MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüyle Türkiye'nin çeşitli illerinde 25 binden fazla öğrenciye okula ulaşım desteği veren İOM arasında imzalanan protokolle geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin okullara erişimini kolaylaştırmak amacıyla iş birliğine gidilmesi olayıdır. Suriyeli öğrencilerin yoğun bulunduğu Adana, Sakarya, Yalova, Batman, Antalya ve Siirt'te ücretsiz ulaşım hizmeti verilecek. Projeyle 2 yıl süresince ihtiyaç sahibi 8 bin öğrenci, hem devlet okullarına hem de geçici eğitim merkezlerine ücretsiz taşınacak. Proje kapasitesinin yüzde 25'i bu durumdaki Türk öğrencilerine ayrılacak. [K]
#toplum
2019 LGBTİ Onur Haftası kapsamında ülkemizde gerçekleştirilen faaliyetlere atıfta bulunulan “Neslin Korunması: Erdemli Bir Nesil, Huzurlu Bir Gelecek” başlıklı cuma hutbesidir.
Hutbenin tamamı şu şekildedir: “'Muhterem Müslümanlar. Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: 'Ey insanlar. Şüphesiz sizi bir erkek ile bir kadından yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.' Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: 'Ey insanlar. Bu Zilhicce ayınızda, bu Mekke şehrinizde, bu Kurban Bayramı gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir.' Aziz Müminler. İnsan, Yüce Allah'ın takdir ettiği zamanda, O'nun nasip ettiği anne babadan ve yine O'nun tayin ettiği cinsiyet ile dünyaya gelir. İnsanın kadın ve erkek olmak üzere farklı cinsiyetlerde yaratılması, Allah'ın varlığının ve kudretinin belgelerinden biridir. Zira Hz. Adem ve Hz. Havva'dan beri kadın ve erkeği farklı yetenek ve üstünlüklerle donatan, onları birbirine eş kılan ve nesillerini çoğaltan Cenâb-ı Hak'tır. İnsanın kadın ve erkek olarak yaratılması Rabbimizin takdiri ve sünnetullahın bir gereği olup bünyesinde nice hikmetler barındırır. Kul olarak bize düşen, bu takdire hürmet etmek; her iki cinsiyete de saygı göstermek, aralarında adaleti ve merhameti tesis etmektir. Kıymetli Müslümanlar. Rabbimiz bizden yaratılış hikmetimize, insan olmanın haysiyet ve şerefine uygun bir hayat sürmemizi ister. Evlenerek bir yuva kurmamızı, imanlı ve sağlıklı nesiller yetiştirmemizi emreder. Neslimizi muhafaza etmek ve geleceğimize sahip çıkmak, mümin bir kul olarak hepimizin vazifesidir. Nesil güvenliği, en az can ve mal güvenliğimiz kadar değerlidir ve dokunulmazdır. İffet ve haysiyetimiz, helal dairesinde yaşama gayretimiz mukaddestir. Değerli Müminler. Hem kadının hem de erkeğin iffetini, saygınlığını ve haklarını korumaya yardım eden en değerli kurum ailedir. Aile hayatı, aramızda güven ve huzur bağları örer. Aileyi yok sayan ve aile yapısını bozan her türlü düşünce ve davranış, aslında toplumsal bağları hedef almaktadır. Bir toplumun geleceğine umutla bakabilmesi için, öncelikle evlenme çağına gelmiş genç kuşaklar, bir yuva kurarak meşru birlikteliklere özendirilmelidir. Zira aile, dünden bugüne insanoğlunun neslini sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmesi ve medenî bir hayat sürdürebilmesi için bahşedilmiş en eski ve en köklü ocak, en muhkem kaledir. Aziz Müslümanlar. Nikâh, Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle yapılan en kutlu sözleşmedir. Nikâh, kadın ve erkek için hem mutluluk hem de sorumluluk demektir. Evlilik dışı birliktelikler ve “cinsel özgürlük” adı altında gündemde tutulmaya çalışılan “serbest yaklaşımlar” ise kadının da erkeğin de saygınlığını ve haklarını korumaktan uzaktır. Meşru ve muteber bir nikâh olmadan yaşanan birliktelik, Allah tarafından haram kılınmıştır. Haramla yürünen yoldan hayır gelmez. Zira haram daima aldatıcıdır, yıkıcıdır; insan için zarar, toplum için ziyandır. Kıymetli Müslümanlar. Irkımızı, rengimizi ve ömrümüzü olduğu gibi cinsiyetimizi de Yüce Yaratan belirlemiştir. Fıtratın kodlarıyla oynamak, yaratılıştan gelen özellikleri değiştirmeye çalışmak sünnetullaha aykırıdır. Cinsiyete müdahale eden ve cinsiyetsizliğe davet eden çabalar sadece bireyin değil bütün bir neslin felaketini hazırlar. Cinsiyet seçimini kişisel bir özgürlük alanı gibi göstererek ilahi iradeyi yok saymak, haddi aşma ve kulluktan sapmadır. Tarih boyunca bütün inançlar bu tür anlayışları şiddetle reddetmiş ve lanetlemiştir. Muhterem Müminler. Milletleri ayakta tutan, dini ve ahlaki değerleridir. Bu değerler örselendiğinde toplumda çözülmeler başlar, geleceğimiz tehlikeye girer. Rabbimiz tarihte birçok kavmin vahye kulaklarını kapatmaları, ahlaki bozulmaları ve sapkınlıkları yüzünden helak olduğunu bizlere haber vermektedir. Kur'an-ı Kerim'de tertemiz fıtratlarını bozan kavmine Hz. Lut'un haykırışı şöyle anlatılır: 'Lut'u da peygamber gönderdik. Kavmine dedi ki: Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz yoldan çıkmış bir topluluksunuz.' Aziz Müminler. Azgınlıkları ve haddi aşmaları sebebiyle helak edilen kavimlerden ibret alalım. Fıtratımıza uygun, nezih bir hayat yaşamaya gayret edelim. İnsanlık şeref ve haysiyetini canımız gibi aziz bilip koruyalım. Kadının ve erkeğin izzetini zedeleyebilecek aşırılıklardan ve çirkinliklerden uzak kalalım. Kız ve erkek çocuklarımıza hak ettikleri değeri ve özeni gösterelim. Sağlıklı bir nesil yetiştirmenin çocuklarımızı, gençlerimizi sapkın anlayışlara karşı eğitmek, bilinçlendirmek ve korumaktan geçtiğini, bu noktada hepimize sorumluluk düştüğünü unutmayalım.”
