İşlenmiş bitki yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen bir içecek türüdür.
çay
Günün her anı içilebilek, koyu sohbetlerin temelini atan içeçek.
Esnafların müşterilerine sundukları ikram.
Çay veren adamdan zarar gelmez (ismail abi) mantığını maalesef çürüten durum. Hemen herkesin keyifle içtiği içecek.
Esnafların müşterilerine sundukları ikram.
Çay veren adamdan zarar gelmez (ismail abi) mantığını maalesef çürüten durum. Hemen herkesin keyifle içtiği içecek.
Yağlı öğünlerden sonra ayrıca güzel gider. Orta asya da et aşırı yağlı tüketilir, üzerine de yeşil çay içilir. Bu şekilde dengeledikerini düşündüklerini işitmiştim.
"çayın da derdi var dedi adam, ateşler içinde yandığına göre, unutulduğunda soğuduğuna göre, bekleye bekleye acıdığına göre var bir derdi.''
(bkz:cemal süreya)
(bkz:cemal süreya)
Edebiyatını yapa yapa pahalılandırdığımız güzelim içecektir.
Çay dediğinin bardağı 50 krş olur 1 tl olur. Bir bardak çay 6 lira olmaz.
Çay dediğinin bardağı 50 krş olur 1 tl olur. Bir bardak çay 6 lira olmaz.
İyi demlendiğinde içimine doyum olmayan, yalnızken içilen, yalnız değilken yine içilen, yazın hararete kışın soğuğa iyi gelir denip yine içilen, sabah kalkınca simide yaren, geceleri muhabbete yaren. ilkbaharda tanışma bahanesi, sonbaharda ayrılık tesellisi, herkesin, her kesenin ağız tadı. İyi demlemenin biçok yolu söylenir fakat şu şekilde demlemenin tadı bambaşkadır. Gayet basit, altina suyu koyuyoruz, dem tarafına da kâfi miktar çay koyuyoruz ve aynı sıcak suyla demleme yapar gibi soğuk suyla demliyoruz. Ocağa koyuyoruz alt taraf kaynadikca üstteki çay da yavaş yavaş demleniyor. Çay iyice çöktüğünde içime hazır demektir. Alttaki su devamlı kaynayacagi için arada su eklemek gerekebilir.
Gönül ne çay ister ne kahve ne kahve hane gönül muhabbet ister çay kahve bahane...
sanırım sudan sonra muadili olmayan ikinci içecek. allah'ım nasıl bir buluştur o. ilk düşünenin alnından, ellerinden öpesim var. yazın ortasın ya da kışın soğuğunda bünyeye bu kadar iyi gelebilen başka bir içecek var mı? bence yok.
Kutsaldır.
demlendikten kısa bir süre sonra bayatladığı halde uzun müddet içmeye devam ettiğimiz yersiz ve milli içeceğimiz.
bunun neden bayatladığını bugün gizli bir istihbarat çaycısından öğrendim. çayı bayatlatan içindeki tortusu imiş.
çözüm: çayı demliyoruz, tortusundan ayırıyoruz. o çay saatlerce bayatlamıyor.
edit: ulan istihbarat çaycısı zaten gizli olur. bir de açık seçik olacak hali yok ya. ulan kendim!
bunun neden bayatladığını bugün gizli bir istihbarat çaycısından öğrendim. çayı bayatlatan içindeki tortusu imiş.
çözüm: çayı demliyoruz, tortusundan ayırıyoruz. o çay saatlerce bayatlamıyor.
edit: ulan istihbarat çaycısı zaten gizli olur. bir de açık seçik olacak hali yok ya. ulan kendim!
sıcağını içemediğim içecek. misafirlikte verilince kibarlıktan içiyorum. sevemedim gitti. aaaa nasıl sevmezsin ? diyenlerin baskısı da ayrı germekte ama icetea güzel.
Herkes etrafımda delilercesine içiyor ama ben pek içmiyorum ayda yılda bir
insan bedenine girdiği an su gereksinim hissini azaltıyor fakat asla su ihtiyacını gidermiyor.
Bu arada her çaya 2 şeker atınca 10 adet içince 20 şeker yemiş oluyorsunuz gibi hesaplamalarda cabası.
Ama onun bir efsane ve koyu sohbetlere dost olduğu gerçeğini değişirmez.
Bu arada her çaya 2 şeker atınca 10 adet içince 20 şeker yemiş oluyorsunuz gibi hesaplamalarda cabası.
Ama onun bir efsane ve koyu sohbetlere dost olduğu gerçeğini değişirmez.
gülten akın şiiridir;
bülbüllerin, kızaran çileklerin sesi
bana doğru uzanmış elindeki
açık sabah çayı
kışkırtılan gönenç
suçlu gibi yaşamaya alıştık biz oysa
onu nereye nereye saklamalı
yıllarca sımsıkı kapattığı kapattığımız
ruhlarımız (ilk mi) birbirine değdi
düzleşe düzleşe yitti deniz
düşteydik, teknelerin sesi balıkçılar olmasa
dağlar eflatun ve kara
gitgide yaklaşarak üstümüze geldi
yittik yitik ülkedeydik
değdik
kırlangıcın kanadıyla sessizliğe
reddettik
göğü, ağır bulutları, koyu
batıp gideni reddettik
akşam, yaşlı seslerinden geçerek komşuların
yoğurdun ve elmanın tadıyla
bizi derinine aldı
bülbüllerin, kızaran çileklerin sesi
bana doğru uzanmış elindeki
açık sabah çayı
kışkırtılan gönenç
suçlu gibi yaşamaya alıştık biz oysa
onu nereye nereye saklamalı
yıllarca sımsıkı kapattığı kapattığımız
ruhlarımız (ilk mi) birbirine değdi
düzleşe düzleşe yitti deniz
düşteydik, teknelerin sesi balıkçılar olmasa
dağlar eflatun ve kara
gitgide yaklaşarak üstümüze geldi
yittik yitik ülkedeydik
değdik
kırlangıcın kanadıyla sessizliğe
reddettik
göğü, ağır bulutları, koyu
batıp gideni reddettik
akşam, yaşlı seslerinden geçerek komşuların
yoğurdun ve elmanın tadıyla
bizi derinine aldı