.
Ahmet Hamdi TANPINAR
Başımızın üstünde bir bulutun
Güneşe asılmış gölgesi,
Uzakta toz halinde dağılan
Yoğurtçu sesi,
Gün bitmeden başladı içimizde
Yarınsız insanların gecesi.
Ahmet Hamdi TANPINAR
en çok sevdiğim şarkılardan biridir. muhteşem bir akustik coverına rastladım ve bayıldım.
the sun's in your eyes, the heat is in your hair
they seem to hate you
because you're there
and ı need a friend, oh ı need a friend
to make me happy
not stand here on my own
the sun's in your eyes, the heat is in your hair
they seem to hate you
because you're there
and ı need a friend, oh ı need a friend
to make me happy
not stand here on my own
barış manço'nun zamanının çok ötesi güzellikte, hollanda'da çektiği klibidir. oynayan kız gerçekten muhteşem güzellikte bir varlık. klibin bir yerinde, barış abi nikole kidman'ın yüzünde sevdiği kızı görüyor. sevdiği kadınların yüzüne bakınca, nicole kidman'ı gören tek manyak benim sanıyordum. barış abiyle bir ortak yanımız daha çıkmasına çok sevindim.
muhteşem saundlarla dolu bir barış manço şarkısıdır. sabahın köründe ne uykum var, ne de yapacak bir işim, barış manço kliplerini izlemeye sardım kendimi. bu kilibin sonunda kız ne zaman ölecek diye israrla izledim. ölmedi. kız çok çirkin ve allah tarafından da, işveden, cilveden müstesna yaratılmış bir kız. yahut evrimsel biyoloji tarafından böyle şekillendirilmiş de diyebiliriz. sonra sırf barış abi kliplerindeki bütün kızlar mı bu kadar çirkin diye eser miktarda klibini izledim büyük ustanın. hollanda'da çektiği, ''anlıyorsun değil mi-yeni bir gün'' klibindeki kız eşsiz güzelliktedir. onu da paylaşacağım.
bak şu dünyanın haline...
meyletme dünya malına.
razı oldum hayaline...
kara toprak ver yarimi!
kimi alır kimi satar.
hepsi de yan yana yatar...
bak şu dünyanın haline...
meyletme dünya malına.
razı oldum hayaline...
kara toprak ver yarimi!
kimi alır kimi satar.
hepsi de yan yana yatar...
aşağılık siyasetçilerin, ve özellikle her yerden kabak gibi biten belediye başkan adaylarının bugün sahte bir şekilde üzerinden oy devşirmeye çalıştığına şahit olduğum güzel insan. muharrem ince bile tiwiterda kartpostalımsı bir şey yapmış. resimde özgecan'ımızın salıncakta bir fotoğrafı vardı, fotoğrafın altında kocaman puntolarla ''muharrem ince'' yazıyor. bu oy devşirme kirliliği, cinayete yakın bir korkunçluk hissi yaşattı bana.
aynı zamanda hemşerim olan özgecan'ımızı koruyamadık. kendisi benim en çok sevdiğim varlık olan yeğenimin yaşındaydı ve onunla aynı okulda eğitim alıyordu. olayı öğrendiğimde, onun her saç teli bir mızrak olmuşçasına her yanıma saplanmıştı. özgecanımız'dan önceki canlarımızı da koruyamadık, sonrakileri de.
her yandan bir ceraat gibi sızan kadın düşmanlığı, lağım patlaması misali yayılırken ortalığa hiç bir masumu koruyamayacağız. sosyal medyada her siyasi görüşte insandan günümüzde kadın erkek eşitliğinin artık kadınlar lehine fazla olduğuna dair korkunç paylaşımlar görüyorum. sıradan insanlarımız da buna alkış tutuyor. ve artık sanal cumhuriyet kutlamaları gibi sığ laflarla ölüm yıl dönümlerinde özgacan'ı anıyoruz.
ceraat her yerden bir lağım gibi patlamakta. fakat burnumuz bütün pis kokulara çok alışmış. bu bir yaşamın değil, aşağılık bir dramın adıdır.
aynı zamanda hemşerim olan özgecan'ımızı koruyamadık. kendisi benim en çok sevdiğim varlık olan yeğenimin yaşındaydı ve onunla aynı okulda eğitim alıyordu. olayı öğrendiğimde, onun her saç teli bir mızrak olmuşçasına her yanıma saplanmıştı. özgecanımız'dan önceki canlarımızı da koruyamadık, sonrakileri de.
her yandan bir ceraat gibi sızan kadın düşmanlığı, lağım patlaması misali yayılırken ortalığa hiç bir masumu koruyamayacağız. sosyal medyada her siyasi görüşte insandan günümüzde kadın erkek eşitliğinin artık kadınlar lehine fazla olduğuna dair korkunç paylaşımlar görüyorum. sıradan insanlarımız da buna alkış tutuyor. ve artık sanal cumhuriyet kutlamaları gibi sığ laflarla ölüm yıl dönümlerinde özgacan'ı anıyoruz.
ceraat her yerden bir lağım gibi patlamakta. fakat burnumuz bütün pis kokulara çok alışmış. bu bir yaşamın değil, aşağılık bir dramın adıdır.
bugün toprağa verdiğimiz güzel dostumuz hakan yeşilyurt'un muhteşem söylediği ezgidir. ''toprağa vermek'' sadece dile kolay bir korkunç eylemdir.
hiç kimsem yok yaram sara...
hiç kimsem yok yaram sara...