Hutbenin silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
Hutbenin tamamı şu şekildedir: “'Muhterem Müslümanlar. Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: 'Ey insanlar. Şüphesiz sizi bir erkek ile bir kadından yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.' Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: 'Ey insanlar. Bu Zilhicce ayınızda, bu Mekke şehrinizde, bu Kurban Bayramı gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir.' Aziz Müminler. İnsan, Yüce Allah'ın takdir ettiği zamanda, O'nun nasip ettiği anne babadan ve yine O'nun tayin ettiği cinsiyet ile dünyaya gelir. İnsanın kadın ve erkek olmak üzere farklı cinsiyetlerde yaratılması, Allah'ın varlığının ve kudretinin belgelerinden biridir. Zira Hz. Adem ve Hz. Havva'dan beri kadın ve erkeği farklı yetenek ve üstünlüklerle donatan, onları birbirine eş kılan ve nesillerini çoğaltan Cenâb-ı Hak'tır. İnsanın kadın ve erkek olarak yaratılması Rabbimizin takdiri ve sünnetullahın bir gereği olup bünyesinde nice hikmetler barındırır. Kul olarak bize düşen, bu takdire hürmet etmek; her iki cinsiyete de saygı göstermek, aralarında adaleti ve merhameti tesis etmektir. Kıymetli Müslümanlar. Rabbimiz bizden yaratılış hikmetimize, insan olmanın haysiyet ve şerefine uygun bir hayat sürmemizi ister. Evlenerek bir yuva kurmamızı, imanlı ve sağlıklı nesiller yetiştirmemizi emreder. Neslimizi muhafaza etmek ve geleceğimize sahip çıkmak, mümin bir kul olarak hepimizin vazifesidir. Nesil güvenliği, en az can ve mal güvenliğimiz kadar değerlidir ve dokunulmazdır. İffet ve haysiyetimiz, helal dairesinde yaşama gayretimiz mukaddestir. Değerli Müminler. Hem kadının hem de erkeğin iffetini, saygınlığını ve haklarını korumaya yardım eden en değerli kurum ailedir. Aile hayatı, aramızda güven ve huzur bağları örer. Aileyi yok sayan ve aile yapısını bozan her türlü düşünce ve davranış, aslında toplumsal bağları hedef almaktadır. Bir toplumun geleceğine umutla bakabilmesi için, öncelikle evlenme çağına gelmiş genç kuşaklar, bir yuva kurarak meşru birlikteliklere özendirilmelidir. Zira aile, dünden bugüne insanoğlunun neslini sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmesi ve medenî bir hayat sürdürebilmesi için bahşedilmiş en eski ve en köklü ocak, en muhkem kaledir. Aziz Müslümanlar. Nikâh, Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle yapılan en kutlu sözleşmedir. Nikâh, kadın ve erkek için hem mutluluk hem de sorumluluk demektir. Evlilik dışı birliktelikler ve “cinsel özgürlük” adı altında gündemde tutulmaya çalışılan “serbest yaklaşımlar” ise kadının da erkeğin de saygınlığını ve haklarını korumaktan uzaktır. Meşru ve muteber bir nikâh olmadan yaşanan birliktelik, Allah tarafından haram kılınmıştır. Haramla yürünen yoldan hayır gelmez. Zira haram daima aldatıcıdır, yıkıcıdır; insan için zarar, toplum için ziyandır. Kıymetli Müslümanlar. Irkımızı, rengimizi ve ömrümüzü olduğu gibi cinsiyetimizi de Yüce Yaratan belirlemiştir. Fıtratın kodlarıyla oynamak, yaratılıştan gelen özellikleri değiştirmeye çalışmak sünnetullaha aykırıdır. Cinsiyete müdahale eden ve cinsiyetsizliğe davet eden çabalar sadece bireyin değil bütün bir neslin felaketini hazırlar. Cinsiyet seçimini kişisel bir özgürlük alanı gibi göstererek ilahi iradeyi yok saymak, haddi aşma ve kulluktan sapmadır. Tarih boyunca bütün inançlar bu tür anlayışları şiddetle reddetmiş ve lanetlemiştir. Muhterem Müminler. Milletleri ayakta tutan, dini ve ahlaki değerleridir. Bu değerler örselendiğinde toplumda çözülmeler başlar, geleceğimiz tehlikeye girer. Rabbimiz tarihte birçok kavmin vahye kulaklarını kapatmaları, ahlaki bozulmaları ve sapkınlıkları yüzünden helak olduğunu bizlere haber vermektedir. Kur'an-ı Kerim'de tertemiz fıtratlarını bozan kavmine Hz. Lut'un haykırışı şöyle anlatılır: 'Lut'u da peygamber gönderdik. Kavmine dedi ki: Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz yoldan çıkmış bir topluluksunuz.' Aziz Müminler. Azgınlıkları ve haddi aşmaları sebebiyle helak edilen kavimlerden ibret alalım. Fıtratımıza uygun, nezih bir hayat yaşamaya gayret edelim. İnsanlık şeref ve haysiyetini canımız gibi aziz bilip koruyalım. Kadının ve erkeğin izzetini zedeleyebilecek aşırılıklardan ve çirkinliklerden uzak kalalım. Kız ve erkek çocuklarımıza hak ettikleri değeri ve özeni gösterelim. Sağlıklı bir nesil yetiştirmenin çocuklarımızı, gençlerimizi sapkın anlayışlara karşı eğitmek, bilinçlendirmek ve korumaktan geçtiğini, bu noktada hepimize sorumluluk düştüğünü unutmayalım.”
