geçici eylem ama korkmak değil. bize susmayı becerebilen insanlar lazım. konuştukça örümcek ağına benziyor dil. ve zaten boşunalık.
susmak
'sonra sustum. çok konuşunca olan şey: konuşmak, anlatmak, anlamsız gelmişti birdenbire. belki de, katlanıp kaldırılması gereken şeyleri buruşturmuştum.''
Pasif direniş.
Fakat susuşu bana ağır geldi. Çünkü bu durumda iki kişi tek kişiden daha yalnızdır.
Böyle Buyurdu Zerdüşt ~~ Friedrich nietzsche
(bkz: İki kişilik yalnızlık)
Böyle Buyurdu Zerdüşt ~~ Friedrich nietzsche
(bkz: İki kişilik yalnızlık)
Asla gerektiği yerde becemediğim eylem. Bakın altını çiziyorum; asla. !
susmak, konuşmamak değildir.
insan, günlerden bir gün, odağına zincirlenmiş şeye o denli odaklanır ki, bir süre sonra o şey, odaktan çıkmak zorunda kalır; insan o noktada, 270 derecelik bir dönüşle kendisini kesmiş, kendi içine kapanmış bir varlıktır. işte susmanın olanaklılığı için elverişli bir atmosfer, ancak bunun gibi bir durumda söz konusu olabilirdi.
susmak, susabilmek de değildir.
bir susuş, yeterlilik gerektirmez. bir kütüphanenin ya da kitapçının rafları, benim onları her algılayışımda, yangına tutulmuş bir akıl hastanesinin pencerelerini andırır; feryatların doldurduğu bir atmosferden bahsediyorum. kitapların kendi kaderlerine sahip olduklarından, kendi kaderine sahip olan bir ses, ikinci bir kadere gereksinmez. susabilmek, konuşmama kararı almaktan başka bir anlama gelmez; kader içinde kadercilik oyunudur -susmak değil.
susmak, sessizliğin hasmı bile değildir. sesten türeyen sessizliğin aksine, susmak, gece hayvanlarını türeten karanlık gibi, türetmek üzere çöker. odamın içine dahil olduğunda tamamen farklı bir soykütüğe sahip olmaya başlar. geçmişini inkar eden bu şeyin haklı bir davanın peşinde olup olmadığına dair, cüretkar bir yorum yapılamaz. kendi yarattığı galaksilerin arasında, boşluklara sığına sığına kaybolmuş bir tanrıyı andırır sadece zaman zaman; soyu tükenmek üzere olan bir canlı gibi, farkında olunmaktan, hatta karanlıkta anlamını yitiren gözden bile ürküp kaçmaktadır susmak.
insan, günlerden bir gün, odağına zincirlenmiş şeye o denli odaklanır ki, bir süre sonra o şey, odaktan çıkmak zorunda kalır; insan o noktada, 270 derecelik bir dönüşle kendisini kesmiş, kendi içine kapanmış bir varlıktır. işte susmanın olanaklılığı için elverişli bir atmosfer, ancak bunun gibi bir durumda söz konusu olabilirdi.
susmak, susabilmek de değildir.
bir susuş, yeterlilik gerektirmez. bir kütüphanenin ya da kitapçının rafları, benim onları her algılayışımda, yangına tutulmuş bir akıl hastanesinin pencerelerini andırır; feryatların doldurduğu bir atmosferden bahsediyorum. kitapların kendi kaderlerine sahip olduklarından, kendi kaderine sahip olan bir ses, ikinci bir kadere gereksinmez. susabilmek, konuşmama kararı almaktan başka bir anlama gelmez; kader içinde kadercilik oyunudur -susmak değil.
susmak, sessizliğin hasmı bile değildir. sesten türeyen sessizliğin aksine, susmak, gece hayvanlarını türeten karanlık gibi, türetmek üzere çöker. odamın içine dahil olduğunda tamamen farklı bir soykütüğe sahip olmaya başlar. geçmişini inkar eden bu şeyin haklı bir davanın peşinde olup olmadığına dair, cüretkar bir yorum yapılamaz. kendi yarattığı galaksilerin arasında, boşluklara sığına sığına kaybolmuş bir tanrıyı andırır sadece zaman zaman; soyu tükenmek üzere olan bir canlı gibi, farkında olunmaktan, hatta karanlıkta anlamını yitiren gözden bile ürküp kaçmaktadır susmak.
Benim için, kopartacağım fırtına öncesi sessizliktir.
Bazı zamanlarda daha iyi anlatabilmek için yapılandır, hissedilenleri.
bazen en güzel cevaptır.
“ insan susmakta usta olmalı” yani İnsan susması gerektiğini önceden bilmelidir. Ya bu insan, aşılması gereken bir şey. Anima tarafı esas olan duygusuz, farklılaşmamış, seçilmemiş, duygu ile nitelendirilmemiş bir gerçekliğe sahip olabiliriz aslında. Gerçi bizden oraya az yol kaldı.
Bazen, cevapların en güzelidir sükunet.
insan kirlenir, şiir susar. anlamsızlaşır güç gösterileri, beni başkasına cazip kılan şekillerin içini doldurma hevesleri susar. içinde uyanır insanın, yüzüne tutulan ve tutulacak bütün ışıklardan kaçma dürtüleri. susmak kendine çıplak kalmak gibi. bütün apoletleri sökülmüş bir ruh, çırılçıplak.
Bazen en doğru olandır. içinden çığlıklar atarsın ama artık ona söyleyecek tek bir kelimen kalmamıştır ve susarsın.
kadınlara has ama kadınlara yakışmayan. susmayın be. susma be güzelim, susma. anlat ne varsa. dinlerim. suskunluğun bana hep acı verdi, veriyor ve vermeye devam da edecek gibi görünüyor. cidden bıktım.
bazen en guzel cevaptir.
güzel değildir. saflıktır. içinizi dökmeden rahatlayamazsınız. gerekirse küfredin geçin ama susmayın.
Sevgi gereği de olabilir saygı gereği de. Arınma yöntemi arınmasına izin verme yöntemi olabilir. Kelimeler gelen kişiye göre kendi anlamından fazlasını ihtiva eder.
Yaşamın bir tarafı hakkında birlikte sustuğun diğer kısmı hakkında ise hep ama hep konuştuğun.. ihtiyacın olan insan o.
tanım; konuşmama, susma işi.
canım; susuyorum evet... gözlerim kapalı, oysa, sen de sevmemiştin beni.. evet...
canım; susuyorum evet... gözlerim kapalı, oysa, sen de sevmemiştin beni.. evet...
sessizliği dinlemeyi ve kendi boş düşüncelerinde kaybolmayı seven benin gün boyu takıldığı eylem. içten içe konuşmak, yeni şeylere kapı açacak konulara zincir görevi görecek konular açmak istediğimde maalesef ki türk insanının çürümüşlüğü bana engel oluyor. en azından susayım da bana dilsiz gibi ön yargı ifade taksınlar. en azından yapabildikleri şeye zemin olayım.