çekilin buradayım ve o sosyalist benim kardaş. hesapladım da, fatih terim'i galatasay tarihinden çıkartırsak, şampiyonluklarımızın yarısı da beraberinde gidiyor. bu şampiyonluklarımızı, mafya bilmemneleriyle açıklayan arkadaş olursa çok pis sitem ve teesüf ederim. işin içine ''fetö'' karıştırırsa, bence karıştırmasın. sırf fenerbahçeye eyyamcılık ayağına icat edilen playoof döneminde bile, galatasaray şampiyon olmuştur. hem ligi lider bitirmiştir, hem de playoof saçmalığını lider bitirmiştir. bunu onlarca dakika uzatılan maçlara rağmen başarmıştır. tamam bize iki kupa vermeyin, saraçoğlun'da şampiyonluk turu izlemesi dünyanın en keyifli olayıydı bizim için.
fatih hocayı türkiye futbolundan çıkartın geriye ne kalır peki? sevgili mustafa denizli ve şenol güneş hocalarımızın da, türkiye futboluna büyük katkıları için hürmetlerimi sunar, ellerinden öperim. fakat bu fenevliler hep böyle işte. son günlerde başarısız oldukça, diilerine vuruyor. fatih hocaya bile dil uzatıyorlar. hatta bir ara, şenol güneş'i balçıkla kapatmaya çalıyorlar. adamı öldürmeye kast ettiniz be, bu neyin utanmazlığıdır.
değerli pederiniz aziz yıldırım yok artık. hakem döverek, teşvik primleri yağdırarak bile şampiyon olamadığınız yıllar çok uzaklarda. demek ki o çirkefliklerin olmadığı bir türkiye liginde, fener'in yeri kümeymiş de habarımız yokmuş.
fatih hocayı türkiye futbolundan çıkartın geriye ne kalır peki? sevgili mustafa denizli ve şenol güneş hocalarımızın da, türkiye futboluna büyük katkıları için hürmetlerimi sunar, ellerinden öperim. fakat bu fenevliler hep böyle işte. son günlerde başarısız oldukça, diilerine vuruyor. fatih hocaya bile dil uzatıyorlar. hatta bir ara, şenol güneş'i balçıkla kapatmaya çalıyorlar. adamı öldürmeye kast ettiniz be, bu neyin utanmazlığıdır.
değerli pederiniz aziz yıldırım yok artık. hakem döverek, teşvik primleri yağdırarak bile şampiyon olamadığınız yıllar çok uzaklarda. demek ki o çirkefliklerin olmadığı bir türkiye liginde, fener'in yeri kümeymiş de habarımız yokmuş.
Az önce çalıştığım kurum yemekhanesinde, "gel" şarkısına maruz kaldığım şarkıcımsı. Kelimeleri öyle bir tonluyor ki şarkıda sadece "ge" diye bir şey anlayabildim, "l" harfine tahminlerim sonucu çıkarttım. Bu hususta "g" harfinin gayet vurgulu bir harf olmasının da payı büyük. Bir de dansımsı, mansımsı bir garip hareketler yapıyordu klipte. Zaten bir sırt var kadında, sanki bizim hal pazardan hammal muhuttin abi gibi.
Gerçi ben son dönemde, 30 yaş altı bir çok şarkıcının tonladığı sözcükten bir halt anlamıyorum. Bu halleriyle seksi mi olduklarını sanıyorlar. Bence daha çok embele benziyorlar. Korkarım bu çağda, bir çok hususta, embesillik geçer akçe olmuş durumda.