Hutbenin silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
132 bin 222 kişiden dolandırdığı 1 milyar 139 milyon 972 bin TL para ile yurt dışına kaçan kurucusu Mehmet Aydın'la birlikte 5'si firari, 2'i tutuklu 48 sanığının 4 Temmuz 2019 tarihinde görülen duruşmasında tutuklu Savaş Yıkılmaz ve Cudi Cumhur Yurdakul'un tahliyesiyle davasında tutuklu sanık kalmayan dolandırıcılık şebekesi.
zenginsozluk.com/foto
2 Temmuz 2019 tarihli belediyenin alt kurumlarına ve birimlerine gönderdiği yazışmalara göre belediyeye bağlı kuruluş ve iştiraklerde bilgi dışında bazı bürolara asılan Mansur Yavaş'ın fotoğrafların kaldırtılması olayıdır.
5 Temmuz 1993 Başbağlar Katliamı olayında ölen 33 vatandaş anısına Mustafa Nihat Malkoç'un yazdığı şiirin adı. [K]
Şiir tam hâliyle şu şekildedir:
Civanlar vurulur, hain kin kusar
Mermi konuşunca insanlık susar
Dağın yamacından kasırga eser
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Damardan akar da kan oluk oluk
Gönül yas içinde, benizler soluk
Mümine bayramdır Hakk'a yolculuk
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Dünya bizim için dert otağıdır
Kabir Hak dostuna İrem bağıdır
Ölüm hakikatte gençlik çağıdır
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göğün yücesinden nur iner yere
Günlerce durulmaz kan akar dere
Biz bu filmi gördük bilmem kaç kere
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Vampirler ruhunu kanla doyurdu
Vahşet canı candan çekip ayırdı
Ermeni'nin dölü böyle buyurdu
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Güller boyun büktü,kana bulandı
Bebelerin gözü yaşla sulandı
Bir gece yarısı yürekler yandı
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Nefret bahçesine beyaz gül dikin
Yürek bozkırına muhabbet ekin
Kurusun kökleri, tarih olsun kin
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönlüm kaldıramaz hicran yükünü
Kim kurutabilir Türk'ün kökünü
Hayalimi süsler ceddin akını
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Silahı kuşanmış mayası bozuk
Dost yüzlülerden yedik hep kazık
Türk-İslam ülküsü ruhlara azık
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Bir güneş doğacak, karanlık gebe
Emin adımlarla aşılır tepe
Çabuk büyü, yürü, hesap sor bebe
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönül surlarında açılır gedik
Hakikat burcunda her dem Hak dedik
İninden çıkmış da ötüyor hödük
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göz görür vahşeti,yürek kan ağlar
Kırağı çaldı da bozuldu bağlar
Mazlumun sesine ses verir dağlar
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Rüzgâr ekenler hep fırtına biçer
İnsan dost elinden zehir de içer
Gün doğar ufuktan, karanlık göçer
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Sözü geçmez olmuş evde eşine
Takılmışlar çulsuz, itin peşine
İstesek koyarız sansür düşüne
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Boz bulanık sular durulur bir gün
Hesap terazisi kurulur bir gün
Kahpenin hesabı sorulur bir gün
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Şiir tam hâliyle şu şekildedir:
Civanlar vurulur, hain kin kusar
Mermi konuşunca insanlık susar
Dağın yamacından kasırga eser
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Damardan akar da kan oluk oluk
Gönül yas içinde, benizler soluk
Mümine bayramdır Hakk'a yolculuk
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Dünya bizim için dert otağıdır
Kabir Hak dostuna İrem bağıdır
Ölüm hakikatte gençlik çağıdır
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göğün yücesinden nur iner yere
Günlerce durulmaz kan akar dere
Biz bu filmi gördük bilmem kaç kere
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Vampirler ruhunu kanla doyurdu
Vahşet canı candan çekip ayırdı
Ermeni'nin dölü böyle buyurdu
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Güller boyun büktü,kana bulandı
Bebelerin gözü yaşla sulandı
Bir gece yarısı yürekler yandı
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Nefret bahçesine beyaz gül dikin
Yürek bozkırına muhabbet ekin
Kurusun kökleri, tarih olsun kin
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönlüm kaldıramaz hicran yükünü
Kim kurutabilir Türk'ün kökünü
Hayalimi süsler ceddin akını
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Silahı kuşanmış mayası bozuk
Dost yüzlülerden yedik hep kazık
Türk-İslam ülküsü ruhlara azık
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Bir güneş doğacak, karanlık gebe
Emin adımlarla aşılır tepe
Çabuk büyü, yürü, hesap sor bebe
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönül surlarında açılır gedik
Hakikat burcunda her dem Hak dedik
İninden çıkmış da ötüyor hödük
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göz görür vahşeti,yürek kan ağlar
Kırağı çaldı da bozuldu bağlar
Mazlumun sesine ses verir dağlar
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Rüzgâr ekenler hep fırtına biçer
İnsan dost elinden zehir de içer
Gün doğar ufuktan, karanlık göçer
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Sözü geçmez olmuş evde eşine
Takılmışlar çulsuz, itin peşine
İstesek koyarız sansür düşüne
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Boz bulanık sular durulur bir gün
Hesap terazisi kurulur bir gün
Kahpenin hesabı sorulur bir gün
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Erzincan'ın Kemaliye ilçesindeki Başbağlar Köyü'nde terör örgütü PKK'nın saldırısı sonucu 33 vatandaşın öldürülmesi olayıdır. 33 vatandaşın adları (ve o dönemdeki yaşları) şu şekildedir: Adil Torun (22), Ahmet Yıldırım (66), Ali Baltacı (65), Ali Kucur (49), Ali Rıza Türkücü (60), Ali Özdemir (37), Ali Taşdelen (27), Aydın Aydın (61), Celal Demirci (35), Feridun Dikkaya (29), H. Fehmi Aydınlı (43), Hasan Sandıkçı (58), Hüseyin Güner (59), Hüsnü Öztürk (71), İbrahim Baltacı (13), İbrahim Baltacı (61), İbrahim Çelik (63), İbrahim H. Gülcan (59), İbrahim Parto (58), Kamil Akpınar (39), Mehmet Baltacı (27), Mehmet Parto (69), Mehmet Taşdelen (74), Nazife Baltacı (47), Nurettin Aydın (48), Recep Parto (31), Rıfat Aydın (34), Salim Parto (38), Süleyman Akpınar (66), Süleyman Orhan (67), Şaban Türkücü (32), Şakir Aydınlı (66), Yahya Özdemir (24).
Gazeteci (?) Emre Erciş'in Twitter hesabı üzerinden 2 Temmuz 2019 tarihinde attığı “Ekrem İmamoğlu neden ulusal güvenlik sorunu?” başlıklı tweet serisidir. Tweet'ler tam hâliyle şu şekildedir: “Bugün Ekrem İmamoğlu tarafından yapılan atama sonucu Yavuz Saltık, İBB Özel Kalem Müdürlüğüne getirildi. Artık Ekrem İmamoğlu'nun yurt dışı ve yurt içi tüm programı, görüşmeleri, randevularını Yavuz Saltık organize edecek. (1) Ekrem İmamoğlu ve Yavuz Saltık ilişkisi, Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu döneme uzanıyor. Yavuz Saltık, Beylikdüzü Belediyesi'nde de Ekrem İmamoğlu'nun Özel Kalem Müdürü olarak çalışıyordu. Belediyenin resmi web sayfasının geçmiş yılları tarandığında karşınıza iki Yavuz Saltık çıkıyor. (2) Belediyenin resmi web sayfasında yer alan Yavuz Saltık'a ait ilk biyografide, Arı Hareketi'nin yanında "İnternational Republican İnstitute" ve "National Democratic İnstitute" olarak 2 kuruluşun daha adı geçerken ikinci biyografide bu 2 kuruluşun adı çıkartılıyor. (3) Peki, bir anda Yavuz Saltık'ın biyografisinden çıkartılan kısa adı İRİ ve yine kısa adı NDİ neden önemli? Bu kuruluşlar hangi alanda faaliyet yürütüyor ve menşei hangi ülke? (4) Bu soruların cevabı ve NDİ ile İRİ'nin faaliyetlerine geçmeden önce, ABD'nin eski Başkanı Harry S. Truman'ın 'Amerika Birleşik Devletleri'nin dış ülkelerdeki açık eylemleri, örtülü operasyonlarla desteklenmelidir' sözünü şöyle kenarda tutalım ve turnusol olarak kullanalım. (5) Vaclav Havel, Aralık 1989'da "Yurttaşlık Forumu" tarafından gerçekleştirilen 'Kadife Devrim'in ardından 29 Aralık 1989'da Çekoslovakya devlet başkanlığı görevine getirildi. Vaclav Havel, başkanlık koltuğuna oturduğunda ülkesi, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti olarak henüz ikiye bölünmemişti. (6) Vaclav Havel, başkanlık koltuğuna oturur oturmaz yardım istemek için NDİ'nin kapısını çaldı ve 'Seçim yasaları konusunda sizin gibi deneyimli profesyonellerin bilgilerine ihtiyacımız var' dedi. (7) Vaclav Havel'in bu isteği elbette geri çevrilmedi. Devreye National Endowment for Democracy girdi ve uzmanları tarafından hazırlanan yeni seçim taslağıyla birlikte 1990'da yapılan ilk serbest seçimlerin ardından Vaclav Havel, Cumhurbaşkanı oldu. (8) Hâlihazırda şu an NED'nin teşvik fonu başkanı olan Carl Gershman, ABD Açık Diplomasi Danışma Komisyonu'nun Ocak 1994 toplantısında, Vaclav Havel ve ülkesinin bölünme operasyonunu 'Çekoslovakya'daki seçim sürecine derinden katkı sağladık' şeklinde tanımladı. (9) ABD'nin 'Demokrasi Projesi' meyvesini toplarken NED, 1991'de kongre üyesi Dante Fascell'in elinden Vaclav Havel'e 'Demokrasi Ödülü'nü vermeyi de ihmal etmedi. Çekoslovakya, 1993'te bölünürken Vaclav Havel, 'Demokrasi Kahramanı' olarak, NDİ'nin resmi web sayfasında yerini aldı. (10) Vaclav Havel-NDİ-NED üçgeni anlaşılmadan Ekrem İmamoğlu-Yavuz Saltık ilişkisi de anlaşılamaz. ABD'nin hayata geçirdiği 'Demokrasi Projesi'nin amacı, yabancı devletlerin iç işlerine, siyasal ortamına,doğrudan ABD yetkililerinin ya da gizli servisi CİA'nın karışması sakıncalıdır ve kabul edilemez. (11) Dolayısıyla yabancı bir devlete yönelik operasyon yapılacaksa, hedef seçilen devlete yönelik örgütleme, dolaylı yönetme, kamplara bölme ve çatışma zemini, Sivil Toplum Hareketleri, dernekler, vakıflar ve kitlesel katılımın olduğu platformlar üzerinden sağlanmaya çalışılır. (12) İşte bu sebeplerle ABD Kongresi, CİA ile birlikte hareket ederek, 1983 yılının sonlarında bu faaliyeti yürütecek bir fon oluşturdu. Kısa adı NED olan bu fon, ABD Kongresi tarafından alınan bu kararla birlikte hayata geçirildi. (13) Vietnam, Laos, Myanmar gibi Hindiçin ülkelerinde 25 yıl CİA adına görev yapan Ralph Mcgehee, CİA'dan emekli olduktan sonra anılarını, 'Deadly Deceit My 25 Years in the CİA' isimli kitabında paylaşırken, ABD Kongresi tarafından kurulan NED hakkında şu değerlendirmede bulundu: (14) 'CİA, yabancı ülkelerde iç karışıklığa yönelik gerçekleştirdiği operasyonlarda birçok işlevi, NED fonuna transfer ederken örtülü yürütülen operasyonlara ek olarak 'United States Agency for İnternational Development' (USAİD) ve 'United States İntelligence Community'yi (USİC) de NED ile koordineli çalıştırdı.' (15) NED, 25 yıl CİA'da görev yapmış Ralph Mcgehee'nin beyanına göre 'demokrasi yayma' adı altında CİA'nın örtülü operasyonlarına yardımcı olmak için kurulmuştu. Siyasal örgütlenmeyi sağlamak için NED'e bir de örnek model gerekiyordu. Aranan örnek, Federal Almanya Cumhuriyeti'nde bulundu. (16) Almanlar tarafından uygulanan 'Stiftung/Vakıf' modeli, NED tarafından da uygulandı. 