Gerçi ben son dönemde, 30 yaş altı bir çok şarkıcının tonladığı sözcükten bir halt anlamıyorum. Bu halleriyle seksi mi olduklarını sanıyorlar. Bence daha çok embele benziyorlar. Korkarım bu çağda, bir çok hususta, embesillik geçer akçe olmuş durumda.
bence çok güzel bir ahmet haşim şiiridir;
karanfil
yârin dudağından getirilmiş
bir katre âlevdir bu karanfil,
rûhum acısından bunu bildi!
düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervâne kesildi...
ahmet haşim
fakat orhan veli ustamız, haşim'in bu şiirini, yine çok güzel bir şiirle diline dolar,
hakkınız var, güzel değildir ihtimal
mübalağa sanatı kadar
varşova'da ölmesi on bin kişinin
ve benzememesi
bir motörlü kıtanın bir karanfile,
"yarin dudağından getirilmiş".
iki büyük şairin tartışmasından bağımsız olarak, ismet özel'de karanfil imgesini yaz mutluluğu şiirne ustaca yerleştirmiştir.
sen bir karanfilsin, delisin
içlisin de, bükersin hemen boynunu
mendilimin içindeki kirazdır
mendilimin içi kiraz
bilmem ki ne desem, yaz mutluluğu.
nasılız ay ışığındaki dostum
bütün bir gecenin uykusuzluğu
bek şimdi her şey bir dengeye uydu
bir domates, birkaç domates hemen hemen tartıldı
bir sancı gibi yerleşti şuramıza özgürlük
kirazlar kirazlar
gözyaşları günbatımının
karanfil kokusu da
sevgilim, canım mendilim
mendilim kiraz dolu
anlatamıyorum galiba
hüzün değil yaz mutluluğu.
edip cansever'in yerçekimli karanfil şiiri de ne muhteşem bir şiiridir;
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
ahmed arif'in ''karanfil sokağı'' sevdalı yüreklerimizin başkentidir.
karanfil
yârin dudağından getirilmiş
bir katre âlevdir bu karanfil,
rûhum acısından bunu bildi!
düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervâne kesildi...
ahmet haşim
fakat orhan veli ustamız, haşim'in bu şiirini, yine çok güzel bir şiirle diline dolar,
hakkınız var, güzel değildir ihtimal
mübalağa sanatı kadar
varşova'da ölmesi on bin kişinin
ve benzememesi
bir motörlü kıtanın bir karanfile,
"yarin dudağından getirilmiş".
iki büyük şairin tartışmasından bağımsız olarak, ismet özel'de karanfil imgesini yaz mutluluğu şiirne ustaca yerleştirmiştir.
sen bir karanfilsin, delisin
içlisin de, bükersin hemen boynunu
mendilimin içindeki kirazdır
mendilimin içi kiraz
bilmem ki ne desem, yaz mutluluğu.
nasılız ay ışığındaki dostum
bütün bir gecenin uykusuzluğu
bek şimdi her şey bir dengeye uydu
bir domates, birkaç domates hemen hemen tartıldı
bir sancı gibi yerleşti şuramıza özgürlük
kirazlar kirazlar
gözyaşları günbatımının
karanfil kokusu da
sevgilim, canım mendilim
mendilim kiraz dolu
anlatamıyorum galiba
hüzün değil yaz mutluluğu.
edip cansever'in yerçekimli karanfil şiiri de ne muhteşem bir şiiridir;
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
ahmed arif'in ''karanfil sokağı'' sevdalı yüreklerimizin başkentidir.
sözleri halil gökkaya'nın şiiri olan, ibo'nun mega aşk albümünden güzel bir çalışmasıdır.
hasretin kalbime çivi,
çakar akşamdan akşama...
ismin dilimi parçalar,
diker akşamdan akşama...
hasretin kalbime çivi,
çakar akşamdan akşama...
ismin dilimi parçalar,
diker akşamdan akşama...
türkiye futbolu üzerinde en çok emeği olan yabancı oyuncudur. hatta kendisine ''yabancı'' demeye de dilim varmıyor, yıllar içinde bizim çocuğumuz gibi olmuştur. (çocuk dediğim de babam yaşında adam gerçi bugün) peki ''alex'i nerene ne edecen turuncu kardaş'' diye soracak olan olursa sormasın. allah onu öyle bir çarpar ki, karakteri şeytan rıdvan'dan beter olur.
alex döneminde, türkiye futbolu dışarıdan kaç kupa kazanmıştır? hagi döneminde, türkiye futbolu iki büyük kupa kazanmıştır. bu kupalarda da en büyük pay sahibi futbolcu hagi'dir. (en büyük katkısı olan kişi benim kanaatimce fatih terim'dir. odin benden alsın ona ömür versin)
bu arada 2 kupayı az bulan olursa, bir tanesini bile başka hiç bir futbol klübünün kazanamadığını hatırlatırım.
alex döneminde, türkiye futbolu dışarıdan kaç kupa kazanmıştır? hagi döneminde, türkiye futbolu iki büyük kupa kazanmıştır. bu kupalarda da en büyük pay sahibi futbolcu hagi'dir. (en büyük katkısı olan kişi benim kanaatimce fatih terim'dir. odin benden alsın ona ömür versin)
bu arada 2 kupayı az bulan olursa, bir tanesini bile başka hiç bir futbol klübünün kazanamadığını hatırlatırım.