1992'de Bill Clinton'ın kampanyasını yürüten ve Bill Clinton hükûmetini temsilen Dominik Cumhuriyeti büyükelçisi olan Charles Taylor Manatt, neden Alman modelini seçtiklerini şu şekilde açıkladı: (17) 'Düşüncelerimiz ve önerilerimiz birçok insana yabancı gelmeyecektir. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin vakıflaşmasını ve 3'üncü dünya ülkelerindeki etkinliklerini model olarak seçtik. Artık yalnız değiliz. Yarım düzine ülke, vakıf olarak finanse edilen bu kurumlaşmayı benimsiyor.' (18) Kendisine Alman 'Vakıf' modelini örnek olarak alan NED, ABD hazinesi ve ABD Dışişleri Bakanlığının finansörlüğünde faaliyetlerine başlarken, küreselleşerek sınır ötesine yayılabilmek için kendi bünyesinde çekirdek örgütler kurdu. (19) Yabancı ülke insanlarına ve siyasi partilerine sağ ideolojiden yaklaşmak için Ekrem İmamoğlu'nun Özel Kalem Müdürü Yavuz Saltık'ın da bir dönem kadrosunda yer alıp eğitim verdiği, ABD'nin Cumhuriyetçi Partisi tarafından İRİ, liberal ve sol ideolojiye yanaşmak için de NDİ kuruldu. (20) İş ve ticaret dünyasıyla ilişki için, 'Center for İnternational Private Enterprise' (CİPE) kurulurken, sendikal hareketleri kontrol altına alabilmek üzere 'anti-komünist' sendikacılığın merkezi olarak 1977'de devreye sokulan, 'Free Trade Union İnstitute' (FTUİ) yeniden güncellendi. (21) Böylece ABD Kongresi, ABD Dışişleri Bakanlığı ve CİA tarafından NED çatısı altında finans ağı tamamlandı. 'United States National Security Council' NED'i, NED ise bünyesindeki İRİ, NDİ, CİPE ve FTUİ'yi fonlayarak yayılmaya başladı. (22) Bu silsile yolu ile 'demokrasi' adı altında operasyonlara başlayan NED, Türkiye'ye yönelik ilk yardımını 1986 yılında 'Türkiye'nin Amerikan Dostları Cemiyeti'ne 83 bin 500 dolar olarak yaptı ve günümüzde hâlâ örtülü veya açıktan faaliyetlerine devam etmekte. (23) İşte bugün Ekrem İmamoğlu tarafından İBB Özel Kalem Müdürlüğüne atanan Yavuz Saltık, ABD Kongresi, ABD Dışişleri Bakanlığı ve CİA tarafından kurulan NED'in alt kolları NDİ ve İRİ'nin çalışmalarında yer alan bir isim. (24) Dünyanın hiç bir devleti, yabancı bir gizli servis tarafından kurulan ve amacı kuruluşunda etkisi olan gizli servis için çalışmak ve kurulduğu ülkenin ulusal çıkarlarını korumak olan bir kuruluşta görev almış bir şahsı, getirip en önemli şehrinin belediyesinde müdür yapmaz. (25) Normal koşullarda belediyenin kapısından içeriye alınmaması gereken bir şahıs, CİA tarafından kurulduğu, yine CİA elemanları ve eski ABD Büyükelçileri tarafından defalarca bir kuruluşta çalıştığını açığa vurduğu hâlde maalesef Özel Kalem Müdürü olabiliyor. (26) Bugünden itibaren Ekrem İmamoğlu'nun tüm randevularını, yurt içi ve yurt dışı tüm gezilerini, görüşmelerini, katılacağı programları belirleyecek olan Yavuz Saltık'ın NDİ ve İRİ macerası ortada. Onu atayan ise Ekrem İmamoğlu. Üzerine basa basa söylüyorum. Ekrem İmamoğlu, ulusal güvenlik sorunudur. (27)”
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı sitesinde KGYS Görüntüleri başlığı altında görülen görüntülerdir. 2019 yılı için nisan, mayıs, haziran aylarında KGYS'ye yakalanan kaza görüntüleri eklenirken video sonunda da Hız Kurallarına Uysalardı Bu Kazalar Olmayabilirdi yazan bir kamu spotu yazılmış.
zenginsozluk.com/foto
Ekşi Sözlük'ün kurucusu Sedat Kapancıoğlu'nun resmi Twitter hesabı üzerinden 3 Temmuz 2019 tarihinde attığı tweet'tir. Tweet'e konulan eklerden birinde Büyükşehir Çalışıyor adlı bir Twitter hesabı üzerinden 1 Temmuz 2019'da attığı “Ekrem İmamoğlu: Bazı mahallelere giriyorsunuz tabelalarını okuyamıyorsunuz. Burası Türkiye, burası İstanbul” tweet'inin ekran alıntısı varken ötekinde Apple'ın Beşiktaş'taki Zorlu Center'ın dıştan çekildiği fotoğraf var.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
3 Temmuz 2019 Facebook İnstagram Whatsapp Sorunu olayı üzerine kuvvetle muhtemel Bağcılar insanlarının sergilediği tepkidir.
Yeni Akit Gazetesi yazarı Güngör Büyükçınar'ın 2 Temmuz 2019 tarihinde yayınladığı “İstanbul'un kaybettiği seçim imtihanı” başlıklı yazısıdır. Yazının tam hâli şu şekildedir: “Her 31 Mart günü geldiğinde içimde bir korku bir ürperti başlar. Çünkü 31 Mart sonrası herkesin bildiği gibi Osmanlı Devleti'nin 600 sene gibi kanla canla kazandıkları toprakları ittihat ve terakkiciler dediğimiz o insanlar 9 yıl gibi bir zaman içinde din düşmanlarımıza adeta peşkeş çeker gibi bedavadan satıvermişlerdi. O karanlık günler içinde işte yine bir korku bir ürperti başlar içimde. İstanbul'da yapılan 23 Haziran seçimleri ile birlikte neden mi? Hepimizin bildiği gibi. Ülkemizin dört bir yanı sanki bir ateş çemberi iken İstanbul'un seçmenleri düşünmüşler taşınmışlar sanki her biri bir akıl tutulmasına uğramışlar gibi. Doğruyu ve yanlışı bile ayırt edemeden 23 Haziran bir sıcak pazar günü CHP'den Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a Belediye Başkanı seçivermişler. Fakat işte görüyorsunuz bir tarafta Recep Tayyip Erdoğan yani AKP, diğer tarafta ise 60-70 sene gibi ülkemizin zamanını boşa harcayan sözde koskoca bir CHP partisi yıllarca ülkeyi oyalamış da oyalamış ve her seçimde yenilmiş de yenilmiş. Oysa ülkemizin geleceği için, güvenliği için yıllarca ne silah sanayilerine el atmış, ne uçak ne tank ne de Milli Otomobil için bile bir adım atmamış ve CHP daima teknolojilerden uzak bir siyaset içersinde oyalanmış durmuş. İşte CHP sadece seçim günü geldiğinde vatandaşa dedikleri şu 'Her şey çok güzel olacak' diye konuşmuş da konuşmuş. Bazen de konuşurken mangalda kül bile bırakmamış. Oysa konuştukları da hep kalıplaşmış birkaç söz. Laiklik, demokrasi, cumhuriyet sözleri gibi sözler. Tabii bir de CHP'nin ana sözlerinden olan yıllardan beri bugüne kadar hep savuna geldiği başörtüsü yasağı söylemleri var. Tabii her seçim önceleri hariç. Bakın oysa AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hiç durmamış. Başörtü yasağını kaldırdığı gibi bir de “Su uyur düşmanlar uyumaz. Bu maksatla savunma sanayini güçlendirmemiz gerekir” diyerek kollarını sıvamış, ülkemizde 60-70 senedir hiç yapılmayan hatta mantar tabancasını bile yapmayan iktidarlar gibi yan gelip yatmamış. Bakın Balıkesirli bir hacının şöyle özlü bir sözü var o söz şu: “Öyle günler gelecek ki nükleer silahlar bir ülkenin namusu olacak.” Belki de AKP bu sözden yola çıkarak hemen kısa zamanda milli savunma sanayimiz bünyesinde başta İHA'ları SİHA'ları ve tanklar, uçaklar, helikopterler, çeşit çeşit füzeler ve yakında yola çıkacak milli otomobiller. En önemlisi de dünya denizlerinde yüzecek düşmana korku salacak uçak gemilerimiz yakında denizlere inecek. İşte görüyorsunuz bir taraf da her türlü silahları yapan AKP'nin İstanbul Belediye Başkan Adayı varken diğer yanda mantar tabancası bile yapmayan CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu o 23 Haziran çok sıcak bir günde İstanbullu kardeşlerimiz Ekrem İmamoğlu'nu seçivermesi inşallah hayırlara vesile olmuş olur.”
Yazının silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
Yazının silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
Show Ana Haber'in 20 Haziran 2019 tarihli haber klibinde geçen ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Amerika'da yapılan bir araştırma göre her 5 kadından 4'ü kaslı, baklava dilimli erkekleri değil, baba göbekli erkekleri tercih ediyor. Bu nedenle de kadınların ilgisini daha çok çekiyor.”
13 Haziran 2019 Habertürk Bülent Arınç Canlı yayını olayında Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Bülent Arınç'ın kullandığı ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Şimdi sosyal medyaya bakıyorum. 'Kaç para aylık alacaklar?' (Evet, çok tartışılıyor) Allah, Allah. Birisi diyor ki '13 bin küsür alacak' ama öbürleri '19 bin küsür alacak' diyor. Şimdi yorumlara bakıyorum. 'Vah, vah, vah, vah. Bülent Arınç'ı gene zulmetmişler. Niye az alıyor? Öbürleri niye çok alıyor?' (Ne kadar alacaksınız Bülent Bey? Belli oldu mu?) O ayrı bir şey. Bu kimseyi ilgilendirmez ki. Ama size yazılanları söylüyorum. Bir başka gün '54 bin lira alacakmış.' Hayda. Onun üstüne gene bir sürü yorumlar. Ahlak dışı, edep dışı, sadece hakaret edinmeyi amaçlayan bir takım şeyler. Geçen birisi söylediği şeyle asabımı bozdu. 'Yanlış söylüyorlar. 554 bin lira alacaklar.' Ama 'Sakın yazma. Onun üzerine de bir sürü yorum yapacaklar.' Böyle saçma şey olur mu? Yani bir ücret alacaksak biz onu hiçbir zaman konuşmadık ki. Konuşmaya değer mi? Cumhurbaşkanımız bunları konuşurken biz 'Efendim. Biz meclis başkanlığı yaptık. Meclis başkanlığı bize araç tahsis etti. Bana dört koruma verdi. Bu korumalarla birlikte ben günümü geçiriyorum. Ayrıca protokolde belli bir yerimiz var. Yine meclis başkanlığı dönemimden kalan arkadaşlarımızın bir kısmına meclis başkanlığı ana binasında yer verdiler. Bizim sizden hiçbir talebimiz yok' dedik. Yani emekli maaşımızı alıyoruz. Ofimizde oturuyoruz. Meclis başkanlığında bir yerim, benim ayrıca kendi ofisim var. Ara buluculuk yapıyorum. Benim de ekmek param oradan geliyor. Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz. 'Buna bakalım. Bize yakın bir yerde çalışma imkânı olur ya da bulunduğunuz yerde katkı sağlarsınız' dedi. Şimdi benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki nitekim bir takım edepsizler bunun üzerine yorum yapsın. (Sosyal medyadaki tartışmalardan bağımsız olarak kamuoyunun bilgi edinme hakkı açısından soruyorum. Çünkü bizim vergilerimizle alınıyor diye...) Amenna ama Bilgi Edinme Kanunu var. Bu kanun benim dönemimde çıktı. Ama bu kanunda özlük haklarıyla ilgili konularda hiç kimse sorunun karşılığını vermez. Meclis başkanlığı bütçesinin nasıl uygulandığını sorana cevap verebilirsiniz. Ama milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar alıyor, seni ne ilgilendiriyor kardeşim?”
Videonun silinmesine karşı: Alternatif 1 (Streamable)
Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, terör riski yüksek olan bölgelerde, askerlik görevini yapacak adayların toplanarak, birliklerine transfer edildikleri merkez. Buraya gidecek askerler en yakın hava alanına TSK tarafından kesilen biletle gider ve hava alanından rütbeli askerlerin eşliğinde katılacağı bu yere götürülür.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı'na gönderdiği tasarruf tedbirleri gereği bin 750 çalışanın işten çıkartılması talimatı vermesi olayıdır. İmzalı talimatta “Toplu sözleşme uyarınca çalışanlara yapılan ücret zammı dikkate alındığında, personel giderleri bütçenin %32,34'ünü oluşturacaktır. Yasal sınır %2,34 aşılacak olup, bu fazlalık bin 750 personele karşılık gelmektedir. Bu sayıda personel azaltılmalı” ifadeleri geçmektedir. Olayla ilgili MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız “Başkan Karalar, belediye çalışanı 456 Ülkücünün işine son verdi. Toplu sözleşmeyle çalışanlar lehine yapılan ücret artışı CHP belediyeciliğinde işten çıkarma gerekçesi yapıldı. Adana Barosu'na bağlı milliyetçi-ülkücü avukatları görevlendirdik. Ücret almadan hukuka aykırı şekilde işten atılanlar adına adli ve idari davalar başlatıldı” ifadelerini kullanırken Zeydan Karalar “Onlar bankamatik memuruydu” ifadelerini kullandı. [K]
Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç'ın 27 Haziran 2019 tarihinde yayınladığı ve Ekrem İmamoğlu'nun Mal Varlığı Beyannamesi olayına değindiği Büyük Mal başlıklı yazısıdır. Yazının tam hâli şu şekildedir: “Ekrem İmamoğlu mal varlığını açıkladı. Kendisine oy veren bazı solcu 'malları' kastetmiyoruz, sahip olduğu serveti açıkladı. Ziraat Bankası'nda 979 bin lirası varmış. İmamoğlu İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi'nin, yani şahıs şirketinin yüzde 60'ına sahip. SSB Gayrimenkul Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin de tamamı kendisinin. Beylikdüzü'nde değeri 302 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 911 bin liralık ev, Beylikdüzü'nde 120 bin liralık arsa, Büyükçekmece'de 248 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 26 bin liralık arsa, Beylikdüzü'nde 71 bin liralık dükkân, Çanakkale/Eceabat'ta 30 bin liralık ev, Balıkesir/Edremit'te 204 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 256 bin liralık arsa. Bitmedi: Balıkesir/Edremit'te 52 bin liralık arsa, Çanakkale/Eceabat'ta 15 bin liralık dam (bu da ne demek?), Balıkesir/Edremit'te 313 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 165 bin liralık arsa, Nevşehir/Ortahisar'da 210 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 772 bin liralık arsa. 8 bin liralık Sig Sauer tabancası da varmış (televizyonda çıkarıp İsmail Küçükkaya'ya göstermedi.) Herhâlde Karadeniz yapımı değil, 'hakikidir'. Bir de 'hanımın üstüne yaptıkları' var tabii. Beylikdüzü'nde 145 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 185 bin liralık arsa, Büyükçekmece'de 572 bin liralık ev, Muğla'da 500 bin liralık ev, 254 bin liralık bir otomobil, 418 bin liralık nakit, 841 bin liralık pırlanta set, altın bilezik, tam altın, muhtelif altın falan. 'Mustafa Kemal Atatürk'ün arkadaşının' serveti bu kadarcıkmış. Şu ölümlü dünyada zaten mal mülk neyine. Adam halk için çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, 'seçimi Mustafa Kemal'in arkadaşları kazandı' demişti ya. Sevinin çocuklar, övünün büyükler, memleket ne kadar kalkınmış. Devrimcilerimiz bile milyoner. Nurettin bedava süt dağıtıyor, sabah beşten yediye kadar da gecekondu mahallelerinden bedava otobüs kaldırıyordu. Neyse ki Hilmi yanındaydı da Beyoğlu'na küçük burjuvalar için nostaljik tramvay geldi. Ekrem İmamoğlu da halktan aldığını halka verecek, kendisine solcu diye oy yağdıran avanak solcuları belediye otobüsüne ucuza bindirecek. Reklamını yapan uyanık solcular da kendi özel arabalarına binip gezecekler. Geç kaldınız, 'ateistin iftar yemeğinde' düşünecektiniz. Daha bunlar iyi günleriniz. Hele şu zafer yaygarası dinsin, daha neler göreceksiniz. Beş sene sürecek 'film' yeni başlıyor. Otuz altı kısım tekmili birden İstanbul sinemasında.”
Yazının silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
Yazının silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
HDP'nin resmi sosyal medya hesapları üzerinden 29 Haziran 1925 tarihinde idam edilen Şeyh Said dahil 48 kişinin idam ediliş yıl dönümü ile 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı olayını anması olayıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Konya'da 2-5 Temmuz 2019 tarihleri arasında düzenlenen İslam'a Karşı Küresel Meydan Okumalar Bağlamında Yeni Stratejiler konulu 8. Yurt Dışı Din Hizmetleri Konferansına katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın 2019 LGBTİ Onur Haftası kapsamında ülkemizde gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin kullandığı ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Dünyanın çeşitli yerlerinde şimdi ülkemizde de yavaş yavaş olmaya başlayan, zaman zaman bazı kavramlar, organizasyonlar, cinsiyet eşitliği gibi sloganlar adı altında bir takım sapkınlıkların gündeme getirildiğini ve yaygara yapıldığını görmekteyiz. Aileyi tahrip eden, insani ve ahlaki değerleri hiçe sayan söz konusu propagandanın, özgürlük, onur gibi kavramlarla servis edilmesi bir algı operasyonu ve aldatmacadır. Anne olmayı devreden çıkaran bir kadın ve baba olmayı devreden çıkaran bir erkek tasavvuru, fıtrata, yaratılışa aykırı bir sapkınlıktır ve tarih boyunca bütün inançlar tarafından hem reddedilmiş, hem de lanetlenmiştir. Bu manada çocuklarımızı, ümmetin ve tüm insanlığın çocuklarını evrensel değerlerdir bunlar. Annelik ve babalıktan vazgeçen cinslerin birbiriyle evlenmelerine varıncaya kadar ileri götüren bu işi bütün insanlığın meselesidir, sadece Müslümanların meselesi değil. Bu yüzden çocuklarımızı, gençlerimizi sapkın anlayışlara karşı eğitmek, bilinçlendirmek ve korumak hepimizin vazifesidir.” (K)
Kanal D'de yayınlanan 2. Sayfa programının 2 Temmuz 2019 tarihli yayınında seyircilere yönelik düzenlenen “Türkiye'nin en yakışıklı 5 erkeği kim” konulu ankettir. Ankete göre 1'inci Sen Anlat Karadeniz yerli televizyon dizisinin oyuncusu Ulaş Tuna Astepe, 2'nci Hercai yerli televizyon dizisinin oyuncusu Akın Akınözü, 3'üncü Burak Özçivit, 4'üncü Erkenci Kuş yerli televizyon dizisinin oyuncusu Can Yaman ve 5'inci Kıvanç Tatlıtuğ.
Kanal D'de yayınlanan 2. Sayfa programının 1 Temmuz 2019 tarihli yayınında Seda Akgül'ün kullandığı ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Erkek konusunda yokluk ülkesiyiz. Hiç yakışıklı erkek yok. (...) (Gülşen Yüksel Salt'a yönelerek) Bak, yanımda dur. Ben 1,8 metreyim. Sen minyonsun ve çok güzelsin. Kadın bakımlıysa, süslenip püsleniyorsa, kendini bir sunuşu ve hâli tavrı varsa kadın güzeldir. Ama erkek dediğin zaman 1,4 metrelik kadın da kapı gibi adamı sever. 1,8 metrelik kadın da kapı gibi adamı sever. Yokluktan olunca hâliyle piknik tüpü kılıklı bir adam bulur evleniriz.”
Bahsi geçen olayla ilgili Aziz Nesin'le yapılan röportajda şu ifadeleri kullanmıştır: “O adamları yakmak mı gerekir? Bakın. Bir delik bulmuşlar. Oradan kaçmaya çalışıyorlar. Karşıda sakallı, ellerinde sopalı adamlar. Kadınlar, sabahlara kadar oynayan küçük, genç ve güzel kızlar 'Biz yanıyoruz' diyorlar. 'Orospular yanın' diyerek karşı geliyorlar. Bunlar Müslüman. Neyin Müslüman'ı? Hiçbir dinde böyle bir olay yoktur. Ve bunları mazur gören bir devlet adamı ve bakan bu dünyada yoktur. Bu bir alçaklık modelidir. Türkiye'de bir ildeki bir otelin içinde mahsur kalmış 60-70 insanı devletin kurtaramaması çok ilginç bir olaydır. Bu utancı duymuyorlar. Bütün devlet adamlarına söylüyorum. 'Şeriat isteriz' diyen insanlara tahkikat açtıklarını söylemeyip yazdırmıyorlar. Ama 'Aziz Nesin'in tahriki nedeniyle' diyorlar. Burada tahrik ön plana geçiyor. Orada yığınlarca insan 8,5 saat 'Şeriat isteriz' diye bağırdılar. Hiçbir bakan bunu dikkate almıyor. Arkadaşlar, Türkiye bir felakete gitmektedir. Ben bunu başıma bu olaylar geldi diye ilk kez söylemiyorum. Ben bunu yıllardır yazıyorum. Son kez de içimde bulunduğum, mensubu olduğum gazetede her gün baş makalede yazıyorum. Bu yığın 'Şeriat isteriz' diye bağırıyor. Ve devlet sesini çıkarmıyor. 'Aziz Nesin suçludur' diyor. Bu açık açık söylüyorum ki alçaklıktır. Bunu yazın, beni mahkûm etsinler. Bu adamlar için sözcüklerde hangisi layıksa onları söylemeniz gerekir. Basın olarak sizler de sorumlusunuz ve suçlu olacaksınız. Devlet adamı da, hükûmet adamı da, bakanı da, başbakanı da, cumhurbaşkanına da inandınız. Hepsi bu olayla ilgili yalan söyledi. Burada dikkat edilecek en önemli nokta, 'İslamlık istiyoruz. Şeriat istiyoruz' diye 8,5 saat gırtlakları patlayana kadar bağıran insanlardır.
Genelde sünnet düğünlerde ve ölü kişinin evinde yapılan ve karşılıksız dağıtılan bir şeyin içi dışına çıkartıldığı bir yerel ana akım. Bir de sosa falan buluyorlar ki mideye düşman.